www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 FURKAN Suresi Meali

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

FURKAN Suresi Meali Empty
MesajKonu: FURKAN Suresi Meali   FURKAN Suresi Meali Icon_minitimePaz Nis. 26, 2009 6:44 pm

Bismillâhirrahmânirrahîm





25 / FURKAN - 1Tebârekellezî nezzelel furkâne alâ abdihî li yekûne lil âlemîne nezîrâ(nezîren).

Âlemlere uyarıcı olması için kuluna Furkan'ı indiren (Allah), mübarek'tir.

25 / FURKAN - 2Ellezî lehu mulkus semâvâti
vel ardı ve lem yettehız veleden ve lem yekûn lehu şerîkun fîl mulki ve
halaka kulle şey’in fe kadderahu takdîrâ(takdîren).


O (Allah) ki; göklerin ve yeryüzünün mülkü, O'nundur. Ve O, çocuk
edinmemiştir. Mülkte, O'nun şeriki (ortağı) olmamıştır. Ve herşeyi, O
yarattı sonra da onların kaderini takdir etti.

25 / FURKAN - 3Vettehazû min dûnihî
âliheten lâ yahlukûne şey’en ve hum yuhlekûne ve lâ yemlikûne li
enfusihim darran ve lâ nef’an ve lâ yemlikûne mevten ve lâ hayâten ve
lâ nuşûrâ(nuşûren).


Ve hiçbir şey yaratamayan ve kendileri yaratılmış olan, kendilerine fayda ve zarar vermeye malik olmayan, O'ndan (Allah'tan) başka ilâhlar edindiler. Ve (onlar), öldürmeye, hayat vermeye ve nuşura (yeniden diriltmeye) malik değillerdir.

25 / FURKAN - 4Ve kâlellezîne keferû in hâzâ illâ ifkunifterâhu ve eânehu aleyhi kavmun âharûn(âharûne), fe kad câû zulmen ve zûrâ(zûran).

Ve kâfirler: “Bu (Kur'ân), sadece onun uydurduğu bir yalandır. Ona bu
konuda diğer kavimler de yardım etti.” dediler. Böylece onlar, bâtılla
ve zulümle gelmiş oldular.

25 / FURKAN - 5Ve kâlû esâtîrul evvelînektetebehâ fe hiye tumlâ aleyhi bukreten ve asîlâ(asîlen).

Ve “O (Kur'ân), O'nun (önceden) yazdırdığı ve sabah akşam ona okunan evvelkilerin efsaneleridir.” dediler.

25 / FURKAN - 6Kul enzelehullezî ya’lemus sırre fîs semâvâti vel ard(ardı), innehu kâne gafûran rahîmâ(rahîmen).
De
ki: “O'nu, göklerin ve yeryüzünün sırrını bilen indirdi. Muhakkak ki O,
Gafur'dur (mağfiret edendir), Rahîm'dir (Rahîm esmasıyla tecelli
edendir).”

25 / FURKAN - 7Ve kâlû mâli hâzer resûli
ye’kulit taâme ve yemşî fîl esvâk(esvâkı), lev lâ unzile ileyhi melekun
fe yekûne meahu nezîrâ(nezîren).


Ve dediler ki: “Bu nasıl resûl ki, yemek yiyor ve çarşılarda dolaşıyor.
Ona bir melek indirilseydi olmaz mıydı? Böylece onunla beraber uyarıcı
olurdu.”

25 / FURKAN - 8Ev yulkâ ileyhi kenzun ev tekûnu lehu cennetunye’kulu minhâ, ve kâlez zâlimûne in tettebiûne illâ raculen meshûrâ(meshûran).
Veya
ona, (gökten) bir hazine atılsaydı (verilseydi) veya ondan
(ürünlerinden) yiyeceği bir bahçesi olsaydı. Ve zalimler: “Siz ancak,
sihir yapılmış (büyülenmiş) bir adama tâbî oluyorsunuz.” dediler.

25 / FURKAN - 9Unzur keyfe darabû lekel emsâle fe dallû fe lâ yestetîûne sebîlâ(sebîlen).

Bak! Sana nasıl örnekler verdiler (sana ne kötü şeyler yakıştırdılar). Böylece dalâlette kaldılar. Artık sebîle (Allah'ın yoluna ulaşmaya) güçleri yetmez.

25 / FURKAN - 10Tebârekellezî in şâe ceale leke hayren min zâlike cennâtin tecrî min tahtihel enhâru ve yec’al leke kusûrâ(kusûran).
(Allah)
mübarek'tir ki O, eğer dilerse sana bunlardan daha hayırlı (daha güzel)
olan, altından nehirler akan bahçeler verir ve senin için köşkler
yapar.

25 / FURKAN - 11Bel kezzebû bis sâati ve a’tednâ li men kezzebe bis sâati saîrâ(saîren).
Hayır,
onlar o saati (kıyâmeti) yalanladılar. Ve Biz, o saati tekzip edenlere
(yalanlayanlara), alevli ateş (cehennem) hazırladık.

25 / FURKAN - 12İzâ raethum min mekânin baîdin semiû lehâ tegayyuzan ve zefîrâ(zefîran).

(Cehennem), onları uzaktan gördüğü zaman onun öfkesini ve uğultusunu işittiler.

25 / FURKAN - 13Ve izâ ulkû minhâ mekânen dayyıkan mukarrenîne deav hunâlike subûrâ(subûran).

Ve birbirine bağlanmış olarak oradan, dar sıkışık bir yere atıldıkları zaman orada helâk (yok) olmayı istediler.

25 / FURKAN - 14Lâ ted’ûl yevme subûran vâhıden ved’û subûran kesîrâ(kesîren).

Bugün helâk (yok) olmayı bir defa istemeyin, defalarca isteyin.

25 / FURKAN - 15Kul e zâlike hayrun em cennetul huldilletî vuidel muttekûn(muttekûne), kânet lehum cezâen ve masîrâ(masîren).
De
ki: “Bu mu daha hayırlıdır, yoksa muttakilere (takva sahiplerine)
vaadedilen, onlar için bir ceza (mükâfat) ve dönüş yeri olan ebedî
cennet mi?”

25 / FURKAN - 16Lehum fîhâ mâ yeşâûne hâlidîn(hâlidîne), kâne alâ rabbike va’den mes’ûlâ(mes’ûlen).
Orada
onlar için, diledikleri herşey ebedî olarak vardır. (Bu), Rabbinin
üzerine olan (yüklendiği, aldığı) ve ondan istenen bir vaaddir.

25 / FURKAN - 17Ve yevme yahşuruhum ve mâ ya’budûne min dûnillâhi fe yekûlu e entum adleltum ibâdî hâulâi em hum dallûs sebîl(sebîle).
Ve
o gün, onları ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri haşredecek
(toplayacak) sonra da onlara şöyle diyecek: “Bu kullarımı, siz mi dalâlete düşürdünüz yoksa onlar mı dalâlet yolunda kaldılar?”

25 / FURKAN - 18Kâlû subhâneke mâ kâne
yenbegî lenâ en nettehıze min dûnike min evliyâe ve lâkin metta’tehum
ve âbâehum hattâ nesûz zikre, ve kânû kavmen bûra(bûren).


(Putlar) dediler ki: “Sen Sübhan'sın (münezzehsin), Senden başka
dostlar edinmemiz bize yakışmaz. Fakat Sen, onları ve onların
babalarını metalandırdın. (Bu sebeple) öyle ki zikri unuttular ve
helâkı hakeden bir kavim oldular.”

25 / FURKAN - 19Fe kad kezzebûkum bimâ
tekûlûne fe mâ testetîûne sarfan ve lâ nasrâ(nasran), ve men yazlım
minkum nuzıkhu azâben kebîrâ(kebîren).


İşte böylece (Allah'tan başka taptıklarınız), söylediklerinizden dolayı
sizi yalanladılar. Artık (azabı) uzaklaştırmaya ve yardım almaya
muktedir olamazsınız. Ve sizden kim zulmederse ona büyük azap
tattırırız.

25 / FURKAN - 20Ve mâ erselnâ kableke minel
murselîne illâ innehum le ye’kulûnet taâme ve yemşûne fîl esvâkı ve
cealnâ ba’dakum li ba’dın fitneten(fitneten), e tasbirûn(tasbirûne), ve
kâne rabbuke basîrâ(basîren).


Ve senden önce (de), gerçekten yemek yiyen ve çarşılarda dolaşan
resûllerden başka (farklı bir) resûl göndermedik. Ve sizin bir
kısmınızı bir kısmınıza “sabrediyor musunuz” diye fitne (imtihan)
kıldık. Ve Rabbin, en iyi görendir.

25 / FURKAN - 21Ve kâlellezîne lâ yercûne
likâenâ lev lâ unzile aleynel melâiketu ev nerâ rabbenâ, lekad
istekberû fî enfusihim ve atev utuvven kebîrâ(kebîren).


Ve Bize mülâki olmayı (ulaşmayı) dilemeyenler: “Bize de melekler
indirilmesi veya Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?” dediler. Andolsun
ki onlar, kendi nefslerinde kibirlendiler ve büyük taşkınlık ederek
haddi aştılar.

25 / FURKAN - 22Yevme yerevnel melâikete lâ buşrâ yevme izin lil mucrimîne ve yekûlûne hicran mahcûrâ(mahcûren).
O
gün melekleri görecekler, izin günü mücrimlere müjde yoktur. Ve
(melekler onlara): “(Size müjde) yasak edilerek haram kılınmıştır.”
diyecekler.

25 / FURKAN - 23Ve kadimnâ ilâ mâ amilû min amelin fe cealnâhu hebâen mensûrâ(mensûran).
Ve
onların yaptığı amellerin önüne geçtik (amellerini boşa çıkardık).
Böylece onu (onların amellerini), savrulmuş toz zerresi kıldık
(değersiz kıldık).

25 / FURKAN - 24Ashâbul cenneti yevme izin hayrun mustekarran ve ahsenu makîlâ(makîlen).

İzin günü cennet ehlinin kalacağı yer, en hayırlı ve en güzel dinlenme yeridir.

25 / FURKAN - 25Ve yevme teşakkakus semâu bil gamâmi ve nuzzilel melâiketu tenzîlâ(tenzîlen).

Ve semanın bulutlarla yarıldığı gün, melekler sıra ile indirildi.

25 / FURKAN - 26El mulku yevmeizinil hakku lir rahmân(rahmâni), ve kâne yevmen alel kâfirîne asîrâ(asîran).

Mülk, izin günü Rahmân için haktır ve o gün kâfirler için zor bir gündür.

25 / FURKAN - 27Ve yevme yeadduz zâlimu alâ yedeyhi yekûlu yâ leytenîttehaztu mear resûli sebîlâ(sebîlen).

Ve o gün, zalim ellerini ısırır: “Keşke resûlle beraber (Allah'a giden) bir yol ittihaz etseydim.” der.

25 / FURKAN - 28Yâ veyletâ leytenî lem ettehız fulânen halîlâ(halîlen).

Yazıklar olsun, keşke ben filanı (o kişiyi) dost edinmeseydim.

25 / FURKAN - 29Lekad edallenî aniz zikri ba’de iz câenî, ve kâneş şeytânu lil insâni hazûlâ(hazûlen).

Andolsun ki; bana zikir (Kur'ân'daki ilim) geldikten sonra beni zikirden saptırdı ve şeytan, insana yardımı engelleyendir.

25 / FURKAN - 30Ve kâler resûlu yâ rabbi inne kavmîttehazû hâzel kur’âne mehcûrâ(mehcûran).

Ve resûl: “Ey Rabbim! Muhakkak ki benim kavmim, bu Kur'ân'dan ayrıldı (Kur'ân'ı terketti).” dedi.

25 / FURKAN - 31Ve kezâlike cealnâ li kulli nebiyyin aduvven minel mucrimîn(mucrimîne), ve kefâ bi rabbike hâdiyen ve nasîrâ(nasîran).

Ve işte böylece nebîlerin hepsine mücrimlerden düşman kıldık. Ve senin Rabbin, hidayete erdiren ve yardımcı olarak kâfidir.

25 / FURKAN - 32Ve kâlellezîne keferû lev lâ
nuzzile aleyhil kur’ânu, cumleten vâhideh(vâhideten), kezâlike li
nusebbite bihî fuâdeke ve rettelnâhu tertîlâ(tertîlen).


Ve kâfirler: “Kur'ân ona, bir defada bütün (toplu) olarak indirilmeli
değil miydi?” dediler. İşte bu, O'nu (Kur'ân'ı) senin idrakine tesbit
etmemiz (sabitlememiz) içindir. Ve O'nu, kısım kısım tertipleyerek
beyan ettik (okuduk).

25 / FURKAN - 33Ve lâ ye’tûneke bi meselin illâ ci’nâke bil hakkı ve ahsene tefsîrâ(tefsîren).

Ve sana hak ile ve en güzel (ahsen) tefsir ile ulaştırdığımızdan (meselelerden) başka bir meseleyi sana getirmediler.

25 / FURKAN - 34Ellezîne yuhşerûne alâ vucûhihim ilâ cehenneme ulâike şerrun mekânen ve edallu sebîlâ(sebîlen).
Cehenneme
yüzleri üstü haşredilenler (toplananlar), işte onlar, gideceği mekânı
şerrli olanlar ve sebîlden sapanlar (dalâlette kalanlar)dır.

25 / FURKAN - 35Ve lekad âteynâ mûsel kitâbe ve cealnâ meahû ehâhu hârûne vezîrâ(vezîren).

Ve andolsun ki Musa (A.S)'a Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik. Ve onunla beraber kardeşi Harun'u, (ona) vezir (yardımcı) kıldık.

25 / FURKAN - 36Fe kulnazhebâ ilel kavmillezîne kezzebû bi âyâtinâ, fe demmernâhum tedmîrâ(tedmîren).

Bundan sonra “Âyetlerimizi yalanlayan kavme gidin!” dedik. Sonra da onları helâk ederek, yok ettik.

25 / FURKAN - 37Ve kavme nûhın lemmâ
kezzebûr rusule agraknâhum ve cealnâhum lin nâsi âyeh(âyeten), ve
a’tednâ liz zâlimîne azâben elîmâ(elîmen).


Ve Nuh (A.S)'ın kavmi, resûlleri tekzip ettiği (yalanladığı) zaman
onları (suda) boğduk. Ve onları, insanlara âyet (ibret) kıldık. Ve
zalimler için elîm azap hazırladık.

25 / FURKAN - 38Ve âden ve semûdâ ve ashâber ressi ve kurûnen beyne zâlike kesîrâ(kesîren).
Ve
Ad ve Semud kavmini ve Ress ashabını (Hz. Şuayb'ın kavmini) ve bunların
arasındaki (sürede yaşayan) birçok nesilleri (helâk ettik).

25 / FURKAN - 39Ve kullen darabnâ lehul emsâle ve kullen tebbernâ tetbîrâ(tetbîren).

Ve onların hepsine, misaller verdik ve hepsini mahvederek, helâk ettik.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

FURKAN Suresi Meali Empty
MesajKonu: Geri: FURKAN Suresi Meali   FURKAN Suresi Meali Icon_minitimePaz Nis. 26, 2009 6:44 pm

25 / FURKAN - 40Ve lekad atev alel karyetilletî umtırat mataras sev’(sev’ı), e fe lem yekûnû yerevnehâ, bel kânû lâ yercûne nuşûrâ(nuşûren).

Ve andolsun ki onlar, felâket yağmuru yağdırılmış olan kasabaya
geldiler. Onu görmediler mi? Hayır, onlar yeniden dirilmeyi ümit
etmiyorlardı.

25 / FURKAN - 41Ve iza reavke in yettehızûneke illâ huzuvâ(huzuven), e hâzellezî beasallâhu resûlâ(resûlen).

Ve seni gördükleri zaman: “Allah'ın resûl olarak gönderdiği bu mu?” (diyerek), seni ancak alay konusu edinirler.

25 / FURKAN - 42İn kâde le yudıllunâ an âlihetinâ lev lâ en sabernâ aleyhâ, ve sevfe ya’lemûne hîne yerevnel azâbe men edallu sebîlâ(sebîlen).
“Ona
sabretmemiş olsaydık, gerçekten, neredeyse bizi ilâhlarımızdan
saptırıyordu.” Azabı gördükleri zaman kimin yoldan daha çok saptığını
öğrenecekler.

25 / FURKAN - 43E raeyte menittehaze ilâhehu hevâh(hevâhu), e fe ente tekûnu aleyhi vekîlâ(vekîlen).

Hevasını ilâh edinen kişiyi gördün mü? Yoksa sen mi ona vekil olacaksın?

25 / FURKAN - 44Em tahsebu enne ekserehum yesmeûne ev ya’kılûn(ya’kılûne), in hum illâ kel en’âmi bel hum edallu sebîlâ(sebîlen).
Yoksa
onların çoğunun, işittiğini veya (böylece) akıl ettiğini mi sanıyorsun?
Onlar sadece hayvanlar gibidir. Hayır, onlar sebîlden (yoldan) daha çok
sapanlardır.

25 / FURKAN - 45E lem tere ilâ rabbike keyfe
meddez zıll(zılle), ve lev şâe le cealehu sâkinâ(sâkinen), summe
cealneş şemse aleyhi delîlâ(delîlen).


Görmedin mi Rabbin gölgeyi nasıl uzattı? Eğer dileseydi elbette onu,
sakin (sabit) kılardı. Sonra da Güneş'i ona (gölgeye) delil (yol
gösteren) kıldı.

25 / FURKAN - 46Summe kabadnâhu ileynâ kabdan yesîrâ(yesîren).

Sonra da onu yavaş yavaş kısaltarak, Bize (Kendimize) çektik.

25 / FURKAN - 47Ve huvellezî ceale lekumul leyle libâsen ven nevme subâten ve cealen nehâre nuşûrâ(nuşûren).

Ve geceyi, size libas (örtü) yapan ve uykuyu dinlenme zamanı kılan, O'dur. Ve gündüzü (de) yayılma (çalışma) zamanı yaptı.

25 / FURKAN - 48Ve huvellezî erseler riyâha buşren beyne yedey rahmetih(rahmetihî), ve enzelnâ mines semâi mâen tahûrâ(tahûran).

Ve rüzgârı, müjdeleyici olarak rahmetinin önünde gönderen, O'dur. Ve Biz, semadan tertemiz su indirdik.

25 / FURKAN - 49Li nuhyiye bihî beldeten meyten ve nuskıyehu mimmâ halaknâ en’âmen ve enâsiyye kesîrâ(kesîren).

(Bu), onunla ölü beldeyi canlandırmamız ve yarattığımız hayvanlardan ve insanlardan çoğunu sulamamız içindir.

25 / FURKAN - 50Ve lekad sarrafnâhu beynehum li yezzekkerû fe ebâ ekserun nâsi illâ kufûrâ(kufûran).
Ve
andolsun ki tezekkür etmeleri için onu (suyu, rahmet, fazl ve
salâvâtı), onların aralarında paylaştırdık (açıkladık). Fakat
insanların çoğu sadece inkâr ederek, direndiler.

25 / FURKAN - 51Ve lev şi’nâ le beasnâ fî kulli karyetin nezîrâ(nezîren).

Eğer dileseydik, elbette bütün kasabalara da nezir (uyarıcı) gönderirdik.

25 / FURKAN - 52Fe lâ tutııl kâfirîne ve câhidhum bihî cihâden kebîrâ(kebîren).

Artık kâfirlere itaat etme ve O'nunla (Bu Kur'ân ile), onlarla büyük cihadla savaş!

25 / FURKAN - 53Ve huvellezî meracel
bahreyni hâzâ azbun furâtun ve hâzâ milhun ucâc(ucâcun), ve ceale
beynehumâ, berzehan ve hıcran mahcûrâ(mahcûran).


Ve iki denizi serbest bırakan O'dur; biri lezzetli ve tatlı, diğeri
tuzlu ve acı. İkisinin arasına berzah (engel) kıldı. (Böylece onları)
engelleyerek (birbirine karışmalarına) mani oldu.

25 / FURKAN - 54Ve huvellezî halaka minel mâi beşeren fe cealehû neseben ve sıhrâ(sıhran), ve kâne rabbuke kadîrâ(kadîren).
Ve
sudan beşeri (insanı) yaratan, O'dur. Sonra ona neseb ve sıhriyyet
kıldı (verdi). Ve senin Rabbin Kaadir'dir (herşeye gücü yeten).

25 / FURKAN - 55Ve ya’budûne min dûnillâhi mâ lâ yenfeuhum ve lâ yadurruhum, ve kânel kâfiru alâ rabbihî zahîrâ(zahîran).

Ve onlara fayda ve zarar vermeyen Allah'tan başka şeylere tapıyorlar. Ve kâfir, Rabbine (karşı) zahir oldu (şeytana arka çıktı).

25 / FURKAN - 56Ve mâ erselnâke illâ mubeşşiren ve nezîrâ(nezîren).

Ve Biz, seni sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

25 / FURKAN - 57Kul mâ es’elukum aleyhi min ecrin illâ men şâe en yettehıze ilâ rabbihî sebîlâ(sebîlen).
De
ki: “Ben sizden onun için (tebliğ için) dileyen kimsenin, Rabbine
ulaştıran bir yol edinmesinden başka bir ecir (karşılık) istemiyorum.”

25 / FURKAN - 58Ve tevekkel alel hayyillezî lâ yemûtu ve sebbih bi hamdih(hamdihî), ve kefâ bihî bi zunûbi ibâdihî habîrâ(habîren).
Ve
ölümsüz olup, daima hayy (hayatta) olana (Allah'a) tevekkül et (güven
ve O'nu vekil tayin et). Ve O'nu, hamd ile tesbih et. Ve kullarının
günahlarından haberdar olması, O'na kâfidir.

25 / FURKAN - 59Ellezî halakas semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ fî sitteti eyyâmin summestevâ alel arşir rahmânu fes’el bihî habîrâ(habîren).
Gökleri
ve arzı (yeryüzünü) ve ikisi arasındakileri altı günde yaratan O'dur.
Sonra Rahmân arşa istiva etti. Öyleyse onu, bundan haberdar olana
(Cebrail A.S'a) sor.

25 / FURKAN - 60Ve izâ kîle lehumuscudû lir rahmâni kâlû ve mer rahmânu e nescudu li mâ te’murunâ ve zâdehum nufûrâ(nufûren). (SECDE ÂYETİ)
Ve
onlara “Rahmân'a secde edin!” dendiği zaman: “Rahmân nedir? Senin bize
emrettiğin şeye mi secde edeceğiz?” dediler. Ve (bu emir sadece)
onların nefretlerini artırdı.

25 / FURKAN - 61Tebârekellezî ceale fîs semâi burûcen ve ceale fîhâ sirâcen ve kameren munîrâ(munîren).

Gökte burçlar kılan O (Allah), mübarek'tir (şanı yüce). Ve orada Ay'ı, aydınlatıcı bir kandil kıldı.

25 / FURKAN - 62Ve huvellezî cealel leyle ven nehâre hılfeten li men erâde en yezzekkere ev erâde şukûrâ(şukûren).

Ve tezekkür etmek veya şükretmek isteyenler için gece ve gündüzü karşılıklı ardarda kılan (birbirini takip ettiren), O'dur.

25 / FURKAN - 63Ve ibâdur rahmânillezîne yemşûne alel ardı hevnen ve izâ hâtabehumul câhilûne kâlû selâmâ(selâmen).

Ve Rahmân'ın kulları yeryüzünde tevazuyla yürür. Ve onlara cahiller hitap ettiği (lâf attığı) zaman “selâm” derler.

25 / FURKAN - 64Vellezîne yebîtûne li rabbihim succeden ve kıyâmâ(kıyâmen).

Ve onlar, geceyi Rab'lerine secde ve kıyam ederek (ayakta durarak) geçirirler.

25 / FURKAN - 65Vellezîne yekûlûne rabbenasrif annâ azâbe cehenneme inne azâbehâ kâne garâmâ(garâmen).

Ve onlar: “Rabbimiz cehennem azabını bizden uzaklaştır. Muhakkak ki onun azabı daimî helâk edicidir.” derler.

25 / FURKAN - 66İnnehâ sâet mustekarren ve mukâmâ(mukâmen).

Muhakkak ki o, kötü bir karargâh, kötü bir ikâmet yeridir.

25 / FURKAN - 67Vellezîne izâ enfekû lem yusrifû ve lem yakturû ve kâne beyne zâlike kavâmâ(kavâmen).

Ve onlar, infâk ettikleri zaman israf etmezler ve kısmazlar (cimrilik etmezler). Ve bu ikisi arasında orta bir yol tutarlar.

25 / FURKAN - 68Vellezîne lâ yed’ûne
meallâhi ilâhen âhara ve lâ yaktulûnen nefselletî harremallâhu illâ bil
hakkı ve lâ yeznûn(yeznûne), ve men yef’al zâlike yelka esâmâ(esâmen).


Ve onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha tapmazlar. Allah'ın
(öldürülmesini) haram kıldığı kişiyi haklı olmadıkça öldürmezler ve
zina yapmazlar. Ve kim bunları yaparsa günah cezasıyla karşılaşır.

25 / FURKAN - 69Yudâaf lehul azâbu yevmel kıyâmeti ve yahlud fîhî muhânâ(muhânen).

Kıyâmet günü onun azabı kat kat artar. Ve orada alçaltılmış olarak ebediyyen kalır.

25 / FURKAN - 70İllâ men tâbe ve âmene ve
amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim
hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen).


Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp,
îmânı artan) mü'min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o
taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata
(sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur'dur (günahları sevaba çevirendir),
Rahîm'dir (rahmet gönderendir).

25 / FURKAN - 71Ve men tâbe ve amile sâlihan fe innehu yetûbu ilallâhi metâbâ(metâben).
Ve
kim (mürşidi önünde) tövbe eder ve salih amel (nefs tezkiyesi) işlerse,
o taktirde muhakkak ki o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah'a ulaşır
(hayattayken ruhu Allah'a ulaşır).

25 / FURKAN - 72Vellezîne lâ yeşhedûnez zûra ve izâ merrû bil lagvi merrû kirâmâ(kirâmen).

Ve onlar yalancı şahitlik yapmazlar. Ve boş sözle karşılaştıkları zaman vakarla (kerim olarak) geçip giderler.

25 / FURKAN - 73Vellezîne izâ zukkirû bi âyâti rabbihim lem yahırrû aleyhâ summen ve umyânen(umyânen).

Ve onlara, Rab'lerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman onlara (âyetlere) karşı kör ve sağır olmazlar.

25 / FURKAN - 74Vellezîne yekûlûne rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zurriyyâtinâ kurrete a’yunin vec’alnâ lil muttekîne imâmâ(imâmen).
Ve
onlar: “Rabbimiz, eşlerimizden ve zürriyyetimizden bize göz aydınlığı
bağışla ve bizi muttakilere (takva sahiplerine) imam kıl.” derler.

25 / FURKAN - 75Ulâike yuczevnel gurfete bi mâ saberû ve yulekkavne fîhâ tahiyyeten ve selâmâ(selâmen).
İşte
onlar, sabırlarından dolayı, (cennette) yüksek makamlarla
mükâfatlandırılırlar. Ve orada tahiyyet (selâmet dilekleriyle) ve
selâmla karşılanırlar.

25 / FURKAN - 76Hâlidîne fîhâ, hasunet mustekarren ve mukâmâ(mukâmen).

Orada ebedî kalıcılardır. Ne güzel bir karargâh ve ne güzel ikâmet yeridir.

25 / FURKAN - 77Kul mâ ya’beu bikum rabbî lev lâ duâukum, fe kad kezzebtum fe sevfe yekûnu lizâmâ(lizâmen).

(Onlara): “Rabbim, dualarınız olmasa size değer vermez. Oysa siz yalanlamıştınız. Fakat (azap) kaçınılmaz olacak.” de.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
FURKAN Suresi Meali
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Tin Suresi Meali
» A'RAF Suresi Meali
» SAF Suresi Meali

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ForumYok Hayat :: İslam :: Ayetler ve Hadisler-
Buraya geçin: