www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 KALEM Suresi Meali

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

KALEM Suresi Meali Empty
MesajKonu: KALEM Suresi Meali   KALEM Suresi Meali Icon_minitimeC.tesi Nis. 25, 2009 8:59 pm

Bismillâhirrahmânirrahîm





68 / KALEM - 1Nûn vel kalemi ve mâ yesturûn(yesturûne).

Nûn. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun!

68 / KALEM - 2Mâ ente bi ni’meti rabbike bi mecnûn(mecnûnin).

Rabbinin ni'meti ile sen mecnun değilsin.

68 / KALEM - 3Ve inne leke le ecren gayre memnûn(memnûnin).

Ve muhakkak ki senin için, elbette kesintisi olmayan mükâfat vardır.

68 / KALEM - 4Ve inneke le alâ hulukın azîm(azîmin).

Ve muhakkak ki sen, mutlaka çok büyük bir ahlâk üzeresin.

68 / KALEM - 5Fe se tubsıru ve yubsırûn(yubsırûne).

Artık yakında sen göreceksin ve onlar da görecekler.

68 / KALEM - 6Bi eyyikumul meftûn(meftûnu).

Sizin hanginiz meftun (şaşkın)?

68 / KALEM - 7İnne rabbeke huve a’lemu bi men dalle an sebîlihî ve huve a’lemu bil muhtedîn(muhtedîne).

Muhakkak ki senin Rabbin; O, kim Kendi yolundan saptı, çok iyi bilir ve O hidayete ermiş olanları da çok iyi bilir.

68 / KALEM - 8Fe lâ tutııl mukezzibîn(mukezzibîne).

Öyleyse yalanlayanlara itaat etme.

68 / KALEM - 9Veddû lev tudhinu fe yudhinûn(yudhinûne).

Onlar senin müsamaha göstermeni temenni ettiler (istediler), o zaman onlar da müsamaha göstereceklerdi.

68 / KALEM - 10Ve lâ tutı’ kulle hallâfin mehîn(mehînin).

Lüzumsuz yere çok yemin edenlerin hiçbirine itaat etme.

68 / KALEM - 11Hemmâzin meşşâin bi nemîm(nemîmin).

Devamlı kusur arayanlara, lâf taşıyanlara (itaat etme).

68 / KALEM - 12Mennâın lil hayri mu’tedin esîm(esîmin).

Hayrı devamlı engelleyenlere, haddi tecavüz eden günahkârlara (itaat etme).

68 / KALEM - 13Utullin ba’de zâlike zenîm(zenîmin).

Kötülük yapan zorbalara, bundan başka haram yiyen günahkârlara (itaat etme).

68 / KALEM - 14En kâne zâ mâlin ve benîn(benîne).

Mallara ve oğullara sahip olmaları (sebebiyle onlara itaat etme).

68 / KALEM - 15İzâ tutlâ aleyhi âyâtunâ kâle esâtîrul evvelîn(evvelîne).

Ona âyetlerimiz okunduğu zaman: “(Bunlar) evvelkilerin masalları.” dedi.

68 / KALEM - 16Se nesimuhu alel hurtûm(hurtûmi).

Biz yakında onun burnu üzerine damga basacağız.

68 / KALEM - 17İnnâ belevnâhum ke mâ belevnâ ashâbel cenneh(cenneti), iz aksemûle yasri munnehâ musbihîn(musbihîne).

Muhakkak ki Biz, onları belâya uğrattık. Bostan mahsulünü mutlaka, sabah erkenden (fakirlere göstermeden) devşirmek için yeminleşen bostan sahiplerini belâya uğrattığımız gibi.

68 / KALEM - 18Ve lâ yestesnûn(yestesnûne).

Ve bir istisna yapmıyorlar.

68 / KALEM - 19Fe tâfe aleyhâ tâifun min rabbike ve hum nâimûn(nâimûne).

Fakat onlar uyuyorken, Rabbin tarafından gönderilen bir afet onun (bostan mahsullerinin) üzerinde dolaştı.

68 / KALEM - 20Fe asbahat kes sarîm(sarîmi).

Böylece (mahsul) simsiyah oldu (bahçe kara toprak gibi oldu).

68 / KALEM - 21Fe tenâdev musbihîn(musbihîne).

Nihayet sabah olunca birbirlerine seslendiler.

68 / KALEM - 22Enıgdû alâ harsikum in kuntum sârımîn(sârımîne).

Eğer devşirecekseniz, tarlanıza sabah erken gidin!

68 / KALEM - 23Fentalekû ve hum yetehâfetûn(yetehâfetûne).

Bundan sonra aralarında gizlice konuşarak (evden) ayrıldılar.

68 / KALEM - 24En lâ yedhulennehel yevme aleykum miskîn(miskînun).

Sakın bugün oraya (bostana) sizin yanınıza bir yoksul girmesin.

68 / KALEM - 25Ve gadev alâ hardin kâdirîn(kâdirîne).

Ve (yoksulları) men etmeye güçleri yetecek (diye) sabah erkenden gittiler.

68 / KALEM - 26Fe lemmâ reevhâ kâlû innâ le dâllûn(dâllûne).

Fakat onu (bostanın halini) görünce: “Muhakkak ki biz, gerçekten dalâlette olan kimseleriz.” dediler.

68 / KALEM - 27Bel nahnu mahrûmûn(mahrûmûne).

Hayır, biz mahrum olan kimseleriz.

68 / KALEM - 28Kâle evsatuhum e lem ekul lekum levlâ tusebbihûn(tusebbihûne).

Onların en makul düşüneni: “Ben, size eğer (Allah'ı) tesbih etmiyorsanız, olmaz (tesbih etmeniz gerekir) demedim mi?” dedi.

68 / KALEM - 29Kâlû subhâne rabbinâ innâ kunnâ zâlimîn(zâlimîne).

“Bizim Rabbimiz Sübhan'dır (yücedir, herşeyden münezzehtir). Muhakkak ki biz, zalim kimseler olduk.” dediler.

68 / KALEM - 30Fe akbele ba’duhum alâ ba’dın yetelâvemûn(yetelâvemûne).

Bunun üzerine birbirlerine, kınayarak karşılık verdiler.

68 / KALEM - 31Kâlû yâ veylenâ innâ kunnâ tâgîn(tâgîne).

Yazıklar olsun bize, muhakkak ki biz, haddi aşan kimseler olduk.

68 / KALEM - 32Asâ rabbunâ en yubdilenâ hayren minhâ innâ ilâ rabbinâ râgıbûn(râgıbûne).

Rabbimizin bize, onun yerine, ondan daha hayırlısını bedel olarak
vermesi umulur. Muhakkak ki biz, Rabbimize rağbet eden kimseleriz.

68 / KALEM - 33Kezâlikel azâb(azâbu), ve le azâbul âhıreti ekber(ekberu), lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne).

Azap, işte böyledir ve ahiret azabı elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi.

68 / KALEM - 34İnne lil muttekîne ınde rabbihim cennâtin naîm(naîmi).

Muhakkak ki takva sahipleri için, Rab'lerinin yanında Naîm cennetleri vardır.

68 / KALEM - 35E fe necalul muslimîne kel mucrimîn(mucrimîne).

İşte böyle, müslümanları (teslim olanları), mücrimler (suçlular) gibi kılar mıyız (bir tutar mıyız)?

68 / KALEM - 36Mâ lekum, keyfe tahkumûn(tahkumûne).

Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz?

68 / KALEM - 37Em lekum kitâbun fîhi tedrusûn(tedrusûne).

Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan ders mi okuyorsunuz?

68 / KALEM - 38İnne lekum fîhi lemâ tehayyerûn(tehayyerûne).

Gerçekten onun içinde (o kitapta) “beğenip seçtiğiniz şeyler mutlaka sizindir” (mi yazılı)?

68 / KALEM - 39Em lekum eymânun aleynâ bâligatun ilâ yevmil kıyâmeti inne lekum lemâ tahkumûn(tahkumûne).

Yoksa sizin için kıyâmete kadar sürecek olan, üzerimizde yeminler mi var: “Ne hüküm verirseniz, o mutlaka sizindir (diye).”

68 / KALEM - 40Sel hum eyyuhum bi zâlike zeîm(zeîmun).

Onlara sor: “Onların hangisi bunun savunucusudur?”

68 / KALEM - 41Em lehum şurekâu, fel ye’tû bi şurekâihim in kânû sâdikîn(sâdikîne).

Yoksa onların ortakları mı var? Öyleyse ortaklarını getirsinler, eğer doğru söyleyen kimse iseler.

68 / KALEM - 42Yevme yukşefu an sâkın ve yud’avne iles sucûdi fe lâ yestetîûn(yestetîûne).

Gerçeklerin açığa çıktığı gün, secde etmeye davet olunurlar. Fakat (secde etmeye) güçleri yetmez.

68 / KALEM - 43Hâşiaten ebsâruhum terhekuhum zilleh(zilletun), ve kad kânû yud’avne iles sucûdi ve hum sâlimûn(sâlimûne).
Gözleri
korkudan ürpermiş halde, onları bir zillet kaplar. Onlar, salimken
(sağlıklı ve selâmette iken) secde etmeye davet olunmuşlardı.

68 / KALEM - 44Fe zernî ve men yukezzibu bi hâzel hadîs(hadîsi), se nestedricuhum min haysu lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Artık
bu sözü yalanlayan kişileri Bana bırak. Yakında onları bilmedikleri bir
yerden tedricen (yavaş yavaş azaba) yaklaştıracağız.

68 / KALEM - 45Ve umlî lehum, inne keydî metîn(metînun).

Ve Ben, onlara mühlet veriyorum. Muhakkak ki Benim tuzağım, çok kuvvetlidir.

68 / KALEM - 46Em tes’eluhum ecren fe hum min magremin muskalûn(muskalûne).

Yoksa onlardan ücret mi istiyorsun? Böylece onlar ağır bir borç altındalar mı?

68 / KALEM - 47Em inde humul gaybu fehum yektubûn(yektubûne).

Veya gayb (bilinmeyen âlemler), onların yanında da, artık onlar mı yazıyorlar?

68 / KALEM - 48Fasbir li hukmi rabbike ve lâ tekun ke sâhıbil hût(hûti), iz nâdâ ve huve mekzûm(mekzûmun).

Artık Rabbinin hükmüne sabret. Ve balık sahibi (Yunus A.S) gibi olma. O, çok hüzünlü, gamlı olarak (Rabbine) nida etmişti.

68 / KALEM - 49Levlâ en tedârekehu ni’metun min rabbihî le nubize bil arâi ve huve mezmûm(mezmûmun).

Eğer O'nun Rabbinden kendisine bir ni'met yetişmese idi, mutlaka O, zemmolunmuş (kınanmış) olarak boş araziye atılmış olacaktı.

68 / KALEM - 50Fectebâhu rabbuhu fe cealehu mines sâlihîn(sâlihîne).

Fakat O'nun Rabbi, kendisini seçti, böylece O'nu salihlerden kıldı.

68 / KALEM - 51Ve in yekâdullezîne keferû le yuzlikûneke bi ebsârihim lemmâ semîûz zikra ve yekûlûne innehu le mecnûn(mecnûnun).
Ve
inkâr edenler, zikri (Kur'ân'ı) işittikleri zaman gerçekten seni,
neredeyse gözleri ile devirirler. Ve: “Muhakkak ki o, gerçekten
mecnundur (delidir).” derler.

68 / KALEM - 52Ve mâ huve illâ zikrun lil âlemîn(âlemîne).

Ve O (Kur'ân), âlemlere zikirden (öğütten) başka bir şey değildir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
KALEM Suresi Meali
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» RUM Suresi Meali
» RAD Suresi Meali
» Sad Suresi Meali
» NUH Suresi Meali
» HUD Suresi Meali

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ForumYok Hayat :: İslam :: Ayetler ve Hadisler-
Buraya geçin: