www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 CASİYE Suresi Meali

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

CASİYE Suresi Meali Empty
MesajKonu: CASİYE Suresi Meali   CASİYE Suresi Meali Icon_minitimeC.tesi Haz. 06, 2009 5:44 pm

Bismillâhirrahmânirrahîm






45 / CASİYE - 1Hâ mîm.

Ha, mim.

45 / CASİYE - 2Tenzîlul kitâbi minallâhil azîzil hakîm(hakîmi).

Kitab'ın indirilmesi, Azîz ve Hakîm olan Allah tarafındandır.

45 / CASİYE - 3İnne fîs semâvâti vel ardı le âyâtin lil mû’minîn(mû’minîne).

Muhakkak ki mü'minler için göklerde ve yerde mutlaka âyetler (deliller) vardır.

45 / CASİYE - 4Ve fî halkıkum ve mâ yebussu min dâbbetin âyâtun li kavmin yûkınûn(yûkınûne).

Ve sizin yaratılışınızda ve (Allah'ın) hayvanlardan üretip yaydıklarında, yakîn sahibi kavim için âyetler (deliller) vardır.

45 / CASİYE - 5Vahtilâfil leyli ven nehâri
ve mâ enzelallâhu mines semâi min rızkın fe ahyâ bihil arda ba’de
mevtihâ ve tasrîfir rîyâhı âyâtun li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne).


Ve gece ve gündüzün ihtilâfı (birbirini takip etmesi) ve Allah'ın rızık
olarak semadan (yağmur, kar gibi) şeyleri indirmesi, böylece arzı
ölümünden sonra diriltmesi ve rüzgârları çevirip estirmesi, akıl eden
kavim için âyetlerdir (delillerdir).

45 / CASİYE - 6Tilke âyâtullahi netlûhâ aleyke bil hakk(hakk‎ı), fe bi eyyi hadîsin ba’dallâhi ve âyâtihî yû’minûn(yû’minûne).
İşte
bunlar, Allah'ın âyetleridir. Sana hak olarak onları okuyoruz. O halde
Allah'tan ve O'nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?

45 / CASİYE - 7Veylun li kulli effâkin esîm(esîmin).

Bütün yalancı günahkârların vay haline.

45 / CASİYE - 8Yesmeu âyâtillâhi tutlâ aleyhi summe yusırru mustekbiren ke en lem yesma’hâ, fe beşşirhu bi azâbin elîm(elîmin).
Kendisine
okunan, Allah'ın âyetlerini işitir. Sonra onu işitmemiş gibi
kibirlenerek israr eder. Artık onu, elîm azap ile müjdele.

45 / CASİYE - 9Ve izâ alime min âyâtinâ şey’enittehazehâ huzuvâ(huzuven), ulâike lehum azâbun muhîn(muhînun).

Âyetlerimizden bir şey öğrendikleri zaman onu alay konusu edinirler. İşte onlar; onlar için alçaltıcı azap vardır.

45 / CASİYE - 10Min verâihim
cehennem(cehennemu), ve lâ yugnî anhum mâ kesebû şey’en ve lâ mattehazû
min dûnillâhi evliyâe, ve lehum azâbun azîm(azîmun).


Cehennem onların arkalarındadır. Ve kazandıkları şeyler onlara fayda
vermez. Ve Allah'tan başka dost edindikleri de. Ve onlar için büyük
azap vardır.

45 / CASİYE - 11Hâzâ hudâ(huden), vellezîne keferû bi âyâti rabbihim lehum azâbun min riczin elîm(elîmun).

İşte bu hidayettir. Ve Rab'lerinin âyetlerini inkâr edenler; onlar için azap üstüne elîm azap vardır.

45 / CASİYE - 12Allâhullezî sahhare lekumul bahre li tecriyel fulku fîhi bi emrihî ve li tehtegû min fadlihî ve leallekum teşkurûn(teşkurûne).
O
Allah ki, içinde gemileri O'nun emriyle yüzdürmeniz için denizi size
musahhar (emre amade) kıldı. Ve O'nun fazlından istemeniz için. Umulur
ki, böylece siz şükredersiniz.

45 / CASİYE - 13Ve sahhare lekum mâ fîs
semâvâti ve mâ fîl ardı cemîan minh(minhu), inne fî zâlike le âyâtin li
kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne).


Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden (bir lütuf olarak)
size musahhar (emre amade) kıldı. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir
kavim için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.

45 / CASİYE - 14Kul lillezîne âmenû yagfirû lillezîne lâ yercûne eyyâmallâhi li yecziye kavmen bi mâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
Âmenû
olanlara de ki: “Allah'ın günlerinin (geleceğini) ummayan, kazanmış
olduklarından dolayı (Allah'ın) cezalandıracağı kavmi bağışlasınlar.”

45 / CASİYE - 15Men amile sâlihan fe li nefsih(nefsihî), ve men esâe fe aleyhâ summe ilâ rabbikum turceûn(turceûne).
Kim
salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, kendi nefsi içindir (lehinedir).
Ve kim kötülük yaparsa, o da kendi aleyhinedir. Sonra Rabbinize
döndürüleceksiniz.

45 / CASİYE - 16Ve lekad âteynâ benî isrâîlel kitâbe vel hukme ven nubuvvete ve rezaknâhum minet tayyibâti ve faddalnâhum alel âlemîn(âlemîne).
Ve
andolsun ki İsrailoğullarına, kitap, hüküm ve peygamberlik verdik. Ve
onları temiz rızıklarla rızıklandırdık. Ve onları âlemlere üstün
kıldık.

45 / CASİYE - 17Ve âteynâhum beyyinâtin
minel emr(emri), fe mahtelefû illâ min ba’di mâ câehumul ilmu bagyen
beynehum, inne rabbeke yakdî beynehum yevmel kıyâmeti fî mâ kânû fîhi
yahtelifûn(yahtelifûne).


Ve onlara emirden (Allah'ın emrinden) beyyineler (deliller) verdik.
Fakat onlara ilim geldikten sonra onlar, aralarında azgınlık ederek
ihtilâfa düştüler. Muhakkak ki senin Rabbin, kıyâmet günü, ihtilâf
etmiş oldukları şeylerde, onların arasında hüküm verecektir.

45 / CASİYE - 18Summe cealnâke alâ şerîatin minel emri fettebi’ hâ ve lâ tettebi’ ehvâellezîne lâ ya’lemûn(ya’lemûne).

Sonra seni, emirde (Allah'ın emrinde) şeriat üzere kıldık. Öyleyse ona (o şeriate) tâbî ol! Ve bilmeyenlerin hevalarına uyma!

45 / CASİYE - 19İnnehum len yugnû anke
minallâhi şey’â(şey’en), ve innez zâlimîne ba’duhum evliyâu
ba’d(ba’din), vallâhu veliyyul muttekîn(muttekîne).


Muhakkak ki onlar, Allah'tan bir şey (emir) konusunda asla sana fayda
veremezler. Muhakkak ki zalimler birbirinin dostudurlar. Ve Allah,
takva sahiplerinin dostudur.

45 / CASİYE - 20Hâzâ basâiru lin nâsi ve huden ve rahmetun li kavmin yûkınûn(yûkınûne).

İşte bu (Kur'ân), insanlar için basirettir. Ve yakîn hasıl eden kavim için hidayettir, rahmettir.

45 / CASİYE - 21Em hasibellezînecterahûs
seyyiâti en nec’alehum kellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti sevâen
mahyâhum ve memâtuhum, sâe mâ yahkumûn(yahkumûne).


Yoksa kötülük işleyenler, zannediyorlar mı ki, onları, âmenû
olan (Allah'a ulaşmayı dileyen) ve salih ameller (nefs tezkiyesi)
yapanlar gibi kılacağız ve onların hayatları ve ölümleri eşit olacak?
Hüküm verdikleri şey ne kötü.

45 / CASİYE - 22Ve halakallâhus semâvâti vel arda bil hakkı ve li tuczâ kullu nefsin bimâ kesebet ve hum lâ yuzlemûn(yuzlemûne).
Ve
Allah, gökleri ve yeri hak ile yarattı. Ve bütün nefslere
kazandıklarının karşılığı (ceza veya mükâfat) verilsin diye. Ve onlara
zulmedilmez.

45 / CASİYE - 23E fe reeyte menittehaze
ilâhehu hevâhu ve edallehullâhu alâ ilmin ve hateme alâ sem’ihî ve
kalbihî ve ceale alâ basarihî gışâveh(gışâveten), fe men yehdîhi min
ba’dillâh(ba’dillâhi), e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne).


Hevasını kendisine ilâh edinen kişiyi gördün mü? Ve Allah, onu ilim (onun faydasız ilmi) üzere dalâlette
bıraktı. Ve onun işitme hassasını ve kalbini mühürledi. Ve onun basar
(görme) hassasının üzerine gışavet (perde) kıldı (çekti). Bu durumda
Allah'tan sonra onu kim hidayete erdirir? Hâlâ tezekkür etmez misiniz?

45 / CASİYE - 24Ve kâlû mâ hiye illâ
hayâtuned dunyâ nemûtu ve nahyâ ve mâ yuhlikunâ illed dehr(dehru), ve
mâ lehum bi zâlike min ilm(ilmin), in hum illâ yezunnûn(yezunnûne).


Ve: “O (hayat), dünya hayatımızdan başka birşey değildir, ölürüz ve
diriliriz. Ve bizi dehrden (zamandan) başka birşey helâk edemez.”
dediler. Ve onların bu konuda ilimden (nasipleri) yoktur. Onlar sadece
zanda bulunurlar.

45 / CASİYE - 25Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin mâ kâne huccetehum illâ en kâlû’tû bi âbâinâ in kuntum sâdıkîn(sâdıkîne).
Onlara
âyetlerimiz beyan edilerek okunduğu zaman onların delilleri
(iddiaları): “Eğer siz sadıklarsanız (doğru söyleyenlerseniz),
babalarımızı getirin!” demekten başka birşey olmadı.

45 / CASİYE - 26Kulillâhu yuhyîkum summe
yumîtukum summe yecmeukum ilâ yevmil kıyâmeti lâ reybe fîhi ve lâkinne
ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).


De ki: “Allah sizi yaşatır, sonra öldürür. Sonra sizi, hakkında şüphe
olmayan kıyâmet günü (biraraya) toplar.” Ve lâkin insanların çoğu
bilmezler.

45 / CASİYE - 27Ve lillâhi mulkus semâvâti vel ard(ardı), ve yevme tekûmus sâatu yevme izin yahserul mubtılûn(mubtılûne).

Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Ve o saatin (kıyâmetin) vuku bulacağı izin günü, bâtıl olanlar hüsranda olacaklardır.

45 / CASİYE - 28Ve terâ kulle ummetin câsiyeh(câsiyeten), kullu ummetin tud’â ilâ kitâbihâ, el yevme tuczevne mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
Ve
bütün ümmetleri diz çökmüş olarak görürsün. Bütün ümmetler kendi
kitaplarına davet edilirler. O gün yapmış olduğunuz şeylerin karşılığı
(ceza ve mükâfat) verilir.

45 / CASİYE - 29Hâzâ kitâbunâ yentıku aleykum bil hakk(hakkı), innâ kunnâ nestensihu mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
İşte
bu Bizim Kitabımız ki, size hakkı söyler. Muhakkak ki Biz, yapmış
olduğunuz şeyleri tensih ediyorduk (hayat filmine kaydettiriyorduk).

45 / CASİYE - 30Fe emmellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti fe yudhıluhum rabbuhum fî rahmetih(rahmetihî), zâlike huvel fevzul mubîn(mubînu).

Fakat âmenû
olanlara ve salih ameller yapanlara (Allah'a ulaşmayı dileyerek nefs
tezkiyesi yapanlar) gelince, Rab'leri onları rahmetinin içine koyar.
İşte bu, fevz-ül mübîndir (apaçık kurtuluştur).

45 / CASİYE - 31Ve emmellezîne keferû, e fe lem tekun âyâtî tutlâ aleykum festekbertum ve kuntum kavmen mucrimîn(mucrimîne).
Ve
fakat inkâr edenlere denir ki: “Âyetlerim size okunduğu zaman
kibirlenenler siz değil miydiniz? Ve siz, mücrim bir kavim oldunuz.”

45 / CASİYE - 32Ve izâ kîle inne va’dallâhi
hakkun ves sâatu lâ reybe fîhâ kultum mâ nedrî mes sâatu in nezunnu
illâ zannen ve mâ nahnu bi musteykınîn(musteykınîne).


Ve: “Allah'ın vaadi ve hakkında şüphe olmayan o saat (kıyâmet) haktır.”
denildiği zaman siz: “Biz o saat (kıyâmet) nedir bilmeyiz? Sadece bir
zan olduğunu sanıyoruz. Ve biz, yakîn sahibi değiliz.” dediniz.

45 / CASİYE - 33Ve bedâ lehum seyyiâtu mâ amilû ve hâka bihim mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).

Ve onlara, yaptıkları şeylerin kötülüğü aşikâr oldu. Ve alay etmiş oldukları şey, onları kuşattı.

45 / CASİYE - 34Ve kîlel yevme nensâkum kemâ nesîtum likâe yevmikum hâzâ ve me’vâkumun nâru ve mâ lekum min nâsırîn(nâsırîne).
Ve
(onlara): “Bugün sizi unutacağız, tıpkı sizin “bugününüze kavuşmayı”
unuttuğunuz gibi. Ve sizin mevanız (kalacağınız yer), ateştir. Ve sizin
için bir yardımcı yoktur.” denildi.

45 / CASİYE - 35Zâlikum bi ennekumuttehaztum
âyâtillâhi huzuven ve garretkumul hayâtud dunyâ, fel yevme lâ yuhrecûne
minhâ ve lâ hum yusta’tebûn(yusta’tebûne).


İşte bu, Allah'ın âyetlerini alay konusu etmeniz sebebiyledir. Ve sizi
dünya hayatı aldattı. Öyleyse o gün oradan çıkarılmazlar. Ve onlardan
bir özür istenmez (kabul edilmez).

45 / CASİYE - 36Fe lillâhil hamdu rabbis semâvâti ve rabbil ardı rabbil âlemîn(âlemîne).

Öyleyse hamd, göklerin ve yerin Rabbi ve âlemlerin Rabbi, Allah'a mahsustur.

45 / CASİYE - 37Ve lehul kibriyâu fîs semâvâti vel ard(ardı), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).

Göklerde ve yerde büyüklük ve azamet, O'na mahsustur. Ve O, Azîz'dir, Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
CASİYE Suresi Meali
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Tin Suresi Meali
» A'RAF Suresi Meali
» SAF Suresi Meali

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ForumYok Hayat :: İslam :: Ayetler ve Hadisler-
Buraya geçin: