www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Servet-i Fünun Edebiyati

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

Servet-i Fünun Edebiyati Empty
MesajKonu: Servet-i Fünun Edebiyati   Servet-i Fünun Edebiyati Icon_minitimePerş. Ara. 17, 2009 2:01 am

SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI
Bu edebiyat Recaizade Mahmut Ekrem’in yol göstermesiyle, Servet-i Fünun
dergisi etrafında toplanan gençler tarafından yürütülen bir harekettir.
1895 yılında Tevfik Fikret’in bu derginin yazı işleri müdürlüğüne
getirilmesiyle başlar.
Bir diğer adı da Edebiyat-ı Cedide olan bu dönemin ana karakteri çağdaş
Fransız edebiyatına benzer eserler vermektir. Örnek edindikleri Fransız
sanatkarları ise Realist ve Naturalistlerdir. Aynı grubun şiirde
yaptığı yenilikler Parnas ve Sembolist şairlerden izler taşır.
Servet-i Fünuncular kendilerinden öncekileri Avrupa’yı yeterince takip
etmemekle, ilkel ve yetersiz olmakla suçlamışlardır. Divan edebiyatını
çoğu kez bilmedikleri için, küçük görüyorlardı.
Servet-i Fünuncuların diğer önemli özellikleri ise çok az bir topluluğa
seslenebilmeleridir. Gerek dil anlayışları, gerekse sanata bakışları
onların bir salon edebiyatı oluşturmalarına neden olmuştur.
Bu dönemdeki edebiyat türlerini şu şekilde inceleyebiliriz:

ŞİİR
Bu dönemin şiir anlayışı Tanzimatçılardan bir hayli farklıdır.
Özellikle Parnasizmin etkisiyle şiirde biçim mükemmelliğine büyük değer
vermişler, sanat için sanat görüşüyle, şiiri ideolojik bir anlatım yolu
olmaktan çıkarmışlardır. İlk kez, Batıdan alınan sone, terzarima gibi
nazım biçimlerini kullanmışlardır.
Aruzu şiirin vazgeçilmez bir ahenk unsuru olarak görmüşler, çoğu kez bu
vezni Divan şairlerinden daha iyi kullanmışlar, onu Türkçeye kolaylıkla
uygulamışlardır.
Aruzu bir musiki kaynağı olarak gören Servet-i Fünuncular, özellikle serbest müstezat nazım şeklini geliştirmişlerdir.
Şiirde kişisel konuların yanında doğa betimlemelerine büyük yer verilmiş, sosyal konulardan uzak durulmuştur.

ROMAN VE HİKAYE
Servet-i Fünun’un en başarılı olduğu türlerden biri romandır. Batılı
romanın kötü bir taklidi olan Tanzimat romanı, bu dönemin romanları
yanında sönük kalır.
Realizmin etkisi altındaki Servet-i Fünun romanında konular hep
İstanbul’da geçer. Bunda, sanatçıların yaşadıkları çevreyi esere
yansıtmasının yani eserlerini belli gözlemler sonucunda yazmalarının
büyük etkisi vardır. Ancak eserde yabancı sözcük ve tamlamalarla yüklü
bir dil kullanmaları, eserlerin geniş halk topluluklarınca okunmasına
engel olmuştur.
Hikaye alanında da önemli eserler verilmiştir. Anadolu’nun değişik yörelerinin de konu olduğu bu hikayelerde dil daha sadedir.

TİYATRO
Servet-i Fünuncuların hemen hiç başarılı bir eser vermedikleri tür
tiyatrodur. Gerek dil anlayışları, gerek istedikleri sanatın icra
edilebileceği bir tiyatro göremeyişleri onları bu dalda eser vermekten
uzak tutmuştur.

•••

Servet-i Fünunda gelişmiş bir diğer tür ise eleştiridir. Özellikle
Hüseyin Cahit siyasi yazılarıyla şimşekleri üzerine çekmiş hatta
Fransızcadan çevirdiği “Edebiyat ve Hukuk” adlı makalesiyle Servet-i
Fünun dergisinin kapanmasına ve Servet-i Fünun edebiyatının bitmesine
neden olmuştur.
Şimdi Servet-i Fünun sanatçılarını görelim.

Tevfik FİKRET
Servet-i Fünun döneminin en güçlü şairidir. Parnasizmin etkisiyle
yazdığı şiirlerinde kusursuz bir biçim görülür. Şiirlerinde ölçü,
şekil, kafiye gibi ses unsurlarıyla oluşturulmuş bir musıki sezilir.
İşlediği konuyu sözcüklerinin sesiyle hissettirir gibi yazar. Aruza
öylesine hakimdir ki konuşur gibi yazdığı şiirlerinde kusursuz bir ölçü
görülür. Şiiri düzyazıya yaklaştırmış, birkaç dize süren cümlelerden
oluşan şiirler yazmıştır.
Servet-i Funun döneminde yazdığı şiirleri kişisel ve sanatlıdır. Bu
dönemden sonraki şiirlerinde ise aşırı toplumcu bir şiir anlayışına
dönmüştür.
Rübab-ı Şikeste adlı şiir kitabındaki şiirler Servet-i Fünun
dergisindeyken yazdığı sanat için sanat görüşlü şiirlerdir. Önceki
şiirlerinde Recaizade’nin, Abdülhak Hamit’in tesiri sezilen Fikret’in
zamanla kendi üslubunu oluşturduğu görülür.
Haluk’un Defteri adlı kitabında ise oğlu Haluk’un kişiliğinde, istediği
neslin özelliklerini, onlara verdiği öğütleri anlatmıştır. Buradaki
şiirler sanat için sanat prensibinden toplum için sanata doğru yol
aldığını gösterir.
Şiirleri sosyal de olsa Fikret, biçimdeki özeni, mükemmelliği kaybetmemiştir.
Rübabın Cevabı adlı şiir kitabı Fikret’in toplumcu ve vatancı
şairliğinin olgun ve güçlü bir örneğidir. Vatanın kötü yöneticiler
elinden çektiği sıkıntıları eleştirici bir üslupla anlattığı bu
şiirlerde şairin bu durum karşısında umudunu yitirmediği görülür.
Şairin hayatının sonlarında yazdığı Şermin adlı şiir kitabı ise, hece
ölçüsüyle söylenen şiirlerden oluşur. Bu şiirler çocuklar için
söylenmiştir.

Cenap ŞEHABETTİN
Dönemin diğer büyük şairidir. Aslında doktor olan ve Fransa’ya da tıp
ihtisası için giden şair, orada Fransız edebiyatıyla yakından
ilgilenmiştir.
Şiirlerinde hem Parnasizmin hem Sembolizmin etkisi görülür. Sembolizmin
musikisi, sözcüklerin ahengine verdiği değer onda da görülür.
Parnasizmin ise doğa betimlemeleri, sözcüklerle tablo çizme sanatı yine
onun şiirlerinde hissedilir. Elhan-ı Şita adlı, kış manzaralarını
anlattığı şiirinde sözcükler okuyucuda karın yağışını hissettirir.
Serbest müstezat tarzını ilk ve en iyi kullanan Cenap’tır. Bazen de
sone şeklinde yazdığı şiirlerinde çok cesur mecazlarıyla, eski dil
kurallarını, söyleyiş mantığını hiçe sayan, tamamıyla Batılı bir
söyleyişle yazmasıyla şiddetli eleştirilere uğramıştır.
En sıradan konuları şiir haline getirmek için, Servet-i Fünun diline
yeni sözcükler katmış, Arap ve Fars sözlüklerinden yeni sözcükler
seçmiş, ayrıca Fransızca sözcükleri de şiirlerinde kullanmıştır.
Şiirlerinde geçen “saat-i semenfam”(yasemin renkli saatler) benzetmesi
döneminde birçok tartışmalara neden olmuştur.
Şiirde güzellikten başka gaye aramadığını, güzel sanatlarda fayda
aranmayacağını söyleyen şairin nesir alanında da önemli eserleri
vardır. Nesir dili şiir dilinden daha sade olan sanatçı yazılarını
nüktelerle, zarif bir dille, zengin bilgisiyle etkili hale getirmiştir.
Şiirlerini Evrak-ı Leyal adı altında toplayacağını söylemesine rağmen bunu sağlığında yapamamıştır.
Nesir alanındaki eserleri ise, Hac Yolunda, Avrupa Mektupları, Suriye
Mektupları adlı seyahat yazıları, Evrak-ı Eyyam adlı değişik yazılardan
oluşan eseri vardır. Ayrıca tiyatro denemeleri de yapan şairin bu türde
pek başarılı olduğu söylenemez.
Cenap ayrıca beğendiği vecizeleri Tiryaki Sözler adı altında kitaplaştırarak bu alanda değerli bir derleme kitabı bırakmıştır.

Halit Ziya UŞAKLIGİL
Dönemin hikaye ve roman temsilcisidir. Eserleriyle sadece kendi
döneminin değil sonraki nesillerin de örnek aldığı yazar, Türk romanına
tamamen Batılı bir hava vermiştir. Kompozisyon açısından Türk
edebiyatının en başarılı eserlerini veren yazar Batı’daki örneklerinden
hiç de aşağı değildir.
Halit Ziya’nın dili oldukça ağırdır. Süslü, tamlamalarla dolu bu dilde
sözle anlam arasında sıkı bir bağ kurulmuştur. Türk dilinin sadeleştiği
dönemde yazar kendi eserlerini sadeleştirmiştir.
Halit Ziya’nın, Realist, Natüralist anlayışla yazdığı romanlarında
kahramanlarını çevresinden seçtiği sezilir. Hatta bunların bir gözlem
sonucunda oluşturulduğu görülür.
Hikayelerini romanlarına göre daha sade bir dille yazmıştır. Onları
çoğu kez bir okuyuşta bitirilecek biçimde oluşturmuştur. Romanlarının
konusunu hep İstanbul’dan seçen yazar, hikayelerinde Anadolu’yu da
işlemiştir.
Yazarın ilk kitabı Sefile adını taşır. Hizmet gazetesinde yayınlanan bu eser kitap haline getirilmemiştir.
Halit Ziya’nın en başarılı romanları Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar Servet-i Fünun’da yayınlanmıştır.
Mai ve Siyah adlı romanında Ahmet Cemil adlı kahraman, sanat
hayalleriyle yaşar fakat içinde bulunduğu çevrenin, özellikle
Babıali’nin kırıcı olayları arasında tüm hayalleri yıkılır. Yazarın
romanda Ahmet Cemil’e söylettiği sözler aslında Servet-i Fünun’un edebi
anlayışıdır.
Sanatçının başyapıtı sayılan Aşk-ı Memnu romanı ise Boğaziçi
yalılarındaki hayattan alınmıştır. Eserde alafranga yaşayışa özenen
Bihter Hanım’ın kendinden yaşça büyük olan Adnan Bey’le evlenmesi,
ancak Adnan Bey’in yeğeni olan Behlül adlı gençle birbirlerine aşık
olmaları anlatılır. Züppe bir genç olan Behlül, Bihter Hanım’ı sonunda
kandırır; ancak Adnan Bey’in kızı Nihal durumu fark ederek babasına
bildirir. Adnan Bey’in durumu öğrendiğini anlayan Bihter kendini
öldürür.
Eser ruh tahlilleri yönüyle oldukça gerçekçidir. Kahramanlar her
yönüyle tanıtılmıştır. Diğerlerine göre daha sade bir dille yazılan
Kırık Hayatlar romanında da yine bir aile dramı anlatılır.
Halit Ziya’nın büyük hikayeleri ise Bir Muhtıranın Son Yaprakları, Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası, Bu muydu adlarını taşır.
Halit Ziya’nın diğer önemli eseri hayatının kırk yılını anlattığı ve
adını da Kırk Yıl koyduğu anı eseridir. Bundan sonraki anılarını ise
Saray ve Ötesi adlı eserde toplamıştır.

Mehmet RAUF
Servet-i Fünun’un ikinci büyük romancısıdır. Uzun süre Halit Ziya’nın
etkisinde kalan yazarın dili daha sadedir. Tıpkı Halit Ziya gibi mensur
şiirler, hikayeler, ruh tahlillerine önem verdiği romanlar yazmıştır.
Onun hikaye ve romanlarında kendi hayatından önemli akisler vardır.
Yazarın en önemli eseri Eylül’dür. Basit bir aşk olayı etrafında dönen
eserde aşkın güzelliği dile getirilir. Suat Hanım Kocası Süreyya’yı çok
sever. Ancak kocası tarafından çoğu kez yalnız bırakılan kadınla,
kocasının arkadaşı Necip arasında gizli bir aşk sürer gider. Eserin
sonunda Suat Hanım ile Necip bir yangında yanarak ölürler.
Dil örgüsü bakımından zayıf olan eser, psikolojik tahlillerdeki derinliğiyle ilk psikolojik roman sayılmıştır.
Yazarın ayrıca Siyah İnciler adlı mensur şiir kitabı Genç Kız Kalbi, Ferda-yı Garam, Karanfil ve Yasemin adlı romanları vardır.
Bunlar dışında Cidal, Pençe, Yağmurdan Doluya adlı tiyatro eserleri de vardır.

Şimdi de Servet-i Fünun Edebiyatının özelliklerini maddeler halinde görelim:
1. Şiirde amacın güzellik olduğu, şiirin fikirleri yaymakta bir araç
olarak kullanılamayacağı savunulmuştur; yani sanatın sanat için olduğu
fikri hakimdir.
2. İlk kez, Batı’dan alınan sone, terzarima gibi nazım şekilleri kullanılmış, ayrıca serbest müstezat şekli geliştirilmiştir.
3. Tanzimatta görülen dilde sadeleşmeye yönelme tamamen terk edilmiş,
aksine yeni duygu ve hayalleri karşılamak için Arapça ve Farsçadan yeni
sözcükler alınmıştır.
4. Tanzimatçıların halk şiirine gösterdikleri ilgi tamamen unutulmuş, hatta halk şiirinin basitliğiyle alay edilmiştir.
5. Şiirde Parnasizm ve Sembolizm akımlarının tesiriyle, toplumsal
konular terk edilmiş, kişisel, hatta çoğu zaman marazi duygular ele
alınmıştır.
6. Nesir türlerinde büyük gelişmeler görülmüş, roman ve hikaye Batı tekniği seviyesine çıkarılmıştır.
7. Tiyatro ihmal edilmiş, birkaç deneme eserle geçiştirilmiştir.
8. Romanlarda Realizm akımının etkisi görülür. Romanların konuları hep
İstanbul’da geçer, ancak birkaç hikayede Anadolu konu edilmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
Servet-i Fünun Edebiyati
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Lincoln ve Servet idmanda yok

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ÖĞRENCİ ÖZEL :: Türk Edebiyatı :: Ders Notları - Konu Testleri-
Buraya geçin: