www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 MUHAMMED Suresi Meali

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

MUHAMMED Suresi Meali Empty
MesajKonu: MUHAMMED Suresi Meali   MUHAMMED Suresi Meali Icon_minitimeC.tesi Nis. 25, 2009 7:41 pm

Bismillâhirrahmânirrahîm

47 / MUHAMMED - 1Ellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi edalle a’mâlehum.

İnkâr edenlerin ve (insanları) Allah'ın yolundan men edenlerin amellerini (Allah) boşa çıkardı.

47 / MUHAMMED - 2Vellezîne âmenû ve amilûs
sâlihâti ve âmenû bi mâ nuzzile alâ muhammedin ve huvel hakku min
rabbihim keffere anhum seyyiâtihim ve asleha bâlehum.


Âmenû olan ve salih amel (nefsi tezkiye edici ameller) yapanların ve
Hz. Muhammed (S.A.V)'e indirdiğimiz Şey'e (Kur'ân-ı Kerim'e) ve O'nun
Rab'lerinden bir hak olduğuna inananların günahlarını (Allah) örttü ve
onların hallerini ıslâh etti.

47 / MUHAMMED - 3Zâlike bi ennellezîne
keferûttebeûl bâtıle ve ennellezîne âmenûttebeûl hakka min rabbihim,
kezâlike yadribullâhu lin nâsi emsâlehum.


Bunlar, kâfirlerin bâtıla tâbî olması ve âmenû olanların, Rab'lerinden (inen) hakka tâbî olmaları sebebiyledir. Allah insanlara, işte böyle kendi durumlarını misâl verir.

47 / MUHAMMED - 4Fe izâ lekîtumullezîne
keferû fe darber rikâb(rikâbi), hattâ izâ eshantumûhum fe şuddûl
vesâk(vesâka), fe immâ mennen ba’du ve immâ fidâen hattâ tedaal harbu
evzârehâ, zalik(zalike), ve lev yeşâullâhu lentasara minhum ve lâkin li
yebluve ba’dakum bi ba’d(ba’din), vellezîne kutilû fî sebîlillâhi fe
len yudille a’mâlehum.


Artık kâfirlerle karşılaştığınız zaman onları güçsüz (zayıf)
bırakıncaya kadar boyunlarını vurun. Bağlarını kuvvetlendirin (esirleri
sıkıca bağlayın). Nihayet savaşı, onun ağırlıklarını (silâhlarını ve
savaş levazımatını) bırakınca da onları, ister lütuf olarak (bedelsiz)
veya fidye alarak (bedel karşılığı) (bırakın). İşte böyle. Ve eğer
Allah dileseydi, elbette onlardan intikam alırdı. Ve lâkin (bu) sizin
bir kısmınızı, diğer bir kısımla imtihan etmek içindir. Ve onlar ki
Allah yolunda öldürülenlerdir, o taktirde onların amelleri boşa
çıkarılmaz.

47 / MUHAMMED - 5Seyehdîhim ve yuslihu bâlehum.

(Allah) onları hidayete erdirecek ve onların hallerini ıslâh edecektir.

47 / MUHAMMED - 6Ve yudhıluhumul cennete arrefehâ lehum.

Ve onları, kendilerine tarif ettiği cennete dahil edecektir.

47 / MUHAMMED - 7Yâ eyyuhellezîne âmenû in tensurûllâhe yensurkum ve yusebbit akdâmekum.

Ey âmenû olanlar! Eğer siz Allah'a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.

47 / MUHAMMED - 8Vellezîne keferû fe tağsen lehumve edalle a’mâlehum.

Ve onlar ki kâfirdirler. Artık onlar helâka maruzdurlar. Ve onların amellerini (Allah) boşa çıkardı.

47 / MUHAMMED - 9Zâlike bi ennehum kerihû mâ enzelallâhu fe ahbeta a’mâlehum.

Bu, onların Allah'ın indirdiği şeyi kerih görmeleri sebebiyledir. Böylece (Allah) onların amellerini boşa çıkardı.

47 / MUHAMMED - 10E fe lem yesîrû fîl ardı fe yenzurû keyfe kâne âkıbetullezîne min kablihim, demmerallâhu aleyhim ve lil kâfirîne emsâluhâ.
Onlar
yeryüzünde dolaşmadılar mı? Onlardan öncekilerin akıbeti nasıl oldu
baksınlar! Allah onları dumura uğrattı (helâk etti). Ve onun bir
benzeri de kâfirler içindir.

47 / MUHAMMED - 11Zâlike bi ennallâhe mevlellezîne âmenû ve ennel kâfirîne lâ mevlâ lehum.

Bu, Allah'ın âmenû olanların dostu olması sebebiyledir. Ve kâfirlerin ise gerçek dostu (mevlâsı) yoktur.

47 / MUHAMMED - 12İnnallâhe yudhılullezîne
âmenû ve amilûs sâlihâti cennâtin tecrî min tahtihel enhâr(enhâru),
vellezîne keferû yetemetteûne ve ye’kulûne kemâ te’kulul en’âmu ven
nâru mesven lehum.


Muhakkak ki Allah, âmenû
olanları (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) ve salih amel (nefs tezkiye
edici ameller) yapanları, altından nehirler akan cennetlere koyar. Ve
onlar ki kâfirlerdir, (dünyada) metalanırlar (faydalanırlar) ve
hayvanların yediği gibi yerler. Ve ateş, onların mekânıdır.

47 / MUHAMMED - 13Ve keeyyin min karyetin hiye eşeddu kuvveten min karyetikelletî ahrecetke, ehleknâhum fe lâ nâsıra lehum.
Nice
beldeler, seni çıkardıkları ülkeden daha kuvvetliydi (daha üstündü),
onları helâk ettik. O zaman onlar için bir yardımcı yoktu.

47 / MUHAMMED - 14E fe men kâne alâ beyyinetin min rabbihî ke men zuyyine lehu sûu amelihî vettebeû ehvâehum.
Öyleyse
Rabbinden beyyine (delil) üzerinde olan kişi, kötü ameli kendisine
süslü gösterilen ve hevalarına tâbî olan kişiler gibi midir?

47 / MUHAMMED - 15Meselul cennetilletî vuidel
muttekûn(muttekûne), fîhâ enhârun min mâin gayri âsin(âsinin), ve
enhârun min lebenin lem yetegayyer ta’muh(ta’muhu), ve enhârun min
hamrin lezzetin liş şâribîn(şâribîne), ve enhârun min aselin
musaffâ(musaffen), ve lehum fîhâ min kullis semerâti ve magfiretun min
rabbihim, ke men huve hâlidun fîn nâri ve sukû mâen hamîmen fe kattaa
em’âehum.


Takva sahiplerine vaadedilen cennetin durumu şudur ki; içinde kokusu
değişmeyen sudan nehirler, tadı bozulmayan sütten nehirler, içenlere
lezzet veren şaraptan nehirler ve saf (süzülmüş) baldan nehirler
bulunur. Onlar için orada her çeşit meyve bulunur ve (onlar için)
Rab'lerinden mağfiret vardır. (Bunların durumu), ateşte devamlı kalacak
olan ve hamîm (sıcak kaynar su) içirilen, bu sebeple bağırsakları
parçalanan kimsenin durumu gibi midir?

47 / MUHAMMED - 16Ve minhum men yestemiu
ileyke, hattâ izâ harecû min indike kâlû lillezîne ûtûl ilme mâzâ kâle
ânifâ(ânifen), ulâikellezîne tabaallâhu alâ kulûbihim vettebeû ehvâehum.


Ve seni dinleyenlerden bir kısmı, senin yanından çıktıkları zaman,
kendilerine ilim verilenlere: “Biraz önce (O) ne dedi?” dediler. İşte
onlar, Allah'ın, kalplerini mühürledikleri kişilerdir ve onlar
hevalarına tâbî olanlardır.

47 / MUHAMMED - 17Vellezînehtedev zâdehum huden ve âtâhum takvâhum.

Ve onlar ki hidayete ermişlerdir, (Allah) onların hidayetini artırdı ve onlara takvalarını verdi.

47 / MUHAMMED - 18Fe hel yenzurûne illes sâate en te’tiyehum bagteh(bagteten), fe kad câe eşrâtuhâ, fe ennâ lehum izâ câethum zikrâhum.
Öyleyse
“o saatin” gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Halbuki onun
alâmetleri (işaretleri) gelmiştir. Fakat (o saat) kendilerine geldiği
zaman, onlara hatırlatmanın ne (faydası) olur ki?

47 / MUHAMMED - 19Fa’lem ennehu lâ ilâhe
illâllâhu vestagfir li zenbike ve lil mu’minîne vel
mu’minât(mû’minâti), vallâ hu ya’lemu mutekallebekum ve mesvâkum.


Bu durumda Allah'tan başka İlâh olmadığını bil ve kendi günahların
için, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için mağfiret dile. Ve Allah,
sizin dönüşünüzü ve sizin yurdunuzu bilir.

47 / MUHAMMED - 20Ve yekûlullezîne âmenû lev
lâ nuzzilet sûreh(sûretun), fe izâ unzilet sûretun muhkemetun ve zukire
fî hel kıtâlu re’eytellezîne fî kulûbihim maradun yanzurûne ileyke
nazaral magşiyyi aleyhi minel mevt(mevti), fe evlâ lehum.


Ve âmenû
olanlar: “(Savaşı emreden) bir sure indirilmeli değil miydi?” derler.
Sonra da muhkem (hükmü açık ve kesin) bir sure indirilince ve onun
içinde savaş zikrolunuyorsa (bahsediliyorsa), kalplerinde hastalık
olanların, üzerlerine ölüm hali çökmüş gibi bir bakışla sana
baktıklarını görürsün. Oysa onlar için en iyi (en uygun) olan odur ki…

47 / MUHAMMED - 21Tâatun ve kavlun ma’rûf(ma’rûfun), fe izâ azemel emr(emru), fe lev sadekûllâhe le kâne hayran lehum.

İtaat ve maruf sözdür. Fakat bir işe azmedildiğinde o zaman Allah'a sadık olsalardı, muhakkak ki onlar için daha hayırlı olurdu.

47 / MUHAMMED - 22Fe hel aseytum in tevelleytum en tufsidû fîl ardı ve tukattıû erhâmekum.

Yeryüzünde fesat çıkarmaya dönmeniz ve birbirinizi öldürmeniz mi, yoksa sizden beklenen bu mu olmalıydı?

47 / MUHAMMED - 23Ulâikellezîne leanehumullâhu fe esammehum ve a’mâ ebsârehum.
İşte
onlar, Allah'ın kendilerine lânet ettikleridir. Bu sebeple onların
(nefslerinin) işitme hassalarını sağır ve görme hassalarını kör yaptı.

47 / MUHAMMED - 24E fe lâ yetedebberûnel kur’âne em alâ kulûbin akfâluhâ.

Hâlâ Kur'ân'ı tefekkür etmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var?

47 / MUHAMMED - 25İnnellezînerteddû alâ edbârihim min ba’di mâ tebeyyene lehumul hudeş şeytânu sevvele lehum ve emlâ lehum.

Muhakkak ki kendilerine hidayet
tebeyyün ettikten (açıkça belli olduktan) sonra arkalarına geri
dönenleri şeytan (küfre) ulaştırdı. Ve onları (kötü) emellere yöneltti.

47 / MUHAMMED - 26Zâlike bi ennehum kâlû lillezîne kerihû mâ nezzelallâhu senutîukum fî ba’dil emr(emri), vallâhu ya’lemu isrârehum.
İşte
bu (düşmanların), Allah'ın indirdiği şeyi kerih görenlere: “Size bazı
işlerde itaat edeceğiz.” demeleri sebebiyledir. Ve Allah, onların
sırlarını bilir.

47 / MUHAMMED - 27Fe keyfe izâ teveffethumul melâiketu yadribûne vucûhehum ve edbârehum.

Artık melekler onları vefat ettirirken, onların yüzlerine ve arkalarına vuracakları zaman onların halleri nasıl olacak?

47 / MUHAMMED - 28Zâlike bi ennehumuttebeû mâ eshatallâhe ve kerihû rıdvânehu fe ahbeta a’mâlehum.
İşte
bu, onların, Allah'ı öfkelendiren şeylere tâbî olmaları ve O'nun
(Allah'ın) rızasını kerih görmeleri sebebiyledir. Böylece onların
amellerini boşa çıkardı.

47 / MUHAMMED - 29Em hasibellezîne fî kulûbihim maradun en len yuhricallâhu adgânehum.

Yoksa kalplerinde hastalık olanlar, Allah'ın, onların (gizli) kinlerini asla ortaya çıkarmayacağını mı zannettiler?

47 / MUHAMMED - 30Ve lev neşâu le ereynâkehum fe le areftehum bi sîmâhum ve le ta’rifennehum fî lahnil kavl(kavli), vallahu ya’lemu a’mâlekum.
Ve
eğer biz dileseydik, onları sana mutlaka gösterirdik. O zaman sen
onları simalarından muhakkak tanırdın. Ve sen onları mutlaka sözlerinin
imasından da tanırsın. Ve Allah sizin amellerinizi bilir.

47 / MUHAMMED - 31Ve le nebluvennekum hattâ na’lemel mucâhidîne minkum ves sâbirîne ve nebluve ahbârekum.
Ve
sizin aranızdan mücahitler ve sabredenler Bize belli oluncaya kadar
sizi mutlaka imtihan ederiz. Ve haberlerinizi de imtihan edeceğiz.

47 / MUHAMMED - 32İnnellezîne keferû ve saddû
an sebîlillâhi ve şâkkûr resûle min ba’di mâ tebeyyene lehumul hudâ len
yedurrûllâhe şey’â(şey’en), ve seyuhbitu a’mâlehum.


Muhakkak ki inkâr edenler, Allah'ın yolundan men edenler ve onlara hidayet
açıkça belli olduktan sonra resûle muhalefet edenler, onlar Allah'a
hiçbir şeyle asla zarar veremezler. Ve (Allah) onların amellerini heba
edecek.

47 / MUHAMMED - 33Yâ eyyuhellezîne âmenû etîûllâhe ve etîûr resûle ve lâ tubtılû a’mâlekum.

Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Allah'a itaat edin. Ve resûle itaat edin. Ve amellerinizi bâtıl etmeyin.

47 / MUHAMMED - 34İnnellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi summe mâtû ve hum kuffârun fe len yagfirallâhu lehum.
Muhakkak
ki inkâr edenleri ve Allah'ın yolundan men edenleri, sonra da kâfir
olarak ölenleri artık Allah asla mağfiret etmez (onların günahlarını
sevaba çevirmez).

47 / MUHAMMED - 35Fe lâ tehinû ve ted’û iles selmi ve entumul a’levne vallâhu meakum ve len yetirekum a’mâlekum.
Siz
üstün olduğunuza göre gevşemeyin ve (onları) sulha davet etmeyin. Ve
Allah sizinle beraber. Ve sizin amellerinizi asla eksiltmez.

47 / MUHAMMED - 36İnnemel hayâtud dunyâ laibun ve lehv(lehvun), ve in tu’minû ve tettekû yu’tikum ucûrekum ve lâ yes’elkum emvâlekum.

Muhakkak ki dünya hayatı bir oyun ve eğlencedir. Ve eğer âmenû olursanız ve takva sahibi olursanız (Allah'a ulaşmayı dilerseniz) size ecirleriniz verilir. Ve sizden mallarınızı istemez.

47 / MUHAMMED - 37İn yes’elkumûhâ fe yuhfikum tebhalû ve yuhric adgânekum.

Eğer sizden onu (mallarınızı) istese, böylece ısrar etse, siz cimrilik edersiniz. Ve (bu) sizin hasetinizi açığa çıkarır.

47 / MUHAMMED - 38Hâ entum hâulâi tud’avne li
tunfikû fî sebîlillâh(sebîlillâhi), fe minkum men yebhal(yebhalu), ve
men yebhal fe innemâ yebhalu an nefsih(nefsihî), vallâhul ganiyyu ve
entumul fukarâu, ve in tetevellev yestebdil kavmen gayrekum summe lâ
yekûnû emsâlekum.


İşte siz böylesiniz. Allah yolunda infâk etmeye davet edilirsiniz, buna
rağmen sizden bir kısmınız cimrilik yapar. Ve kim cimrilik yaparsa o
taktirde sadece kendi nefsi için cimrilik yapar. Ve Allah Gani'dir
(zengindir). Ve sizler fakirsiniz. Ve eğer siz (haktan) dönerseniz,
(sizi) sizden başka bir kavimle değiştirir. Sonra onlar sizin gibi
(cimri) olmazlar.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
MUHAMMED Suresi Meali
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» A'RAF Suresi Meali
» SAF Suresi Meali
» RUM Suresi Meali

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ForumYok Hayat :: İslam :: Ayetler ve Hadisler-
Buraya geçin: