www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 MU'MİNUN Suresi Meali

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

MU'MİNUN Suresi Meali Empty
MesajKonu: MU'MİNUN Suresi Meali   MU'MİNUN Suresi Meali Icon_minitimeC.tesi Nis. 25, 2009 8:30 pm

Bismillâhirrahmânirrahîm





23 / MU'MİNUN - 1Kad eflehal mu’minun(mu’minune).

Mü'minler felâha ermiştir.

23 / MU'MİNUN - 2Ellezîne hum fî salâtihim hâşiûn(hâşiûne).

Onlar, namazlarında huşû duyanlardır.

23 / MU'MİNUN - 3Vellezîne hum anil lagvi mu’ridûn(mu’ridûne).

Ve onlar, boş şeylerden yüz çevirenlerdir.

23 / MU'MİNUN - 4Vellezîne hum liz zekâti fâilûn(fâilûne).

Ve onlar, zekâtı verenlerdir.

23 / MU'MİNUN - 5Vellezîne hum li furûcihim hâfizûn(hâfizûne).

Ve onlar, iffetlerini (ırzlarını) koruyanlardır.

23 / MU'MİNUN - 6İllâ alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânuhum fe innehum gayru melûmîn(melûmîne).

Zevcelerine veya ellerinin altında sahip olduklarına (cariyelerine
karşı davranışları) hariç. O taktirde muhakkak ki onlar, levmedilmiş
(kınanmış) değildirler.

23 / MU'MİNUN - 7Fe menibtegâ verâe zâlike fe ulâike humul âdûn(âdûne).

Artık kim bunun ötesinde bir şey isterse o taktirde onlar, haddi aşanlardır.

23 / MU'MİNUN - 8Vellezîne hum li emânâtihim ve ahdihim râûn(râûne).

Ve onlar, emanetlerine ve ahdlerine riayet edenlerdir (uyanlar, sadık olanlardır).

23 / MU'MİNUN - 9Vellezîne hum alâ salavâtihim yuhâfızûn(yuhâfızûne).

Ve onlar, salâvâtlarını (namazlarını) muhafaza edenler (devam ettirenler)dir.

23 / MU'MİNUN - 10Ulâike humul vârisûn(vârisûne).

İşte onlar, varis olanlardır (mirasın sahipleridir).

23 / MU'MİNUN - 11Ellezîne yerisûnel firdevs(firdevse), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).

Onlar, firdevs cennetine varis olacaklardır. Onlar, orada ebedî kalacaklardır.

23 / MU'MİNUN - 12Ve lekad halaknal insâne min sulâletin min tîn(tînin).

Ve andolsun ki Biz, insanı balçığın (nemli organik ve inorganik toprağın) özünden yarattık.

23 / MU'MİNUN - 13Summe cealnâhu nutfeten fî karârin mekîn(mekînin).

Sonra onu, mekin (sağlam) bir yerde karar kılmış (yerleşmiş) bir nutfe kıldık.

23 / MU'MİNUN - 14Summe halaknen nutfete
alakaten fe halaknel alakate mudgaten fe halaknel mudgate ızâmen fe
kesevnel izâme lahmen summe enşe'nâhu halkan âhar(âhara), fe
tebârekallâhu ahsenul hâlikîn(hâlikîne).


Sonra da nutfeden (bir noktadan rahim duvarına bağlı) bir alaka
yarattık. Sonra alakadan bir çiğnem et (görünümünde) bir mudga
yarattık. Bundan sonra mudgadan kemikleri yarattık. Daha sonra
kemiklere et giydirdik (üzerini et ile kapladık). Daha sonra da onu,
başka bir yaratışla inşa ettik (şekillendirdik). İşte böyle Allah,
Mübarek'tir, En Güzel Yaratıcı'dır.

23 / MU'MİNUN - 15Summe innekum ba'de zâlike le meyyitûn(meyyitûne).

Sonra muhakkak ki siz, mutlaka meyid olacaksınız (öleceksiniz).

23 / MU'MİNUN - 16Summe innekum yevmel kıyâmeti tub’asûn(tub’asûne).

Muhakkak ki siz, kıyâmet günü diriltileceksiniz.

23 / MU'MİNUN - 17Ve lekad halaknâ fevkakum seb'a tarâika ve mâ kunnâ anil halkı gâfilîn(gâfilîne).

Ve andolsun ki Biz, sizin üzerinizde 7 yol yarattık ve Biz, yaratmaktan gâfil değiliz.

23 / MU'MİNUN - 18Ve enzelnâ mines semâi mâen bi kaderin fe eskennâhu fîl ardı ve innâ alâ zehâbin bihî le kâdirûn(kâdirûne).
Ve
Biz, semadan takdir edilmiş miktarda su indirdik. Böylece onu(nla)
yeryüzünde (göller, nehirler, denizler) oluşturduk. Ve muhakkak ki Biz,
onu elbette (buharlaştırarak) gidermeye kaadiriz.

23 / MU'MİNUN - 19Fe enşe’nâ lekum bihî cennâtin min nahîlin ve a’nâb(a’nâbin), lekum fîhâ fevâkihu kesîretun ve minhâ te’kulûn(te’kulûne).
Böylece
onunla, sizin için hurma ve üzüm bahçeleri inşa ettik (oluşturduk).
Orada sizin için onların pekçok meyveleri vardır ve onlardan yersiniz.

23 / MU'MİNUN - 20Ve şecereten tahrucu min tûri seynâe tenbutu bid duhni ve sıbgın lil âkilîn(âkilîne).

Ve Turi Sina'da yetişen bir ağaç vardır ki, yağ çıkarır. Ve (o), yiyenler için bir katıktır.

23 / MU'MİNUN - 21Ve inne lekum fil en’âmi le
ibreh(ibreten), nuskîkum mimmâ fî butûnihâ ve lekum fîhâ menâfiu
kesîretun ve minhâ te’kulûn(te’kulûne).


Ve muhakkak ki hayvanlarda, sizin için ibret vardır. Onların
karınlarındaki şeyden size içiririz. Ve onda, sizin için çok menfaatler
(faydalar) vardır ve ondan yersiniz.

23 / MU'MİNUN - 22Ve aleyhâ ve alel fulki tuhmelûn(tuhmelûne).

Ve onların (hayvanların) üzerinde ve gemilerin üzerinde taşınırsınız.

23 / MU'MİNUN - 23Ve lekad erselnâ nûhan ilâ kavmihî fe kâle yâ kavmi’ budullâhe mâ lekum min ilâhin gayruh(gayruhu), e fe lâ tettekûn(tettekûne).
Ve
andolsun ki Nuh (A.S)'ı kendi kavmine gönderdik. O zaman (onlara): “Ey
kavmim! Allah'a kul olun. Sizin için O'ndan başka İlâh yoktur. Hâlâ
takva sahibi olmayacak mısınız (Allah'a ulaşmayı dilemeyecek misiniz)?”
dedi.

23 / MU'MİNUN - 24Fe kâlel meleullezîne keferû
min kavmihî mâ hâzâ illâ beşerun mıslukum yurîdu en yetefaddale
aleykum, ve lev şâallâhu le enzele melâikeh(melâiketen), mâ semi’nâ bi
hâzâ fî âbâinel evvelîn(evvelîne).


Onun kavminden kâfir olanların ileri gelenleri: “Bu, sizin gibi
beşerden (insandan) başka bir şey değil. Size üstün gelmek (hükmetmek)
istiyor. Ve eğer Allah dileseydi mutlaka melekler indirirdi.
Atalarımızdan bunun hakkında bir şey işitmedik.” dediler.

23 / MU'MİNUN - 25İn huve illâ raculun bihî cinnetun fe terabbasû bihî hattâ hîn(hînin).

O ancak cinnet getirmiş bir adamdır. O halde, onu belli bir süre bekleyin (gözetim altında tutun)!

23 / MU'MİNUN - 26Kâle rabbinsurnî bimâ kezzebûn(kezzebûni).

(Nuh A.S) dedi ki: “Rabbim, beni yalanladıkları için bana yardım et.”

23 / MU'MİNUN - 27Fe evhaynâ ileyhi enısnaıl
fulke bi a’yuninâ ve vahyinâ fe izâ câe emrunâ ve fâret tennûru fesluk
fîhâ min kullin zevceynisneyni ve ehleke illâ men sebeka aleyhil kavlu
minhum, ve lâ tuhâtıbnî fîllezîne zalemû, innehum mugrakûn(mugrakûne).


Böylece ona, gözümüzün önünde (Bizim denetimimizde) ve vahyimizle bir
gemi yapmasını vahyettik. Böylece emrimiz geldiği ve tennur kaynadığı
zaman hemen ona (gemiye) her çiftten ikişer tane ve ehlini bindir.
Onlardan, haklarında bir söz (hüküm) geçenler hariç. Ve zulmedenler
hakkında Bana hitap etme (onlar için bir şey, bir af isteme). Muhakkak
ki onlar, boğulacak olanlardır (boğulmalarına daha önce hükmedilmiş
olanlardır).

23 / MU'MİNUN - 28Fe izesteveyte ente ve men meake alel fulki fe kulil hamdu lillâhillezî neccânâ minel kavmiz zâlimîn(zâlimîne).

Böylece sen ve seninle beraber olan kimseler, gemiye bindiğiniz zaman: “Zalim kavimden bizi kurtaran Allah'a hamdolsun.” de.

23 / MU'MİNUN - 29Ve kul rabbi enzilnî munzelen mubâreken ve ente hayrul munzilîn(munzilîne).

Ve de ki: “Rabbim, beni mübarek bir inişle indir. Ve Sen, indirenlerin en hayırlısısın.”

23 / MU'MİNUN - 30İnne fî zâlike le âyâtin ve in kunnâ le mubtelîn(mubtelîne).

Elbette bunda âyetler vardır. Ve muhakkak ki Biz, imtihan edenleriz.

23 / MU'MİNUN - 31Summe enşe’nâ min ba’dihim karnen âharîn(âharîne).

Sonra da onların arkasından başka bir nesil yarattık.

23 / MU'MİNUN - 32Fe erselnâ fîhim resûlen minhum eni’budûllâhe mâ lekum min ilâhin gayruh(gayruhu), e fe lâ tettekûn(tettekûne).
Böylece
Biz, onlara, onların içinde, onlardan resûl gönderdik, Allah'a kul
olsunlar, diye. Sizin, O'ndan başka İlâhınız yoktur. Hâlâ takva sahibi
olmayacak mısınız (Allah'a ulaşmayı dilemeyecek misiniz)?

23 / MU'MİNUN - 33Ve kâlel meleu min
kavmihillezîne keferû ve kezzebû bi likâil âhıreti ve etrafnâhum fîl
hayâtid dunyâ mâ hâzâ illâ beşerun mislukum ye’kulu mimmâ te’kulûne
minhu yeşrebu mimmâ teşrabûn(teşrabûne).


Ve onun kavminden kâfirlerin ileri gelenleri, ahirete mülâki olmayı
(Allah'a mülâki olmayı) yalanlayanlar ve dünya hayatında kendilerine
refah verdiğimiz kimseler: “Bu, sizin gibi beşerden (insandan) başka
bir şey değil. Sizin yediğiniz şeylerden yiyor, sizin içtiğiniz
şeylerden içiyor.” dediler.

23 / MU'MİNUN - 34Ve lein eta’tum beşeren mislekum innekum izen le hâsirûn(hâsirûne).

Ve eğer siz, sizin gibi bir beşere itaat ederseniz muhakkak ki siz, o zaman mutlaka hüsrana düşenler olursunuz.

23 / MU'MİNUN - 35E yaıdukum ennekum izâ mittum ve kuntum turâben ve izâmen ennekum muhracûn(muhracûne).

Öldüğünüz ve toprak olduğunuz, kemik (haline) geldiğiniz zaman sizin, mutlaka (topraktan) çıkarılacağınızı mı size vaadediyor?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

MU'MİNUN Suresi Meali Empty
MesajKonu: Geri: MU'MİNUN Suresi Meali   MU'MİNUN Suresi Meali Icon_minitimeC.tesi Nis. 25, 2009 8:31 pm

23 / MU'MİNUN - 36Heyhâte heyhâte limâ tûadûn(tûadûne).

Yazık, yazık size vaadedilen şeye.

23 / MU'MİNUN - 37İn hiye illâ hayâtuned dunyâ nemûtu ve nahyâ ve mâ nahnu bi meb’ûsîn(meb’ûsîne).

O (hayat), sadece dünya hayatıdır. Ölürüz ve yaşarız. Ve Biz, beas edilecek (yeniden dirilecek) değiliz.

23 / MU'MİNUN - 38İn huve illâ raculunifterâ alâllâhi keziben ve mâ nahnu lehu bi mu’minîn(mu’minîne).

O (Resûl), ancak Allah'a yalanla iftira eden bir adamdır. Ve biz, O'na inananlar değiliz.

23 / MU'MİNUN - 39Kâle rabbinsurnî bimâ kezzebûn(kezzebûni).

(Resûl): “Rabbim, beni yalanlamaları sebebiyle bana yardım et.” dedi.

23 / MU'MİNUN - 40Kâle ammâ kalîlin le yusbihunne nâdimîn(nâdimîne).

(Allah): “Az (kısa zamanda) onlar mutlaka nadim (pişman) olacaklar.” dedi.

23 / MU'MİNUN - 41Fe ehazethumus sayhatu bil hakkı fe cealnâhum gusâen, fe bu’den lil kavmiz zâlimîn(zâlimîne).

Böylece hak ile (hakettikleri) bir sayha onları aldı (yakaladı). Onları
gusa kıldık (zerreler haline getirdik). Artık zalim kavim, (Allah'ın
rahmetinden) uzak olsun.

23 / MU'MİNUN - 42Summe enşe’nâ min ba’dihim kurûnen âharîn(âharîne).

Sonra onların arkasından başka nesiller yarattık.

23 / MU'MİNUN - 43Mâ tesbiku min ummetin ecelehâ ve mâ yeste’hırûn(yeste’hırûne).

(Hiç)bir ümmet, ecelini (süresini) erkene alamaz ve tehir edemez.

23 / MU'MİNUN - 44Summe erselnâ rusulenâ
tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum
ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ
yu’minûn(yu’minûne).


Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her
ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de
onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık
mü'min olmayan kavim (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun.

23 / MU'MİNUN - 45Summe erselnâ mûsâ ve ehâhu hârûne bi âyâtinâ ve sultânin mubîn(mubînin).

Sonra Hz. Musa'yı ve kardeşi Hz. Harun'u, âyetlerimizle ve apaçık sultanla (Tevrat'la) gönderdik.

23 / MU'MİNUN - 46İlâ fir’avne ve meleihî festekberû ve kânû kavmen âlîn(âlîne).
(Hz.
Musa'yı ve Hz. Harun'u), firavun ve onun ileri gelenlerine (gönderdik).
Fakat onlar, kibirlendiler (büyüklendiler). Ve âlîn (mağrur, zorba) bir
kavim oldular.

23 / MU'MİNUN - 47Fe kâlû e nu’minu li beşereyni mislinâ ve kavmuhumâ lenâ âbidûn(âbidûne).
Sonra
dediler ki: “Bizim gibi iki beşere (Hz. Musa ve Hz. Harun'a), îmân mı
edelim? Ve onların ikisinin (Musa ve Harun A.S'ın) kavmi, bize kul
(köle) olmasına rağmen.”

23 / MU'MİNUN - 48Fe kezzebûhumâ fe kânû minel muhlekîn(muhlekîne).

Böylece ikisini de yalanladılar. Ve helâk edilenlerden oldular.

23 / MU'MİNUN - 49Ve lekad âteynâ mûsel kitâbe leallehum yehtedûn(yehtedûne).

Ve andolsun, Hz. Musa'ya kitap verdik ki böylece onlar, hidayete ersinler.

23 / MU'MİNUN - 50Ve cealnebne meryeme ve ummehû âyeten ve âveynâhumâ ilâ rabvetin zâti karârin ve maîn(maînin).
Ve
Hz. Meryem oğlunu (Hz. İsa'yı) ve onun annesini âyet (mucize) kıldık.
Ve akan suyu olan ve barınmaya müsait yüksek bir tepeye, ikisini
yerleştirdik.

23 / MU'MİNUN - 51Yâ eyyuher rusulu kulû minet tayyibâti va’melû sâlihâ(sâlihan), innî bimâ ta’melûne alîm(alîmun).
Ey
resûller! Tayyib (temiz, helâl ni'metlerden) yeyiniz. Ve salih (nefsi
tezkiye edici) amel yapınız. Muhakkak ki Ben, yaptığınız şeyleri en iyi
bilenim.

23 / MU'MİNUN - 52Ve inne hâzihî ummetukum ummeten vâhıdeten ve ene rabbukum fettekûn(fettekûni).
Ve
muhakkak ki bu sizin ümmetiniz, tek bir ümmettir. Ve Ben, sizin
Rabbinizim. Öyleyse Bana karşı takva sahibi olun (Bana ulaşmayı
dileyin).

23 / MU'MİNUN - 53Fe tekattaû emrehum beynehum zuburâ(zuburan), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
Fakat
onlar, (dînin) emirlerini kendi aralarında kısımlara (fırkalara)
ayırarak böldüler. Grupların hepsi, kendilerindeki (kabul ettikleri)
ile ferahlanırlar.

23 / MU'MİNUN - 54Fe zerhum fî gamratihim hattâ hîn(hînin).

Artık onları, kendi dalâletleri içinde belli bir süreye kadar terket.

23 / MU'MİNUN - 55E yahsebûne ennemâ numidduhum bihî min mâlin ve benîn(benîne).

Mal ve oğullarla onları desteklediğimizi mi sanıyorlar?

23 / MU'MİNUN - 56Nusâriu lehum fîl hayrât(hayrâti) bel lâ yeş’urûn(yeş’urûne).

Onlara hayırları çabuklaştırdığımızı (mı sanıyorlar)? Hayır, onlar farkında değillerdir.

23 / MU'MİNUN - 57İnnellezîne hum min haşyeti rabbihim muşfikûn(muşfikûne).

Muhakkak ki onlar, Rab'lerinin haşyetinden korkanlardır.

23 / MU'MİNUN - 58Vellezîne hum bi âyâti rabbihim yu’minûn(yu’minûne).

Ve onlar, Rab'lerinin âyetlerine îmân ederler.

23 / MU'MİNUN - 59Vellezîne hum bi rabbihim lâ yuşrikûn(yuşrikûne).

Ve onlar, Rab'lerine şirk koşmazlar.

23 / MU'MİNUN - 60Vellezîne yu’tûne mâ âtev ve kulûbuhum veciletun ennehum ilâ rabbihim râciûn(râciûne).

Ve onlar vereceklerini verirler. Onlar, Rab'lerine geri dönenler (ulaşanlar) olduğundan onların kalpleri titrer.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

MU'MİNUN Suresi Meali Empty
MesajKonu: Geri: MU'MİNUN Suresi Meali   MU'MİNUN Suresi Meali Icon_minitimeC.tesi Nis. 25, 2009 8:31 pm

23 / MU'MİNUN - 61Ulâike yusâriûne fîl hayrâti ve hum lehâ sâbikûn(sâbikûne).

İşte onlar hayırlarda yarışırlar. Ve onlar, onda (hayırlarda) öne geçenlerdir.

23 / MU'MİNUN - 62Ve lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve ledeynâ kitâbun yantıku bil hakkı ve hum lâ yuzlemûn(yuzlemûne).

Ve (hiç) kimseyi gücünün (kapasitesinin, yapabileceğinin) dışında
(ötesinde) mükellef (sorumlu) tutmayız. Nezdimizde, hakkı söyleyen bir
kitap (hayat filmi) vardır. Ve onlar zulmedilmezler.

23 / MU'MİNUN - 63Bel kulûbuhum fî gamratin min hâzâ ve lehum a’mâlun min dûni zâlike hum lehâ âmilûn(âmilûne).
Hayır,
onların kalpleri bundan dolayı gaflette (dalâlette)dir. Ve onların
bundan başka yaptıkları amelleri (de) vardır. Onlar, onu yapanlardır.

23 / MU'MİNUN - 64Hattâ izâ ehaznâ mutrafîhim bil âzâbi izâ hum yec’erûn(yec’erûne).

Onların refahta olanlarını azapla aldığımız zaman (o zaman) onlar, yalvarıp bağırarak yardım isterler.

23 / MU'MİNUN - 65Lâ tec’erûl yevme innekum minnâ lâ tunsarûn(tunsarûne).

O gün yalvarıp bağırarak yardım istemeyin. Muhakkak ki Bizim tarafımızdan, size yardım edilmez.

23 / MU'MİNUN - 66Kad kânet âyâtî tutlâ aleykum fe kuntum alâ a’kâbikum tenkisûn(tenkisûne).

Âyetlerimiz size tilâvet edilmişti (okunmuştu). O zaman siz, topuklarınız üzerinde geri dönüp kaçmıştınız.

23 / MU'MİNUN - 67Mustekbirîne bihî sâmiran tehcurûn(tehcurûne).

(Siz), ona (âyetlerime) kibirlenenlerdiniz. Gece toplanarak (âyetlerim hakkında) saçma sapan konuşuyordunuz.

23 / MU'MİNUN - 68E fe lem yeddebberûl kavle em câehum mâ lem ye’ti âbâehumul evvelîn(evvelîne).
Onlar
hâlâ sözü düşünmediler mi (mânâsına varmadılar mı, anlamadılar mı)?
Yoksa onlara, atalarına gelmemiş olan (bir şey) mi geldi?

23 / MU'MİNUN - 69Em lem ya’rifû resûlehum fe hum lehu munkirûn(munkirûne).

Yoksa onlar, resûllerini tanımadılar mı (kabul etmediler mi)? Bu durumda onlar, onu (resûlü) inkâr edenlerdir.

23 / MU'MİNUN - 70Em yekûlûne bihî cinneh(cinnetun), bel câehum bil hakkı ve ekseruhum lil hakkı kârihûn(kârihûne).

Yoksa onda bir delilik olduğunu mu söylüyorlar? Hayır (o), onlara hak ile geldi. Ve onların çoğu hakkı kerih görenlerdir.

23 / MU'MİNUN - 71Ve levittebeal hakku
ehvâehum le fesedetis semâvâtu vel ardu ve men fî hinn(hinne), bel
eteynâhum bi zikrihim fe hum an zikrihim mu’ridûn(mu’ridûne).


Ve Hakk, onların hevalarına tâbî olsaydı semalar, yeryüzü ve onların
içinde olanlar mutlaka fesada uğrardı. Hayır, onlara zikirlerini
getirdik. Fakat onlar, zikirlerinden yüz çevirenlerdir.

23 / MU'MİNUN - 72Em tes’eluhum harcen fe haracu rabbike hayrun ve huve hayrur râzikîn(râzikîne).
Yoksa
onlardan harc (ücret) mi istiyorsun? Oysa Rabbinin harcı (ücreti) daha
hayırlıdır. Ve O, rızıklandıranların en hayırlısıdır.

23 / MU'MİNUN - 73Ve inneke le ted’ûhum ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).

Ve muhakkak ki; sen, mutlaka onları Sıratı Mustakîm'e davet ediyorsun.

23 / MU'MİNUN - 74Ve innellezîne lâ yu’minûne bil âhıreti anis sırâtı le nâkibûn(nâkibûne).
Ve
muhakkak ki ahirete (Allah'a hayatta iken ulaşmaya) inanmayanlar,
mutlaka yoldan (Sıratı Mustakîm'den) sapanlar (dalâlette olanlar)dır.

23 / MU'MİNUN - 75Ve lev rahımnâhum ve keşefnâ mâ bihim min durrin le leccû fî tugyânihim ya’mehûn(ya’mehûne).
Ve
eğer onlara rahmet (merhamet) edip, onlara zarar (sıkıntı, kıtlık)
veren şeyi giderseydik, mutlaka şaşkın bir halde azgınlıklarında devam
ederlerdi.

23 / MU'MİNUN - 76Ve lekad ehaznâhum bil azâbi fe mestekânû li rabbihim ve mâ yetedarreûn(yetedarreûne).

Ve andolsun ki onları, azaba aldık (azaba uğrattık). Fakat onlar, Rab'lerine boyun eğmediler ve yalvarıp dua etmediler.

23 / MU'MİNUN - 77Hattâ izâ fetahnâ aleyhim bâben zâ azâbin şedîdin izâ hum fîhi mublisûn(mublisûne).

Nihayet onların üzerine şiddetli azap kapısını açınca, o zaman onlar ümitsizlik içinde (ümitsizliğe düşenler) oldular.

23 / MU'MİNUN - 78Ve huvellezî enşee lekumus sem’a vel ebsâra vel ef’ideh(ef’idete), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne).
Ve
sizin için işitme hassası, görme hassası ve fuad hassası (idrak
hassası) inşa eden (yaratan) O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz.

23 / MU'MİNUN - 79Ve huvellezî zereekum fîl ardı ve ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).

Ve sizi, arzda (yeryüzünde) yaratıp çoğaltan, yayan O'dur. Ve O'na haşrolunacaksınız (döndürüleceksiniz).

23 / MU'MİNUN - 80Ve huvellezî yuhyî ve yumîtu ve lehuhtilâful leyli ven nehâr(nehâri), e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne).
Ve
hayat veren ve öldüren, O'dur. Ve gece ve gündüzün ihtilâfı (karşılıklı
dönüşümü), O'na aittir (O'nun hükmüdür). Hâlâ akıl etmez misiniz?

23 / MU'MİNUN - 81Bel kâlû misle mâ kâlel evvelûn(evvelûne).

Hayır, onlar, evvelkilerin söylediklerinin aynısını söylediler.

23 / MU'MİNUN - 82Kâlû e izâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâmen e innâ le meb’ûsûn(meb’ûsûne).

“Öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı? Gerçekten, mutlaka biz beas mı edileceğiz (yeniden mi diriltileceğiz)?” dediler.

23 / MU'MİNUN - 83Lekad vuıdnâ nahnu ve âbâunâ hâzâ min kablu in hâzâ illâ esâtîrul evvelîn(evvelîne).

Andolsun ki bu, bize vaadedildi ve daha önce de babalarımıza. Bu ancak evvelkilerin efsaneleridir.

23 / MU'MİNUN - 84Kul li menil ardu ve men fîhâ in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne).

De ki: “Arzın (yeryüzünün) ve onun içindekilerin kimin olduğunu eğer biliyorsanız (söyleyin).”

23 / MU'MİNUN - 85Seyekûlûne lillâh(lillâhi), kul e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne).

“Allah'ındır.” diyecekler. De ki: “Hâlâ tezekkür etmeyecek misiniz (akıl etmeyecek misiniz)?”

23 / MU'MİNUN - 86Kul men rabbus semâvâtis seb’ı ve rabbul arşil azîm(azîmi).

De ki: “Yedi kat göklerin Rabbi ve arşil azîmin Rabbi kimdir?”

23 / MU'MİNUN - 87Seyekûlûne lillâh(lillâhi), kul e fe lâ tettekûn(tettekûne).

“Allah'ındır.” diyecekler. De ki: “Hâlâ takva sahibi olmayacak mısınız?”

23 / MU'MİNUN - 88Kul men bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve huve yucîru ve lâ yucâru aleyhi in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne).
De
ki: “Şâyet biliyorsanız (söyleyin) herşeyin mülkü (yönetimi, idaresi)
elinde olan ve koruyan (himaye eden) ve Kendisi korunmaya ihtiyacı
olmayan kimdir?”

23 / MU'MİNUN - 89Seyekûlûne lillâh(lillâhi), kul fe ennâ tusharûn(tusharûne).

“Allah'ındır (Allah'tır).” diyecekler. De ki: “Öyleyse nasıl aldatılıyorsunuz?”

23 / MU'MİNUN - 90Bel eteynâhum bil hakkı ve innehum le kâzibûn(kâzibûne).

Hayır, onlara hakkı getirdik. Ve muhakkak ki onlar, gerçekten tekzip edenlerdir (yalanlayanlardır).

23 / MU'MİNUN - 91Mettehazallâhu min veledin
ve mâ kâne meahu min ilâhin izen le zehebe kullu ilâhin bimâ halaka ve
le alâ ba’duhum alâ ba’d(ba’dın), subhânallâhi ammâ yasıfûn(yasıfûne).


Allah çocuk edinmemiştir. Ve O'nunla beraber (başka) bir ilâh (hiç)
olmamıştır. Öyle olsaydı bütün ilâhlar mutlaka (kendi) yarattığını
giderirdi (yok ederdi). Ve mutlaka onların bir kısmı bir kısmına üstün
olurdu. Allah, onların vasıflandırdıkları şeylerden münezzehtir.

23 / MU'MİNUN - 92Âlimil gaybi veş şehâdeti fe teâlâ ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).

(Allah), gaybı (görünmeyeni) ve görüneni bilendir. Ve onların şirk koştukları şeylerden çok yücedir.

23 / MU'MİNUN - 93Kul rabbi immâ turiyennî mâ yûadûn(yûadûne).

De ki: “Rabbim, eğer vaadolunan şeyi bana gösterecek isen.”

23 / MU'MİNUN - 94Rabbi fe lâ tec’alnî fil kavmiz zâlimîn(zâlimîne).

Rabbim, öyleyse beni zalimler kavmi içinde bırakma.

23 / MU'MİNUN - 95Ve innâ alâ en nuriyeke mâ neıduhum le kâdirûn(kâdirûne).

Ve muhakkak ki Biz, onlara vaadettiğimiz şeyi sana göstermeye elbette kaadir olanlarız.

23 / MU'MİNUN - 96İdfa’ billetî hiye ahsenus seyyieh(seyyiete), nahnu a’lemu bi mâ yasıfûn(yasıfûne).

Seyyiati (kötülüğü), en güzel olanla yok et. Biz, (onların) vasıflandırdıklarını en iyi biliriz.

23 / MU'MİNUN - 97Ve kul rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîn(şeyâtîni).

Ve “Şeytanların kışkırtmalarından (vesveselerinden) sana sığınırım.” de.

23 / MU'MİNUN - 98Ve eûzu bike rabbi en yahdurûn(yahdurûni).

Ve Rabbim, (şeytanların) benim yanımda bulunmalarından sana sığınırım.

23 / MU'MİNUN - 99Hattâ izâ câe ehadehumul mevtu kâle rabbirciûn(rabbirciûni).

Onların birine ölüm geldiği zaman: “Rabbim, beni geri döndür.” dedi.

23 / MU'MİNUN - 100Leallî a’melu sâlihan fîmâ
terektu kellâ, innehâ kelimetun huve kâiluhâ, ve min verâihim berzahun
ilâ yevmi yub’asûn(yub’asûne).


“Böylece (geri gönderdiğin taktirde) terkettiğim salih amelleri (nefsi
tezkiye edici ameli) işlerim.” Hayır, muhakkak ki onun söylediği söz,
sadece (boş) bir kelimedir. Ve beas edilecekleri güne kadar onların
arkasında berzah (engel) vardır.

23 / MU'MİNUN - 101Fe izâ nufiha fis sûri fe lâ ensâbe beynehum yevme izin ve lâ yetesâelûn(yetesâelûne).

İzin günü sur'a üfürüldüğü zaman, artık onların aralarında bir neseb (soy bağı) yoktur. Ve (birbirlerine hal hatır) sormazlar.

23 / MU'MİNUN - 102Fe men sekulet mevâzînuhu fe ulâike humul muflihûn(muflihûne).

O zaman kimin mizanı (sevap tartıları) ağır gelirse işte onlar, felâha erenlerdir.

23 / MU'MİNUN - 103Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Ve
kimin mizanı (sevap tartıları), hafif gelirse işte onlar, nefslerini
hüsrana düşürenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardır.

23 / MU'MİNUN - 104Telfehu vucûhehumun nâru ve hum fîhâ kâlihûn(kâlihûne).

Onların (ızdıraptan) ekşimiş olan yüzlerini ateş yalar.

23 / MU'MİNUN - 105E lem tekun âyâtî tutlâ aleykum fe kuntum bihâ tukezzibûn(tukezzibûne).

Âyetlerim size okunurken; onları tekzip edenler (yalanlayanlar), siz değil miydiniz?

23 / MU'MİNUN - 106Kâlû rabbenâ galebet aleynâ şıkvetunâ ve kunnâ kavmen dâllîn(dâllîne).

Dediler ki: “Ey Rabbimiz! Şâkîliğimiz (azgınlığımız), bize gâlip geldi ve biz, dalâlette olan bir kavim idik.”

23 / MU'MİNUN - 107Rabbenâ ahricnâ minhâ fe in udnâ fe innâ zâlimûn(zâlimûne).

Rabbimiz, bizi oradan (cehennemden) çıkar. Bundan sonra dönersek; o zaman biz, mutlaka zalimler oluruz.

23 / MU'MİNUN - 108Kâlahseû fîhâ ve lâ tukellimûn(tukellimûni).

Dedi ki: “Orada (cehennemde) kalın ve bana (bir şey) söylemeyin!”

23 / MU'MİNUN - 109İnnehu kâne ferîkun min ibâdî yekûlûne rabbenâ âmennâ fagfir lenâ verhamnâ ve ente hayrur râhımîn(râhımîne).

Muhakkak ki kullarımdan bir grup şöyle der: “Rabbimiz, biz âmenû
olduk (ölmeden önce Sana ulaşmayı diledik). Artık bize mağfiret et ve
bize rahmet et (Rahîm esma'n ile tecelli et). Ve Sen, Rahîm olanların
en hayırlısısın.”

23 / MU'MİNUN - 110Fettehaztumûhum sıhriyyen hattâ ensevkum zikrî ve kuntum minhum tadhakûn(tadhakûne).

Böylece onları alay konusu edindiniz. Öyle ki (bu), size Benim zikrimi unutturdu. Ve siz, onlara gülüyordunuz.

23 / MU'MİNUN - 111İnnî cezeytuhumul yevme bimâ saberû ennehum humul fâizûn(fâizûne).

Muhakkak ki Ben, onlar sabırlarından dolayı kurtuluşa erenler olduğundan, bugün onlara mükâfatlarını verdim.

23 / MU'MİNUN - 112Kâle kem lebistum fil ardı adede sinîn(sinîne).

Dedi ki: “Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?”

23 / MU'MİNUN - 113Kâlû lebisnâ yevmen ev ba’da yevmin fes’elil âddîn(âddîne).

“Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. O zaman (onu), sayanlara sor.” dediler.

23 / MU'MİNUN - 114Kâle in lebistum illâ kalîlen lev ennekum kuntum ta’lemûn(ta’lemûne).

Dedi ki: “Ancak az bir zaman kaldınız. Siz bilmiş olsaydınız.”

23 / MU'MİNUN - 115E fe hasibtum ennemâ halaknâkum abesen ve ennekum ileynâ lâ turceûn(turceûne).

Öyleyse Bizim, sizi abes olarak (boş yere) yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi zannettiniz?

23 / MU'MİNUN - 116Fe teâlallâhul melikul hakk(hakku), lâ ilâhe illâ hû(huve), rabbul arşil kerîm(kerîmi).

İşte Hakk Melik olan Allah, çok yüce'dir. O'ndan başka İlâh yoktur. (O), kerim arş'ın Rabbidir.

23 / MU'MİNUN - 117Ve men yed’u maallâhi ilâhen
âhare lâ burhâne lehu bihî fe innemâ hısâbuhu inde rabbih(rabbihi),
innehu lâ yuflihul kâfirûn(kâfirûne).


Ve kim, bir burhanı (delili) olmamasına rağmen, Allah ile beraber başka
bir ilâha taparsa, artık onun hesabı sadece Rabbinin katındadır.
Muhakkak ki kâfirler, felâha (kurtuluşa) eremezler.

23 / MU'MİNUN - 118Ve kul rabbigfir verham ve ente hayrur râhımîn(râhımîne).

Ve de ki: “Rabbim, mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir) ve rahmet
et (Rahîm esması ile tecelli et). Ve Sen, Rahîm olanların en
hayırlısısın.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
MU'MİNUN Suresi Meali
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» A'RAF Suresi Meali
» SAF Suresi Meali
» RUM Suresi Meali

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ForumYok Hayat :: İslam :: Ayetler ve Hadisler-
Buraya geçin: