www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 FETİH Suresi Meali

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

FETİH Suresi Meali Empty
MesajKonu: FETİH Suresi Meali   FETİH Suresi Meali Icon_minitimePaz Nis. 26, 2009 6:45 pm

Bismillâhirrahmânirrahîm





48 / FETİH - 1İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ(mubînen).

Muhakkak ki Biz, sana apaçık bir fetih verdik.

48 / FETİH - 2Li yagfire lekallâhu mâ
tekaddeme min zenbike ve mâ teahhare ve yutimme ni’metehu aleyke ve
yehdiyeke sırâtan mustekîmâ(mustekîmen).


Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını mağfiret etsin ve sana ni'metini tamamlasın ve seni Sıratı Mustakîm'e ulaştırsın diye.

48 / FETİH - 3Ve yansurekallâhu nasran azîzâ(azîzen).

Ve Allah, sana azîz bir zaferle yardım etsin.

48 / FETİH - 4Huvellezî enzeles sekînete
fî kulûbil mu’minîne li yezdâdû îmânen mea îmânihim, ve lillâhi cunûdus
semâvâti vel ard(ardı), ve kânallâhu alîmen hakîmâ(hakîmen).


Mü'minlerin kalplerine, îmânlarını îmân ile artırsınlar diye sekîneti
indiren, O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Ve Allah;
Alîm'dir, Hakîm'dir.

48 / FETİH - 5Li yudhilel mu’minîne vel
mu’minâti cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ve yukeffire
anhum seyyiâtihim, ve kâne zâlike indallâhi fevzen azîmâ(azîmen).


Mü'min kadın ve erkekleri orada ebedî kalmak üzere altından nehirler
akan cennetlere koysun ve onların günahlarını örtsün diye. İşte bu,
Allah'ın indinde fevz-ül azîmdir.

48 / FETİH - 6Ve yuazzibel munâfikîne vel
munâfikâti vel muşrikîne vel muşrikâtiz zânnîne billâhi zannes sev’i
aleyhim dâiretus sev’i, ve gadiballâhu aleyhim ve leanehum ve eadde
lehum cehennem(cehenneme), ve sâet masîrâ(masîren).


Ve münafık erkek ve kadınlara, müşrik erkek ve kadınlara azap etsin.
Onlar ki, Allah'a kötü zan ile zanda bulundular. Kötü (zanları) onların
üzerine dönsün. Ve Allah, onlara gazaplandı ve onları lânetledi. Ve
onlar için cehennemi hazırladı, ne kötü varış yeri.

48 / FETİH - 7Ve lillâhi cunûdus semâvâti vel ard(ardı), ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen).

Ve göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Ve Allah; Azîz'dir, Hakîm'dir.

48 / FETİH - 8İnnâ erselnâke şâhiden ve mubeşşiren ve nezîrâ(nezîren).

Muhakkak ki Biz, seni şahit, müjdeleyen ve uyarıcı olarak gönderdik.

48 / FETİH - 9Li tu’minû billâhi ve resûlihî ve tuazzirûhu ve tuvakkırûh(tuvakkırûhu), ve tusebbihûhu bukreten ve asîlâ(asîlen).

Allah ve O'nun Resûl'üne îmân edin, O'nu saygıyla yüceltin ve sabah akşam O'nu tesbih edin diye.

48 / FETİH - 10İnnellezîne yubâyiûneke
innemâ yubâyiûnallâh(yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim, fe men
nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihî), ve men evfâ bi mâ âhede
aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâ(azîmen).


Muhakkak ki onlar, sana tâbî oldukları zaman Allah'a tâbî olurlar.
Onların ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiği
için ellerinde de tecelli etmiş olduğundan) Allah'ın eli vardır. Bundan
sonra kim (ahdini) bozarsa, o taktirde sadece kendi nefsi aleyhine
bozar (Allah'a verdiği yeminleri, ahdleri yerine getirmediği için derecesini nakısa düşürür). Ve kim de Allah'a olan ahdlerine vefa ederse (yeminini, misakini ve ahdini yerine getirirse), o zaman ona en büyük mükâfat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine erdirilecektir).

48 / FETİH - 11Se yekûlu lekel muhallefûne
minel a’râbi şegaletnâ emvâlunâ ve ehlûnâ festagfir lenâ, yekûlûne bi
elsinetihim mâ leyse fî kulûbihim, kul fe men yemliku lekum minallâhi
şey’en in erâde bikum darren ev erâde bikum nef’â(nef’en), bel
kânallâhu bi mâ ta’melûne habîrâ(habîren).


Araplardan muhallefunlar (geride kalanlar), sana: “Mallarımız ve
ailelerimiz bizi meşgul etti. Artık bizim için mağfiret dile.”
diyecekler. Onlar, kalplerinde olmayanı dilleri ile söylüyorlar. De ki:
“Eğer Allah, size bir zarar veya fayda dilerse, bu taktirde sizin için
Allah'tan (gelen) bir şeye kim mani olabilir (fayda veya zararı
önleyebilir)? Hayır (öyle değil), Allah yaptığınız şeylerden
haberdardır.”

48 / FETİH - 12Bel zanentum en len
yenkaliber resûlu vel mû’minûne ilâ ehlîhim ebeden ve zuyyine zâlike fî
kulûbikum ve zanentum zannes sev’i ve kuntum kavmen bûrâ(bûren).


Hayır, siz Resûl ve mü'minlerin, ailelerine ebediyen asla
dönmeyeceklerini zannettiniz. Ve bu (zan), kalplerinizde süslendi. Kötü
bir zanla zanda bulundunuz. Ve siz helâka müstahak bir kavim oldunuz.

48 / FETİH - 13Ve men lem yû’min billâhi ve resûlihî fe innâ a’tednâ lil kâfirîne saîrâ(saîren).

Ve kim Allah ve O'nun Resûl'üne îmân etmezse işte o zaman, muhakkak ki Biz, kâfirler için alevli ateş (cehennemi) hazırladık.

48 / FETİH - 14Ve lillâhi mulkus semâvâti vel ard(ardı), yagfiru li men yeşâu ve yuazzibu men yeşâu, ve kânallahu gafûren rahîmâ(rahîmen).

Ve göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Dilediğini mağfiret eder ve dilediğine azap eder. Ve Allah; Gafur'dur, Rahîm'dir.

48 / FETİH - 15Se yekûlul muhallefûne
izentalaktum ilâ megânime li te’huzûhâ zerûnâ nettebi’kum, yurîdûne en
yubeddilû kelâmallâh(kelâmallâhi), kul len tettebiûnâ kezâlikum
kâlallâhu min kabl(kablu), fe se yekûlûne bel tahsudûnenâ, bel kânû lâ
yefkahûne illâ kalîlâ(kalîlen).


(Savaştan) geri kalanlar, ganimetlerin (bulunduğu yere) onları almak
için gittiğiniz zaman: “Bizi bırakın (bize izin verin), size tâbî
olalım.” diyecekler. (Onlar) Allah'ın kelâmını değiştirmek istiyorlar.
(Onlara) de ki: “Siz asla bize tâbî olamazsınız. Allahû Tealâ daha önce
böyle buyurdu.” O zaman (onlar da): “Hayır, siz bize haset ediyorsunuz
(bizi kıskanıyorsunuz).” diyecekler. Hayır, onlar pek azı hariç, fıkıh
(idrak) edemiyorlar (anlayamıyorlar).

48 / FETİH - 16Kul lil muhallefîne minel
a’râbi setud’avne ilâ kavmin ulî be’sin şedîdin tukâtilûnehum ev
yuslimûn(yuslimûne), fe in tutîû yû’tikumullâhu ecren hasenâ(hasenen),
ve in tetevellev kemâ tevelleytum min kablu yuazzibkum azâben
elîmâ(elîmen).


Bedevî Araplar'dan (savaştan) geride kalanlara de ki: “Şiddetli
(kuvvetli) çarpışan bir kavime karşı (savaşmaya) çağrılacaksınız. Ya
onları öldürürsünüz ya da onlar teslim olurlar. Bundan sonra eğer
(Allah'a) itaat ederseniz, Allah size ahsen ecir verir. Ve eğer daha
önce döndüğünüz gibi dönerseniz, size elîm bir azapla azap eder.”

48 / FETİH - 17Leyse alel a’mâ haracun ve
lâ alel a’reci haracun ve lâ alel marîdı harac(haracun), ve men
yutııllahe ve resûlehu yudhılhu cennâtin tecrî min tahtihel
enhâr(enhâru), ve men yetevelle yuazzibhu azâben elîmâ(elîmen).


Âmâlara, topallara ve hastalara bir güçlük (vebal) yoktur. Kim Allah'a
ve O'nun Resûl'üne itaat ederse, altından nehirler akan cennetlere
koyar. Ve kim (yüz çevirir) dönerse, ona elîm azapla azap eder.

48 / FETİH - 18Lekad radiyallâhu anil
mu’minîne iz yubâyiûneke tahteş şecereti fe alime mâ fî kulûbihim fe
enzeles sekînete aleyhim ve esâbehum fethan karîbâ(karîben).


Andolsun ki, o ağacın altında sana tâbî oldukları zaman Allah,
mü'minlerden razı oldu. Ve onların kalplerinde olanı biliyordu. Böylece
onların üzerine sekînet indirdi. Ve onlara yakın bir fetih nasip etti.

48 / FETİH - 19Ve megânime kesîreten ye’huzûnehâ, ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen).

Ve pekçok da ganimet vardır. Onları alırlar. Ve Allah; Azîz'dir, Hakîm'dir.

48 / FETİH - 20Vaadekumullâhu megânime
kesîreten te’huzûnehâ fe accele lekum hâzihî ve keffe eydiyen nâsi
ankum, ve li tekûne âyeten lil mu’minîne ve yehdiyekum sırâtan
mustekîmâ(mustekîmen).


Allah size, alacağınız pekçok ganimet vaadetti. Böylece bu (konuda)
sizin için acele etti. Ve insanların ellerini sizden çekti. Ve
mü'minlere âyet olsun ve sizi Sıratı Mustakîm'e ulaştırsın diye.

48 / FETİH - 21Ve uhrâ lem takdirû aleyhâ kad ehâtallâhu bihâ, ve kânallâhu alâ kulli şey’in kadîrâ(kadîren).

Ve henüz ulaşamadığınız, Allah'ın kuşatmış olduğu diğer (ganimetler) var. Ve Allah, herşeye kaadirdir.

48 / FETİH - 22Ve lev kâtelekumullezîne keferû le vellevûl edbâre summe lâ yecidûne velîyyen ve lâ nasîrâ(nasîren).

Ve eğer kâfirler sizinle savaşsaydılar, mutlaka arkalarını dönerlerdi
(kaçarlardı). Sonra bir dost ve bir yardımcı da bulamazlardı.

48 / FETİH - 23Sunnetellâhilletî kad halet min kabl(kablu), ve len tecide li sunnetillâhi tebdîlâ(tebdîlen).

Daha önceden beri devam eden, Allah'ın sünneti budur. Ve Allah'ın sünnetinde bir değişiklik bulamazsın.

48 / FETİH - 24Ve huvellezî keffe eydiyehum
ankum ve eydiyekum anhum bi batni mekkete min ba’di en azferekum
aleyhim ve kânallâhu bi mâ ta’melûne basîrâ(basîran).


Ve sizi, Mekke'nin ortasında onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra,
onların ellerini sizden ve sizin ellerinizi onlardan çeken O'dur. Ve
Allah, yaptıklarınızı görendir.

48 / FETİH - 25Humullezîne keferû ve
saddûkum anil mescidil harâmi vel hedye ma’kûfen en yebluga mahıllehu,
ve lev lâ ricâlun mu’minûne ve nisâun mû’minâtun lem ta’lemûhum en
tetaûhum fe tusîbekum minhum maarratun bi gayri ilm(ilmin), li
yudhılallâhu fî rahmetihî men yeşâu, lev tezeyyelû le azzebnellezîne
keferû minhum azâben elîmâ(elîmen).


Onlar ki kâfirdirler. Ve sizi Mescid-i Haram'dan ve bekletilen
kurbanları (kesim) mahalline ulaşmaktan men ettiler. Eğer kendilerini
henüz tanımadığınız (bilmeden) helâk edeceğiniz mü'min erkekler ve
mü'min kadınlar bulunmasaydı, bu yüzden bilmeksizin (haberiniz
olmadan), onlardan size bir sıkıntı isabet edecek olmasaydı (Allah,
savaşmanıza müsaade ederdi). (Allah'ın savaşa müsaade etmemesi)
Allah'ın dilediğini rahmetine dahil etmesi içindir. Eğer (mü'minler)
ayrılmış olsalardı, onlardan kâfir olanları mutlaka elîm azapla
azaplandırırdık.

48 / FETİH - 26İz cealellezîne keferû fî
kulûbihimul hamiyyete hamiyyetel câhiliyyeti fe enzelallâhu sekînetehu
alâ resûlihî ve alel mû’minîne ve elzemehum kelimetet takvâ ve kânû e
hakka bihâ ve ehlehâ ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ(alîmen).


Kâfirler hamiyeti, cahiliye taassubunu kalplerine yerleştirince, Allah
da Resûl'ünün ve mü'minlerin üzerine sekînetini indirdi. Ve takva sözü
onlara elzem oldu (hakettiler). Ve onu (takva sahibi olmayı), en çok
onlar hakettiler. Ve ona ehil (lâyık) oldular. Ve Allah, herşeyi en iyi
bilendir.

48 / FETİH - 27Lekad sadakallâhu resûlehur
ru’yâ bil hakk(hakkı), le tedhulunnel mescidel harâme inşâallâhu
âminîne muhallikîne ruûsekum ve mukassırîne lâ tehâfûn(tehâfûne), fe
alime mâ lem ta’lemû fe ceale min dûni zâlike fethan karîbâ(karîben).


Andolsun ki, Allah Resûl'ünün rüya(sının), hak olduğunu tasdik etti. Ve
Allah dilerse, siz mutlaka Mescid-i Haram'a emin olarak, başlarınız
tıraş edilmiş ve (saçlarınız) kısaltılmış olarak korkusuzca
gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğiniz şeyleri bildiği için,
bundan başka (daha önce) (size) yakın bir fetih nasip etti.

48 / FETİH - 28Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı li yuzhirehu aled dîni kullih(kullihî), ve kefâ billâhi şehîdâ(şehîden).

O'dur ki, Resûl'ünü hidayetle ve hak dîn ile bütün dînlere izhar etmesi (açıklaması) için gönderdi ve şahit olarak Allah yeter.

48 / FETİH - 29Muhammedun
resûlullâh(resûlullâhi), vellezîne meahû eşiddâu alel kuffâri ruhamâu
beynehum terâhum rukkean succeden yebtegûne fadlen minallâhi ve
rıdvânen sîmâhum fî vucûhihim min eseris sucûd(sucûdi), zâlike
meseluhum fît tevrât(tevrâti), ve meseluhum fîl incîl(incîli), ke
zer’in ahrece şat’ehu fe âzerehu festagleza festevâ alâ sûkıhî yu’cibuz
zurrâa, li yagîza bihimul kuffâr(kuffâra), vaadallâhullezîne âmenû ve
amilûs sâlihâti minhum magfireten ve ecren azîmâ(azîmen).


Allah'ın Resûl'ü Hz. Muhammed (S.A.V) ve O'nunla beraber olanlar,
kâfirlere karşı çok şiddetli; kendi aralarında çok merhametlidirler.
Onları rükû ederken, secde ederken ve Allah'dan fazl ve rıza isterken
görürsün. Onların alâmetleri yüzlerindeki secde izleridir. İşte bunlar,
onların Tevrat'taki ve İncil'deki vasıflarıdır. Filizini çıkaran sonra
onu kuvvetlendiren, böylece kalınlaşan, sonunda gövdesi üzerinde
yükselen, çiftçilerin hoşuna giden ekin gibidir. Onlarla kâfirleri
öfkelendirmek içindir. Ve Allah, onlardan âmenû olanlara (Allah'a ulaşmayı dileyenlere) ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlara mağfiret ve büyük ecir vaadetti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
FETİH Suresi Meali
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Nur Suresi Meali
» EN'AM Suresi Meali
» VEL ASR Suresi Meali
» TUR Suresi Meali
» KAF Suresi Meali

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ForumYok Hayat :: İslam :: Ayetler ve Hadisler-
Buraya geçin: