www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 MERYEM Suresi Meali

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

MERYEM Suresi Meali Empty
MesajKonu: MERYEM Suresi Meali   MERYEM Suresi Meali Icon_minitimeC.tesi Nis. 25, 2009 8:35 pm

Bismillâhirrahmânirrahîm

19 / MERYEM - 1Kâf, hâ, yâ, ayn, sâd.

Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.

19 / MERYEM - 2Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyyâ.

(Bu sure), senin Rabbinin, kulu Zekeriya (A.S)'a rahmetinin zikridir (kıssasıdır).

19 / MERYEM - 3İz nâdâ rabbehu nidâen hafiyyâ(hafiyyen).

O, gizlice seslenerek, Rabbine nida etmişti.

19 / MERYEM - 4Kâle rabbî innî ve henel azmu minnî veştealer re’su şeyben ve lem ekun bi duâike rabbî şakıyyâ(şakıyyen).

(Zekeriya A.S): “Rabbim, gerçekten ben (zayıfladım) ve benim kemiklerim
(de) zayıfladı ve başım (saçlarım) ağardı. Ve Rabbim, ben Sana dua
ederek şâkî olmadım.” dedi.

19 / MERYEM - 5Ve innî hıftul mevâliye min verâî ve kânetimreetî âkıran feheb lî min ledunke veliyyâ(veliyyen).
Ve
gerçekten ben, arkamdan (benden sonra) vali olanlar (benim soyumdan
gelenler benim gibi davranmazlar diye) korktum. Ve benim kadınım
(artık) akir oldu. Bu sebeple bana, Senin katından bir velî (dost,
yardımcı, evlât) bağışla.

19 / MERYEM - 6Yerisunî ve yerisu min âli ya’kûbe vec’alhu rabbî radıyyâ(radıyyen).

Bana ve Yâkub (A.S)'ın ailesine varis olsun. Ve Rabbim, onu (Senden) razı (olan) kıl.

19 / MERYEM - 7Yâ zekeriyyâ innâ nubeşşiruke bi gulâminismuhu yahyâ lem nec’al lehu min kablu semiyyâ(semiyyen).
Ey
Zekeriya! Gerçekten Biz seni, ismi Yahya olan bir oğlan çocuk ile
müjdeliyoruz. Onunla (o isimle) daha önce bir kimseyi isimlendirmedik.

19 / MERYEM - 8Kâle rabbî ennâ yekûnu lî gulâmun ve kânetimreetî âkıran ve kad belagtu minel kiberi ıtiyyâ(ıtiyyen).
(Zekeriya
(A.S) şöyle) dedi: “Rabbim, benim nasıl bir oğlum olabilir? Ve benim
kadınım (artık) akir (kısır) oldu. Ben (de) yaşlanarak ihtiyarlığa
ulaştım.”

19 / MERYEM - 9Kâle kezâlik(kezâlike), kâle rabbuke huve aleyye heyyinun ve kad halaktuke min kablu ve lem teku şey’â(şey’en).
(Melek):
“İşte böyle.” dedi. Senin Rabbin: “O, bana (benim için) kolaydır. Daha
önce sen bir şey değilken seni, Ben yaratmıştım.” buyurdu.

19 / MERYEM - 10Kâle rabbic’al lî âyeh(âyeten), kâle âyetuke ellâ tukellimen nâse selâse leyâlin seviyyâ(seviyyen).
(Zekeriya
A.S): “Rabbim, bana bir delil (işaret) kıl (ver).” dedi. (Allahû Tealâ
şöyle) dedi: “Senin delilin (işaretin), insanlarla üç gece normal
(sağlıklı) olduğun halde konuşamamandır.”

19 / MERYEM - 11Fe harece alâ kavmihî minel mihrâbi fe evhâ ileyhim en sebbihû bukreten ve aşiyyâ(aşiyyen).
Bundan
sonra mihraptan kavmine (kavminin karşısına) çıktı. Böylece onlara,
(Allah'ı) sabah akşam tesbih etmelerini vahyetti (konuşmadan, iç sesi
ile duyurdu).

19 / MERYEM - 12Yâ yahyâ huzil kitâbe bi kuvveh(kuvvetin), ve âteynâhul hukme sabiyyâ(sabiyyen).

Ey Yahya! Kitab'ı kuvvetle (dikkatle) al (kendine mal et). Ve Biz, ona sabi iken (küçük yaşta) hikmet verdik.

19 / MERYEM - 13Ve hanânen min ledunnâ ve zekâh(zekâten), ve kâne tekıyyâ(tekıyyen).

Ve katımızdan ona, sevgi ve zekât (nefs tezkiyesi) (verdik). Ve o, takva sahibi oldu.

19 / MERYEM - 14Ve berren bi vâlideyhi ve lem yekun cebbâren asıyyâ(asıyyen).

Anne ve babasına karşı birr sahibiydi. Ve o, asi, cebbar değildi.

19 / MERYEM - 15Ve selâmun aleyhi yevme vulide ve yevme yemûtu ve yevme yub’asu hayyâ(hayyen).

Ve doğduğu günde de ve öleceği günde de ve canlı olarak beas edileceği (yeniden diriltileceği) günde de ona selâm olsun.

19 / MERYEM - 16Vezkur fil kitâbı meryem(meryeme), izintebezet min ehlihâ mekânen şarkıyyâ(şarkıyyen).

Kitap'ta Hz. Meryem'i zikret. Ailesinden ayrılıp, şark (doğu) tarafında bir yere çekilmişti.

19 / MERYEM - 17Fettehazet min dûnihim hicâben fe erselnâ ileyhâ rûhanâ fe temessele lehâ beşeren seviyyâ(seviyyen).
Sonra
da onlardan (ayıran) bir perde çekti. O zaman ona Ruhumuz'u (Ruh'ûl
Kudüs) gönderdik. Ona normal bir beşer suretinde (hüviyetinde) temessül
etti (göründü).

19 / MERYEM - 18Kâlet innî eûzu bir rahmâni minke in kunte tekıyyâ(tekıyyen).

(Hz. Meryem şöyle) dedi: “Muhakkak ki ben, eğer sen takva sahibi isen (bana bir zararın dokunmaz). Senden Rahmân'a sığınırım.”

19 / MERYEM - 19Kâle innemâ ene resûlu rabbiki li ehebe leki gulâmen zekiyyâ(zekiyyen).

“Ben sadece sana zeki (temiz) bir erkek çocuk bağışlamak için senin Rabbinin bir resûlüyüm.” dedi.

19 / MERYEM - 20Kâlet ennâ yekûnu lî gulâmun ve lem yemsesnî beşerun ve lem eku bagıyyâ(bagıyyen).
(Hz.
Meryem dedi ki): “Bana bir beşer dokunmamış (olduğuna göre) benim nasıl
bir oğlum olabilir? Ve ben, azgın (iffetsiz) olmadım.”

19 / MERYEM - 21Kâle kezâlik(kezâliki), kâle
rabbuki huve aleyye heyyin(heyyinun), ve li nec’alehû âyeten lin nâsi
ve rahmeten minnâ, ve kâne emren makdıyyâ(makdıyyen).


(Ruh'ûl Kudûs): “İşte böyle” dedi. Senin Rabbin: “O, Bana kolaydır ve
onu, insanlara bir âyet (mucize) ve Bizden bir rahmet kılacağız.”
buyurdu. Ve emir kaza edilmiştir (yerine getirilmiştir).

19 / MERYEM - 22Fe hamelethu fentebezet bihî mekânen kasıyyâ(kasıyyen).

Böylece ona hamile kaldı. Bundan sonra onunla uzak bir mekâna (yere) çekildi.

19 / MERYEM - 23Fe ecâe hel mehâdû ilâ ciz’ın nahleh(nahleti), kâlet yâ leytenî mittu kable hâzâ ve kuntu nesyen mensiyyâ(mensiyyen).
Doğum
sancısı onu, bir hurma ağacının gövdesine (sığınmaya) mecbur etti.
“Keşke ben bundan önce ölseydim, unutularak unutulmuşların (arasına
karışsaydım).” dedi.

19 / MERYEM - 24Fe nâdâhâ min tahtihâ ellâ tahzenî kad ceale rabbuki tahteki seriyyâ(seriyyen).
O
zaman onun (Hz. Meryem'in) alt yanından, ona “mahzun olma (üzülme)”
diye bir nida (geldi): “Rabbin, senin alt yanından bir su yolu kıldı
(oluşturdu).”

19 / MERYEM - 25Ve huzzî ileyki bi ciz’ın nahleti tusâkıt aleyki rutaben ceniyyâ(ceniyyen).

Ve hurma ağacının gövdesini üzerine silkele. Taze hurmalar senin üzerine düşsün, (orada) toplansın.

19 / MERYEM - 26Fe kulî veşrabî ve karrî
aynâ(aynen), fe immâ terayinne minel beşeri ehaden fe kûlî innî nezertu
lir rahmâni savmen fe len ukellimel yevme insiyyâ(insiyyen).


Artık ye ve iç, gözün aydın olsun! Bundan sonra eğer beşerden bir
kimseyi görürsen, o zaman (ona şöyle) söyle: “Muhakkak ki ben, Rahmân'a
(konuşmama) orucu nezrettim (adadım). Bu sebeple bugün bir insanla asla
konuşmayacağım.”

19 / MERYEM - 27Fe etet bihî kavmehâ tahmiluh(tahmiluhu), kâlû yâ meryemu lekad ci’ti şey’en feriyyâ(feriyyen).

Böylece onu taşıyarak kavmine getirdi. (Kavmindekiler) dediler ki: “Ey Meryem! Andolsun ki sen, acayip (kötü) bir şey yaptın.”

19 / MERYEM - 28Yâ uhte hârûne mâ kâne ebûkimrae sev’in ve mâ kânet ummuki begıyyâ(begıyyen).

Ey Harun'un (kız)kardeşi! Senin baban kötü bir adam değildi. Ve senin annen de azgın (iffetsiz) değildi.

19 / MERYEM - 29Fe eşâret ileyh(ileyhi), kâlû keyfe nukellimu men kâne fîl mehdi sabiyyâ(sabiyyen).

Bunun üzerine, onu (çocuğu) işaret etti. (Onlar) dediler ki: “Beşikte olan bir sabi (bebek) ile biz nasıl konuşuruz?”

19 / MERYEM - 30Kâle innî abdullâh(abdullâhi), âtâniyel kitâbe ve cealenî nebiyyâ(nebiyyen).

(Bebek) şöyle dedi: “Muhakkak ki ben, Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni nebî (peygamber) kıldı.”

19 / MERYEM - 31Ve cealenî mubâreken eyne mâ kuntu ve evsânî bis salâti vez zekâti mâ dumtu hayyâ(hayyen).
Ve
beni nerede bulunursam bulunayım (bulunduğum heryerde) mübarek kıldı.
Ve hayatta kaldığım sürece namazı ve zekâtı bana vasiyet etti
(emretti).

19 / MERYEM - 32Ve berren bi vâlidetî ve lem yec’alnî cebbâren şakıyyâ(şakıyyen).

Ve anneme karşı birr sahibi olmayı (emretti). Ve beni, cebbar (zorba) şâkî kılmadı (yapmadı).

19 / MERYEM - 33Ves selâmu aleyye yevme vulidtu ve yevme emûtu ve yevme ub’asu hayyâ(hayyen).

Ve doğduğum gün ve öleceğim gün ve canlı olarak beas edileceğim (diriltileceğim) gün selâm benim üzerimedir (banadır).

19 / MERYEM - 34Zâlike îsebnu meryem(meryeme), kavlel hakkıllezî fîhi yemterûn(yemterûne).

İşte bu Meryemoğlu İsa. (O), Hakk'ın sözü'dür ki; O'nun hakkında şüphe ediyorlar.

19 / MERYEM - 35Mâ kâne lillâhi en yettehıze min veledin subhâneh(subhânehu), izâ kadâ emren fe innemâ yekûlu lehu kun fe yekûn(yekûnu).
Allah'ın
bir (erkek) çocuk edinmesi olamaz. O, Sübhan'dır (herşeyden
münezzehtir). Bir işin olmasına karar verdiği zaman, o taktirde sadece
ona “Ol!” der ve o, hemen olur.

19 / MERYEM - 36Ve innallâhe rabbî ve rabbukum fa’budûh(fa’budûhu), hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun).

Ve muhakkak ki Allah, benim Rabbim ve sizin (de) Rabbinizdir. O halde, O'na kul olun! İşte bu Sıratı Mustakîm'dir.

19 / MERYEM - 37Fahtelefel ahzâbu min beynihim, fe veylun lillezîne keferû min meşhedi yevmin azîm(azîmin).
Bundan
sonra hizipler (gruplar) kendi aralarında ihtilâf ettiler. Büyük gün
müşahede edildiği (şahit olunduğu) zaman vay o kâfirlerin haline!

19 / MERYEM - 38Esmi’ bihim ve ebsır yevme ye’tûnenâ lâkiniz zâlimûnel yevme fî dalâlin mubîn(mubînin).

Bize gelecekleri gün, onlara (neler neler) işittirilir ve (neler neler) gösterilir. Lâkin zalimler, bugün (hâlâ) apaçık bir dalâlet içindeler.

19 / MERYEM - 39Ve enzirhum yevmel hasreti iz kudıyel emr(emru), ve hum fî gafletin ve hum lâ yu’minûn(yu’minûne).

Ve emrin yerine getirileceği hasret günüyle onları uyar. Ve onlar, gaflet içindeler ve onlar, mü'min değillerdir.

19 / MERYEM - 40İnnâ nahnu nerisul arda ve men aleyhâ ve ileynâ yurceûn(yurceûne).

Muhakkak ki Biz, yeryüzüne ve onun üzerinde olan kimselere Biz, varis olacağız. Ve onlar, Biz'e döndürülecekler.

19 / MERYEM - 41Vezkur fîl kitâbi ibrâhîm(ibrâhîme), innehu kâne sıddîkan nebiyyâ(nebiyyen).

Kitap'ta İbrâhîm (A.S)'ı zikret! Muhakkak ki O, sadık (çok sadaka veren, sadakatli, her zaman doğruyu söyleyen) bir Nebî idi.

19 / MERYEM - 42İz kâle li ebîhi, yâ ebeti lime ta’budu mâ lâ yesmau ve lâ yubsıru ve lâ yugnî anke şey’â(şey’en).
İbrâhîm
(A.S), babasına dedi ki: “Ey babacığım! İşitmeyen ve görmeyen ve sana
hiçbir (şekilde bir) şeyle faydası olmayanlara niçin tapıyorsun?”

19 / MERYEM - 43Yâ ebeti innî kad câenî minel ilmi mâ lem ye’tike fettebi’nî ehdike sırâtan seviyyâ(seviyyen).
Ey
babacığım, muhakkak ki bana, sana gelmeyen bir ilim gelmiştir! Öyleyse
bana tâbî ol. Seni, Sıratı Seviye'ye (düzgün, seviyeli, Allah'a
ulaştıran yola) hidayet edeyim (ulaştırayım).

19 / MERYEM - 44Yâ ebeti lâ ta’budiş şeytân(şeytâne), inneş şeytâne kâne lir rahmâni asıyyâ(asıyyen).

Ey babacığım, şeytana kul olma! Muhakkak ki şeytan, Rahmân'a asi oldu.

19 / MERYEM - 45Yâ ebeti innî ehâfu en yemesseke azâbun miner rahmâni fe tekûne liş şeytâni veliyyâ(veliyyen).

Ey babacığım, muhakkak ki ben, sana Rahmân'dan azap dokunmasından korkuyorum! O durumda, şeytana velî (dost) olursun.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

MERYEM Suresi Meali Empty
MesajKonu: Geri: MERYEM Suresi Meali   MERYEM Suresi Meali Icon_minitimeC.tesi Nis. 25, 2009 8:36 pm

19 / MERYEM - 46: Kâle e râgıbun ente an âlihetî yâ ibrâhîm(ibrâhîmu), lein lem tentehi le ercumenneke vehcurnî meliyyâ(meliyyen).

(İbrâhîm (A.S)'ın babası şöyle) dedi: “Ey İbrâhîm! Sen, benim
ilâhlarıma rağbet etmiyor musun (kıymet vermiyor musun)? Eğer sen,
(bundan) vazgeçmezsen mutlaka seni taşlarım ve uzun müddet benden
uzaklaş.”

19 / MERYEM - 47Kâle selâmun aleyk(aleyke), se estagfiru leke rabbî, innehu kâne bî hafiyyâ(hafiyyen).

“Sana (senin üzerine) selâm olsun.” dedi. Senin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim. Çünkü O, bana (çok) lütufkârdır.

19 / MERYEM - 48Ve a’tezilukum ve mâ ted’ûne min dûnillâhi ve ed’û rabbî, asâ ellâ ekûne bi duâi rabbî şakıyyâ(şakıyyen).
Ve
ben, sizden ve Allah'tan başka dua ettiğiniz şeylerden ayrılıyorum. Ve
Rabbime dua ediyorum. Umulur ki (inşaallah), (bu) dualarla ben, Rabbime
şâkî olmam.

19 / MERYEM - 49Fe lemmâ’tezelehum ve mâ ya’budûne min dûnillâhi vehebnâ lehû ishâka ve ya’kûb(ya’kûbe) ve kullen cealnâ nebiyyâ(nebiyyen).
Böylece
onlardan ve onların Allah'tan başka kul olduğu şeylerden, ayrıldığı
zaman ona, İshak ve Yâkub'u hibe ettik (o istemeden bahşettik). Ve
hepsini, Nebî (Peygamber) kıldık.

19 / MERYEM - 50Ve vehebnâ lehum min rahmetinâ ve cealnâ lehum lisâne sıdkın aliyyâ(aliyyen).
Ve
onlara, rahmetimizden bahşettik (karşılıksız verdik). Ve onları (Hz.
İbrâhîm ve oğullarını), (bütün) dillerde, lisanlarda sadık ve âlî
(üstün, yüce) kıldık.

19 / MERYEM - 51Vezkur fîl kitâbi mûsâ, innehu kâne muhlesan ve kâne resûlen nebiyyâ(nebiyyen).

Kitap'ta Musa (A.S)'ı da zikret. Muhakkak ki O, muhlis ve Nebî (Peygamber) Resûl idi.

19 / MERYEM - 52Ve nâdeynâhu min cânibit tûril eymeni ve karrebnâhu neciyyâ(neciyyen).

Ve Tur'un sağ tarafından ona seslendik. Ve onu, söyleşmek (vahyetmek) için yaklaştırdık.

19 / MERYEM - 53Ve vehebnâ lehu min rahmetinâ ehâhu hârûne nebiyyâ(nebiyyen).

Ve ona, rahmetimizden kardeşi Harun (A.S)'ı Nebî (Peygamber) olarak bahşettik.

19 / MERYEM - 54Vezkur fîl kitâbi ismâîle innehu kâne sâdıkal va’di ve kâne resûlen nebiyyâ(nebiyyen).

Ve Kitap'ta İsmail (A.S)'ı (da) zikret. Çünkü O, vaadine sadıktı ve O, Nebî Resûl'dü.

19 / MERYEM - 55Ve kâne ye’muru ehlehu bis salâti vez zekâti ve kâne inde rabbihî mardıyyâ(mardıyyen).

Ve o, ehline (halkına ve ailesine) namazı ve zekâtı emrediyordu. Ve o, Rabbinin katında razı olunmuşlardandı.

19 / MERYEM - 56Vezkur fîl kitâbi idrîse innehu kâne sıddîkan nebiyyâ(nebiyyen).

Ve Kitap'ta İdris (A.S)'ı (da) zikret. Muhakkak ki O, sadık bir Nebî (Peygamber) idi.

19 / MERYEM - 57Ve refa’nâhu mekânen aliyyâ(aliyyen).

Ve onu, yüce bir mekâna (makama, cennete) yükselttik.

19 / MERYEM - 58Ulâikellezîne en’amallâhu
aleyhim minen nebiyyîne min zurriyyeti âdeme ve mimmen hamelnâ mea
nûhin ve min zurriyyeti ibrâhîme ve isrâîle ve mimmen hedeynâ
vectebeynâ, izâ tutlâ aleyhim âyâtur rahmâni harrû succeden ve
bukiyyâ(bukiyyen). (SECDE ÂYETİ)


İşte onlar, Allah'ın kendilerine ni'met verdiği nebîlerdendir. Âdem
(A.S)'ın zürriyyetinden (neslinden) ve Nuh (A.S)'la beraber
taşıdıklarımızdan ve İbrâhîm (A.S) ve İsrail (A.S)'ın zürriyyetinden ve
Bizim hidayete
erdirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendir. Onlara, Rahmân'ın âyetleri
okunduğu zaman ağlayarak ve secde ederek yere kapanırlardı.

19 / MERYEM - 59Fe halefe min ba’dihim halfun edâus salâte vettebeûş şehevâti fe sevfe yelkavne gayyâ(gayyen).
Bundan
sonra onların arkasından gelen nesil, namazı ihmal (zayi) ettiler. Ve
şehvetlere (nefsin arzularına) tâbî oldular. Artık yakında gayy
(cehennemde en alt bölüm) ile karşılaşacaklar.

19 / MERYEM - 60İllâ men tâbe ve âmene ve amile sâlihan fe ulâike yedhulûnel cennete ve lâ yuzlemûne şey’â(şey’en).

Tövbe
edenler, âmenû olanlar ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar
hariç. İşte onlar, cennete girecekler. Ve onlara, hiçbir şeyle
zulmedilmez.

19 / MERYEM - 61Cennâti adninilletî vaader rahmânu ibâdehu bil gayb(gaybi), innehu kâne va’duhu me’tiyyâ(me’tiyyen).
Adn
cennetleri ki onları, Rahmân, kullarına gıyaben vaadetti. Muhakkak ki o
(adn cennetleri), O'nun (Allah'ın) vaadidir, yerine gelecektir.

19 / MERYEM - 62Lâ yesmeûne fîhâ lagven illâ selâmâ(selâmen), ve lehum rızkuhum fîhâ bukreten ve aşiyyâ(aşiyyen).

Orada boş söz işitilmez, sadece “selâm.” Ve orada, onların sabah ve akşam rızıkları vardır.

19 / MERYEM - 63Tilkel cennetulletî nûrisu min ibâdinâ men kâne takıyyâ(takıyyen).

Kullarımızdan takva sahibi olanları, varis kıldığımız cennet işte budur.

19 / MERYEM - 64Ve mâ netenezzelu illâ bi
emri rabbik(rabbike), lehu mâ beyne eydînâ ve mâ halfenâ ve mâ beyne
zâlik(zâlike), ve mâ kâne rabbuke nesiyyâ(nesiyyen).


Ve biz (resûl melekler), Rabbinin emri olmaksızın inmeyiz. Bizim
önümüzde, arkamızda ve bunların arasında olanlar, O'nundur. Ve senin
Rabbin, (seni) unutmuş değildir.

19 / MERYEM - 65Rabbus semâvâti vel ardı ve mâ beynehumâ fa’budhu vastabir li ibâdetih(ibâdetihî), hel ta’lemu lehu semiyyâ(semiyyen).
Semaların,
yeryüzünün ve ikisinin arasındakilerin Rabbidir. Öyleyse O'na kul ol!
O'nun kulluğunda sabırlı ol! O'nun İsmi'yle isimlendirilen (bir kimse)
biliyor musun?

19 / MERYEM - 66Ve yekûlul insânu e izâ mâ mittu le sevfe uhracu hayyâ(hayyen).

Ve insan: “Ben, öldükten sonra mı diri (canlı) olarak mutlaka çıkarılacağım?” der.

19 / MERYEM - 67E ve lâ yezkurul insânu ennâ halaknâhu min kablu ve lem yeku şey’â(şey’en).

Ve insan, daha önce o bir şey değilken; Bizim, onu nasıl yarattığımızı düşünmez mi?

19 / MERYEM - 68Fe ve rabbike le nahşurennehum veş şeyâtîne summe le nuhdırannehum havle cehenneme cisiyyâ(cisiyyen).
Rabbine
andolsun ki, sonra da onları ve şeytanları, mutlaka haşredeceğiz
(toplayacağız). Sonra onları, cehennemin etrafında diz üstü çökmüş
olarak hazır kılacağız.

19 / MERYEM - 69Summe le nenzianne min kulli şîatin eyyuhum eşeddu aler rahmâni ıtiyyâ(ıtiyyen).

Sonra bütün gruplardan onların hangisi, Rahmân'a karşı daha çok asi (azgın) olduysa, onları mutlaka ayıracağız.

19 / MERYEM - 70Summe le nahnu a’lemu billezîne hum evlâ bihâ sıliyyâ(sıliyyen).

Sonra ona (cehenneme) maruz kalmayı en çok hakedenleri, elbette en iyi Biz biliriz.

19 / MERYEM - 71Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ(makdıyyen).
Ve
sizden biriniz (bile hariç olmamak üzere hepiniz), illâ (muhakkak) ona
(cehenneme) varacaksınız. (Bu), senin Rabbinin üzerine (aldığı)
kesinleşmiş bir hükümdür.

19 / MERYEM - 72Summe nuneccîllezînettekav ve nezeruz zâlimîne fîhâ cisiyyâ(cisiyyen).

Sonra takva sahiplerini kurtaracağız. Ve zalimleri, diz üstü çökmüş olarak bırakacağız.

19 / MERYEM - 73Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ
beyyinâtin kâlellezîne keferû lillezîne âmenû eyyul ferîkayni hayrun
makâmen ve ahsenu nediyyâ(nediyyen).


Ve
âyetlerimiz, onlara beyan edilerek okunduğu zaman, kâfirler âmenû
olanlara (şöyle) dediler: “İki gruptan hangisi, makam bakımından daha
hayırlı ve meclis bakımından daha güzel?”

19 / MERYEM - 74Ve kem ehleknâ kablehum min karnin hum ahsenu esâsen ve ri’yâ(ri’yen).

Onlardan önce, mal ve görünüş bakımından daha güzel nice nesiller helâk ettik.

19 / MERYEM - 75Kul men kâne fîd dalâleti
fel yemdud lehur rahmânu meddâ(medden), hattâ izâ raev mâ yûadûne immel
azâbe ve immes sâah(sâate), fe se ya’lemûne men huve şerrun mekânen ve
ad’afu cundâ(cunden).


De ki: “Kim dalâlette
ise o zaman onlar ya vaadolundukları azabı veya o saati (kıyâmeti)
görene kadar Rahmân, ona zamanı uzatarak mühlet verir.” Böylece kimin
mekân bakımından daha şerrli ve yardım bakımından daha zayıf olduğunu
yakında bilecekler.

19 / MERYEM - 76Ve yezîdullâhullezînehtedev hudâ(huden), vel bâkıyâtus sâlihâtu hayrun inde rabbike sevâben ve hayrun mereddâ(meredden).

Ve Allah, hidayette (hidayete ermiş) olanların hidayetini
arttırır. Bâki olan salih ameller, Rabbinin indinde sevap bakımından
daha hayırlıdır ve dönüş (karşılığı olan mükâfat) bakımından (da) daha
hayırlıdır.

19 / MERYEM - 77E fe raeytellezî kefere bi âyâtinâ ve kâle le ûteyenne mâlen ve veledâ(veleden).

Öyleyse (hâlâ) âyetlerimizi inkâr ederek: “Bana mutlaka mal ve evlât verilecektir.” diyeni gördün mü?

19 / MERYEM - 78Ettalaal gaybe emittehaze inder rahmâni ahdâ(ahden).

O, gayba muttali mi oldu (o, gaybı görüp bildi mi, vakıf mı oldu)? Yoksa Rahmân'ın indinde (huzurunda) bir ahd mi aldı?

19 / MERYEM - 79Kellâ, se nektubu mâ yekûlu ve nemuddu lehu minel azâbi meddâ(medden).

Hayır, öyle değil! Onun söylediklerini yazacağız. Ve ona, azabı uzattıkça uzatacağız.

19 / MERYEM - 80Ve nerisuhu mâ yekûlu ve
ye’tînâ ferdâ(ferden).Ve onun söylediği şeylere, Biz varis olacağız. Ve
o, Bize fert olarak (tek başına, mal ve evlâdı olmaksızın) gelecek.


Ve onun söylediği şeylere, Biz varis olacağız. Ve o, Bize fert olarak (tek başına, mal ve evlâdı olmaksızın) gelecek.

19 / MERYEM - 81Vettehazû min dûnillâhi âliheten li yekûnû lehum ızzâ(ızzen).

Ve onlar (putperestler), kendilerine izzet (şeref) olsun diye Allah'tan başka ilâhlar edindiler.

19 / MERYEM - 82Kellâ, se yekfurûne bi ibâdetihim ve yekûnûne aleyhim dıddâ(dıdden).

Hayır, öyle değil! (Putlar), onların ibadetlerini inkâr edecekler. Ve onlara, hasım (karşı) olacaklar.

19 / MERYEM - 83E lem tere ennâ erselneş şeyâtîne alel kâfirîne teuzzuhum ezzâ(ezzen).

Onları, kışkırttıkça kışkırtan (tahrik eden) şeytanları, kâfirlerin üzerine nasıl gönderdiğimizi görmüyor musun?

19 / MERYEM - 84Fe lâ ta’cel aleyhim, innemâ neuddu lehum addâ(adden).

Artık onlar için acele etme. Biz, sadece onlara (günlerini) saydıkça sayıyoruz.

19 / MERYEM - 85Yevme nahşurul muttekîne iler rahmâni vefdâ(vefden).

O gün muttakileri (takva sahiplerini), Rahmân'ın huzurunda izzet ve ikramla haşredeceğiz (toplayacağız).

19 / MERYEM - 86Ve nesûkul mucrimîne ilâ cehenneme virdâ(virden).

Ve mücrimleri (suçluları), susamış olarak cehenneme sevkedeceğiz.

19 / MERYEM - 87Lâ yemlikûneş şefâate illâ menittehaze inder rahmâni ahdâ(ahden).

Rahmân'ın indinde, ahd ittihaz edenlerden (Allah'tan ahd alanlardan) başkası şefaate malik olamaz.

19 / MERYEM - 88Ve kâluttehazer rahmânu veledâ(veleden).

“Rahmân, bir çocuk ittihaz etti (edindi).” dediler.

19 / MERYEM - 89Lekad ci’tum şey’en iddâ(idden).

Andolsun ki siz, çok kötü bir şey yaptınız (söylediniz).

19 / MERYEM - 90Tekâdus semâvâtu yetefattarne minhu ve tenşakkul ardu ve tehırrul cibâlu heddâ(hedden).

Bundan neredeyse semalar (gökyüzü) parçalanacak ve yeryüzü yarılacak ve dağlar çökerek yıkılacaktı.

19 / MERYEM - 91En deav lir rahmâni veledâ(veleden).

Rahmân'a bir çocuk isnat etmeleri (sebebiyle).

19 / MERYEM - 92Ve mâ yenbagî lir rahmâni en yettehıze veledâ(veleden).

Ve Rahmân'a çocuk edinmek yakışmaz (olamaz).

19 / MERYEM - 93İn kullu men fîs semâvâti vel ardı illâ âtir rahmâni abdâ(abden).

Semalarda ve yeryüzünde olan kimselerin hepsi, mutlaka Rahmân'a kul olarak gelecek.

19 / MERYEM - 94Lekad ahsâhum ve addehum addâ(adden).

Andolsun ki onları, tek tek adetlendirerek tespit etti (saydı).

19 / MERYEM - 95Ve kulluhum âtîhi yevmel kıyâmeti ferdâ(ferden).

Ve kıyâmet günü, onların hepsi O'na, ferdî olarak (tek başına) gelecek.

19 / MERYEM - 96İnnellezîne âmenû ve amilus sâlihâti se yec’alu lehumur rahmânu vuddâ(vudden).

Muhakkak ki âmenû olanları ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanları, Rahmân, muhabbet duyulanlar (sevilenler) kılacak.

19 / MERYEM - 97Fe innemâ yessernâhu bi lisânike li tubeşşire bihil muttekîne ve tunzire bihî kavmen luddâ(ludden).

Böylece Biz, O'nu (Kur'ân-ı Kerim'i) senin lisanınla kolaylaştırdık.
O'nunla, takva sahiplerini müjdelemen ve inatçı kavmi uyarman için.

19 / MERYEM - 98Ve kem ehleknâ kablehum min karn(karnin), hel tuhıssu minhum min ehadin ev tesmeu lehum rikzâ(rikzen).

Ve onlardan önce nice nesiller helâk ettik. Onlardan birini görüyor musun? Veya onların ufacık bir sesini duyuyor musun?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
MERYEM Suresi Meali
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» RAD Suresi Meali
» Sad Suresi Meali
» NUH Suresi Meali
» HUD Suresi Meali

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ForumYok Hayat :: İslam :: Ayetler ve Hadisler-
Buraya geçin: