www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 TÜRKİYE BEŞERİ ve EKONOMİK COĞRAFYASI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

TÜRKİYE BEŞERİ ve EKONOMİK COĞRAFYASI Empty
MesajKonu: TÜRKİYE BEŞERİ ve EKONOMİK COĞRAFYASI   TÜRKİYE BEŞERİ ve EKONOMİK COĞRAFYASI Icon_minitimeC.tesi Ara. 19, 2009 11:23 am

TÜRKİYE BEŞERİ ve EKONOMİK COĞRAFYASI

Türkiye'de Nüfus

Ülkemizdeki nüfusun sayısı ve nüfusla ilgili veriler yapılan nüfus
sayımları ile elde edilir. Bu sayımlar sonucunda, toplam nüfus, nüfusun
yaş gruplarına ve cinsiyete göre dağılımı, okur yazar oranı, eğitilmiş
nüfus durumu, işsiz sayısı, çalışan nüfusun iş kollarına göre dağılımı,
köy ve kent nüfus sayıları belirlenir.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


TÜRKİYE BEŞERİ ve EKONOMİK COĞRAFYASI

Türkiye'de Nüfus

Ülkemizdeki nüfusun sayısı ve nüfusla ilgili veriler yapılan nüfus
sayımları ile elde edilir. Bu sayımlar sonucunda, toplam nüfus, nüfusun
yaş gruplarına ve cinsiyete göre dağılımı, okur yazar oranı, eğitilmiş
nüfus durumu, işsiz sayısı, çalışan nüfusun iş kollarına göre dağılımı,
köy ve kent nüfus sayıları belirlenir.

Türkiye’de ilk düzenli nüfus sayımı 1927’de, ikinci nüfus sayımı ise
1935’te yapılmıştır. Daha sonra 5 ve 0 ile biten yıllarda nüfus sayımı
yinelenmiştir. En son nüfus sayımı 1990’da yapılmış ve daha sonraki
sayımların 10 yılda bir yapılması kararlaştırılmıştır.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Türkiye'de Nüfus Sayımları ve Sonuçları


Nüfusla ilgili bilgiler, genellikle nüfus sayımı sonuçlarından elde
edilir. Bu sayımlarla nüfusun sayısı, meslek grupları, yaş durumu,
eğitim, ailedeki nüfus sayısı, kadın - erkek nüfusu, nüfus artış hızı
gibi bilgiler elde edilebilir.
Türkiye'de ilk nüfus sayımı 1927 yılında, en son nüfus sayımı ise, 1997 yılında yapılmıştır.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

TÜRKİYE BEŞERİ ve EKONOMİK COĞRAFYASI

Türkiye'de Nüfus

Ülkemizdeki nüfusun sayısı ve nüfusla ilgili veriler yapılan nüfus
sayımları ile elde edilir. Bu sayımlar sonucunda, toplam nüfus, nüfusun
yaş gruplarına ve cinsiyete göre dağılımı, okur yazar oranı, eğitilmiş
nüfus durumu, işsiz sayısı, çalışan nüfusun iş kollarına göre dağılımı,
köy ve kent nüfus sayıları belirlenir.

Türkiye’de ilk düzenli nüfus sayımı 1927’de, ikinci nüfus sayımı ise
1935’te yapılmıştır. Daha sonra 5 ve 0 ile biten yıllarda nüfus sayımı
yinelenmiştir. En son nüfus sayımı 1990’da yapılmış ve daha sonraki
sayımların 10 yılda bir yapılması kararlaştırılmıştır.

Türkiye'de Nüfus Sayımları ve Sonuçları


Nüfusla ilgili bilgiler, genellikle nüfus sayımı sonuçlarından elde
edilir. Bu sayımlarla nüfusun sayısı, meslek grupları, yaş durumu,
eğitim, ailedeki nüfus sayısı, kadın - erkek nüfusu, nüfus artış hızı
gibi bilgiler elde edilebilir.
Türkiye'de ilk nüfus sayımı 1927 yılında, en son nüfus sayımı ise, 1997 yılında yapılmıştır.

Yukarıdaki tablo ve grafiklerden çıkarabileceğimiz sonuçlar şunlardır:
• 1927 - 1997 yılları arasında nüfus miktarı ve nüfus yoğunluğu devamlı artmıştır. Bu artış yaklaşık 5 kat olmuştur.
• Nüfus artış hızı 1940 lı yıllarda oldukça azalmıştır. Bu azalmada,
İkinci Dünya Savaşı tehlikesi, asker nüfusunun artması, sağlık
sorunlarının artması gibi sebepler etkili olmuştur. 1997 yılındaki son
sayımda ikinci önemli düşüş görülmüştür. Bu azalmada da, halkın eğitim
seviyesinin yükselmesi, kent nüfusunun artması ve halkın bilinçlenmesi
gibi faktörlerin etkili olduğu söylenebilir.
• En fazla nüfus artış hızı 1955 - 1960 yılları arasında olmuştur.

Türkiye'de Nüfus Yoğunluğu

1997 yılı nüfus verilerine göre, toplam nüfusun bölgelere dağılımı
1. Marmara 15.936.000
2. iç Anadolu 10.525.000
3. Ege 8.325.000 *
4. Karadeniz 8.284.000
5. Akdeniz 8.109.000 ,
6. D.Anadolu 5.945.000
yoğunluğunun bölgelere dağılımı
1. Marmara 236
2. G. Doğu Anadolu 96
3. Ege 89
4. Akdeniz 66
5. iç Anadolu 64
6. Karadeniz 58
7. D.Anadolu 36
2. Tarımsal Nüfus Yoğunluğu
Bir ülkede veya herhangi bir sahada, tarım ve hayvancılıkla geçinen
nüfusun, tarımsal alana bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğuna
tarımsal nüfus yoğunluğu denir. Bu yöntem, aritmetik nüfus yoğunluğuna
göre, daha gerçekçidir. ...
1950'den 1990 yılına gelinceye kadar tarımsal nüfus yoğunluğunda 18
kişilik bir azalma gerçekleşmiştir. Bunda, tarım alanlarının 15.9
milyon nektardan, 28.7 milyon hektara çıkmasının ve kırsal kesimden
kentlere göçün artmasının etkisi olmuştur. 1950'de 5.2 milyon olan kent
nüfusu, 1990'da 31.5 milyona çıkarken, kırsal kesimde bu kadar büyük
artış olmamıştır.
Türkiye'de tarımsal nüfus yoğunluğu bölge ve iller arasında farklılık
gösterir. Bunda yerşekillerinin dağlık ve ovalık olmasıyla, tarımda
çalışan nüfusun miktarı etkili olmaktadır.
Genel olarak, tarımsal nüfus yoğunluğu, dağlık alanlarımızda fazla, geniş tarımsal ovalarımızda ise düşüktür.

Bazı ülkelerin ise aritmetik yoğunlukları şu şekildedir:
Çin'in nüfusu Japonya'dan fazla olduğu halde, yüzölçümü de geniş olduğundan nüfus yoğunluğu daha az olmuştur.
Rize, Artvin ve Hakkari gibi kır nüfusunun fazla, buna karşılık tarım
topraklarının az olduğu sahalarda, tarımsal nüfus yoğunluğu
artmaktadır. Konya, Şanlıurfa ve Edirne gibi geniş tarım alanlarının
bulunduğu illerde ise tarımsal nüfus yoğunluğu azalmaktadır.
Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgeleri dağlık olduğundan tarımsal nüfus
yoğunluğu artarken, İç Anadolu'da ovalık alanlar fazla olduğundan
tarımsal nüfus yoğunluğu azalmaktadır.

3. Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu
Toplam nüfusun, ekili - dikili alanlara bölünmesiyle ortaya çıkan yoğunluğa fizyolojik nüfus yoğunluğu denilmektedir,
• Nüfusun cinsiyet durumu
1945 yılındaki sayıma kadar, ülkemizde kadın nüfusunun erkek nüfustan
daha fazla olduğunu görüyoruz. Bu durumda, Kurtuluş Savaşı ve Birinci
Dünya Savaşı tehlikesi etkili olmuştur. Fakat, 1945'ten sonra erkek
nüfusu kadın nüfusunu geçmiştir. Şu anda erkek nüfus % 1,2 oranında
fazlalık gösterir.
Türkiye'de dışarıdan göç alan İstanbul, Ankara, İzmir gibi merkezlerde
erkek nüfus fazla iken, dışarıya göç veren Trabzon, Tokat, Yozgat gibi
merkezlerde kadın nüfusu daha fazladır.
2. Aktif Nüfus
Aktif nüfus, çalışan nüfus veya faal nüfus olarak da adlandırılır.
15-64 yaş arasındaki nüfusa çalışma çağındaki nüfus denilmektedir. Bu
nüfusun hepsi bir işte çalışmaktadır. Çalışabilecek yaştaki nüfus
içinde, çalışan nüfus oranı ne kadar çoksa, işsizlik oranı o kadar
azdır. Genellikle, sanayileşmiş ve buna bağlı olarak gelişmiş ülkelerde
işsizlik az iken, az gelişmiş ülkelerde işsizlik fazladır.
Türkiye'de nüfusun % 40'ını çocuk, genç ve yaşlı nüfusu
oluşturduğundan, aktif nüfus oranı gelişmiş ülkelere göre daha az ve
işsizlik oranı daha fazladır.
3. Çalışan nüfusun ekonomik faaliyet kollarına göre dağılımı
Ekonomik faaliyetler üç büyük gruba ayrılır. Bunlar
• Tarım (Tarım, hayvancılık, ormancılık, vs.)
• Sanayi (Endüstri, madencilik, vs.)
• Hizmet (İnşaat, ticaret, turizm, vs.) sektörleridir.
Az gelişmiş ülkelerde, toplam çalışan nüfusun % 90'a yakını tarımsal
nüfus özelliği taşır. Gelişmiş ülkelerde ise tarımsal nüfus % 10
civarındadır. Diğer nüfus, hizmet ve sanayi sektöründe çalışmaktadır.
Tabloya göre, gelişmiş ülkelerde, hizmet ve sanayi söktöründe çalışanların oranı, tarımdan oldukça
fazladır.
Gelişmekte olan ülkelerde, sanayi ve hizmet sektöründe çalışan nüfus, gelişmiş ülkelere göre daha azdır.
Aşağıdaki tabloya baktığımızda, Türkiye'de 1927 yılında nüfusun %90'ı
tarım, %10'u sanayi ve hizmet sektöründe çalışmıştır. 1950 - 1960 lı
yıllarda tarım sektöründeki nüfus azalmaya başlamıştır. Özellikle 1980
li yıllardan sonra, sanayileşme hızının artmasıyla tarım sektöründeki
nüfus % 50'nin altına düşmüştür.
Çalışan nüfusun içindeki tarımsal nüfus oranı azalırken, nüfusun
miktarı artmıştır. Çünkü, 1927 de 13 milyon olan nüfus, 1997 de 62
milyonu geçmiştir. Bu durum gözardı edilmektedir.
Türkiye'de çalışan nüfusun yaş ortalaması düşüktür. Çalışan nüfusun bölgelere göre dağılımı incelendiğinde dengesizlik görülür.
Sanayi ve hizmet sektöründeki nüfusun büyük bölümü, Marmara
Bölgesi'ndeki Çatalca - Kocaeli ve Güney Marmara bölümlerinde
yoğunlaşmıştır.
İzmir, Ankara, Eskişehir, Adana, Mersin, Zonguldak, Ereğli, Karabük,
Gaziantep, Kayseri, Denizli, Konya gibi illerde sanayi nüfusu yoğundur.

4. Nüfusun Eğitim Durumu
6 yaşını bitiren nüfusa, tüm Dünya'da eğitim verilmeye çalışılır.
Eğitim okur - yazarlık, ilköğretim, lise ve üniversite olmak üzere
sınıflandırılabilir.
Türkiye'de yıllara göre okur - yazarlık oranı şu şekildedir:
Türkiye'de ilköğretimde okuyanların sayısı 10 milyon civarında iken, liselerde ise yaklaşık 2 milyon öğrenci eğitim görmektedir.
1990 yılına göre, faal nüfusun % 55'e yakını ilkokul mezunları, % 7,4'e
yakınını okur - yazar, % 5'e yakınını ortaokul ve lise mezunları, %
4'ünü de üniversite mezunları oluşturmaktadır.
5. Nüfusun Kırsal - Kentsel Durumu
Türkiye'de nüfusu 10.000'den az olan yerleşmelere kır nüfusu, fazla olan yerleşmelere de kent nüfusu denilmektedir.
Ülkemizde, 1927 -1997 yılları arasında kır ve kent nüfusunda büyük değişmeler olmuştur.
ülkemizde ulaşım yollarının ve sanayi faaliyetlerinin gelişmeye
başlaması bunun yanında kırsal nüfusun artmasıyla birlikte kente doğru
bir göç olayı başlamıştır.
Kırsal kesimden kente göç olayı, en fazla, 1980 -1985 yılları arasında
meydana gelmiş ve 1985 li yıllarda kır ve kent nüfusu az çok
dengelenmiştir. En son yapılan 1997 yılındaki sayımda kent nüfusu %
65'e ulaşmıştır. Bu sonuç, ülkemizde sanayi ve hizmet sektöründe
çalışan nüfusun arttığını göstermektedir. Aşağıdaki grafikler,
Türkiye'nin kentsel ve kırsal nüfus değişimlerini daha iyi ifade
etmektedir. Dikkatle inceleyiniz.
Az gelişmiş ülkelerle, gelişmiş ülkelerin nüfus özelliklerinin karşılaştırılması
Az gelişmiş ülkelerde;
• Doğum oranı ve nüfus artış hızı yüksektir.
• Genç nüfusun oranı fazla, yaşlı nüfus oranı
• Nüfus grafiği geniş tabanlı üçgene benzer. Ortalama yaşam süresi azdır.
• Çalışan nüfusun yaş ortalaması düşük, bağımlı nüfus oranı fazladır.
• Tarım sektöründe çalışan nüfus fazla, hizmet ve sanayi sektöründe çalışan nüfus azdır.
• Nüfusun eğitim seviyesi düşüktür.
• Nüfusun yarısından çoğu, kırsal kesimde yaşamaktadır.
• Gelişmiş ülkelerde;
• Doğum oranı ve nüfus artış hızı düşüktür.
• Ortalama yaşam süresi fazladır.
• Genç nüfus oranı az, orta ve yaşlı nüfus fazladır.
• Nüfus grafiği, tabanı dar, orta kesimi şişkin bir üçgene benzer.
• Çalışan nüfusun yaş ortalaması yüksek ve bağımlı nüfus oranı azdır.
• Hizmet ve sanayi sektöründeki çalışan nüfus, tarım sektöründe çalışan nüfustan daha fazladır.
• Nüfusun eğitim seviyesi yüksektir.
• Nüfusun yarısından çoğu, kentte yaşamaktadır.

Türkiye'de Nüfusun Dağılışı

Türkiye'de, 1997 nüfus sayımına göre, km2 ye düşen ortalama nüfus
yoğunluğu 81 kişidir. Ancak, ülkemizdeki coğrafi bölgeler, bölümler ve
yöreler arasında nüfus miktarı ve yoğunluğu yönünden önemli farklar
bulunmaktadır.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

TÜRKİYE BEŞERİ ve EKONOMİK COĞRAFYASI Empty
MesajKonu: Geri: TÜRKİYE BEŞERİ ve EKONOMİK COĞRAFYASI   TÜRKİYE BEŞERİ ve EKONOMİK COĞRAFYASI Icon_minitimeC.tesi Ara. 19, 2009 11:23 am

Türkiye'de nüfusun farklı dağılışında etkili olan faktörler şunlardır:
1. Fiziki Faktörler
a. İklim özellikleri: Ülkemizde nüfusun yoğun olduğu yerlerin, genelde
kıyı bölgeler olmasında ılıman iklimin büyük etkisi vardır. Kurak ve
kışları aşırı soğuk geçen yerlerde nüfus fazla yoğun değildir.
b. Yerşekilleri: Ülkemizde yüksek ve engebeli yerlerde nüfus azdır.
Doğu Anadolu Bölgesi, Taşeli platosu, Menteşe yöresi gibi yerler
bunlara örnek verilebilir.
c. Toprak özellikleri: Verimli toprakların bulunduğu alanlar (Çukurova,
Gediz, B. Menderes) nüfusça kalabalık iken, Tuz Gölü çevresi gibi
yerlerde verimsiz topraklar bulunduğundan nüfus çok azdır.
2. Beşeri Faktörler
a. Sanayileşme: Bütün Dünya'da olduğu gibi Türkiye'de de,
sanayileşmenin arttığı yerlerde nüfus yoğunluğu artmıştır. İstanbul,
İzmit, Adapazarı, Bursa, Adana ve İzmir buna örnektir.
b. Tarım: Tarımın geliştiği yerler yoğun nüfusludur. Çukurova, Gediz, Bafra ve Çarşamba ovaları çevresi gibi.
c. Yeraltı kaynakları: Madenlerin veya enerji kaynaklarının
işletilmesinde yoğun nüfusa ihtiyaç olduğundan, bu alanlarda da nüfus
fazladır. Zonguldak, Soma, Elbistan buna örnektir.
d. Turizm: Ülkemizde, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki merkezlerde turizmden dolayı nüfus yoğunlaşmıştır.
e. Ulaşım: Ulaşım yolları kavşağında bulunan illerimizin nüfusu
artmıştır. Eskişehir, Ankara, Kayseri, İstanbul gibi illerin
gelişmesinde, ulaşım yolları üzerinde bulunmaları da etkili olmuştur.
Bir ülkenin nüfus dağılımında fiziki faktörler daha etkiliyse, o ülke
sanayileşmemiştir ve daha çok ta-nm ve hayvancılıkla geçimini temin
etmektedir.
Nüfus dağılımında beşeri ve ekonomik faktörler daha çok etkiliyse, o ülke sanayileşmiş ve gelişmiş ülke demektir.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Türkiye Nüfus Dağılım Haritası da;
En kalabalık yerlerin; Trabzon, Samsun, Zonguldak, istanbul, İzmit,
Adapazarı, Bursa, İzmir, Aydın, Adana, İçel, Hatay, Ankara ve Gaziantep
olduğu görülür.
En seyrek nüfuslu yerlerin; Sinop, Kastamonu, Artvin, Gümüşhane,
Kırklareli, Çanakkale, Muğla, Kütahya, Burdur, Sivas, ve Doğu
Anadolu'da Elazığ, Malatya dışındaki iller olduğu görülür.

Türkiye'de İç Göçler

İnsanların, doğdukları yerden başka yerlere geçici ya da sürekli olmak üzere taşınmasına göç denir.
Göçler ikiye ayrılır
A. İÇGÖÇLER
Ülke içerisinde, nüfusun yer değiştirmesine iç göç denir. İç göçlerle
bir ülkenin toplam nüfusunda değişme olmaz. Sadece, bölgelerin ve
illerin nüfusunda artma ya da azalma meydana gelir.
İç göçler, sürekli ve mevsimlik göçler olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Sürekli İç Göçler
Ülke içerisinde yer değiştiren insanların, göç ettikleri yerlere yerleşmesiyle gerçekleşir.
Türkiye'de, Cumhuriyetin başlangıcından günümüze kadar, özellikle
kırsal alanlardan kentlere doğru hızlı bir göç olayı görülmektedir.
1927'de kent nüfusu % 24, kır nüfusu % 76 iken 1997'de bu oran kentte %
65, kırda % 35 olarak gerçekleşmiştir. Yani, 70 yılda kent nüfusu % 40
oranında artarken, kır nüfusu aynı oranda azalmıştır. Kır nüfusunun
doğurganlık oranı kent nüfusundan daha fazla olduğu halde, oran olarak
azalması kırdan kentlere doğru göç olgusunun varlığını gösterir.
Türkiye'de iç göçler 1950 yılma kadar fazla etkili olmamış ve kır -
kent nüfus oranlarında önemli bir değişiklik olmamıştır. İç göçler
1950'den itibaren, ulaşım ağının gelişmesi ve kırsal alanlara kadar
ulaşmasına, sanayileşmenin artmasına bağlı olarak artış göstermiştir.
Bunun sonucunda, kırsal nüfus oran olarak devamlı azalma, kent nüfusu
da devamlı artma göstermiştir.
İç göçün nedenleri
• Kırsal alanlardaki hızlı nüfus artışı
• Miras yoluyla tarım alanlarının daralması ve ailelerin geçimini karşılamaması
• Tarım alanlarının yetersiz gelmesi ve erozyonun artmasıyla toprağın verimsiz hale gelmesi
• Tarımda makineleşmenin artması ve buna bağlı olarak tarımsal işgücünün azalması
• Kırsal kesimde iş imkanlarının sınırlı olması
• Ekonomik istikrarsızlık ve sosyal problemler
• Eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği
• iklim ve yerşekıllerının olumsuz etkileri
• Kentlerde sanayinin gelişmiş olmasından dolayı iş imkanlarının fazlalığı
• Kentlerde eğitim ve sağlık hizmetlerinin yaygınlığı
Türkiye'de iç göç, kırsal kesimde nüfusun artması ve kentlerde
sanayileşmeye bağlı olarak, iş bulma imkanlarının gelişmesiyle artış
göstermistir. Dolayısıyla iç göçteki en büyük etken ekonomik
sıkıntılardır.
Ülkemizde yüksek oranda göç veren filerin baş-lıcaları şunlardır:
• D. Anadolu'da, Kars, Tunceli, Bitlis, Ağrı, Muş, Bingöl, Sımak
• G. D. Anadolu'da, Adıyaman, Mardin
• Karadeniz'de, Zonguldak, Ereğli, Samsun çevresi dışındaki iller
• İç Anadolu'da, Sivas, Yozgat, Çankırı, Kırşehir, Niğde, Nevşehir
• Ege'de, Afyon, Uşak, Kütahya
• Akdeniz'de, Burdur, İsparta, K. Maraş
• Marmara'da, Çanakkale, Kırklareli, Edime, Bilecik
İç göç, özellikle Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerindeki illerde daha fazla olmaktadır.
Yüksek oranda göç alan şehirlerin başlıcaları şunlardır:
İstanbul, Ankara, izmir, Adana, Bursa, Ş. Urfa, Antalya, Mersin, Konya,
Samsun, Gaziantep, Diyarbakır gibi illerdir. İç göç, ülkemizde
özellikle sanayileşmiş merkezlere daha fazla olmaktadır.
İç göçlerin sonuçları
• Ülke genelinde nüfusun dağılışında dengesizlik görülür.
• Yatırımlar dengesiz dağılır.
• Kırsal kesim yatırımlarında verimsizlik meydana gelir.
• Düzensiz kentleşme görülür. '
• Sanayi tesisleri kent içinde kalır. Kentlerde konut sıkıntısı çekilir. Kent nüfusunda aşırı artış meydana gelir.
• Alt yapı hizmetlerinde (yol, su, elektrik) yetersizlik görülür.
• Kentlerde işsiz insanların oranı artar.
İç göçü önlemek için,
• Tarımda sulama imkânlarını arttırmak,
• Intansif tarım metodunu geliştirmek,
• Besi ve ahır hayvancılığını geliştirmek ve yaygınlaştırmak,
• Kırsal kesimde eğitim ve sağlık hizmetlerini yaygınlaştırmak,
• Tarım ve hayvancılığa bağlı sanayi kollarını kırsal alanlara yönlendirmek,
• Kırsal kesimde küçük sanayi kollarını geliştirmek, vb. gereklidir.
2. Mevsimlik İç Göçler
Kırsal kesimdeki bazı ailelerin büyük şehirlere, tarımın yoğun olarak
yapıldığı yerlere, yaz turizminin geliştiği yerlere bir müddet çalışmak
üzere göç etmeleri ile gerçekleşir.
Yaylaya çıkma olayı da mevsimlik göçler içerisinde yer alır. Mevsimlik
göçlerle Adana, Mersin, Hatay, Aydın, Muğla, Antalya gibi merkezlerde,
yaz ile kış mevsimleri arasındaki nüfus miktarlarında önemli değişmeler
olmaktadır.
• Kırsal kesimden göç edenlerin özellikleri
• Genellikle genç nüfus göç etmektedir.
• Erkek nüfus, kadından daha fazla göç etmektedir.
• | Göç edenlerin çoğu sanayi ve hizmet sektöründe çalışmaktadır.• Göç sonucunda kentlerde hızlı nüfus artışı meydana gelmiştir.
• Sanayileşme göçü arttırmaktadır.
• Kentleşme hızı sanayileşme hızından daha yüksektir.
• Bölgelerin toplam nüfusu ve nüfus yoğunluğu göçlerle hızla değişmektedir.

Türkiye'de Dış Göçler

Bir ülkeden diğer bir ülkeye yapılan göçlere dış göç denir.
Dış göçlerin başlıca nedenleri:
• Ekonomik nedenlerle çalışmaya gidilmesi
• Tabii afetler
• Savaşlar
• Etnik nedenler
• Sınırların değişmesi
• Uluslararası anlaşmalarla sağlanan nüfus değişimi
Dış göçlerin sonuçları
• Göç eden ülkede nüfus artar, göç veren ülkede ise azalır.
• Ülkeler arasında ekonomik ilişkiler gelişir.
• Ülkeler arası kültürel ilişkiler gelişir.
Dış göçler ve Türkiye
Ülkemize 1923 - 1989 yılları arasında çoğu Balkan ülkelerinden olmak
üzere 2,2 milyon göç olmuştur. Bu sayı nüfusumuzun % 5'ini oluşturur.
1950'den sonra, başta Almanya olmak üzere yurt dışına işçi gitmeye
başlamıştır. Bugün Fransa, Belçika, Hollanda, İngiltere, İsveç, ABD,
Avustralya, Libya, S. Arabistan, Kuveyt ve Orta Asya ülkelerinde
işçilerimiz bulunmaktadır. Yurt dışındaki nüfusumuz 4 milyonu geçmiştir.
1992 yılı yurt dışındaki Türk nüfusunun dağılışı
Türkiye'den yurt dışına göç sonucunda;
• Ülkemize giren işçi dövizi artmıştır.
• Ülke turizminin gelişmesini sağlamıştır.
• Türk ticaretinin yaklaşık % 20 sine kaynak oluşturmuştur.
• Artan nüfusun işsizlik sorununa kısmen çözüm bulunmuştur.

2000 Yılı Nüfus Sayımı Sonuçları

Ülkemizde Cumhuriyetin ilanından 1950 yılına kadar olan dönemde,ölüm
hızının azalması ve doğum hızının artması ile yıllık nüfus artış hızı
yükselmiştir. 1923 ve 1955 yılları arasında Türkiye’nin nüfusu,
yaklaşık iki kat artarak 13 milyondan 24 milyona ulaşmıştır. Nüfus
artış hızının en yüksek olduğu dönembinde 28.5 ile 1955-60 dönemidir.
1950’li yıllardan sonra doğurganlık azalmaya başlamıştır. Ancak,
doğurganlıktaki azalma hızı, ölüm hızlarında meydana gelen azalmadan
daha az olduğu için nüfus büyümeye devam etmiştir. 1955 ile 1985
yılları arasında, nüfus yeniden ikiye katlanarak 24 milyondan 51
milyona ulaşmıştır. 1985 yılından sonranüfus artış hızı düşme eğilimine
girmiştir. Yıllık nüfus artış hızımız; 1980-1985 döneminde binde 24.9,
1985-1990 döneminde binde 21.7 iken 1990-2000 döneminde bu hız binde
18.3’e düşmüştür. Nüfusumuz yaklaşık son 75 yılda beş kat artmıştır.
22 Ekim 2000 tarihinde 14. Genel Nüfus Sayımı uygulanmıştır. Nüfus
sayımı, yerleşim yeri bazında nüfus büyüklüğünün ve nüfusun sosyal,
demografik ve ekonomik niteliklerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.
Ulusal ve yerel plan ve programların hazırlanmasında temel veri seti
nüfusun büyüklüğü ve nitelikleridir. Bu bilgiler, ulusal bilgi
sistemimizde sadece nüfus sayımlarından elde edildiğinden, sayımlarda
derlenen veri kalitesi, plan ve programların başarısını doğrudan
etkilemektedir.
2000 Genel Nüfus Sayımında sayımın hazırlık çalışmalarına büyük önem
verilmiş ve sayımdan sonra, önceki sayımlara göre çok daha geniş
kapsamlı kalite kontrol çalışması yürütülmüştür. Ayrıca, verinin
değerlendirilmesinde optik veri giriş sistemi kullanılarak geçmiş
sayımlara göre daha kısa zamanda hata indeksi daha düşük veri
üretilmiştir.
2000 Genel Nüfus Sayımının değerlendirme çalışmaları seçim kararının
alınması ile hızlandırılmış ve olağanüstü tedbirlerle değerlendirme
süresi planlanandan yaklaşık iki ay öne çekilmiştir.
2000 Genel Nüfus Sayımının değerlendirilmesi 22 ayda tamamlanmış olup il, ilçe ve köy bazında nüfuslar kesinleşmiştir.

2000 Genel Nüfus Sayımından önceki sayımların değerlendirilme süresi
yaklaşık 3.5-4 yıldır. 2000 Genel Nüfus Sayımı ise 2 yıldan daha kısa
sürede değerlendirilmiştir.
2000 Genel Nüfus Sayımının sonuçları, sayımdan sonra gerçekleşen idari
bölünüş değişikliklerini de içerecek şekilde güncelleştirilmiş ve 3
Kasım 2002 tarihinde yapılacak erken Genel Seçimlerindeki milletvekili
dağılımına esas olmak üzere Yüksek Seçim Kuruluna gönderilmiştir.
NÜFUS BÜYÜKLÜĞÜ

• Türkiye'nin toplam nüfusu 67 803 927, şehirlerin (il ve ilçe
merkezleri) nüfusu 44 006 274, köylerin nüfusu ise 23 797 653'tür.
• 1927 yılında yaklaşık 13 milyon 600 bin olan nüfusumuz 73 yılda beş kat artış göstermiştir.
• Nüfusumuz 1927-1935 döneminde yılda ortalama 314 bin kişi artarken
1990-2000 döneminde yılda ortalama 1 milyon 133 bin kişi artış göstermiştir.

NÜFUS ARTIŞ HIZI
• Yıllık nüfus artış hızı 1940-1945 döneminde binde 10.6 ile en düşük
seviyede iken 1955-1960 döneminde binde 28.5 ile en yüksek seviyeye
ulaşmıştır
• Nüfusumuzun yıllık artış hızı 1960-1985 döneminde önemli bir değişim
göstermemiş ancak 1985 yılından sonra hızla azalma sürecine girmiştir.
• Yıllık nüfus artış hızı, 1980-1985 döneminde binde 24.9, 1985-1990
döneminde binde 21.7 iken 1990-2000 döneminde binde 18.3'e düşmüştür
• 1945 yılından sonra ilk kez 1990-2000 döneminde nüfus artış hızı binde 20'nin altına düşmüştür.

ŞEHİR (İL VE İLÇE MERKEZLERİ) NÜFUSU
• 1927-1950 döneminde şehirlerde bulunan nüfusun oranı önemli bir
değişim göstermemiş, 1950 yılından sonra şehirlerde bulunan nüfusun
oranı hızla artmıştır.
• Ülkemizde şehirlerde bulunan nüfus, köylerde bulunan nüfusa göre çok
büyük bir hızla artmaktadır. 1990-2000 döneminde şehirlerde bulunan
nüfusun yıllık artış hızı binde 26.8 iken köylerde bulunan nüfusun
yıllık artış hızı binde 4.2'dir.
• 1927-2000 dönemi dikkate alındığında, ülkemizde 1985 yılından sonra
şehirlerde bulunan nüfusun köylerde bulunan nüfustan daha fazla olduğu
bir dönemin başladığı görülmektedir.
• Ülkemizde şehirlerde bulunan nüfusun oranı son on yılda önemli artış
göstererek 1990 yılında yüzde 59 iken 2000 yılında yüzde 64.9'a
yükselmiştir.


B**GESEL DAĞILIM
• 1990-2000 döneminde yedi coğrafi bölgenin tamamının nüfusu
artmaktadır. Bölgeler arasında en yüksek artış hızı Marmara Bölgesinde,
en düşük artış hızı ise Karadeniz Bölgesinde gerçekleşmiştir. 1990-2000
döneminde Marmara Bölgesinin yıllık nüfus artış hızı binde 26.7,
Karadeniz Bölgesinin yıllık nüfus artış hızı binde 3.6'dır.
• Ülke genelindeki nüfusun yüzde 26'sının bulunduğu Marmara Bölgesi en
fazla nüfusa sahip iken, nüfusun yüzde 9'unun bulunduğu Doğu Anadolu
Bölgesi en az nüfusa sahiptir.
• Bölgeler arasında şehir nüfus oranı en fazla olan bölge Marmara
Bölgesi iken en az olan bölge Karadeniz Bölgesidir. Marmara
Bölgesindeki nüfusun yüzde 79'u, Karadeniz Bölgesindeki nüfusun ise
yüzde 49'u şehirlerde bulunmaktadır.
İLLERİN NÜFUS BÜYÜKLÜĞÜ
• 81 ilden toplam nüfusu en fazla olan ilk üç il sırasıyla İstanbul,
Ankara ve İzmir'dir. Bu illerden İstanbul ilinin toplam nüfusu 10 018
735, Ankara ilinin toplam nüfusu 4 007 860 ve İzmir ilinin toplam
nüfusu 3 370 866'dır. Bu illerin il merkezlerinin nüfusu, İstanbul'un 8
803 468, Ankara'nın 3 203 362 ve İzmir'in 2 232 265'dir.
• İstanbul ilindeki nüfus, ülke toplamındaki nüfusun yüzde 15'ini
kapsamaktadır. Bir başka ifadeyle, ülkemizdeki her yüz kişiden 15'i
İstanbul ilinde bulunmaktadır.
• İstanbul, Ankara ve İzmir illerindeki nüfusun çoğunluğu il merkezinde
bulunmaktadır. İstanbul ilindeki nüfusun yüzde 88'i il merkezinde
bulunmakta iken bu oran Ankara ilinde yüzde 80, İzmir ilinde ise yüzde
66'dır.
• Nüfus büyüklüğü en az olan ilk üç il Tunceli, Bayburt ve Kilis
illeridir. Tunceli ilinin toplam nüfusu 93 584, Bayburt ilinin toplam
nüfusu 97 358 ve Kilis ilinin toplam nüfusu 114 724'tür. Bu illerin il
merkezlerinin nüfusu sırasıyla Tunceli'nin 25 041, Bayburt'un 32 285 ve
Kilis'in 70 670'dir. Tunceli, Bayburt ve Kilis illeri toplam nüfus
açısından son on yıl içinde nüfusları azalan iller arasında yer
almaktadır.

İLLERİN NÜFUS ARTIŞI
• Son on yılda 81 ilden 66'sının nüfusu artarken 15'inin nüfusu
azalmıştır. Nüfusu azalan iller Artvin, Çorum, Edirne, Kars, Kastamonu,
Kırşehir, Sinop, Sivas, Tunceli, Zonguldak, Bayburt, Bartın, Ardahan,
Karabük ve Kilis'tir.
• 81 il içinde nüfus artış hızı en yüksek olan ilk üç il sırasıyla
Antalya, Şanlıurfa ve İstanbul'dur. 1990-2000 döneminde Antalya'nın
yıllık nüfus artış hızı binde 41.8, Şanlıurfa'nın yıllık nüfus artış
hızı binde 36.6 ve İstanbul'un yıllık nüfus artış hızı ise binde 33.1
olarak gerçekleşmiştir.
• 81 il içinde nüfus artış hızı en düşük olan ilk üç il sırasıyla
Tunceli, Ardahan ve Sinop'dur. 1990-2000 döneminde Tunceli'nin yıllık
nüfus artış hızı binde -35.6, Ardahan'ın yıllık nüfus artış hızı binde
-20.2 ve Sinop'un yıllık nüfus artış hızı binde -16.2 olarak
gerçekleşmiştir.

İLLERİN ŞEHİR NÜFUS ORANI
• İllerin şehir nüfus oranları arasında önemli farklılıklar
bulunmaktadır. 81 ilin 55'inde nüfusun çoğunluğu şehirlerde bulunurken,
26 ilde nüfusun çoğunluğu köylerde bulunmaktadır.
• Şehir nüfusu en yüksek olan ilk üç il sırasıyla İstanbul, Ankara ve
İzmir'dir. Bu illerin şehirlerinde bulunan nüfusun oranı, İstanbul
ilinde yüzde 91, Ankara ilinde yüzde 88, İzmir ilinde ise yüzde 81'dir.
• İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde şehirde bulunan nüfusun oranı
diğer illerden daha yüksek olmasına rağmen bu illerin köylerindeki
nüfusun artış hızları ülke ortalamasından daha yüksektir. 1990-2000
döneminde köylerde bulunan nüfusun yıllık artış hızı İstanbul ilinde
binde 81, Ankara ilinde binde 16 iken İzmir ilinde binde 14'tür.
• Köy nüfus oranı en yüksek olan ilk üç il Bartın, Ardahan ve Muş
illeridir. Bu illerin köylerinde bulunan nüfus oranı, Bartın ilinde
yüzde 74, Ardahan ilinde yüzde 70 ve Muş ilinde yüzde 65'tir.
• Nüfusunun büyük bir kısmı köylerde bulunan Bartın ve Ardahan
illerinin köylerdeki nüfusu son on yıl içinde azalmaktadır. Bu illerin
köylerindeki nüfusunun yıllık artış hızı Bartın ilinde binde -17,
Ardahan ilinde ise binde -32'dir.
• Veri kalitesine yönelik olarak yapılan istatistiksel çalışmalar 2000
Genel Nüfus Sayımında, önceki sayımlara göre daha güvenilir bilgi
derlendiğini göstermiştir. Bugüne kadar yapılan nüfus sayımlarında sonu
sıfır ve beş ile biten yaşlarda beyan hatası olduğu bilinmektedir.
Yanlış yaş bildiriminin ölçülmesi amacıyla Whipple İndeksi
uygulanmaktadır. Bu indeks 100 ile 500 arasında değişim göstermekte ve
100'e yaklaştığı ölçüde veri güvenilir bulunmaktadır. İl bazında ve
cinsiyet ayrımında uygulanan bu indeks sonuçlarına göre 2000 Genel
Nüfus Sayımında derlenen bilgi önceki sayım sonuçlarından daha
güvenilirdir.
• Bugüne kadar il yayınları tamamlanan 72 il için yapılan analizlere göre ...................Erkek Kadın
1980 Sayımı 135.0 178.4
1985 Sayımı 133.7 165.3
1990 Sayımı 128.9 150.8
2000 Sayımı 123.9 129.

• Birleşmiş Milletler tarafından veri kalitesinin ölçülmesi amacıyla
önerilen bir diğer indeks de "Yaş ve Cinsiyet Tutarlılık İndeksi"dir.
Bu indeks yaş ve cinsiyet yapısındaki tutarlılığı ölçmekte ve sıfıra
yaklaşması beklenmektedir. İl yayınları tamamlanan 72 il üzerinden
yapılan analizlere göre;
Yaş ve Cinsiyet
Tutarlılık İndeksi
1980 Sayımı 31.4
1985 Sayımı 20.8
1990 Sayımı 21.5
2000 Sayımı 18.2
SAYIM SONUÇLARININ YAYINLANMASI
2000 Genel Nüfus Sayımının sonuçları her il için ayrı bir yayın halinde
hazırlanarak kullanıcıya sunulmaktadır. Bu yayınlar, farklı kullanıcı
kesimlerine hitap edebilecek şekilde hazırlanmıştır. Yayında, 2000
Genel Nüfus Sayımında derlenen tüm değişkenlerin bilgileri ayrıntılı
olarak verilmektedir.
Bununla birlikte, nüfus sayımında derlenen bilgilere dayalı olarak
nüfus artış hızı, şehir nüfus oranı, yaş ve cinsiyet yapısı, özürlülük,
eğitim, doğurganlık, bebek ölümleri, işgücü, işsizlik, istihdamdaki
nüfusun faaliyet kolu ve işteki durumu ile hanehalkı büyüklüğü ve
konutun niteliklerine ilişkin göstergelere de yer verilmiştir. Nüfus
sayımı yayınlarında ilk kez her ilin tarihsel gelişimini yansıtacak
şekilde tüm göstergeler yorumlanmış ve ilde zaman içinde oluşan önemli
gelişimler kullanıcıya sunulmuştur. Böylece kullanıcı kitlesinin büyük
bir kısmı nüfus sayımının bulgularına ek bir çalışma yapmadan
ulaşabilmektedir.
Yayında yer alan bilgilerin dışında daha ayrıntılı bilgilere ihtiyaç
duyulduğu takdirde Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından bu bilgiler
hazırlanarak kullanıcıya verilmektedir.
2000 Genel Nüfus Sayımının ayrıntılı sonuçlarını içeren "2000 Genel
Nüfus Sayımı Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri" yayını 72 il için
tamamlanmıştır. Diğer illerin yayın çalışması Eylül ayının sonuna kadar
tamamlanacaktır.

Türkiye'de Yerleşme

İnsanların, çok farklı türdeki konutlarda, yaşamlarını toplu ya da dağınık şekilde sürdürmelerine yerleşme denir.
Yerleşmeyi etkileyen faktörler
1. iklim
Yerleşmeyi etkileyen en önemli faktördür. Dünya'da Orta kuşak
karalarında iklim şartları uygun olduğundan, nüfus fazla iken çöllerde,
kutup bölgelerinde bataklıklarda ve yüksek dağlık alanlarda, iklim
şartları uygun olmadığından, nüfus çok azdır. Yine, Ekvatoral bölgede O
-1000 m yükseltiler arasında, aşırı nemli ve bunaltıcı bir iklim etkili
olduğundan, Amazon ile Kongo havzalarında da nüfus azdır.
2. Yeryüzü şekilleri
Dağlık, çok engebeli ve yüksek sahalar, yerleşmelerin kurulmasını ve
gelişmesini önemli ölçüde engellemektedir. Buna karşılık düz ovalık
alanlarda tarım, ulaşım, sanayi faaliyetleri daha çok geliştiğinden
nüfus fazladır. Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde nüfus
yoğunluğunun az, Marmara ve Ege bölgelerinde fazla olması buna örnektir.
3. Toprak
Verimsiz toprakların bulunduğu yerler, nüfusça tenha iken (Tuz Gölü
çevresi), verimli toprakların bulunduğu yerler nüfusça zengindir.
(Çukurova ve Ege ovaları gibi)
4. Ekonomik Kaynaklar
Ekonomik kaynakların fazla olduğu, sanayi, ticaret faaliyetlerinin
yoğun olduğu, maden ve enerji kaynaklarının çok bulunduğu yerlerde
nüfus yoğunluğu artmaktadır. Ülkemizde Marmara Bölgesi ile Zonguldak,
Karabük, Ereğli, Batman gibi merkezlerin nüfusça yoğun olmaları
ekonomik kaynakların çok olmasındandır. Ekonomik kaynakların yetersiz
olduğu bölgelerde, halk geçimini temin etmek için göç etmekte ve
nüfusları azalmaktadır.

Türkiye'de Kırsal Yerleşme

Ülkemizde, nüfusu 10.000'in altında olan yerleşmelere denmektedir.
Kır yerleşmeleri, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin birlikte yapıldığı ya da ön plana çıktığı yerleşmelerdir.
Kırsal yerleşmelerin bazılarında yerleşik hayat tarzı (köy gibi),
bazılarında konar - göçerlik veya yaylacılık gibi yarı yerleşik tarz
görülür.
Ülkemizde 1980 nüfus sayımına göre, 35 bin civarında köy yerleşmesi vardır.
Kırsal kesimde yerleşmeler toplu ve dağınık olmak üzere ikiye ayrılır.
Toplu Yerleşme: Evlerin birbirine yakın olduğu yerleşme biçimidir.
Suyun az olduğu yerlerde ve arazinin düz olduğu ovalık alanlarda
insanlar toplu olarak yerleşmişlerdir.
Türkiye'de İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde su kaynakları az olduğu için toplu yerleşmeler fazladır.
Dağınık Yerleşme: Suyun (yağışların) bol olduğu yerlerde, arızalı ve
eğimli bölgelerde, evlerin birbirinden uzak olduğu bahçeler içerisinde
insanlar dağınık olarak yerleşmişlerdir.
Türkiye'de Karadeniz Bölgesi, dağınık yerleşmenin en yaygın olarak
görüldüğü yerdir. Dağınık yerleşmede su fazlalığı ve yerşekillerinin
engebeliliği etkilidir.
Kırsal yerleşme çeşitleri
a. Köy altı yerleşmeleri: Çiftlik, mezra, kom, divan, oba, yayla gibi
yerleşmelere denir. Bunlar köylerden küçüktür. Daha çok, hayvancılık
amaçlı veya yazları serinlemek amacıyla kurulmuştur. Doğu Anadolu, G.
Doğu Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde yaygındır.
b. Köyler
Bucak ve nahiyeler
Kırsal meskenlerin yapımında kullanılan malzemeler doğal çevre ile
yakından ilişkilidir. Çevrede taş malzemeler yaygınsa konutlarda taş
kullanılır. Ormanlık yörelerde meskenlerde daha çok ahşap kullanılır.
Taş ve ahşap malzemenin bulunmadığı yarı kurak bölgelerde, meskenlerde
ker*** malzeme kullanılır.
• Taş meskenler: Köylerimizde çok rastlananmesken tiplerinden biri
olup, daha çok Akdeniz, Ege ve Doğu Anadolu bölgelerinde rastlanır.
• Ahşap meskenler: Ahşap köy meskenlerinin en yoğun olduğu yerler
ormanlık yörelerimizdir. Daha çok, Karadeniz, Akdeniz, Ege ve Güney
Marmara'da yaygındır.
• Ker*** meskenler: Ülkemizde İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür.
Dünya genelinde de, kırsal kesimde kullanılan malzemeler, doğal çevre
ve iklim ile çok yakından ilişkilidir. Kuzey Afrika, Orta Asya gibi
bölgelerde yarı kurak iklimden dolayı ker*** Ekvatoral ve Muson
iklimlerinde ahşap evler yaygındır.


Türkiye'de Kentsel Yerleşme

Türkiye'de, nüfusu 10.000 den fazla olan yerleşmelere kentsel yerleşme denmektedir.
1935'e kadar nüfusun % 80'i köylerde otururken, kent nüfusu % 20'sini oluşturuyordu.
1997 yılında yapılan sayım sonuçlarına göre, ise nüfusun % 65'i
kentlerde % 35'i kırsal kesimde toplanmıştır. Ülkemizde özellikle
sanayinin gelişmesine paralel olarak göç olayı artmış ve yeni kentler
ortaya çıkmış ya da kentlerde aşırı büyümeler meydana gelmiştir.
Türkiye'de kentleşme hızı sanayileşme hızından daha yüksektir. Bu durum
gecekondulaşma gibi bir çok problemi beraberinde getirmiştir.
1997 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre, kentleşme oranının en yüksek
olduğu bölge Marmara'dır. Bu durum, bölgenin çok göç aldığını ve
sanayileşmede ileri gittiğini gösterir. Marmara'yı, Ege, iç Anadolu,
Akdeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgeleri takip eder. Kentleşme
oranı en az Karadeniz Bölgesi'nde görülür.
Şehirler fonksiyonlarına göre şu gruplara ayrılır:
1. Tarım Şehirleri
Şehrin kurulması, gelişmesi ve halen devam etmesinde tarım faaliyetleri etkilidir.
Karadeniz Bölgesi'nde; Giresun, Rize, Düzce,
Bafra, Erbaa, Niksar
Marmara Bölgesi'nde; Kırklareli, İnegöl, Lüleburgaz
Ege Bölgesi'nde; Akhisar, Turgutlu, Salihli, Alaşehir, Ödemiş, Söke, Tire
Akdeniz Bölgesi'nde; Kadirli, Ceyhan, Kilis, Kırıkhan, Burdur
İç Anadolu Bölgesi'nde; Karaman, Aksaray, Kırşehir, Nevşehir ve Niğde tarım şehirlerine en iyi örneklerdir.
2. Ticaret Şehirleri
Genellikle ulaşım yolları üzerinde bulunan bu şehirlerde iç ve dış
ticaret canlıdır. İstanbul ve İzmir en önemli ticari şehirleridir.
Denizli, Manisa, Aydın, Kayseri, Konya, Eskişehir, Erzurum, Malatya,
Elazığ, Van, Şanlıurfa, Gaziantep ve Diyarbakır önemli ticaret
şehirleridir.
istanbul, İzmir, Mersin ve Trabzon gibi şehirlerde, serbest ticaret
bölgeleri kurulmuştur. Bu bölgelerin işlerlik kazanması ile, ticarete
dayalı faaliyetler gelişecek ve şehirlerin ticari fonksiyonları
artacaktır.
3. Liman Şehirleri
İthal ve ihraç ürünlerimizin deniz yoluyla geldiği limanlara sahip şehirlerdir
İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya, Trabzon, Samsun, Zonguldak, Ereğli ve
iskenderun örnek olarak verilebilir. istanbul aynı zamanda en büyük
liman şehrimizdir
4. Sanayi Şehirleri
Kentlerin hızlı büyümesinde en etkili olan faktördür. Fabrikaların ve atölyelerin yoğun olduğu şehirlerdir.
İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa izmir, Adana, Batman, Karabük, Ereğli, iskenderun, Seydişehir gibi merkezler örnektir.
5. İdari, Askeri ve Kültürel Şehirler
Ankara ve Diyarbakır gibi iller idari şehirler hüviyetindedir.
Sarıkamış, Erzurum, Erzincan, Konya, Malatya gibi şehirlerde de askeri
fonksiyonlar ağır basmaktadır. İstanbul, Ankara ve izmir gibi şehirler
aynı zamanda kültür şehirleridir.
6. Turizm Şehirleri
Gelirlerinin önemli bir bölümünü turizmden karşılayan şehirlerdir,
istanbul, İzmir, Antalya, Alanya, Kuşadası, Marmaris, Bodrum, Nevşehir,
Göreme, Fethiye, Bursa turizm şehirlerine en iyi örnektir.
Turizm şehirlerinde, nüfus yıl boyunca sabit olmayıp, mevsimler arasında büyük değişmeler görülebilir.
7. Maden ve Enerji Kaynaklarının Bulunduğu Şehirler
Zonguldak, Soma, Tavşanlı, Elbistan, Batman, Seydişehir gibi merkezler
örnek verilebilir. Bu şehırlenn nüfusları maden zenginliğinin bitmesine
göre azalabilir.

Türkiye'de Kentsel Yerleşmenin Sorunları

Türkiye'de özellikle 1950'li yıllardan sonra hızla şehirleşme başlamış,
bu şehirleşme beraberinde birçok sorun getirmiştir. Şehirlerin
sorunları başlıca şöyle sıralanabilir. .
1. Gecekondulaşma
Şehirlerin en büyük sorunlarındandır. Şehirleşme sonunda, gecekondular
hızla artmış ve şehir içinde ayrı bir semt meydana gelmiştir.
Gecekondulardan oluşan semtlerde yol, kanalizasyon gibi alt yapı
hizmetleri yetersiz kalmıştır. istanbul, Ankara, izmir, Adana, Mersin,
Gaziantep gibi şehirler, gecekondu semtlerinin en yaygın olduğu
şehirlerdir. Özellikle istanbul nüfusunun yaklaşık % 25'i
gecekondularda yaşamaktadır.
2. Düzensiz yapılaşma
Hızlı şehirleşme, düzensiz yapılaşmayı da beraberinde getirmiştir.
Sanayi tesisleri, yerleşim alanlarına ve tarım arazileri üzerine
kurulmuştur. Bunun sonucunda çevre kirlenmiştir. Şehirleşme hızı fazla
olduğundan, önceden bulunan ana caddeler trafik yükünü kaldıramaz hale
gelmiş, trafik düzensizliği başlamıştır.
3. Yeşil ve açık alanların yetersizliği
Bugün, şehirlerimizin hepsinde insanların dinlenebileceği, çocukların
oynayabileceği yeşil ve açık alanlar yetersizdir. Bu durum hızlı
kentleşmenin bir sonucudur.
4. Hava kirliliği
Özellikle kış aylarında, hava kirliliği bütün şehirlerimizde
artmaktadır. Ankara'da görülen hava kirliliği doğal gaz ve ithal kömür
sayesinde önemli oranda giderilmiştir. Ancak İstanbul, İzmir ve
Bursa'da hava kirliliği önemli ölçüde devam etmektedir.
5. Çöplerin toplanması ve depolanmasındaki zorluklar
Yoğun nüfuslu şehirlerde, sanayi tesislerinde ve meskenlerden çıkan
katı atıkların toplanması ve depolanmasında önemli zorluklarla
karşılaşılmaktadır. Bu durum çevre kirliliğine yol açmaktadır.
Özellikle sanayi tesislerinden çıkan kirli ve zehirli maddeler çevre
kirliliğini en üst düzeye çıkarmaktadır, izmit ve İzmir körfezleri ile
İstabul'da Haliç kirlilik konusunda ün yapmışlardır.
6. Sosyal ve kültürel gelişimin sağlanamaması
Normal şartlar altında, şehirler, ülkeye sosyal ve kültürel alanda
öncülük etmelidirler. Ancak, şehirlerdeki hızlı nüfus artışı
sosyo-kültürel yapılaşmayı alt-üst etmiştir. Bu nedenle, özellikle
gecekondu semtlerinin yaygın olduğu kentlerde kırsal kültür devam
etmektedir.
7. Şehirlerde rahat ve modern bir şekilde yaşama durumunun ortadan kalkması
Şehirlerdeki sanayi tesisleri ve diğer sektörler, hızla artan nüfusun
hepsini istihdam edememektedir. Bunun sonucunda da işsiz sayısı
azalmaktadır. Ekonomik zorluklar arttığı için. insanlar geçimini temin
etmekte güçlüler çekmektedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
TÜRKİYE BEŞERİ ve EKONOMİK COĞRAFYASI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ÖĞRENCİ ÖZEL :: Coğrafya :: Soru-Cevap-Konu Anlatım-
Buraya geçin: