www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 AHZAB Suresi Meali

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

AHZAB Suresi Meali Empty
MesajKonu: AHZAB Suresi Meali   AHZAB Suresi Meali Icon_minitimeC.tesi Haz. 06, 2009 6:03 pm

Bismillâhirrahmânirrahîm

33 / AHZAB - 1Yâ eyyuhen nebiyyuttekillâhe ve lâ tutıil kâfirîne vel munâfikîn(munâfikîne), innallâhe kâne alîmen hakîmâ(hakîmen).

Ey Nebî (Peygamber), Allah'a karşı takva sahibi ol! Ve kâfirlere ve
münafıklara itaat etme! Muhakkak ki Allah; Alîm'dir (en iyi bilen),
Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibi).

33 / AHZAB - 2Vettebi’ mâ yûhâ ileyke min rabbik(rabbike), innallâhe kâne bimâ ta’melûne habîrâ(habîren).

Ve sana Rabbinden vahyedilene tâbî ol. Muhakkak ki Allah, yaptığınız şeylerden haberdardır.

33 / AHZAB - 3Ve tevekkel alâllâh(alâllâhi) ve kefâ billâhi vekîlâ(vekîlen).

Ve Allah'a tevekkül et. Ve Allah, vekil olarak yeter.

33 / AHZAB - 4Mâ cealallâhu li raculin min
kalbeyni fî cevfih(cevfihî), ve mâ ceale ezvâcekumullâî tuzâhırûne min
hunne ummehâtikum, ve mâ ceale ed’ıyâekum ebnâekum, zâlikum kavlukum bi
efvâhikum, vallâhu yekûlul hakka ve huve yehdîs sebîl(sebîle).


Allah bir adama göğsünde iki kalp kılmadı (yaratmadı). Zihar yaptığınız
(sen bana benim annemin sırtı gibisin diyerek boşamak istediğiniz)
zevcelerinizi sizin anneleriniz kılmadı. Ve evlâtlıklarınızı, sizin
oğullarınız kılmadı. İşte bunlar sizin ağızlarınızdaki sözlerdir. Ve
Allah hakkı söyler. Ve O, (Kendine ulaştıran) yola hidayet eder.

33 / AHZAB - 5Ud’ûhum li âbâihim huve
aksatu indallâh(indallâhi), fe in lem ta’lemû âbâehum fe ıhvânukum fîd
dîni ve mevâlîkum, ve leyse aleykum cunâhun fîmâ ahta’tum bihî ve lâkin
mâ taammedet kulûbukum, ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen).


Onları (evlâtlıklarınızı) babalarının namı ile çağırın. Bu, Allah'ın
katında daha adaletlidir. Eğer onların babalarını bilmiyorsanız, o
zaman onlar, dînde sizin kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Ve hata
ettiğiniz şeylerden dolayı sizin için günah yoktur. Fakat kalplerinizin
taammüden (kasten) yaptırdığı şeylerden (günah vardır). Ve Allah
Gafûr'dur (günahları sevaba çeviren), Rahîm'dir (Rahîm esmasıyla
tecelli eden).

33 / AHZAB - 6En nebiyyu evlâ bil
mu’minîne min enfusihim ve ezvâcuhu ummehâtuhum, ve ûlûl erhâmi
ba’duhum evlâ bi ba’dın fî kitâbillâhi minel mu’minîne vel muhâcirîne
illâ en tef’alû ilâ evliyâikum ma’rûfâ(ma’rûfen), kâne zâlike fîl
kitâbi mestûra(mestûren).


Nebî (Peygamber), mü'minler için kendi nefslerinden daha evlâdır
(yakındır). Ve O'nun (Nebî'nin) zevceleri, onların anneleridir. Ve
rahim sahipleri (akrabalar), onlar birbirlerine, Allah'ın Kitab'ında,
mü'minlere ve muhacirlere yakın olduklarından daha yakındır. Ancak
dostlarınıza iyilik yapmanız hariç. İşte bunlar, Kitab'ta satır satır
yazılıdır.

33 / AHZAB - 7Ve iz ehaznâ minen nebîyyîne
mîsâkahum ve minke ve min nûhın ve ibrâhîme ve mûsâ ve îsebni meryeme
ve ehaznâ minhum mîsâkan galîzâ(galîzan).


O zaman ki; Biz, nebîlerden onların misaklerini almıştık. Ve senden ve Hz. Nuh'tan ve Hz. İbrâhîm'den ve Hz. Musa'dan ve Meryemoğlu Hz. İsa'dan ve onlardan ağır bir misak aldık.

33 / AHZAB - 8Li yes’eles sâdikîne an sıdkıhim, ve eadde lil kâfirîne azâben elîmâ(elîmen).

Sadıklara sadakatlerini sorması içindir. Ve kâfirlere elîm bir azap hazırladı.

33 / AHZAB - 9Yâ eyyuhellezîne âmenûzkurû
ni’metallâhi aleykum iz câetkum cunûdun fe erselnâ aleyhim rîhan ve
cunûden lem terevhâ, ve kânallâhu bimâ ta’melûne basîrâ(basîren).


Ey âmenû
olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Allah'ın sizin üzerinizdeki
ni'metini hatırlayın. Size (üzerinize) ordular gelmişti. O zaman,
onların üzerine, rüzgâr ve sizin göremediğiniz ordular gönderdik. Ve
Allah, yaptığınız şeyleri görendir.

33 / AHZAB - 10İz câukum min fevkıkum ve
min esfele minkum ve iz zâgatil ebsâru ve belegatil kulûbul hanâcire ve
tezunnûne billâhiz zunûnâ(zunûnen).


Onlar, sizin yukarınızdan ve aşağınızdan üzerinize geldiği ve gözlerin
yıldığı ve kalplerin hançereye ulaştığı (yüreklerin ağza geldiği)
zaman, Allah'a karşı zanlarda bulunuyordunuz.

33 / AHZAB - 11Hunâlikebtuliyel mu’minûne ve zulzilû zilzâlen şedîdâ(şedîden).

Orada mü'minler imtihan edildiler. Şiddetli sarsıntı ile sarsıldılar.

33 / AHZAB - 12Ve iz yekûlul munâfikûne vellezîne fî kulûbihim maradun mâ vaadenallâhu ve resûluhû illâ gurûrâ(gurûran).
Ve
münafıklar ve kalplerinde maraz (hastalık, şüphe) bulunanlar: "Allah ve
resûlü gururdan (aldatmaktan) başka bir şey vaadetmedi." diyorlardı.

33 / AHZAB - 13Ve iz kâlet tâifetun minhum
yâ ehle yesribe lâ mukâme lekum ferciû, ve yeste’zinu ferîkun minhumun
nebiyye yekûlûne inne buyûtenâ avretun ve mâ hiye bi avreh(avretin), in
yurîdûne illâ firârâ(firâran).


Ve onlardan bir taife (topluluk): "Ey Yesrib (Medine) halkı, sizin için
(burada) duracak yer yok! Artık dönün." dedi. Onlardan (diğer) bir
grup, peygamberden: "Muhakkak ki evlerimiz muhafazasızdır
(korumasızdır)." diyerek izin istiyorlardı. Ve evleri korumasız
değildi, sadece (savaştan) kaçmak istiyorlardı.

33 / AHZAB - 14Ve lev duhılet aleyhim min aktârihâ summe suilûl fitnete le âtevhâ ve mâ telebbesû bihâ illâ yesîrâ(yesîran).
Ve
eğer onların üzerine, onun (şehrin) her tarafından girilseydi ve sonra
da fitne (çıkarmaları) istenseydi, mutlaka ona (fitneye, karışıklığa)
gelirlerdi (fitne çıkarırlardı). Pek azı hariç, orada kalmazlardı.

33 / AHZAB - 15Ve lekad kânû âhedûllâhe min kablu lâ yuvellûnel edbâr(edbâre), ve kâne ahdullâhi mes’ûlâ(mes’ûlen).

Ve andolsun ki onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a ahd ahdi bir mesuliyettir (sorumluluktur).
vermişlerdi. Ve Allah'ın
33 / AHZAB - 16Kul len yenfeakumul firâru in ferertum minel mevti evil katli ve izen lâ tumetteûne illâ kalîlâ(kalîlen).
De
ki: "Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçarsanız firar (kaçış), size bir
fayda sağlamaz. O zaman az bir süre hariç, metalandırılmazsınız."

33 / AHZAB - 17Kul men zellezî ya’sımukum
minallâhi in erâde bikum sûen ev erâdebikum rahmeh(rahmeten), ve lâ
yecidûne lehum min dûnillâhi veliyyen ve lâ nasîrâ(nasîren).


De ki: "Eğer Allah sizin için bir kötülük dilese, sizi Allah'tan kim
korur (koruyabilir)? Veya sizin için rahmet dilese..." Onlar Allah'tan
başka kendilerine dost ve yardımcı bulamazlar.

33 / AHZAB - 18Kad ya’lemullâhul muavvikîne minkum vel kâilîne li ıhvânihim helumme ileynâ, ve lâ ye’tûnel be’se illâ kalîlâ(kalîlen).
Sizden
muavvik olanları (Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e yardıma mani olanları)
ve kardeşlerine: "Bize gelin." diyenleri, Allah kesinlikle biliyordu.
Ve onlar, pek azı hariç, savaşa gelmezler.

33 / AHZAB - 19Eşıhhaten aleykum fe izâ
câel havfu reeytehum yenzurûne ileyke tedûru a’yunuhum kellezî yugşâ
aleyhi minel mevt(mevti), fe izâ zehebel havfu selekûkum bi elsinetin
hıdâdin eşıhhaten alel hayr(hayrı), ulâike lem yu’minû fe ahbetallâhu
a’mâlehum, ve kâne zâlike alallâhi yesîrâ(yesîren).


Size karşı cimridirler. Fakat korku gelince, ölümden dolayı üstüne
baygınlık çökmüş kimse gibi gözleri dönmüş olarak sana baktıklarını
görürsün. Hayra karşı, keskin dilleri ile (yaralayıcı sözlerle) sizi
incitirler. İşte onlar mü'min değildirler. Bu sebeple Allah, onların
amellerini heba etti (yok etti). Ve işte bu, Allah'a göre çok kolay
oldu.

33 / AHZAB - 20Yahsebûnel ahzâbe lem
yezhebû, ve in ye’til ahzâbu yeveddû lev ennehum bâdûne fîl a’râbi
yes’elûne an enbâikum, ve lev kânû fîkum mâ kâtelû illâ kalîlâ(kalîlen).


Onlar (münafıklar), birliklerin (düşman birliklerinin) gitmediğini
sanıyorlar. Eğer birlikler gelseler, Arapların arasında olup (arasına
karışıp), sizin haberlerinizi sormak isterlerdi. Ve şâyet sizin
aranızda olsalardı, pek azı hariç, savaşmazlardı.

33 / AHZAB - 21Lekad kâne lekum fî resûlillâhi usvetun hasenetun limen kâne yercûllâhe vel yevmel âhıre ve zekerallâhe kesîrâ(kesîren).
Andolsun
ki, sizin için ve Allah'a ve ahiret gününe (Allah'a ulaşma gününe)
ulaşmayı dileyen ve Allah'ı çok zikredenler için, Allah'ın Resûl'ünde
güzel bir örnek vardır.

33 / AHZAB - 22Ve lemmâ real mu’minûnel
ahzâbe kâlû hâzâ mâ vaadenallâhu ve resûluhu ve sadakallâhu ve resûluhu
ve mâ zâdehum illâ îmânen ve teslîmâ(teslîmen).


Ve mü'minler, (düşman) birliklerini gördükleri zaman: "Bu (zafer),
Allah'ın ve O'nun Resûl'ünün vaadettiği şey. Allah ve O'nun Resûl'ü
doğru söyledi." dediler. Ve bu, onların sadece îmânlarını ve
teslimiyetlerini arttırdı.

33 / AHZAB - 23Minel mu’minîne ricâlun
sadakû mâ âhedûllahe aleyh(aleyhi), fe minhum men kadâ nahbehu ve
minhum men yentezırû ve mâ beddelû tebdîlâ(tebdîlan).


Mü'minlerden bir kısım erkekler, Allah'a yaptıkları ahde
(savaşta şehit oluncaya kadar sebat edeceklerine dair verdikleri söze)
sadık kaldılar. Böylece onlardan bir kısmı verdiği sözü yerine getirdi
(şehit oldu), bir kısmı da (şehit olmayı) bekliyorlar. Ve onlar,
(ahdlerinden) bir şey değiştirmediler.

33 / AHZAB - 24Li yecziyallâhus sâdıkîne bi sıdkıhım ve yuazzibel munâfıkîne in şâe ev yetûbe aleyhim, innallâhe kâne gafûren rahîmâ(rahîmen).
(Bu),
Allah'ın sadıkları sadakatlerinden dolayı mükâfatlandırması ve
münafıklara azap etmesi veya dilerse tövbelerini kabul etmesi içindir.
Muhakkak ki Allah, Gafûr'dur (mağfiret eden, günahları sevaba çeviren),
Rahîm'dir (rahmet eden, Rahîm esmasıyla tecelli eden).

33 / AHZAB - 25Ve reddallâhullezîne keferû
bi gayzıhim lem yenâlû hayrâ(hayran), ve kefallâhul mu’minînel kıtâl,
ve kânallâhu kaviyyen azîzâ(azîzen).


Ve Allah, kâfirleri öfkeleriyle geri çevirdi, bir hayra nail olamadılar
(gâlip gelemediler). Ve Allah, savaşta mü'minlere (onları gâlip
kılarak) kâfi geldi. Ve Allah; Kaviyy'dir (kuvvetli), Azîz'dir (yüce,
gâlip).

33 / AHZAB - 26Ve enzelellezîne zâherûhum
min ehlil kitâbi min sayâsîhım ve kazefe fî kulûbihimur ru’be feriykan
taktulûne ve te’sirûne ferîkâ(ferîkan).


Ve kitap ehlinden onlara arka çıkanları (yardım edenleri) kalelerinden
indirdi. Ve onların kalplerine korku düşürdü. Bir kısmını
öldürüyordunuz ve bir kısmını esir alıyordunuz.

33 / AHZAB - 27Ve evresekum ardahum ve diyârehum ve emvâlehum ve ardan lem tetauhâ, ve kânallâhu alâ kulli şey’in kadîrâ(kadîran).
Ve
sizi onların topraklarına, diyarlarına (ülkelerine), mallarına ve ayak
basmadığınız arazilerine varis kıldı. Ve Allah herşeye kaadirdir.

33 / AHZAB - 28Yâ eyyuhen nebiyyu kul li
ezvâcike in kuntunne turidnel hayâted dunyâ ve ziynetehâ fe teâleyne
umetti’kunne ve userrihkunne serâhan cemîlâ(cemîlen).


Ey Nebî (Peygamber)! Zevcelerine de ki: "Eğer dünya hayatını ve onun
ziynetini istiyorsanız, o zaman gelin sizi metalandırayım (mehrinizi
vereyim). Ve sizi güzel bir bırakışla boşayayım."

33 / AHZAB - 29Ve in kuntunne turidnallâhe ve resûlehu veddârel’âhırete fe innallâhe eadde lil muhsinâti minkunne ecren azîmâ(azîmen).
Ve
eğer siz, Allah'ı ve O'nun Resûl'ünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, o
taktirde muhakkak ki Allah, aranızdan muhsin kadınlar için büyük ecir
(mükâfat) hazırladı.

33 / AHZAB - 30Yâ nisâen nebiyyi men ye’ti
min kunne bi fâhışetin mubeyyinetin yudâ’af lehel’azâbu
dı’feyn(dı’feyni), ve kâne zâlike alâllâhi yesîrâ(yesîran).


Ey Peygamber Hanımları! İçinizden kim açıkça bir fuhuşla (kötülükle),
gelirse (yaparsa), ona azap iki kat artırılır. Ve bu, Allah'a göre
kolaydır.

33 / AHZAB - 31Ve men yaknut min kunne lillâhi ve resûlihi ve ta’mel sâlihan nu’tihâ ecrehâ merreteyni ve a’tednâ lehâ rızkan kerîmâ(kerîmen).
Ve
sizden kim, Allah ve O'nun Resûl'üne kanitin olursa (huşû ile
bağlanırsa) ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa ona, ecrini iki kat
veririz. Ve onun için Biz, kerim rızık hazırladık.

33 / AHZAB - 32Yâ nisâen nebiyyi lestunne
ke ehadin minen nisai inittekaytunne fe lâ tahda’ne bil kavli fe
yatmaallezî fî kalbihî maradun ve kulne kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen).


Ey Peygamber Hanımları! Siz (diğer) kadınlardan biri gibi değilsiniz.
Eğer takva sahibi iseniz artık sözü yumuşak söylemeyin (erkeklerle
çekici bir şekilde konuşmayın). O taktirde kalbinde maraz (nifak,
fitne, şehvet) bulunan kimse tamah eder (arzu duyar). Ve maruf (ciddî)
söz söyleyin.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

AHZAB Suresi Meali Empty
MesajKonu: Geri: AHZAB Suresi Meali   AHZAB Suresi Meali Icon_minitimeC.tesi Haz. 06, 2009 6:04 pm

33 / AHZAB - 33Ve karne fî buyûtikunne ve
lâ teberrecne teberrucel câhiliyyetil ûlâ ve ekımnes salâte ve âtînez
zekâte ve atı’nallâhe ve resûleh(resûlehu), innemâ yurîdullâhu li
yuzhibe ankumur ricse ehlel beyti ve yutahhirekum tathîrâ(tathîran).


Ve evlerinizde karar kılın (oturun). Evvelki cahiliyye zamanındaki gibi
(ziynetlerinizi) açmayın. Namazı ikame edin ve zekâtı verin. Allah ve
O'nun Resûl'üne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sadece sizden günahları
gidermek ve sizi tertemiz temizlemek istiyor.

33 / AHZAB - 34Vezkurne mâ yutlâ fî buyûtikunne min âyâtillâhi vel hikmeh(hikmeti), innallâhe kâne latîfen habîrâ(habîren).
Ve
evlerinizde Allah'ın âyetlerinden okunanları ve hikmeti zikredin.
Muhakkak ki Allah; Lâtif'tir (lütuf sahibi), Habîr'dir (herşeyden
haberdar).

33 / AHZAB - 35İnnel muslimîne vel
muslimâti vel mu’minîne vel mu’minâti vel kânitîne vel kânitâti ves
sâdikîne ves sâdikâti ves sâbirîne ves sâbirâti vel hâşiîne vel hâşiâti
vel mutesaddikîne vel mutesaddikâti ves sâimîne ves sâimâti vel
hâfızîne furûcehum vel hâfızâti vez zâkirînallâhe kesîren vez zâkirâti
eaddallâhu lehum magfireten ve ecren azîmâ(azîmen).


Gerçekten İslâm olan (Allah'a teslim olan) erkekler ve İslâm olan
kadınlar ve mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, kanitin olan erkekler
ve kanitin olan kadınlar, sadık erkekler ve sadık kadınlar, sabreden
erkekler ve sabreden kadınlar, (Rabbine) huşû duyan erkekler ve huşû
duyan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç
tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve
ırzlarını koruyan kadınlar ve Allah'ı çok zikreden erkekler ve (çok)
zikreden kadınlar! Allah, onlar için mağfiret ve azîm bir ecir
(mükâfat) hazırladı.

33 / AHZAB - 36Ve mâ kâne li mu’minin ve lâ
mu’minetin izâ kadallâhu ve resûluhu emren en yekûne lehumul hıyeretu
min emrihim, ve men ya’sıllâhe ve resûlehu fe kad dalle dalâlen
mubînâ(mubînen).


Ve mü'min erkek ve mü'min kadının, Allah ve O'nun Resûl'ü, onlar için
bir işin olmasına hükmettiği (karar verdiği) zaman, kendi işlerinde
seçim hakkı olamaz. Ve kim, Allah ve O'nun Resûl'üne asi olursa (itaat
etmezse), o taktirde apaçık bir dalâlet
ile sapmış olur.

33 / AHZAB - 37Ve iz tekûlu lillezî
en’amallâhu aleyhi ve en’amte aleyhi emsik aleyke zevceke vettekıllâh
ve tuhfî fî nefsike mallâhu mubdîhi ve tahşen nâs(nâse), vallâhu ehakku
en tahşâh(tahşâhu), fe lemmâ kadâ zeydun minhâ vetaran zevvecnâ kehâ
likey lâ yekûne alel mu’minîne haracun fî ezvâci ed’ıyâihim izâ kadav
min hunne vetarâ(vetaran), ve kâne emrullâhi mef’ûlâ(mef’ûlen).


Ve Allah'ın, onu ni'metlendirdiği ve senin de kendisini
ni'metlendirdiğin kişiye: “Zevceni (kendine) tut (boşama) ve Allah'a
karşı takva sahibi ol.” demiştin. Allah'ın açıklayacağı şeyi nefsinde
saklıyordun. Ve insanlardan korkuyordun (çekiniyordun). Allah,
(Kendisinden) korkman (çekinmen) için daha çok hak sahibidir. Sonra
Zeyd, ondan alâkasını kesince onu, seninle evlendirdik ki,
evlâtlıklarının kendileriyle ilişkilerini kestikleri (boşadıkları)
kadınların evlenmelerinde, mü'minlerin üzerinde bir zorluk olmasın
diye. (Böylece) Allah'ın emri yerine getirilmiş oldu.

33 / AHZAB - 38Mâ kâne alen nebiyyi min
harecin fîmâ faradallâhu leh, sunnetallâhi fîllezîne halev min
kabl(kablu), ve kâne emrullâhi kaderen makdûrâ(makdûran).


Nebî için, Allah'ın O'na farz kıldığı şeyi (yerine getirmesinde) O'na
bir güçlük yoktur. Daha önce gelip geçenler için de Allah'ın sünneti
buydu. Allah'ın emri, taktir edilmiş bir kader idi (yerine getirildi).

33 / AHZAB - 39Ellezîne yubelligûne risâlâtillâhi ve yahşevnehu ve lâ yahşevne ehaden illallâh(illallâhe), ve kefâ billâhi hasîbâ(hasîban).
Onlar
(nebîler, peygamberler), Allah'ın risaletini tebliğ ederler ve O'na
huşû duyarlar ve Allah'tan başka hiç kimseden korkmazlar. Ve Allah,
hesap görücü olarak kâfidir.

33 / AHZAB - 40Mâ kâne muhammedun ebâ
ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen
nebiyyin(nebiyyine), ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ(alîmen).


Muhammed (A.S), sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası olmamıştır
(değildir). Fakat Allah'ın Resûl'ü ve Nebîler'in (Peygamberler'in)
Hatemi'dir (Sonuncusu). Allah, herşeyi en iyi bilendir.

33 / AHZAB - 41Yâ eyyuhellezîne âmenûzkûrullâhe zikren kesîrâ(kesîran).

Ey âmenû olanlar! Allah'ı çok zikirle (günün yarısından fazla) zikredin.

33 / AHZAB - 42Ve sebbihûhu bukreten ve asîlâ(asîlen).

Ve O'nu, sabah akşam tesbih edin.

33 / AHZAB - 43Huvellezî yusallî aleykum ve melâiketuhu li yuhricekum minez zulumâti ilen nûr, ve kâne bil mu’minîne rahîmâ(rahîmen).

Sizi (nefsinizin kalbini), karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için,
üzerinize salâvât (vasıtasıyla nur) gönderen, O ve O'nun melekleridir
ki O, mü'minlere Rahîm'dir (Rahîm esmasıyla tecelli eden).

33 / AHZAB - 44Tehiyyetuhum yevme yelkavnehu selâm(selâmun), ve eadde lehum ecren kerîmâ(kerîmen).
O'na
(Allah'a) kavuştukları gün onların tehiyyeti (mükâfatı) "selâm"dır. Ve
onlara kerim (ikram edilen) bir ecir (mükâfat) hazırlanmıştır.

33 / AHZAB - 45Yâ eyyuhen nebiyyu innâ erselnâke şâhiden ve mubeşşiren ve nezîrâ(nezîren).

Ey Nebî (Peygamber)! Muhakkak ki Biz, seni şahit, müjdeleyici ve nezir (uyarıcı) olarak gönderdik.

33 / AHZAB - 46Ve dâîyen ilâllâhi bi iznihî ve sirâcen munîrâ(munîren).

Ve O'nun (Allah'ın) izni ile Allah'a davet eden ve nurlandırıcı sirac (kandil) olarak (gönderdik).

33 / AHZAB - 47Ve beşşiril mu’minîne bi enne lehum minallâhi fadlen kebîrâ(kebîren).

Ve mü'minleri müjdele! Muhakkak ki onlar için Allah'tan büyük fazl vardır.

33 / AHZAB - 48Ve lâ tutııl kâfirîne vel munâfikîne veda’ezâhum ve tevekkel alâllâh(alâllâhi), ve kefâ billâhi vekîlâ(vekîlen).
Ve
kâfirlere ve münafıklara itaat etme ve (onların) eziyetlerine aldırma
ve Allah'a tevekkül et. Ve Allah, vekil olarak (sana) yeter.

33 / AHZAB - 49Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ
nekahtumul mu’minâti summe tallaktumûhunne min kabli en temessûhunne fe
mâ lekum aleyhinne min iddetin ta’teddûnehâ, fe mettiûhunne ve
serrihûhunne serâhan cemîlâ(cemîlen).


Ey âmenû
olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Mü'min kadınları nikâh
ettiğiniz, sonra da onları temas etmeden önce boşadığınız zaman artık
sizin için onun iddetini sayacağınız bir müddeti yoktur. Böylece onları
metalandırın (mehirlerini verin) ve onları güzel bir bırakışla boşayın.

33 / AHZAB - 50Yâ eyyuhen nebiyyu innâ
ahlelnâ leke ezvâcekelletî âteyte ucûrehunne ve mâ meleket yemînuke
mimmâ efâallâhu aleyke ve benâti ammike ve benâti ammâtike ve benâti
hâlike ve benâti halâtikellâtî hâcerne meâk(meâke), vemreeten
mu’mineten in vehebet nefsehâ lin nebiyyi in erâden nebiyyu en
yestenkihahâ hâlisaten leke min dûnil mu’minîn(mu’minîne), kad alimnâ
mâ faradnâ aleyhim fî ezvâcihim ve mâ meleket eymânuhum li keylâ yekûne
aleyke harac(haracun), ve kânallâhu gafûran rahîmâ(rahîmen).


Ey Nebî (Peygamber)! Muhakkak ki Biz, ecirlerini (mehirlerini) verdiğin zevcelerini ve elinin (altında) malik
olduğun, Allah'ın ganimet olarak sana verdiği (cariyelerini) helâl
kıldık. Ve seninle beraber hicret eden amcanın kızları, halanın
kızları, dayının kızları, teyzenin kızları ve nefsini Nebî (Peygamber)
için hibe eden ve Nebî'nin (Peygamber'in) de onu almak istediği mü'min
kadınları, (diğer) mü'minler hariç, sana özel olarak (helâl kıldık).
Onlara (diğer mü'minlere) zevceleri ve ellerinin (altında) malik
oldukları (cariyeleri) konusunda neyi farz kıldık, Biz biliriz. (Bu),
senin üzerine bir zorluk olmaması içindir. Ve Allah, Gafûr'dur
(mağfiret eden), Rahîm'dir (Rahîm esmasıyla tecelli eden).

33 / AHZAB - 51Turcî men teşâu minhunne ve
tu’vî ileyke men teşâu, ve menibtegayte mimmen azelte fe lâ cunâha
aleyk(aleyke), zâlike ednâ en tekarre a’yunuhunne ve lâ yahzenne ve
yerdayne bimâ âteytehunne kulluhunn(kulluhunne), vallâhu ya’lemu mâ fî
kulûbikum ve kânallâhu alîmen halîmâ.


Onlardan dilediğini ertelersin, dilediğini yanına alırsın. Ve
azlettiklerinden (bıraktıklarından) istediğini (tekrar) yanına almanda
bundan sonra sana günah yoktur. Bu, onların gözlerinin aydın olması
(sevinmeleri), onların hüzünlenmemesi ve bu onların hepsinin senin
verdiğin şeylerden razı olmaları için en uygundur. Ve Allah,
kalplerinizde olanları bilir. Allah, Alîm'dir (en iyi bilen),
Halîm'dir.

33 / AHZAB - 52Lâ yahıllu leken nisâu min
ba’du ve lâ en tebeddele bihinne min ezvâcin ve lev a’cebeke husnuhunne
illâ mâ meleket yemînuk(yemînuke), ve kânallâhu alâ kulli şey’in
rakîbâ(rakîben).


Bundan sonra sana (başka) kadınlar ve zevcelerinden birini, güzelliği
hoşuna gitse bile (başka bir hanımla) değiştirmen helâl değildir.
Elinin (altında) sahip oldukların (cariyeler) hariç. Ve Allah, herşeyi
murakebe (denetleyen) edendir.

33 / AHZAB - 53Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ
tedhulû buyûten nebiyyi illâ en yu’zene lekum ilâ taâmin gayre nâzırîne
inâhu ve lâkin izâ duîtum fedhulû fe izâ taimtum fenteşirû ve lâ
muste’nisîne li hadîs(hadîsin), inne zâlikum kâne yu’zîn nebiyye fe
yestahyî minkum vallâhu lâ yestahyî minel hakk(hakkı), ve izâ
seeltumûhunne metâan fes’elûhunne min verâi hıcâb(hıcâbin), zâlikum
atharu li kulûbikum ve kulûbihinn(kulûbihinne), ve mâ kâne lekum en
tu’zû resûlallâhi ve lâ en tenkihû ezvâcehu min ba’dihî ebedâ(ebeden),
inne zâlikum kâne indallâhi azîmâ(azîmen).


Ey âmenû
olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler), size izin verilmedikçe Nebî'nin
evlerine girmeyin! (Girmişseniz oyalanıp) yemeğin pişmesini beklemeyin.
Fakat davet edildiğiniz zaman girin. Yemeğinizi yeyince hemen dağılın
ve sohbet etmek istemeyin, söze dalmayın (izinsiz konuşmayın). İşte bu
durum gerçekten Nebî'ye eziyet oluyordu. Fakat sizden hayâ ediyordu
(utanıyordu). Allah, haktan hayâ duymaz (gerçeği açıklamaktan
çekinmez). Onlardan (Peygamber Hanımları'ndan) bir şey sorduğunuz zaman
perde arkasından sorun. Bu, sizin ve onların kalpleri için daha
temizdir. Allah'ın Resûl'üne eziyet etmeniz ve bundan sonra O'nun
zevcelerini nikâh etmeniz ebediyyen (helâl) olmaz. Muhakkak ki bu,
Allah'ın katında çok büyük (günahtır).

33 / AHZAB - 54İn tubdû şey’en ev tuhfûhu fe innallâhe kâne bi kulli şey’in alîmâ.

Bir şeyi açıklasanız da veya gizleseniz de muhakkak ki Allah, herşeyi en iyi bilendir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

AHZAB Suresi Meali Empty
MesajKonu: Geri: AHZAB Suresi Meali   AHZAB Suresi Meali Icon_minitimeC.tesi Haz. 06, 2009 6:04 pm

33 / AHZAB - 55Lâ cunâha aleyhinne fî
âbâihinne ve lâ ebnâihinne ve lâ ihvânihinne ve lâ ebnâi ihvânihinne ve
lâ ebnâi ehavâtihinne ve lâ nisâihinne ve lâ mâ meleket
eymânuhun(eymânuhunne), vettekînallâh(vettekînallâhe), innallâhe kâne
alâ kulli şey’in şehîdâ(şehîden).


(Peygamber Eşleri'nin); babalarına, oğullarına, kardeşlerine, erkek
kardeşlerinin oğullarına, kız kardeşlerinin oğullarına, kadınlara ve
ellerinin (altında) malik
oldukları (cariyelere) görünmeleri hususunda, onların üzerine günah
yoktur. Allah'a karşı takva sahibi olun. Muhakkak ki Allah, herşeye
şahittir.

33 / AHZAB - 56İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ(teslîmen).

Muhakkak
ki Allah ve melekleri, Nebî'ye (Peygamber'e) salat ederler. Ey âmenû
olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler), siz (de) O'na salat
edin! Ve (O'na) teslim olarak salat edin!

33 / AHZAB - 57İnnellezîne yu’zûnallâhe ve resûlehu leanehumullâhu fîd dunyâ vel âhıreti ve eadde lehum azâben muhînâ(muhînen).
Muhakkak
ki Allah ve Resûl'üne eziyet edenlere, onlara Allah, dünya ve ahirette
lânet etti. Ve onlar için muhin (alçaltıcı) bir azap hazırladı.

33 / AHZAB - 58Vellezîne yu’zûnel mu’minîne vel mu’minâti bi gayri mektesebû fe kadihtemelû buhtânen ve ismen mubînâ(mubînen).
Ve
mü'min erkek ve mü'min kadınlara iktisap etmedikleri (haketmedikleri,
bir suç işlemedikleri) halde eziyet edenler bu durumda buhtan (iftira)
ve apaçık günah yüklenmiş oldular.

33 / AHZAB - 59Yâ eyyuhen nebîyyu kul li
ezvâcike ve benâtike ve nisâil mu’minîne yudnîne aleyhinne min
celâbîbihinn(celâbîbihinne), zâlike ednâ en yu’refne fe lâ
yu’zeyn(yu’zeyne) ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen).


Ey Nebî (Peygamber)! Zevcelerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına
(mü'min kadınlara) söyle, cilbablarına sarınsınlar (örtünsünler). Bu,
onların (cariye olmadıklarının, hür ve iffetli kadın olduklarının)
bilinmesi ve onlara eziyet edilmemesi için daha uygundur. Ve Allah,
Gafûr'dur (mağfiret eden), Rahîm'dir (Rahîm esmasıyla tecelli eden).

33 / AHZAB - 60Le in lem yentehil
munâfikûne vellezîne fî kulûbihim maradun vel murcifûne fîl medîneti le
nugriyenneke bihim summe lâ yucâvirûneke fîhâ illâ kalîlâ(kalîlen).


Eğer münafıklar ve kalplerinde maraz (hastalık) bulunanlar ve şehirde
yalan ve kötü haber yayanlar vazgeçmezlerse, elbette seni mutlaka
onlara saldırtırız. Sonra az bir (zaman) hariç, orada sana komşu
olamazlar (orada kalamazlar).

33 / AHZAB - 61Mel’ûnîn(mel’ûnîne), eyne mâ sukıfû uhızû ve kuttılû taktîlâ(taktîlen).

Melunlar (lânete uğramış olanlar) nerede bulunursa yakalanırlar. Ve şiddetle (öldürüldükçe) öldürülürler.

33 / AHZAB - 62Sunnetallâhi fîllezîne halev min kabl(kablu), ve len tecide li sunnetillâhi tebdîlâ(tebdîlen).

Daha önce geçmiş olanlar hakkında (da), Allah'ın sünneti (kanunu) budur. Ve Allah'ın sünnetinde asla bir değişiklik bulamazsın.

33 / AHZAB - 63Yes’eluken nâsu anis sâah(sâati), kul innemâ ilmuhâ indallâh(indallâhi), ve mâ yudrîke lealles sâate tekûnu karîbâ(karîben).
İnsanlar
sana o saati (kıyâmeti) soruyorlar. De ki: "Onun ilmi sadece Allah'ın
indindedir." Ve sana bildirilmedi. Belki de o saat yaklaşmış olabilir.

33 / AHZAB - 64İnnallâhe leanel kâfirîne ve eadde lehum saîrâ(saîren).

Muhakkak ki Allah, kâfirleri lânetledi. Onlar için alevli ateşi (cehennemi) hazırladı.

33 / AHZAB - 65Hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), lâ yecidûne veliyyen ve lâ nasîrâ(nasîren).

Orada ebediyyen kalıcılardır (kalacak olanlardır). (Orada) bir dost ve bir yardımcı bulamazlar.

33 / AHZAB - 66Yevme tukallebu vucûhuhum fîn nâri yekûlûne yâ leytenâ eta’nâllâhe ve eta’ner resûlâ(resûlen).
Onların
yüzlerinin, ateşin içinde (bir taraftan bir tarafa) çevrileceği gün:
"Keşke biz Allah'a ve Resûl'e itaat etseydik." diyecekler.

33 / AHZAB - 67Ve kâlû rabbenâ innâ ata’nâ sâdetenâ ve kuberâenâ fe edallûnes sebîl(sebîlâ).
Ve
cehennemde olanlar derler ki: "Yarabbi, muhakkak ki biz, sâdatlarımıza
(dînde ileri gidenlerimize) ve küberamıza (büyüklerimize) itaat ettik.
Ve böylece Senin yolundan (Sıratı Mustakîmi'nden) saptık."

33 / AHZAB - 68Rabbenâ âtihim dı’feyni minel azâbi vel anhum la’nen kebîrâ(kebîren).

Rabbimiz, onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle lânetle.

33 / AHZAB - 69Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tekûnû kellezîne âzev mûsâ fe berreehullâhu mimmâ kâlû, ve kâne indallâhi vecîhâ(vecîhen).

Ey âmenû
olanlar, Musa (A.S)'a eziyet edenler gibi olmayın! Ve Allah, onu (Musa
(A.S)'ı), onların söyledikleri şeylerden berî kıldı (temize çıkardı).
Ve o, Allah'ın katında vecihti (yüzü aktı, şerefliydi).

33 / AHZAB - 70Yâ eyyuhellezîne âmenûttekullâhe ve kûlû kavlen sedîdâ(sedîden).

Ey âmenû olanlar, Allah'a karşı takva sahibi olun ve sedîd (doğru) söz söyleyin!

33 / AHZAB - 71Yuslıh lekum a’mâlekum ve yagfir lekum zunûbekum, ve men yutıillâhe ve resûlehu fe kad fâze fevzen azîmâ(azîmen).
(Böylece)
sizin için amellerinizi ıslâh etsin (salih amele çevirsin).
Günahlarınızı mağfiret etsin (sevaba çevirsin). Ve kim, Allah'a ve
O'nun Resûl'üne itaat ederse, o taktirde fevzül azîm (en büyük mükâfat)
ile kurtulmuş olur.

33 / AHZAB - 72İnnâ aradnel emânete ales
semâvâti vel ardı vel cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ
ve hamelehal insân(insânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ(cehûlen).


Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk,
teklif ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan
onu yüklendi. Muhakkak ki o (nefs), çok zalimdir, çok cahildir.

33 / AHZAB - 73Li yuazziballâhul munâfikîne
vel munâfikâti vel muşrikîne vel muşrikâti ve yetûballâhu alel
mu’minîne vel mu’minât(mu’minâti), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen).


(Bu), Allah'ın münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri
ve müşrik kadınları azaplandırması ve mü'min erkeklerin ve mü'min
kadınların tövbelerini kabul etmesi içindir. Allah Gafûr'dur (mağfiret
eden, günahları sevaba çeviren), Rahîm'dir (Rahîm esması ile tecelli
eden).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
AHZAB Suresi Meali
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» A'RAF Suresi Meali
» SAF Suresi Meali
» RUM Suresi Meali

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ForumYok Hayat :: İslam :: Ayetler ve Hadisler-
Buraya geçin: