www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 RUM Suresi Meali

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

RUM Suresi Meali Empty
MesajKonu: RUM Suresi Meali   RUM Suresi Meali Icon_minitimeC.tesi Nis. 25, 2009 8:16 pm

Bismillâhirrahmânirrahîm

30 / RUM - 1Elif lâm mîm.

Elif, Lâm, Mîm.

30 / RUM - 2Gulibetir rûm(rûmu).

Rumlar'a gâlip gelindi (Rumlar mağlûp oldular).

30 / RUM - 3Fî ednel ardı ve hum min ba’di galebihim se yaglibûn(yaglibûne).

Ve onlar, yakın bir yerde, yenilmelerinden sonra gâlip gelecekler.

30 / RUM - 4Fî bıd’ı sinîn(sinîne), lillâhil emru min kablu ve min ba’d(ba’du), ve yevme izin yefrahul mu’minûn(mu’minûne).

Birkaç (3 ile 9) sene içinde. Bundan önce de sonra da emir, Allah'ındır. O gün mü'minler, ferahlayacaklar (sevinecekler).

30 / RUM - 5Bi nasrillâh(nasrillâhi), yansuru men yeşâ’(yeşâu), ve huvel azîzur rahîm(rahîmu).

Allah'ın yardımı ile Allah, dilediğine yardım eder. Ve O; Azîz'dir (yüce, üstün), Rahîm'dir (Rahîm esması ile tecelli eden).

30 / RUM - 6Va’dallâh(va’dallâhi), lâ yuhlifullâhu va’dehu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).

(Bu), Allah'ın vaadidir. Allah vaadinden dönmez. Ve lâkin insanların çoğu bilmezler.

30 / RUM - 7Ya’lemûne zâhiren minel hayâtid dunyâ, ve hum anil âhıreti hum gâfilûn(gâfilûne).

Onlar, dünya hayatının zahirini (görünen kısmını) bilirler. Ve onlar, ahiretten gâfil olanlardır.

30 / RUM - 8E ve lem yetefekkerû fî
enfusihim, mâ halakallâhus semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ illâ bil
hakkı ve ecelin musemmâ(musemmen) ve inne kesîran minen nâsi bi likâi
rabbihim le kâfirûn(kâfirûne).


Onlar, kendi nefsleri hakkında tefekkür etmiyorlar mı (düşünmüyorlar
mı)? Allah gökleri ve yeri ve ikisinin arasındaki şeyleri ancak hak ile
ve belirlenmiş bir süre ile yarattı. Ve muhakkak ki insanların çoğu,
Rab'lerine mülâki olmayı (hayatta iken ruhlarını Allah'a ulaştırmayı)
inkar edenlerdir.

30 / RUM - 9E ve lem yesîrû fîl ardı fe
yenzurû keyfe kâne âkıbetullezîne min kablihim, kânû eşedde minhum
kuvveten, ve esârûl arda ve amerûhâ eksera mimmâ amerûhâ ve câethum
rusuluhum bil beyyinât(beyyinâti), fe mâ kânallâhu li yazlimehum ve
lâkin kânû enfusehum yazlimûn(yazlimûne).


Onlar, yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki onlardan öncekilerin akıbetinin
nasıl olduğuna baksınlar? Kuvvet bakımından onlardan daha güçlüydüler
ve yeri (toprağı) altüst etmişlerdi. Onların imar ettiklerinden daha
çok imar etmişlerdi. Onların resûlleri onlara zulmetmiyordu ve lakin
onlar kendi nefslerine zulmediyorlardı.

30 / RUM - 10Summe kâne âkıbetellezîne esâus sûâ en kezzebû bi âyâtillâhi ve kânû bihâ yestehziûn(yestehziûne).
Sonra
fenalık yapanların akıbetleri, Allah'ın âyetlerini tekzip etmeleri
(yalanlamaları) ve onunla alay etmiş olmaları sebebiyle çok kötü oldu.

30 / RUM - 11Allâhu yebdeul halka summe yuîduhu summe ileyhi turceûn(turceûne).

Allah, ilk olarak yaratmaya başlar sonra onu geri çevirir (eski haline iade eder). Sonra O'na döndürülürsünüz.

30 / RUM - 12Ve yevme tekûmus sâatu yublisul mucrimûn(mucrimûne).

Ve o saatin (kıyâmetin) vuku bulduğu (koptuğu) gün, mücrimler cennetten ümitlerini keserler.

30 / RUM - 13Ve lem yekun lehum min şurekâihim şufeâû ve kânû bi şurekâihim kâfirîn(kâfirîne).

Ve (şirk koştukları) ortaklarından şefaatçileri olmaz. Ve (onlar o gün) ortaklarını inkâr edenlerdir.

30 / RUM - 14Ve yevme tekûmus sâatu yevmeizin yeteferrakûn(yeteferrakûne).

Ve o saatin vuku bulduğu (kıyâmetin koptuğu) gün, izin günü onlar fırkalara ayrılırlar.

30 / RUM - 15Fe emmellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti fe hum fî ravdatin yuhberun(yuhberune).

Fakat âmenû
olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler) ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi)
yapanlar, onlar bahçelerde (ni'met verilip) sevindirilirler.

30 / RUM - 16Ve emmellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ve likâil âhıreti fe ulâike fîl azâbi muhdarûn(muhdarûne).
Ve
onlar ki (kâfirlerdir), âyetlerimizi inkâr ve tekzip ettiler
(yalanladılar) ve ahirete ulaşmayı (hayattayken ruhu Allah'a
ulaştırmayı tekzip ettiler). İşte onlar, azap içinde hazır
bulundurulanlardır.

30 / RUM - 17Fe subhânallâhi hîne tumsûne ve hîne tusbıhûn(tusbıhûne).

Öyleyse akşam ve sabah vaktinde Allah'ı tesbih edin (münezzeh kılın)!

30 / RUM - 18Ve lehul hamdu fîs semâvâti vel ardı ve aşiyyen ve hîne tuzhırûn(tuzhırûne).

Ve göklerde ve yerde hamd, O'na mahsustur. İkindide ve öğle vaktinde (O'na hamdedin)!

30 / RUM - 19Yuhricul hayye minel meyyiti ve yuhricul meyyite minel hayyi ve yuhyil arda ba’de mevtihâ, ve kezâlike tuhrecûn(tuhrecûne).
O,
ölüden diriyi çıkarır ve diriden ölüyü çıkarır. Ve arzı (toprağı),
ölümünden sonra diriltir. Ve işte (tıpkı) bunun gibi (topraktan)
çıkarılacaksınız.

30 / RUM - 20Ve min âyâtihî en halakakum min turâbin summe izâ entum beşerun tenteşirûn(tenteşirûne).
Ve
O'nun âyetlerinden (mucizelerinden)dir ki, sizi topraktan yarattı.
Sonra siz, beşer (insan) haline gelince (çoğalıp yeryüzünde)
yayılırsınız.

30 / RUM - 21Ve min âyâtihî en halaka
lekum min enfusikum ezvâcen li teskunû ileyhâ ve ceale beynekum
meveddeten ve rahmeh(rahmeten), inne fî zâlike le âyâtin li kavmin
yetefekkerûn(yetefekkerûne).


Ve O'nun âyetlerinden olarak sizin için nefslerinizden zevceler
yaratmıştır ki, onunla sukûn bulasınız. Ve sizin aranızda sevgi ve
rahmet (merhamet) kıldı (oluşturdu). Muhakkak ki bunda, tefekkür eden
(düşünen) bir kavimiçin mutlaka âyetler (deliller) vardır.

30 / RUM - 22Ve min âyâtihî halkus semâvâti vel ardı vahtilâfu elsinetikum ve elvânikum, inne fî zâlike le âyâtin lil âlimîn(âlimîne).
Ve
O'nun âyetlerindendir ki, gökleri ve yeri yaratmıştır ve lisanlarınız
ve renkleriniz (birbirinden) farklıdır. Muhakkak ki bunda, âlimler için
mutlaka âyetler (deliller) vardır.

30 / RUM - 23Ve min âyâtihî menâmukum bil
leyli ven nehâri vebtigâukum min fadlih(fadlihi), inne fî zâlike le
âyâtin li kavmin yesmeûn(yesmeûne).


Ve O'nun âyetlerindendir ki, siz gece uyursunuz ve gündüz O'nun
fazlından istersiniz. Muhakkak ki bunda, işiten bir kavim için mutlaka
âyetler (deliller) vardır.

30 / RUM - 24Ve min âyâtihî yurîkumul
berka havfen ve tamaan, ve yunezzilu mines semâi mâen fe yuhyî bihil
arda ba’de mevtihâ, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin
ya’kılûn(ya’kılûne).


Ve O'nun âyetlerindendir ki, korku ve ümit olarak size şimşeği
gösterir. Ve gökten su indirir, böylece onunla, ölümünden sonra arzı
(toprağı) diriltir. Muhakkak ki bunda, akıl eden bir kavim için mutlaka
âyetler (deliller) vardır.

30 / RUM - 25Ve min âyâtihî en tekûmes semâu vel ardu bi emrih(emrihî), summe izâ deâkum da’veten minel ardı izâ entum tahrucûn(tahrucûne).
Ve
O'nun âyetlerindendir ki, gök ve yer O'nun emri ile (dengede) durur.
Sonra sizi bir tek davetle çağırdığı zaman yerden (kabirden)
çıkacaksınız.

30 / RUM - 26Ve lehu men fîs semâvâti vel ard(ardı), kullun lehu kânitûn(kânitûne).

Ve göklerde ve yerde bulunan herkes, O'nundur. Hepsi O'na kanitindir.

30 / RUM - 27Ve huvellezî yebdeul halka
summe yuîduhu, ve huve ehvenu aleyh(aleyhi), ve lehul meselul a’lâ fîs
semâvâti vel ard(ardı), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).


Ve O, O'dur ki ilk yaratışı başlatır ve sonra onu iade eder (eski
haline döndürür). Bu, O'nun için çok kolaydır. Göklerde ve yerde
yücelik sıfatı, O'nundur (O'na aittir). Ve O; Azîz'dir (çok yüce),
Hakîm'dir (hikmet ve hüküm sahibi).

30 / RUM - 28: Darabe lekum meselen min
enfusikum, hel lekum min mâ meleket eymânukum min şurekâe fî mâ
rezaknâkum fe entum fîhi sevâun tehâfûnehum ke hîfetikum enfusekum,
kezâlike nufassılul âyâti li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne).


(Allah), size kendi nefslerinizden örnek verdi. Sizi rızıklandırdığımız
şeylerde, sizin sağ elinizin (altında bulunan) sahip olduğunuz
(kölelerinizden) ortaklarınız var mı ki (o putlar da Allah'a ortak
olsun), böylece onlarla eşit olasınız, onları birbirinizi saydığınız
gıbı sayasınız. Akıl eden bir kavim için ayetleri işte böyle
açıklıyoruz.

30 / RUM - 29Belittebeallezîne zalemû
ehvâehum bi gayri ilm(ilmin), fe men yehdî men edallallâh(edallallâhu),
ve mâ lehum min nâsırîn(nâsırîne).


Hayır, zalimler ilim sahibi olmaksızın heveslerine tâbî oldular. Bundan sonra Allah'ın dalâlette bıraktığını kim hidayete erdirebilir? Ve onların yardımcıları da yoktur.

30 / RUM - 30Fe ekim vecheke lid dîni
hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li
halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ
ya’lemûn(ya’lemûne).


Artık hanif olarak kendini (vechini) dîn için ikame et, Allah'ın hanif
fıtratıyla ki; Allah, insanları onun üzerine (hanif fıtratıyla)
yaratmıştır. Allah'ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan (kaim
olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu
bilmez.

30 / RUM - 31Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O'na
(Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve
namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

RUM Suresi Meali Empty
MesajKonu: Geri: RUM Suresi Meali   RUM Suresi Meali Icon_minitimeC.tesi Nis. 25, 2009 8:16 pm

30 / RUM - 32Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyeâ(şiyean), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O
müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup
grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.

30 / RUM - 33Ve izâ messen nâse durrun
deav rabbehum munîbîne ileyhi summe izâ ezâkahum minhu rahmeten izâ
ferîkun minhum bi rabbihim yuşrikûn(yuşrikûne).


Ve insanlara bir zarar dokunduğu zaman Rab'lerine dua ederek, O'na
yönelirler.
Sonra onlara kendisinden rahmet tattırdığı (Rahîm esması ile hidayete
erdirdiği) zaman onlardan bir kısmı Rab'lerine şirk (ortak) koşarlar
(hidayetteyken dalâlete düşerler).

30 / RUM - 34Li yekfurû bimâ âteynâhum, fe temetteû fe sevfe ta’lemûn(ta’lemûne).

Onlara verdiklerimizi inkâr etsinler. Böylece metalansınlar (faydalansınlar). Yakında bilecekler.

30 / RUM - 35Em enzelnâ aleyhim sultânen fe huve yetekellemu bimâ kânû bihî yuşrikûn(yuşrikûne).

Yoksa onlara bir sultan (delil, kitap) indirdik de böylece o (kitap onlara), O'na (Allah'a) şirk koşmalarını mı söylüyor?

30 / RUM - 36Ve izâ ezaknen nâse rahmeten ferihû bihâ, ve in tusıbhum seyyietun bimâ kaddemet eydîhim izâ hum yaknetûn(yaknetûne).

Ve insanlara rahmet tattırdığımız zaman onunla ferahlarlar
(şımarırlar). Ve eğer, elleri ile takdim ettiklerinden dolayı onlara
bir kötülük isabet ederse o zaman onlar, ümitsizliğe düşerler.

30 / RUM - 37EE ve lem yerev ennellâhe
yebsutur rızka li men yeşâu ve yakdir(yakdiru), inne fî zâlike le
âyâtin li kavmin yu’minûn(yu’minûne).


Ve onlar, Allah'ın dilediğine rızkı genişlettiğini ve (dilediğine)
takdir ettiğini (daralttığını) görmediler mi? Muhakkak ki bunda, mü'min
bir kavim için âyetler (ibretler) vardır.

30 / RUM - 38Fe âti zel kurbâ hakkahu vel
miskîne vebnes sebîl(sebîli), zâlike hayrun lillezîne yurîdûne
vechallâhi ve ulâike humul muflihûn(muflihûne).


Öyleyse akrabalara, miskinlere ve yolculara haklarını ver. Bu, Allah'ın
vechi'ni (Allah'a ulaşmayı) dileyenler için daha hayırlıdır. İşte
onlar, onlar felâha erenlerdir.

30 / RUM - 39Ve mâ âteytum min riben li
yerbuve fî emvâlin nâsi fe lâ yerbû indallâh(indallâhi), ve mâ âteytum
min zekâtin turîdûne vechallâhi fe ulâike humul mud’ıfûn(mud’ıfûne).


Ve insanların mallarında artış olsun diye faizden (faiz olarak)
verdiğiniz şey (Allah'a ulaşmayı dilemeden yaptığınız zikir), o
taktirde Allah'ın katında artmaz (nefsinizin kalbindeki nurları
oluşturmaz ve arttırmaz). Allah'ın vechini (Allah'a ulaşmayı) dileyerek
verdiğiniz zekat (yaptığınız (zikir)ler); işte böylece kat kat
(nefsinizin kalbindeki nurları) artıranlar onlardır.

30 / RUM - 40Allâhullezî halakakum summe
rezekakum summe yumîtukum summe yuhyîkum, hel min şurekâikum men
yef’alu min zâlikum min şey’(şey’in), subhânehu ve teâlâ ammâ
yuşrikûn(yuşrikûne).


O Allah ki sizi yarattı. Sonra sizi rızıklandırdı (dünyada rızık verdi
ve nefsinizin kalbini nurlarla doldurdu). Sonra sizi öldürecek, sonra
da sizi diriltecek. Sizin ortaklarınızdan (putlarınızdan), bunlardan
birini yapacak var mı? Allah Sübhan'dır (herşeyden münezzeh). Ve şirk
koştukları şeylerden yücedir.

30 / RUM - 41Zaharel fesâdu fîl berri vel bahri bimâ kesebet eydin nâsi, li yuzîkahum ba’dallezî amilû leallehum yerciûn(yerciûne).
İnsanların
elleriyle kazandıkları sebebiyle karada ve denizde fesat zuhur etti
(ortaya çıktı), yaptıklarının bir kısmının onlara tattırılması için.
Umulur ki böylece onlar, (Allah'a) dönerler (yönelirler).

30 / RUM - 42Kul sîrû fîl ardı fenzurû keyfe kâne âkıbetullezîne min kabl(kablu), kâne ekseruhum muşrikîn(muşrikîne).

De ki: "Yeryüzünde dolaşın. Böylece daha öncekilerin akıbetinin (sonlarının) nasıl olduğuna bakın. Onların çoğu müşrik idiler."

30 / RUM - 43Fe ekim vecheke lid dînil kayyimi min kabli en ye’tiye yevmun lâ meredde lehu minallâhi yevmeizin yassaddeûn(yassaddeûne).
Öyleyse
Allah'ın onu geri döndürmeyeceği o gün (kıyâmet günü) gelmeden önce
vechini, kayyum (ezelden ebede kadar devam edecek) olan dîn için ikame
et (kıyamda tut). İzin günü onlar bölük bölük ayrılırlar.

30 / RUM - 44Men kefere fe aleyhi kufruh(kufruhu), ve men amile sâlihan fe li enfusihim yemhedûn(yemhedûne).
Kim
inkâr ederse küfrü (inkârı), kendi aleyhinedir. Ve kim salih amel (nefs
tezkiyesi) yaparsa onlar, böylece kendi nefsleri için hazırlık
yaparlar.

30 / RUM - 45Li yecziyellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti min fadlih(fadlihî), innehu lâ yuhıbbul kâfirîn(kâfirîne).

(İşte bu) âmenû
olanları (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) ve salih amel (nefs tezkiyesi)
yapanları, Kendi fazlından mükâfatlandırmak içindir. Muhakkak ki O
(Allah), kâfirleri sevmez.

30 / RUM - 46Ve min âyâtihî en yursiler
riyâha mubeşşirâtin ve li yuzîkakum min rahmetihî ve li tecriyel fulku
bi emrihî ve li tebtegû min fadlihî ve leallekum teşkurûn(teşkurûne).


Ve O'nun (Allah'ın) âyetlerindendir ki, rüzgârları müjdeleyici olarak
gönderir. Ve rahmetinden size tattırır. Ve emri ile gemileri yüzdürür.
Ve O'nun fazlından istersiniz ve böylece siz şükredersiniz.

30 / RUM - 47Ve lekad erselnâ min kablike
rusulen ilâ kavmihim fe câûhum bil beyyinâti fentekamnâ minellezîne
ecramû, ve kâne hakkan aleynâ nasrul mu’minîn(mu’minîne).


Ve andolsun ki, senden önce onların kavmine resûller gönderdik. Böylece
onlara beyyineler (kesin deliller) getirdiler. Bunun üzerine
mücrimlerden intikam aldık. Mü'minlere yardım, Bizim üzerimize hak
oldu.

30 / RUM - 48Allâhullezî yursilur riyâha
fe tusîru sehâben fe yebsutuhu fîs semâi keyfe yeşâu ve yec’aluhu
kisefen fe terel vedka yahrucu min hılâlih(hılâlihî), fe izâ esâbe bihî
men yeşâu min ibâdihî izâ hum yestebşirûn(yestebşirûne).


O Allah'tır ki, rüzgârları gönderir, böylece bulutları hareket ettirir.
Sonra semada onu dilediği gibi yayar. Ve onu kısımlara ayırır, bundan
sonra onun arasından yağmurun çıktığını görürsün. Böylece kullarından
dilediğine onu (yağmuru) isabet ettirdiği zaman onlar sevinirler.

30 / RUM - 49Ve in kânû min kabli en yunezzele aleyhim min kablihî le mublisîn(mublisîne).

Ve onlar, onun (yağmurun) onlara indirilmesinden önce gerçekten ümitlerini kesenlerdi.

30 / RUM - 50Fenzur ilâ âsâri
rahmetillâhi keyfe yuhyil arda ba’de mevtihâ, inne zâlike le muhyîl
mevtâ, ve huve alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).


Öyleyse Allah'ın rahmetinin eserlerine bak. Ölümünden sonra arzı
(yeryüzünü) nasıl diriltiyor? Muhakkak ki (O), ölüleri işte böyle
gerçekten diriltendir ve O, herşeye kaadirdir.

30 / RUM - 51Ve le in erselnâ rîhan fe raevhu musfarran le zallû min ba’dihî yekfurûn(yekfurûne).

Ve eğer Biz, rüzgârı göndersek, böylece onu (ekinleri) sararmış görseler (bile) bundan sonra mutlaka inkâra devam ederler.

30 / RUM - 52Fe inneke lâ tusmiul mevtâ ve lâ tusmius summed duâe izâ vellev mudbirîn(mudbirîne).

Öyleyse muhakkak ki sen ölülere duyuramazsın, arkalarına dönüp gittikleri zaman sağırlara da daveti duyuramazsın.

30 / RUM - 53Ve mâ ente bi hâdil umyi an dalâletihim, in tusmiu illâ men yu’minu bi âyâtinâ fe hum muslimûn(muslimûne).

Ve
sen, körleri dalâletlerinden kurtarıp hidayete erdirecek değilsin. Sen
ancak âyetlerimize îmân edenlere duyurursun. İşte onlar teslim
olanlardır.

30 / RUM - 54Allâhullezî halakakum min
da’fin summe ceale min ba’di da’fin kuvveten summe ceale min ba’di
kuvvetin da’fen ve şeybeh(şeybeten), yahluku mâ yeşâu, ve huvel alîmul
kadîr(kadîru).


O Allah ki, sizi güçsüz (zayıf) bir şeyden (nutfeden) yarattı. Sonra
zayıflığın ardından (sizi) kuvvetli kıldı. Sonra (sizi), kuvvetin
ardından zayıf ve ihtiyar kıldı. O (Allah), dilediğini yaratır. Ve O;
Âlim'dir (en iyi bilen), Kaadir'dir (herşeye gücü yeten).

30 / RUM - 55Ve yevme tekûmus sâatu yuksimul mucrimûne mâ lebisû gayra sâah(sâatin), kezâlike kânû yu’fekûn(yu’fekûne).

Ve
o saatin geldiği (kıyâmetin koptuğu) gün, mücrimler bir saatten fazla
(mezarda) kalmadıklarına yemin ederler. İşte böyle döndürülüyorlardı
(ölümden hayata döndürülüyorlardı).

30 / RUM - 56Ve kâlellezîne ûtûl ilme vel
îmâne lekad lebistum fî kitâbillâhi ilâ yevmil ba’si fe hâzâ yevmul
ba’si ve lâkinnekum kuntum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).


Ve ilim ve îmân verilenler: "Andolsun ki Allah'ın Kitabı'ndaki beas
(yeniden diriliş) gününe kadar (mezarda) kaldınız." dediler. İşte bu
beas (yeniden diriliş) günüdür. Lâkin siz bilmiyordunuz.

30 / RUM - 57Fe yevmeizin lâ yenfeullezîne zalemû ma’ziratuhum ve lâ hum yusta’tebûn(yusta’tebûne).
O
zaman izin günü (kıyâmet günü), zalimlere mazeretleri (özürleri) fayda
vermeyecek. Ve onlardan (Allah'ı) razı etmeleri de istenmez.

30 / RUM - 58Ve lekad darebnâ lin nâsi fî
hâzel kur’âni min kulli mesel(meselin), ve le in ci’tehum bi âyetin le
yekûlennellezîne keferû in entum illâ mubtılûn(mubtılûne).


Ve andolsun ki, bu Kur'ân'da insanlar için bütün meselelerden örnekler
verdik. Ve eğer onlara bir âyet getirsen, kâfirler mutlaka: "Siz sadece
bâtılla uğraşan kimselersiniz." derler.

30 / RUM - 59Kezâlike yatbaullâhu alâ kulûbillezîne lâ ya’lemûn(ya’lemûne).

Allah, bilmeyenlerin kalplerini işte böyle tabeder (mühürler).

30 / RUM - 60Fâsbir inne va’dallâhi hakkun ve lâ yestahıffennekellezîne lâ yûkınûn(yûkınûne).
Öyleyse
sabret, muhakkak ki Allah'ın vaadi haktır. Ve yakîn hasıl etmemiş
olanlar (kesin bilgi sahibi olmayanlar), sakın seni hafifliğe
sürüklemesinler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
RUM Suresi Meali
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Nur Suresi Meali
» EN'AM Suresi Meali
» VEL ASR Suresi Meali
» TUR Suresi Meali
» KAF Suresi Meali

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ForumYok Hayat :: İslam :: Ayetler ve Hadisler-
Buraya geçin: