www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 RAD Suresi Meali

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

RAD Suresi Meali Empty
MesajKonu: RAD Suresi Meali   RAD Suresi Meali Icon_minitimeC.tesi Nis. 25, 2009 8:17 pm

Bismillâhirrahmânirrahîm

13 / RAD - 1Elif lâm mim râ tilke âyâtul
kitâb(kitâbi), vellezî unzile ileyke min rabbikel hakku ve lâkinne
ekseren nâsi lâ yu’minûn(yu’minûne).


Elif, lâm, mim, râ; bunlar Kitab'ın âyetleridir. Ve sana Rabbinden
indirilen haktır. Fakat insanların çoğu inanmazlar (mü'min olmazlar).

13 / RAD - 2Allâhullezî refeas semavâti
bi gayri amedin terevnehâ summestevâ alel arşı ve sehhareş şemse vel
kamer(kamere), kullun yecrî li ecelin musemmâ(musemmen), yudebbirul
emre yufassılul âyâti leallekum bi likâi rabbikum tûkınûn(tûkınûne)."


Görmekte olduğunuz semaları (gök katlarını) direksiz olarak yükselten
Allah'tır. Sonra arşa istiva etti. Ve Güneş'i ve Ay'ı emri altına aldı.
Hepsi belirlenmiş bir süreye kadar akıp gider. İşleri düzenleyip idare
eder. Âyetleri ayrı ayrı açıklar ki; böylece Rabbinize mülâki olmaya
(ölmeden evvel ruhunuzu Allah'a ulaştırmaya) yakîn hasıl edersiniz.

13 / RAD - 3Ve huvellezî meddel arda ve
ceale fîhâ revâsiye ve enhârâ(enhâren), ve min kullis semerâti ceale
fîhâ zevceynisneyni yugşil leylen nehâr(nehâre), inne fî zâlike le
âyâtin li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne).


Yeryüzünü uzatıp, yayan O'dur. Orada dağlar ve nehirler kıldı (yarattı,
oluşturdu). Orada bütün ürünlerden ikili çiftler (zıt cinsli eşler)
yarattı (oluşturdu). Geceyi, gündüze örter. Muhakkak ki; bunda tefekkür
eden kavim için elbette âyetler (deliller) vardır.

13 / RAD - 4Ve fîl ardı kıtaun
mutecâvirâtun ve cennâtun min a’nâbin ve zer’un ve nahîlun sınvânun ve
gayru sınvânin yuskâ bi mâin vâhid(vâhidin), ve nufaddılu ba’dehâ alâ
ba’dın fîl ukul(ukuli), inne fî zâlike le âyâtin li kavmin
ya’kılûn(ya’kılûne).


Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar (kara parçaları) ve üzüm bağları,
ekinler ve budaklı ve budaksız, hurma ağaçlarından bahçeler vardır.
Aynı su (tek bir su) ile sulanır ve Biz onların bazısını bazısına,
yenmesinde (tadına, lezzetine ve kokusuna göre) üstün kılarız. Akıl
eden kavim için muhakkak ki bunda, âyetler vardır.

13 / RAD - 5Ve in ta’ceb fe acebun
kavluhum e izâ kunnâ turâben e innâ le fî halkın cedîd(cedîdin),
ulâikellezîne keferû bi rabbihim, ve ulâikel aglâlu fî a’nâkıhim, ve
ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).


Eğer acayip buluyorsan (şaşıyorsan) (bil ki;) asıl onların: “Biz toprak
olduğumuz zaman mı, gerçekten, mutlaka yeniden mi halkedileceğiz
(yaratılacağız)?" sözleri acayip (şaşılacak şey)dir. İşte onlar,
Rab'lerini inkâr eden kimselerdir. Ve işte onlar, boyunlarında demir
halkalar olanlardır ve işte onlar ateş ehlidir. Onlar orada ebedî
kalanlardır.

13 / RAD - 6Ve yesta’cilûneke bis
seyyieti kablel haseneti ve kad halet min kablihimul mesulât(mesulâtu),
ve inne rabbeke lezû magfiretin lin nâsi alâ zulmihim, ve inne rabbeke
le şedîdul ıkâb(ıkâbi).


Ve onlardan önce birçok cezalar gelip geçmiş olduğu halde, senden
haseneden önce seyyiati (iyilikten önce kötülüğü) acele istiyorlar. Ve
muhakkak ki; senin Rabbin, insanlar için, onların zulümlerine karşı
mağfiret sahibidir. Ve muhakkak ki; Rabbinin ikabı elbette çok
şiddetlidir.

13 / RAD - 7Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihî), innemâ ente munzirun ve li kulli kavmin hâd(hâdin).
Ve
kâfirler derler ki: “O'nun üzerine Rabbinden bir mucize indirilmeli
değil miydi?” Sen, sadece bir uyarıcısın ve bütün kavimler için hidayetçi vardır (zamanın her parçasında ve bütün kavimlerde).

13 / RAD - 8Allâhu ya’lemu mâ tahmilu kullu unsâ ve mâ tegîdul erhâmu ve mâ tezdâd(tezdâdu), ve kullu şey’in indehu bi mıkdâr(mıkdârin).

Allah bütün kadınların ne taşıdığını ve rahimlerinin neyi azalttığını
ve neyi artırdığını bilir. O'nun katında herşey bir miktarla takdir
edilmiştir.

13 / RAD - 9Âlimul gaybi veş şehâdetil kebîrul muteâl(muteâli).

Görünen (şahit olunan) ve görünmeyeni (gaybı) bilir. Büyüktür, Âlî (yüce)dir.

13 / RAD - 10Sevâun minkum men eserrel kavle ve men cehere bihî ve men huve mustahfin bil leyli ve sâribun bin nehâr(nehâri).
Sizden,
sözü gizleyen kimse ile onu alenen (açıkça) söyleyen kimse ve o
geceleyin gizlenip, gündüzleyin yoluna devam eden kimse müsavidir
(eşittir). (O, hepsini bilir. âyet: 9)

13 / RAD - 11Lehu muakkibâtun min beyni
yedeyhi ve min halfihî yahfezûnehu min emrillâh(emrillâhi), innallâhe
lâ yugayyiru mâ bi kavmin hattâ yugayyirû mâ bi enfusihim, ve izâ
erâdallâhu bi kavmin sûen fe lâ meredde leh(lehu), ve mâ lehum min
dûnihî min vâl(vâlin).


Onları (o kavimdekileri), önünden ve arkasından (önden arkaya doğru
uzanan) takip edenler (devrin imamlarını koruyan muhafız melekler)
vardır. Allah'ın emrinden olup, onları korurlar. Muhakkak ki; Allah,
onlar nefslerinde olan şeyi (hidayette kalma konusundaki niyetlerini)
bozmadıkça, bir kavimde olan şeyi bozmaz (devrin imamının ruhunu
başlarının üzerinden almaz). Ve Allah, bir kavme ceza vermeyi dilediği
zaman, artık onu reddedecek (mani olacak kimse) yoktur. Ve onlar için,
ondan başka koruyan bir dost yoktur.

13 / RAD - 12Huveellezî yurîkumul berka havfen ve tamean ve yunşius sehâbes sikâl(sikâle).

Size şimşeği korku ve ümit için gösteren ve (yağmur) yüklü bulutları inşa eden (düzenleyen) O' dur.

13 / RAD - 13Ve yusebbihur ra’du bi
hamdihî vel melâiketu min hîfetih(hîfetihî), ve yursilus savâıka fe
yusîbu bihâ men ye?âu ve hum yucâdilûne fillâh(fillâhi), ve huve
?edîdul mihâl(mihâli).


Gök gürültüsü ve melekler, O'nu, hamd ile ve O'nun (Allah'ın)
korkusundan tesbih ederler. Ve yıldırımları, O gönderir. Böylece onlar,
Allah hakkında mücâdele ederlerken, dilediği kimseye onu isabet
ettirir. Ve O, karşı koyulması mümkün olmayandır.

13 / RAD - 14Lehu da’vetul hakk(hakkı),
vellezîne yed’ûne min dûnihî lâ yestecîbûne lehum bi şey’in illâ
kebâsitı keffeyhi ilel mâi li yebluga fâhu ve mâ huve bi
bâligıh(bâligıhî), ve mâ duâul kâfirîne illâ fî dalâl(dalâlin).


Hakkın daveti O'nadır (Kendisinedir, Allah'adır). O'ndan başkasına
davet ettikleri (şeyler), onlara bir şeyle icabet etmezler. Onlar ancak
suya, onun ağzına, suyun ulaşması için avucunu açmış kimse gibidir. O
(su), ona ulaşacak değildir. Ve kâfirlerin daveti, dalâletten (su nasıl onların ağızlarına ulaşamıyorsa, dalâlette olanlar da hidayete ulaşamaz) başka bir şey değildir.

13 / RAD - 15Ve lillâhi yescudu men fis semâvâti vel ardı tav’an ve kerhen ve zilâluhum bil guduvvi vel âsâl(âsâli). (SECDE ÂYETİ)

Yerdekiler ve göktekiler ve onların gölgeleri, sabah akşam, isteseler
de istemeseler de Allah'a secde ederler. (Fizik vücutların gölgesi nefs
ve ruhtur. Fizik vücutlar secde edince, nefsler de secde ederler. Ruh
hasletleri ile isteyerek secde eder. Nefs, afetlerinden dolayı
istemeyerek secde eder. Kişi Allah'a ulaşmayı dilemişse, nefs
tezkiyesine ulaşınca; ağırlık Allah'ın nurlarına geçer. O zaman nefs de
isteyerek secde eder.)

13 / RAD - 16Kul men rabbus semâvâti vel
ard(ardı), kulillâh(kulillâhu), kul e fettehaztum min dûnihî evliyâe lâ
yemlikûne li enfusihim nef’an ve lâ darrâ(darren), kul hel yestevil
a’mâ vel basîru em hel testevîz zulumâtu ven nûr(nûru), em cealû
lillâhi şurekâe halakû ke halkıhî fe teşâbehel halku aleyhim, kulillâhu
hâliku kulli şey’in ve huvel vâhidul kahhâr(kahhâru).


“Semaların ve yeryüzünün Rabbi kimdir?” de. “Allah'tır” de. Artık ondan
başka kendilerine bile fayda ve zararı olmayan dostlar mı edindiniz?
“Gören ve görmeyen bir olur mu? Veya karanlıklar ile nur bir olur mu?”
de. Yoksa onlar, onun yaratması gibi yaratan ortaklar kıldılar da,
böylece bu yaratma onlara benzer mi göründü? De ki: “Allah, herşeyin
yaratıcısıdır.” Ve O, tek Kahhar (kahreden), herşeye gücü yeten, en
kuvvetli olandır.

13 / RAD - 17Enzele mines semâi mâen fe
sâlet evdiyetun bi kaderihâ fahtemeles seylu zebeden râbiyâ(râbiyen),
ve mimmâ yûkıdûne aleyhi fîn nâribtigâe hılyetin ev metâın zebedun
misluh(misluhu), kezâlike yadribullâhul hakka vel bâtıl(bâtıle), fe
emmez zebedu fe yezhebu cufâ’(cufâen), ve emmâ mâ yenfaun nâse fe
yemkusufîl ard(ardı), kezâlike yadrıbullâhul emsâl(emsâle).


Semadan su indirdi. Böylece vadiler takdir edildiği kadar sel oldu
aktı. Ve sel, üste çıkan köpüğü yüklenip götürdü. Süs veya meta (eşya)
yapmak isteyerek ateşte yakılan (eriyen) şeylerden (madenlerden) de,
üzerlerinde onun gibi köpük oluşur. Allah, işte böylece hak ve bâtıla
misal verir. Sonra köpük çözülüp, dağılarak gider. Fakat insanlara
faydası olan şeyler, böylece yeryüzünde kalır. Allah, işte böyle
misaller verir.

13 / RAD - 18Lillezînestecâbû li
rabbihimul husnâ, vellezîne lem yestecibû lehu lev enne lehum mâ fîl
ardı cemîan ve mislehu meahu leftedev bih(bihî), ulâike lehum sûul
hısâbi ve me’vâhum cehennem(cehennemu), ve bi’sel mihâd(mihâdu).


Rab'lerine (Rabbinin emrine) icabet edenler için en güzeli vardır. Ve
O'na icabet etmeyenler, yeryüzünde olanların hepsi ve bir o kadarı daha
onların olsa, onu mutlaka fidye olarak verirlerdi. İşte onlar; onlar
için hesabın kötüsü var. Ve onların barınacağı yer, cehennem; ne kötü
bir döşektir.

13 / RAD - 19E fe men ya’lemu ennemâ unzile ileyke min rabbikel hakku ke men huve a’mâ, innemâ yetezekkeru ûlul elbâb(elbâbi).
Öyleyse
sana Rabbinden indirilenin hak olduğunu bilen kimse, âmâ olan
(görmeyen) kimse gibi midir? Fakat ulul'elbab (Allah'ın sırlarının ve
daimî zikrin sahipleri), tezekkür eder.

13 / RAD - 20Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk(misâka).

Onlar, Allah'ın ahdini ifa ederler (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah'a teslim ederler). Ve misaklerini (diğer teslimlerle birlikte iradelerini de Allah'a teslim edeceklerine dair misaklerini) bozmazlar.

13 / RAD - 21Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).
Ve
onlar Allah'ın (ölümden evvel), Allah'a ulaştırılmasını emrettiği şeyi
(ruhlarını), O'na (Allah'a) ulaştırırlar. Ve Rab'lerine karşı huşû
duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.

13 / RAD - 22Vellezîne saberûbtigâe vechi
rabbihim ve ekâmûs salâte ve enfekû mimmâ rezaknâhum sirren ve
alâniyeten ve yedreûne bil hasenetis seyyiete ulâike lehum ukbed
dâr(dâri).


Onlar, sabırla Rab'lerinin vechini (Zat'ını, Zat'a ulaşmayı ve Allah'ın
Zat'ını görmeyi) dileyenler ve namazı ikame edenler, onları
rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açıkça infâk edenlerdir. Ve
seyyiati, hasenat ile (iyilikle) savan kimselerdir. İşte onlar için, bu
dünyanın (güzel bir) akıbeti (sonucu) vardır.

13 / RAD - 23Cennâtu adnin yedhulûnehâ ve
men salaha min âbâihim ve ezvâcihim ve zurriyyâtihim vel melâiketu
yedhulûne aleyhim min kulli bâb(bâbin).


Adn cennetleri (vardır). Onların babalarından ve eşlerinden ve
zürriyyetlerinden salâha ulaşan kimseler, ona (adn cennetlerine)
girerler. Ve her kapıdan melekler, onların yanlarına girerler.

13 / RAD - 24Selâmun aleykum bi mâ sabertum fe ni’me ukbed dâr(dâri).

Sabretmenizden dolayı size selâm olsun. Dar-ı dünyanın (dünya yurdunun) akıbeti (sonucu) ne güzel.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

RAD Suresi Meali Empty
MesajKonu: Geri: RAD Suresi Meali   RAD Suresi Meali Icon_minitimeC.tesi Nis. 25, 2009 8:17 pm

13 / RAD - 25Vellezîne yankudûne
ahdallâhi min ba’di mîsâkıhi ve yaktaûne mâ emerallâhu bihi en yûsale
ve yufsidûne fîl ardı ulâike lehumul la’netu ve lehum sûud dâr(dâri).


Onlar,
misaklerinden sonra (Allah'a ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve
iradelerini teslim edeceklerine dair ezelde Allah'a misak verdikten
sonra) Allah'ın ahdini
bozarlar (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah'a
teslim etmezler). Ve Allah'ın, O'na (Allah'a) ulaştırılmasını emrettiği
şeyi keserler (ruhlarını Allah'a ulaştırmazlar). Ve yeryüzünde fesat
çıkarırlar
(başka insanların da Sıratı Mustakîm'e ulaşmalarına mani oldukları için
fesat çıkarırlar). Lânet onlar içindir. Ve yurdun kötüsü (cehennem)
onlar içindir.

13 / RAD - 26Allâhu yebsutur rızka li men
yeşâu ve yakdir(yakdiru), ve ferihû bil hayâtid dunyâ, ve mal hayâtud
dunyâ fîl âhıreti illâ metâ’u(metâun).


Allah, dilediği kimseye rızkı genişletir ve daraltır. Onlar, dünya
hayatı ile sevinirler (ferahlanırlar). Dünya hayatı, ahiret hayatı
yanında (geçici) bir metadan başka bir şey değildir.

13 / RAD - 27Ve yekûlullezîne keferû lev
lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihi), kul innallâhe yudillu men
yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe).


Ve
kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mı?”
derler. De ki: “Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır
ve O'na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir).”

13 / RAD - 28Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb(kulûbu).

Onlar,
âmenûdurlar ve kalpleri, Allah'ı zikretmekle mutmain olmuştur. Kalpler
ancak; Allah'ı zikretmekle mutmain olur, öyle değil mi?

13 / RAD - 29Ellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti tûbâ lehum ve husnu meâb(meâbin).

Âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler) ve salih amel
(nefsi ıslâh edici amel) yapanlar ne mutlu onlara ve meabın (sığınağın)
(en) güzeli onların.

13 / RAD - 30Kezâlike erselnâke fî
ummetin kad halet min kablihâ umemun li tetluve aleyhimullezî evhaynâ
ileyke ve hum yekfurûne bir rahmân(rahmâni), kul huve rabbî lâ ilâhe
illâ hû(hûve), aleyhi tevekkeltu ve ileyhi metâb(metâbi).


Böylece, ondan önce gelip geçmiş ümmetlerde olduğu gibi, seni de, sana
vahyettiğimizi, onlara okuman için bir ümmetin içine gönderdik. Onlar,
Rahmân'ı inkâr ediyorlar. De ki: “O benim Rabbimdir. Ben O'na tevekkül
ettim ve O'ndan başka ilâh yoktur. Ve tövbem, dönüşüm (tövbesi kabul
edilmiş olarak dönüşüm) O'nadır.”

13 / RAD - 31Ve lev enne kur’ânen
suyyiret bihil cibâlu ev kuttıat bihil ardu ev kullime bihil mevtâ, bel
lillâhil emru cemîâ(cemîan), e fe lem ye’yesillezîne âmenû en lev
yeşâullâhu le heden nâse cemîâ(cemîan),ve lâ yezâlullezîne keferû
tusîbuhum bi mâ sanaû kâriatun ev tehullu karîben min dârihim hattâ
ye’tiye va’dullâh(va’dullâhi), innallâhe lâ yuhliful mîâd(mîâde).


Eğer gerçekten onunla dağlar yürütülen veya onunla yer yarılan veya
onunla ölüler konuşturulan bir Kur'an olsaydı bile, bütün işler
(emirler) Allah'ındır (Allah'a aittir). Amenu olanlar hâlâ (onların
iman etmelerinden) ümitlerini kesmediler mi? Allah dilemiş olsaydı
insanların hepsini elbette hidayete
erdirirdi. Kafir olan kimselere, yaptıklarından dolayı büyük bir
musibetin (cezanın, felâketin) isabet etmesi veya yurtlarının
(evlerinin) yakınına musibetler hulul etmesi, Allah'ın vaadi gelinceye
kadar devam eder. Muhakkak ki Allah vaadinden dönmez.

13 / RAD - 32Ve lekadistuhzie bi rusulin min kablike fe emleytu lillezîne keferû summe ehaztuhum, fe keyfe kâne ıkâb(ıkâbi).
Andolsun
ki; senden önceki resûllerle de alay edildi. Fakat Ben, kâfir olan
(inkâr eden) kimselere mühlet verdim. Sonra onları yakaladım (helâk
ettim). O zaman Benim ikabım nasıl oldu?

13 / RAD - 33E fe men huve kâimun alâ
kulli nefsin bi mâ kesebet, ve cealû lillâhi şurekâ’(şurekâe), kul
semmûhum, em tunebbiûnehu bi mâ lâ ya’lemu fîl ardı em bi zâhirin minel
kavl(kavli), bel zuyyine lillezîne keferû mekruhum ve suddû anis
sebîl(sebîli), ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd(hâdin).


Artık bütün nefslerin kazandıkları şeyler üzerinde kaim olan kimdir? Ve
onlar, Allah'a ortaklar kıldılar. De ki: "Onları isimleri ile (davet
etsinler, icabet edilmeyeceğini görsünler). Yoksa siz, O'na (Allah'a)
yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Veya sözün zahir
olanını mı?" Hayır, kâfirlere hileleri süslü gösterildi ve yoldan
(Allah'ın yolundan) saptırıldılar. Ve Allah, kimi dalâlette bırakırsa artık onun için bir hidayetçi (mehdi) yoktur (bulunmaz).

13 / RAD - 34Lehum azâbun fîl hayâtid dunyâ ve le azâbul âhıreti eşakk(eşakku), ve mâ lehum minallâhi min vâk(vâkın).

Onlar için dünya hayatında bir azap vardır ve ahiretin azabı daha da
meşakkatlidir. Ve onların Allah'tan (Allah'ın azabından) koruyan bir
koruyucusu yoktur.

13 / RAD - 35Meselul cennetilletî vuidel
muttekûn(muttekûne), tecrî min tahtihel enhâr(enhâru), ukuluhâ dâimun
ve zilluhâ, tilke ukbellezînettekav ve ukbel kâfirînen nâr(nâru).


Muttakilere vaadolunan cennet, altından nehirler akan ve onun meyvesi
ve gölgesi daimî olan (bahçe) gibidir. İşte bu, takva sahiplerinin
sonudur. Kâfirlerin sonu ise ateştir.

13 / RAD - 36Vellezîne âteynâhumul kitâbe
yefrehûne bimâ unzile ileyke ve minel ahzâbi men yunkiru
ba’dah(ba’dahu), kul innemâ umirtu en a’budallâhe ve lâ uşrike
bih(bihî), ileyhi ed’û ve ileyhi meâb(meâbi).


Kendilerine kitap verilenler sana indirilene sevinirler. Gruplardan,
onun bir kısmını inkâr edenlere şöyle de: “Ben, sadece Allah'a kul
olmakla ve O'na şirk koşmamakla emrolundum. Ben, O'na davet ederim ve
dönüşüm O'nadır (meabım, sığınağım, dönüş yerim O'dur).

13 / RAD - 37Ve kezâlike enzelnâhu hukmen
arabiyyâ(arabiyyen), ve le initteba’te ehvâehum ba’de mâ câeke minel
ilmi mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ vâk(vâkın).


İşte böyle O'nu, Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana ilimden bunca
şey geldikten sonra eğer onların heveslerine tâbî olursan, elbette
senin için Allah'tan başka bir dost ve bir koruyucu yoktur.

13 / RAD - 38Ve lekad erselnâ rusulen min
kablike ve cealnâ lehum ezvâcen ve zurriyyeh(zurriyyeten), ve mâ kâne
li resûlin en ye’tiye bi âyetin illâ bi iznillâh(iznillâhi), li kulli
ecelin kitâb(kitâbun).


Andolsun, senden önce de resûller gönderdik. Onlara da eşler ve
zürriyyet (çocuklar) kıldık. Bir resûl için, Allah'ın izni olmaksızın
bir âyet getirmesi olmaz (mümkün değildir). Her zamanın, bir kitabı
vardır.

13 / RAD - 39Yemhûllâhu mâ yeşâu ve yusbit(yusbitu), ve indehu ummul kitâb(kitâbi).
Allah,
dilediği şeyi siler, yok eder (mahveder) ve (dilediği şeyi) sabit kılar
ve ümmülkitap (ana kitap), O'nun indindedir (nezdindedir).

13 / RAD - 40Ve in mâ nuriyenneke ba’dallezî neiduhum ev neteveffeyenneke fe innemâ aleykel belâgu ve aleynel hisâb(hisâbu).
Ve
şâyet onlara vaadettiğimizin bir kısmını sana göstersek veya seni vefat
ettirsek de; artık senin üzerine düşen, sadece tebliğidir. Hesap, Bizim
üzerimizedir.

13 / RAD - 41E ve lem yerev ennâ ne’til
arda nenkusuhâ min etrâfihâ, vallâhu yahkumu lâ muakkıbe li hukmih(li
hukmihî), ve huve serîul hısâb(hısâbi).


Yeryüzüne gelip, onu etrafından (çevresinden) nasıl eksiltiyoruz onlar
görmüyorlar mı? Ve Allah, hüküm verir. O'nun hükmünü bozacak kimse
yoktur. Ve O, hesabı çabuk görendir.

13 / RAD - 42Ve kad mekerellezîne min
kablihim fe lillâhil mekru cemîâ(cemîan),ya’lemu mâ teksibu kullu
nefs(nefsin), ve se ya’lemul kuffâru li men ukbed dâr(dâri).


Onlardan öncekiler (de) tuzak kurmuşlardı. Oysa bütün tuzaklar,
Allah'ındır (Allah'a aittir). Bütün nefslerin ne kazandığını O, bilir.
Ve (bu) yurdun sonu kimindir, kâfirler yakında bilecekler.

13 / RAD - 43Ve yekûlullezîne keferû leste murselâ(murselen), kul kefâ billâhi şehîden beynî ve beynekum ve men indehu ilmul kitâb(kitâbi).
Ve
kâfirler: “Sen, resûl olarak gönderilmiş değilsin.” derler. De ki:
“Allah ve kitabın ilmi yanında olanlar, benimle sizin aranızda şahit
olarak kâfidir.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
RAD Suresi Meali
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» RUM Suresi Meali
» Sad Suresi Meali
» NUH Suresi Meali
» HUD Suresi Meali

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ForumYok Hayat :: İslam :: Ayetler ve Hadisler-
Buraya geçin: