81-104 ARASI3, COŞKU VE HEYECANı DILE GETIREN METINLER (ŞiiR) VE MENSUR ŞiiR Hazırlıkı. Verilen dörtlük bir resimle ifade edilebilir. Verilen dörtlükte
yapılan betim*lemeler, okuyucunun zihninde canlanan bir görüntüye
sahiptir. Bu nedenle Servet*i Fünün Döneminde "resim gibi şiir yazma"
anlayışı oldukça hakimdir.
2. Bir dönemde yazılan şiirlerin kendilerinden önceki dönemlere ait
şiir şekille*rinden farklı olması, birtakım yeni. edebi türlerin şiire
girdiğinin bir göstergesidir .
İnceleme1.Şiirin ritmi aruz ölçüsüyle sağlanmıştır. Ayrıca şiirdeki ses
benzerlikleriyle de ahenge yardımcı bir söyleyiş oluşturulmuştur.
2. Verilen bendin söyleyişine dikkat edilirse, şiirin başlığında olduğu
gibi yağ*murun yağış sesi ve ritmi verilmeye çalışılmıştır.
3. Şiir başta ve sonda birer bent ve arada beyitlerin yer aldığı bir
yapıya sahip*tir. Tevfik Fikret bu şiirinde klasik divan şiiri
kalıplarını kırmış, söyleyiş ile tema arasında bir yapı meydana
getirmiştir.
4. a Şiirdeki bentler ve beyitler şiirin birimleridir. Birimlerde
günümüz Türkçesiyle kısmında da verildiği gibi yağmurun yağışı ve
yağmur yaşarken şai*rin izlenimleri dile getirilmiştir .
. b. Birimlerde anlatılanlar şiirin temasını farklı yönlerden işleyerek bir bü*tün oluşturmaktadır.
5. a Şiirin başında ve sonunda bent,Lida Dai Dai Hua Jiao Nang bentler
arasında ise beyitlerin kullanıl*ması, yağmurun yağışı da düşünülürse,
önce hafiften başlayan (ı.bent), daha son*ra hızlanan (beyitler) ve
yine bitmeden önce yavaşlayan (sonuncu bent) yağmur sahnesi
canlandınlmaya çalışılmıştır.
b. Şiirin yapısıyla temasıarasındaki ilişkiyi resmediniz.
1.ETKiNLIK ı. Grup: Ahmet Muhip Dıranas'ın Yağmur adlı
şiirinin teması, Fikret'in şiirin*de olduğu gibi "yağmur"dur. Tema
şairin duyuşuna göre anlatılmıştır.
2. Grup: Hay-Kay, Japon şiirine ait özel bir nazım şeklidir. İşlenen tema ise yi*ne yağmurdur.
Bu durum temanın evrensel bir özellik taşıdığını gösterir.
6. Şiirin temasıyla devrin siyasi ve sosyal gerçekliğiyle bir ili~kisi
yoktur. Çün*kü Servet-i Fünun sanatçıları toplumsal konu ve sorunlardan
uzak durmuş, birey*sel kanunlara yönelmişlerdir.
7. Tanzimat Dönemi sanatçılarında görülen toplumsal sorumluluk duygusu,
Servet-i Fünun sanatçılarında yoktur. Bu nedenle işlenen temalar
Tanzimat Döne*minde toplumsal, Servet-i Fünun Dönemlerinde bireyseldir.
2.ETKINLIK Teması yağmur olan bir yazı yazınız.
8. Verilen beyitlerde doğal dil, şiİr dilinin birtakım benzetme, mecaz
ve sanatla*rıyla kullanılmıştır. Bu durum beyitlerde şiir dilinin ağır
bastığını göstermektedir. 9. Şiirdeki bentler ile iki, dört, altı, yedi
ve sekizinci beyitlerde anjambman var*dır. Bu durum şiir dilinin nesir
(düz yazı) diline yaklaştığını gösterir.
10. Yağmur şiirinde anlatılanlar, Servet-i Fünun sanatçılarının resim
gibi şiir yazma anlayışlarına uygun olduğu için resimle ifade
edilebilir. Şiir bu yönüyle parnasizm akımına uymaktadır. Şiirin her
birimi birer sahne niteliği taşıdığı için şiirin tamamı parnasizm
akımına örnektir.
PARNASİZM Fransa'da şiir türünde ortaya çıkmış bir akımdır. Şiirdeki gerçekçilik
diyebile*ceğimiz pamasizm, bir anlamda realizmle natüralizmin şiirdeki
sentezinden oluş*muştur. 1886'da "Pamas" adlı derginin yayınlanmasıyla
ortaya çıkmıştır (Pamas:
Mitolojide ilham perilerinin yaşadığına inanılan efsanevi dağın adı).
Pamasyenler şiiri salt biçim olarak görürler. Bu nedenle biçim
güzelliğini her şeyin üstünde tutarlar. Yine aynı nedenlerle ölçü ve
uyağa çok önem vermişler, ritmi ön plana çıkarmışlardır. Sözcüklerin
birarada kullanılmasından doğacak mü*ziği de şiir için gerekli
görmüşlerdir. Pamasizm, rom an tizm e tepki olarak doğdu*ğu için bu
akımda duygunun yerini düşünceler almış, pamasyenler şiirde ayrıntılı
ve nesnel betimlemelere yer vermişler, duygusallığı reddetmişlerdir.
Şiiri, ışık, gölge, renk ve çizgilerle sağlamayı düşünürler.
"Sanat, sanat içindir" görüşünde olan pamasyenler şiirde yarar değil, güzellik ararlar.
Tarihteki mutIu dönemlere duyulan özlem, yabancı ülkelerin manzara ve gele*nekleri işlenen konulardır.
Pamasyenler Eski Yunan ve Altın mitolojisine büyük hayranlık duyarlar.
Do*layısıyla ele alınan bazı konular klasisizmle benzerlikler taşır.
Başhca temsilcileri:
Th. Gautier
T.D. Banville François Coppee J.Maria de Heredia
SEMBOLİZM (SiMGECİLİK) 19.yüzyılın ikinci yarısında pamasizme tepki olarak ortaya çıkmış bir akımdır.
Pamasyenler insan duygularına, izlenimlere önem vermiyorlardı. Onlar
için önemli olan gerçekti, düşüncelerdi.Sembolistler bu anlayışa karşı
çıkmış, duygu*sallığa, insanın iç dünyasına yönelmişlerdir. Onlara göre
somut varlıklar, dış dün*ya ile insanın duyuları arasında köprü
kurmaya yarayan birer simgedir. Çünkü dış gerçek ancak insanın
algılayış biçimiyle var olur. Yani insan onu nasıl algılıyorsa öyle
değerlendirilir. Sembolistier, semboller aracılığıyla dış çevrenin
insan üze*rindeki etkilerini ve izlenimlerini anlatmışlardır.
Şiiri sessiz bir şarkı olarak tanımlamışlar ve müziği şiirin amacı
durumuna ge*tirmişlerdir. Onlara göre şiir düşüncelere değil duygulara
seslenmelidir; çünkü şi*ir bir şeyanlatmak için yazılmaz.
Şiirde anlam kapalı olmalıdır ve herkes kendince yorum
getirebilmelidir. Söz-cüğün anlam değerinden çok müzikal değeri
önemlidir. Anlam kapanıklığı ve farklı çağrışımlar yaratabilme amacı,
bol bol mecaz ve istiarelerin kullanılmasına yol açmış, dolayısıyla dil
de ağırlaşmıştır.
Gerçeklerden kaçma, hayale sığınma, çirkinlikleri hayal yardımıyla
güzelleş*tirme, bunlara bağlı olarak ortaya çıkan karamsarlık,
sembolizmin en belirgin özelliklerindendir.
Durgun sular, ay ışığı, alacakaranlık, tan ağartısı, perdede gezinen
gölgeler ve ölüm başlıca temalarıdır. Lirizm, bu anlayışın en önemli
ögesi durumundadır.
Pamasyenlerin genellikle "sone" nazım biçimini kullanmalarına karşın,
sem*bolist1er daha çok serbest nazım biçimlerine yönelmişlerdir.
Başhes temsilcileri.:
Baudelaire Rimbaud
Mallarme Verlaine Puşkin
1 ı. Yağmur şiirinde tabiat, yağmurun yağmaya başlaması, sokakların
durumu, gökyüzününaldığı haJ ile hayvanların hali göz önüne serilerek
anlatılmıştır.
12. Verilen mısradaki "yaslı şarkılar" (nevha-ger mağme-söz) ifadesi
gerçek anlamı dışında kullanılmıştır. Çünkü "yaslı" sözcüğü insan için
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kullanılırken bu dizede şarkı için kullanılmıştır.
Şiirde ayrıca "çekingen darbeler, ağlaşan seller, can çekişen
dalgalanmalar, so*ğuk gölge, sönen heyula, hayalet, solgun, tükenmiş
kadın, hazin kuşlar, ruhumun kulağı, soğuk bir sessizlik, heves dolu
damlalar" gibi birçok ifade gerçek anlamı dışında kullanılmıştır.
13. Verilen imgeler Tanzimat Döneminden farklı olarak Servet-i Fünun
şairle*rinin yeni ve eski kalıplarından çok farklı imge ve tamlama
bulma arzularının yan*sımasıdır.
14. a.
"muhteriz darbeler" ~ teşhis (kişiselleştirme)
"Sokaklarda seyl-abeler ağlaşır" ~ teşhis (kişiselleştirme)
"gfiş-ı ruhum" ~ teşhis
"sükun u tanin" ~ tezat
b. Söz sanatları Yağmur şiirinin ahengini ve söyleyişini yansıtmakta birer araç olarak kullanılmıştır.
15. Yağmur şiirindeki beyitler ile bentler divan şiiri ve Tanzimat
şiiri gelene*ğiyle ilişkilidir. Şiirde hem eski hem de yeni unsurlar
bir arada kullanılmıştır. Şi*irdeki tema, şairin duyuş ve gözlemlerini
yansıtacak şekilde işlenmiştir.
16. Yağmur şiiri bireysel duyguların dile getirildiği bir şiir olması
dolayısıyla döneminin sosyal şartlarından uzak bir şiirdir. Kültürel
anlamda ise ancak Servet*i Fünunun şiir anlayışıyla
ilişkilendirilebilir.
17. Yağmur şiirinde anlatılanların herkeste aynı duygu ve ruh halini
yansıtma*nı beklenemez. Şiirde anlatılanlar Fikret'in ruh halini
yansıtmaktadır. Bu durum, edebi eserlerin çok anlamlılığıyla ilgilidir.
18. Yağmur şiirindeki, yağmura atfedilen ifadeler ve yağmurun şairin
zihninde yarattıkları hayal unsurları, "yağmur"un kendisi ise bir
gerçeklik unsuru olarak yorumlanabilir.
19. Şiirde anlatılan olaylar, yaşananlar, şairin yani anlatıcının
gözlem, duygu ve ruh halini yanısıttığı için ona özeldir. Bu da olaylar
ile anlatıcı arasında sıkı bir ili*şiki olduğunun göstergesidir.
3.ETKINLIK Şiirin günümüz Türkçesi bölümünde verilen hali bir düz yazı metni gibi
düşü*nülürse, şiirdeki anlamın değil, ahengin, duygu halinin ve şiirin
okuyucu üzerin*deki etkisinin kaybolduğu görülmektedir.
20. Tevfik Fikret (24 Aralık 1867, İstanbul - 19 Ağustos 1915), 1888'de Galatasaray
Lisesi'ni bi*tirdi ve yine Galatasaray Lisesi'nde öğretmenlik
yapmıştır. Devlet dairelerinde memuriyet, okullarda öğretmenlik yaptı.
Okul yıllarında başladığı şiirle ilgilen*meyi sürdürdü.
Servet-i Fünun dergisinin çevresinde şekillenen topluluğa katıldı. İlk
kitabı Ru*bab-ı Şikeste (Kırık Saz) 1900'de yayımlandı. Tevfik
Fikret'in Türk şiirinin Batılı bir kimlik kazanmasında rolü büyüktür.
Fikret Abdülhak Hamit'in ve Galatasaray Sultanisi'nden hocası olan
Recaizade Mahmut Ekrem'in tesiriyle Batılı anlayışta*ki şiire
yönelmiştir. Fikret'in Servet-i Fünun anlayışına bağlı şiirlerinde
işlediği konular özellikle aşk, tabiat ve günlük yaşamda karşılaşılan
bazı küçük sorunlar*dır. Fikret, Servet-i Fünun topluluğunun
dağılmasından sonra yazdığı şiirlerde toplumsal konulara yönelir.Bu
şiirlerinin ana teması "hürriyet" ve "medeniyet"tir. İlk şiirlerinde
sanat için sanat düşüncesinde olan şair, daha sonraki şiirlerinde
top*lumcu bir anlayışa yönelir. Toplumu sıkan hürriyetsizliğe karşı
yazdığı "Sis" şii*ri, büyük yankı uyandırır. Fikret,sanatının bu ikinci
döneminde insanları birbirine
düşürdükleri için bütün dinlere düşmandır. Tarihe ve kutsal değerlere
de karşıdır. Fikret şiirlerinde çoğu zaman aruz ölçüsünü kullanmıştır.
Şiirde beyit bütünlüğü*nü kırmış,anlamın bir beyitte tamamlanması
geleneğini ortadan kaldırmıştır.Naz*mı nesreeşiiri düz
yazıya)yaklaştırmıştır. Fransız şiirinden alınan soneyi şiirlerin*de
kullanmış, divan şiirinin müstezat nazım şeklini tanınmaz hale
getirerek "ser*best müstezat"biçimini geliştirmiştir. Fikret, pamasizm
akımından etkilenmiştir ve pamasyenlere bağlıdır.Fikret'in "manzum
hikaye" türünde şiirleri vardır;Balık*çılar,Nesrin,Rama zan
Sadakası,Hasta Çocuk"gibi. Fikret çocuklar için yazdığı şi*irleri hece
ölçüsünü kullanarak yazmıştır ve bu şiirlerini "Şermin "adlı bir
kitapta toplamıştır.Şiir1erini "Rübab-ı Şikeste" ve "Haluk'un Defteri"
adlı kitaplarda top*lamıştır.
Tahsin Nahit Tahsin Nahit (d. 1887, İstanbul - ö. 12 Mayıs 1919, İstanbul),
Galatasaray Spor Kulübü'nün 9 numaralı kurucu üyesidir. Hukuk eğitimi
almıştır, şair ve oyun ya*zarıdır. Fecr-i Ati akımının bir üyesidir.
Eserleri Oyun:
Hicranlar (1908)
Jön Türk (1909) Kösem Sultan (1912) Fİrar (1911)
Şiir:
Ruh-ı Bfkayd (1911)
Şiirdeki karamsar ruh halinin Tevfik Fikret'i yansıttığı rahatlıkla söylenebilir.
Bunun yanında Servet-i Foouncuların genel özelliği olan tablo gibi şiir
yazma an*layışıyla, parnasizm aklIDlDlD özellikleri şair ile eseri
arasındaki bağlantılardır.
2.METIN
5.ETKINLIK... uçuş> . -uş: tam kafiye
.... kuş
... kar > -ar: tam kafiye
... arar
... şeydası ~ -sı: redif
Şiirin ritmi, aruz ölçüsüyle sağlanmıştır. Ayrıca şiirdeki her türlü ses benzerli*ği şiirin ahengini sağlayan unsurlardandır.
2. Grup: Elhan-ı Şita adlı şiir üç bent, iki dörtlük ve altı beyitten
oluşan hem divan hem de Batı şiiri ile halk şiiri etkilerini taşıyan
bir yapıya sahiptir.
ı. Verilen bentte kar yağışının ritmi sağlanmaya çalışılmıştır. Karın
yağış ritmi tüm şiirde verilmiş, tıpkı Yağmur şiirinde olduğu gibi,
resim gibi şiir yazma anla*yışına uyulmuştur.
2. Elhan-ı Şita şiirinin birimleri üç bent, iki dörtlük ve altı
beyitten ibarettir. Bu birimler şiirin teması olan "kar"etrafında bir
araya gelerek şiiri oluşturmuşlardır. 6
1.ETKINLIK' ı. Grup: Behçet Necatigil'in Kar Kar adlı
şiirinde kar ve kar- kinayeli kullanıl*mıştır. Şair, şiirde bu iki
sözcüğü tüm şiir boyunca gelişen bir tema içinde işlemiş*tir.
2. Grup: Herman Hesse'nin şiirinde kış teması
işlenmiş ve bu tema şiirde sü*rekli gelişen, üstünde bir şeyler
söylenen bir şekilde verilmiştir.
Farklı dönemlere ve ülkelere ait şiirlerde de aynı temanın işlenmesi, temanın evrensel bir nitelik taşıdığını göstermektedir.
3. Elhan-ı Şita şiirindeki kar temasıyla, Yağmur şiirindeki yağmur
teması Ser*vet-i Fünun Döneminde doğanın ve izlenimlerinin tema olarak
seçildiğini gös*termektedir.
Ayrıca Tanzimat Dönemi şiirlerinden farklı olarak bireysel temalaı:ın, duyuş ve algılayışın ön planda olduğu görülmektedir.
4. Verilen bentte doğal dil, şairin algılayışla şiir, diline özgü
söyleyişlerle, ken*di anlamları dışına taşarak kullanılmıştır.
5. Elhfin-ı Şitfi şiirinde anjamaman özelliği taşıyan mısralar şunlardır: - Eşini gaib eyleyen bir kuş
gibi kar
Geçen eyyam-ı nevbaharı arar
- Kapladı bir derin sükuta yeri karlar Ki hamilşane dem-b e-dem ağlar
- Bir beyaz rişe-i cenah-ı melek gibi kar Seni solgun hadikalarda arar
- Na'şın üstünde şimdi ey mürde Başladı parça parça pervaze karlar
Ki semadan düşer düşer ağlar
- Küçücük, ser-sefid baykuşlar gibi kar Sizi dallarda, lanelerde arar
- Yuvalarda -yetim-i bi-efgan!*Son kalan ma-i tüyleri kovalar karlar Ki havada uçar uçar ağlar
- Destinde ey sema-yı şita til de tildedir Berg-i semen, cenah-ı
kebilter, sehab-ter ... Dök ey sema -revan-ı tabiat gunildedir;*Hak-i
siyahın üstüne safi şükilfeler!
- Her şahsar şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek!*Bir tüde-i zılal ü
siyah-reng ü na-ümid ... Ey dest-i asman-ı şita, durma, durma çek Her
şahsarın üstüne bir sütre-i sefid!
- Bir bad-ı hamüşun per-i safında uyuklar Tarzında durur bir aralık, sonra uçarlar.
- Soldan sağa, sağdan sola lerzan ü girizan, Gah uçmada tüyler gibi, gah olmada rizan.
- Ezhar-ı baharın yerine berf-i sefidi, Elhan-ı tuyGrun yerine samt-ı ümidi.
Bu durum şili dilinin nesir diline yaklaştığını göstermektedir.
6. Elhan-ı Şita şiirindeki tabiatla ilgili ifadeler, betimlerneler
(tasvirler) yapıla*rak verilmiştir. Bu özellik resim sanatıyla
ilişkilendirilebilir. Bu bakımdan şiir par*nasizm akımının
özelliklerini yansıtmaktadır.
7. Elhan-ı Şim şürindeki yan anlamlı kelime ve ifadeler:
"Beyaz titreyiş, dumanlı uçuş kalplerin çılgın ezgileri, güvercinlerin
şarkıları, derin sessizlik, beyaz melek kanadının saçağı, mavi tüyler,
tabiatın ruhu, gölgeler siyahlıklar ve ümitsizlikler yığını, beyaz
örtü, emelller gibi yağan kar, hayal gibi koşan kar, sessiz rüzgar, saf
kanat, sükut ilahilerinin ezgileri, semanın eli, cömert*liğin eli,
kışın eli, kuşların ezgileri, ümit sessizliği."
8. Verilen imgeler Tanzimat Döneminden farklı olarak Servet-i Fünun
şairleri*nin eski kalıplardan çok farklı, yeni imge ve tamlama bulma
arzularının yansıma*sıdır. Bu imgelerin kullanılma nedeni bireysel
duyuş ve düşünüşü en yeni ve fark*lı biçimde yansıtma arzusudur.
9. a. Birinci beyitte karlar emellere ve hayallere benzetilerek teşbih; karın koşması ifadesiyle de teşhis sanatı yapılmıştır.
İkinci beyitte karın uyuklaması ifadesiyle teşhis, rüzgarın kanadı ifadesiy*le istiare sanatı yapılmıştır.
b. Söz sanatları şiirin ahengini sağlamakla birlikte aynı zamanda
anlatıl*mak istenenin de daha etkili anlatılmasını sağlamaktadır.
10. Elhan-ı Şita şiirinde anlatılanların herkeste aynı duyguları
uyandırması beklenemez. Bu durum edebi metinlerin çok anlamlılığıyla
ilgilidir. Edebi metin okurun duygu, zevk, kültür düzeyi, bilgi
birikimine göre anlam kazanan bir sanat eseridir.