www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 II.Meşrutiyet Sonrası TÜRK Edebiyatı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

II.Meşrutiyet Sonrası TÜRK Edebiyatı Empty
MesajKonu: II.Meşrutiyet Sonrası TÜRK Edebiyatı   II.Meşrutiyet Sonrası TÜRK Edebiyatı Icon_minitimePerş. Ara. 17, 2009 1:55 am

II.Meşrutiyet sonrası Türk edebiyatı

II. Meşrutiyetten sonra Servet-i Fünun mecmuası etrafında kendilerine
Fecr-i Ati adını veren yeni bir nesil toplanmıştır. Kısa ömürlü olan bu
topluluk, Servet-i Füsunculardan daha sade bir dil kullanmış sembolizm,
empresyonizm ve romantizm gibi akımları eserlerine uygulamışlar, Avrupa
Edebiyat ile Milli Edebiyat arasında bağ oluşturmuşlardır. Aruz'la şiir
yazan Fecr-i Ati şairlerinden tanınmış ve orijinali Ahmet Hacim'dir.
Başlangıçta Fecr-i Ati roman ve hikayecisi olan Yakup Kadri
Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay ise, gerçek kişiliklerini Milli
Edebiyat akımı içerisinde göstermişlerdir. Fecr-i Ati topluluğu dışında
kalan İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal Beyatlı kendi
şiir anlayışlarına göre eserler veren ve daha sonra Milli Edebiyat
akımına katılan şairlerdir. Modern Türk Edebiyatını yaratma amacıyla
kurulan Tanzimat, Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati toplulukları büyük
hamleler yapmakla beraber ruhta büyük ölçüde Fransız sanatına bağlı,
dil ve üslupta Osmanlıcaydı sürdüren, milli kimlik ve kişiliğe
ulaşamamış bir edebiyat vücuda getirmişlerdir. Osmanlı imparatorluğunun
dağılışı sırasında, Türk aydınlarının büyük bir bölümü, ümmete bağlı
Osmanlıcılığın terk edilerek milliyetçiliğin benimsenmesinin,
memleketin geleceği için gerekli olduğuna inanıyorlardı. Bu inanç
sonucunda Türkçülük ve Milliyetçilik akımları doğmuş, her sahada milli
kimlik ve kimlik arayışları başlamıştır. Türk Dili, Türk Vezni, Türk
Zevki ve Kültürü ile Milli konuları, Milli Ülküleri işleyen Türk
Edebiyatı ihtiyacı ve özlemi sonucunda 1911-1923 yılları arasında Milli
Edebiyat akımı doğmuştur. Bir kısmı daha sonra Cumhuriyet dönemi yazar
ve şairleri arasında da yer alan bu edebiyatın temsilcilerinin en
önemlileri, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Mehmet Emin Yurdakul, Yusuf
Ziya Ortaç, Faruk Nafiz Çamlıbel, Enis Behiç Kor yürek, Kemalettin
Kamu, Aka Gündüz, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar, Refik
Halit karay, Reşat Nuri Güntekin, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Necip Fazıl
Kısakürek, Halide Nusret Zorlutuna, Şükufe Nihal, Peyami Safa, Ahmet
Hamdi Tanpınar'dır. Cumhuriyet kültür, ideoloji, edebiyat alanlarında
Milli Edebiyatçıları hemen bütünüyle devralmıştır. Milli Edebiyat
akımının özellikleri, cumhuriyetin ilk on yılının da bir özeti
olmaktadır. Bu çerçeve içerisinde, Milli Edebiyat akımının ilkeleri de
şu şekilde belirtilebilir : Dilde yalınlık, halk edebiyatı şiir
biçimlerinden yararlanma ve hece ölçüsü, konu seçiminde yerlilik. Yalın
bir dille yazma, konularını hayattan ülke şartlarından seçme ve milli
kaynaklara yönelme ilkelerinde birlenilmiştir. İslamcı, Osmanlıcı,
gelenekçi görüşlere sahip yazarlardan , bireysel eğilimli yazarlara
kadar tüm edebiyatçılara açık bir bütünlük mevcuttur. Çünkü artık söz
konusu olan Milli Edebiyat akımı kavramı değil, Milli Edebiyat
dönemidir. Bu akım dilde ve duyuşta 1911-1915 dönemi milliyetçilik
fikirlerinin ön planda olduğu roman, hikaye, tiyatro eseri ve şiirler
verilmesine yol açmıştır.
Türk milletine mensup olma şuuru, tarih içinde devamlılık düşüncesi,
kendi kalarak Batılılaşma inancı, 1911-1923 yılları arasındaki akımın
temelleridir. Bu dönemin bariz özelliği, Türk Romantizminin edebi
tezahürlerini göstermesidir. Adını 1912'den itibaren duyurmakla beraber
asıl şöhretini Milli Mücadele Devrinde kazanan Yahya Kemal Beyatlı,
ölümüne kadar saf şiir peşinde koşmuş bir mısra kuyumcusudur. İslamcı
şair olarak tanınan, başta İstanbul'da olmak üzere çeşitli şehir ve
ülkelerin geri kalmışlığını, çaresizliğini, aydınların yabancı amacını
anlatan Mehmet Akif Ersoy'un Safahat (Safhalar) adlı şiir kitabı hem
aydınlar hem de geniş halk yığınları üzerinde büyük etki yapmıştır.
Gerek Mehmet Akif Ersoy gerekse Yahya Kemal Beyatlı şiir dili ile
konuşma dili arasındaki uzlaşmalığı ve Türk diline zor uyan aruzun
engellerini ortadan kaldırıp yaşayan Türkçe ile başarılı şiirler
yazmışlardır. Yahya Kemal Beyatlı sadece bir şair olarak değil,
medeniyet ve kültür araştırıcılığı, çok çeşitli fikri ve edebi
zenginlikleri şahsında toplamış, sohbetleri ile çığır açmış bir
edebiyatçı olarak da tanınır. Birinci Dünya Savaşı ve Türk Kurtuluş
savaşından sonra Türkiye'de meydana gelen en önemli olay, tarihe
karışan Osmanlı Devletiyle birlikte, onun dayandığı müesseseler, sosyal
tabaka, hayat felsefesi, dil ve üslubun ortadan kalkarak, yeni bir
rejime, zihniyete ve sosyal düzene dayanan yeni bir devletin
kurulmasıdır. Cumhuriyet devri, halk iradesine dayanan parlamento
rejimini getirdi. Bu rejimi kuran ilk nesil, Kurtuluş savaşını kazanan
subaylar, İkinci Meşrutiyet devrinde yetişen münevverlerdir. Hem büyük
bir kumandan hem de kültür ve medeniyet konularında ileri görüşlü olan
Mustafa Kemal ******,bu münevverlerle birlikte Türkiye'nin sosyal,
iktisadi ve kültürel yapısını değiştiren inkılapları gerçekleştirdi.
Cumhuriyet devri edebiyatının ilk dönem eserleri bu siyasi, sosyal ve
kültürel çerçevenin etkilerini taşır. Cumhuriyet kuruluşunu hazırlayan
milliyetçilik ideolojisi içinde doğan Milli Edebiyat akımı Cumhuriyetin
ilk yıllarında en olgun eserlerini verdi. Cumhuriyet rejimi ve bu
devirde meydana getirilen sosyal ve iktisadi müesseseler üstünde
başlarında büyük Türk sosyolog ve düşünürü Ziya Gökalp'in bulunduğu
Türkçü ve Milliyetçi münevver zümre etkili oldu. Gökalp'in Türkiye ve
Türkler için şekillendirdiği düşünceler başta ****** olmak üzere,
Cumhuriyeti kuran birinci neslin dünya görüşünün kaynağını teşkil etti.
1880 yıllarından sonra doğan, II. Meşrutiyeti, Balkan savaşını ve
Kurtuluş savaşını gören ve modern Türkiye Cumhuriyetinin aydın
tabakasını meydana getiren nesil, felaketlerle olgunlaşmış ve
zenginleşmiş hayat tecrübesine sahiptir. Halka ulaşabilmek ve onunla
bütünleşebilmek için onun dilini kullanmak gerektiğine bu nesilden
yazarlar eserlerinde konuşma dilini kullandılar. Halk dilini
kullanırken gençlik yıllarında hayran oldukları Edebiyat-ı Cedide (Yeni
Edebiyat) yazarlarının ince zevkini günlük dile aktardılar. Genç
Kalemler Dergisinde başlayan bu çalışmalar başlangıçta Edebiyat-ı
Cedide topluluğunda yer alan ve II. Meşrutiyet devrinde Türkçülük
akımına katılan Ahmet Hikmet Müftüoğlu devrinin ilk dönem şairleri
Türkçülerin yaygınlaştırdığı sade dil ve hece veznini kullandılar.
Memleket gerçekleri ve bir ölçüde günlük hayat şiir konuları arasına
girdi. Mütareke yıllarında şöhret kazanan hececiler, Orhan Seyfi Orhon
(1890-1972) ve Yusuf Ziya Ortaç'dan (1896-1967) sonra yetişen Faruk
Nafiz Çamlıbel (1898-1973) ile Kemalettin Kamu (1901-1948) Anadolu'yu
ve vasat insan tipini şiire soktular. Hece vezni ile serbest tarzda
şiirler yazan Enis Behiç Koryürek'in (1892-1949) şiirleri tarihi ve
milli heyecanları yansıtır. Kendine has üslubu, vatan, coğrafya ve
tarihini İstanbul dekoruyla canlandıran Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958)
hem şiirde hem de nesirde çok başarılı örnekler veren çok yönlü bir
edebiyatçıdır.
Genç yaşında Rusya'ya giden ve oradan Marksist ve materyalist bir
inançla dönen Nazım Hikmet Ran (1902-1963) Türkçe'nin estetiğini
Mayakovski tesirleri taşıyan yeni bir tarzda kullanarak ihtilalci
şiirler yazdı. 1960'lı yıllardan sonra Türk Edebiyatı içinde
yaygınlaşan sosyalist akımının başlangıcı bu şiirler oldu. Ahmet Muhip
Dıranas şiiri tamamen estetik olarak kabul eden şairlerdendir. Aynı
nesilden olan Arif Nihat Asya (1904-1976) üslup ve ruh yönünden
zenginliğini şiirlerine aksettiren orijinal bir şairdir. Türk
Edebiyatında küçük klasik hikaye yazma geleneğinin kurucusu ve en
başarılı temsilcisi olan Ömer Seyfettin'in (1884-1920) hikaye kitapları
144 baskı yaparken kendisi en çok okunan yazar oldu. Sait Faik
Abasıyanık (1906-1948) ve Sabahattin Ali'nin 1935 yılından sonra
yayınladıkları hikayeler, birbirinden farklı iki yeni çığır açtı. Sait
Faik, konuları İstanbul'da geçen ve şahsi izlenimlerine dayanan şiir
duygusuyla dolu hikayeler yazdı. Materyalist bir dünya görüşüne sahip
olan Sabahattin Ali, dış tasvirlere ve sade olaylara fazla önem veren
hikayeler yazdı. Bu iki yazarla birlikte 1960'lı yıllardan sonra
yoğunlaşan günlük hayat ve olayların, düşünce ve beklentilerin
edebiyata akması başladı. 1940-1945 yılları arasında Türkiye II. Dünya
Savaşına katılmamakla birlikte, siyasi,sosyal,kültürel bakımdan büyük
değişikliklere uğradı. İdeolojik yönden Nazizm ve Faşizme karşı açılmış
olan bu savaş bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de batılı
demokrasiye ve sosyalist akımlara üstünlük sağladı. Türkiye, bu yeni
kuvvetler dengesi içinde Tanzimat'tan beri yöneldiği Batı medeniyetini
ve örnek aldığı, Batı demokrasisini tercih etti. Demokrasiye bağlı
hürriyet ve tenkitle beraber sosyalist ve Marksist görüşler de
Türkiye'ye girdi. Şiirlerini 1941 yılında Garip adlı kitapta toplayan
Orhan Veli Kanık'a ve onunla aynı tarzı paylaşan Melih Cevdet Andan ve
Oktay Rıfat, Garipçiler adıyla anıldılar ve Türk şiirlerinde yeni bir
akım meydana getirdiler. Bu akımın esası, şiiri öteden beri vazgeçilmez
unsurlar sayılan vezin, kafiye ve benzetmelerden sıyırarak, duyuların
yalın ifadesi haline getirmekti. Orhan Veli, bu tarzda yazdığı başarılı
şiirlerle kendisinden sonrakileri büyük ölçüde etkiledi. Cahit Sıtkı
Tarancı (1910-1956) aynı sa****ği vezin ve kafiyeyi kullanarak sağladı.
Tarancı mısra içindeki belirli durakları kaldırarak veya değiştirerek
hece vezninde yenilik yaptı. Bu neslin dünya görüşü Andre Gide'in
tesiri ile varlık ötesi geçmiş ve gelecek tasavvurları olmaksızın anlık
duyumlara dayanıyordu. Sait Faik'in eserleri de dahil olmak üzere bu
grubun eserlerinde yaşama sevinci hakimdir. Serbest şiir hızla
yayılmış, Asaf Halet Çelebi, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil
gibi başarılı temsilciler yetişmiştir. Asaf Halet Çelebi bazı
şiirlerinde doğu mistisizmi ile tasavvufu birleştirdi. İlk şiirlerinde
serbest çağrışımlara yer veren Fazıl Hüsnü Dağlarca, şuur altının
karanlık akımlarını ifade eden sembollerle dolu orijinal şiirler yazdı.
Behçet Necatigil, şiirlerinde büyük şehir hayatı içinde ezilmiş ve
kaybolmuş insanın kırık, karanlık, dolaşık duygularını anlattı.
Şiirlerinde ahengi ihmal eden Necatigil, divan şiirinde olduğu gibi,
gittikçe derinleşen bir arka planı işlemiştir. 1950 yılından itibaren
Türk yazar ve şairlerinin büyük bir kısmı hayat görüşlerini "toplumsal
gerçekçilik" adıyla edebiyata uyguladılar. Bu dönemde Batıdan gelen
varoluşculuk ve gerçeküstücülük akımları da hayata bakış tarzıyla
beraber eserlerinin kompozisyon ve üslubunu da değiştirdi. Son kırk
yıllık Türk Edebiyatı Batıdan gelen akımlar, sosyalist dünya görüşü,
milli ve dini yaklaşımlar ve çok partili dönemde çeşitlenen politik
tercihler doğrultusunda fevkalade çeşitlilik göstermekte, edebiyat çok
kere vasıta gibi kullanılmakta ve yeni arayışlar içinde görünmektedir.
Kısa zaman içinde büyük şöhret kazanan veya adını pek az duyurabilen
yazar ve şairlerin Cumhuriyet terkibi paralelinde kurulmakta olan yeni
edebiyat geleneklerine katkıda bulunmakla beraber, bunlar hakkında
içinde yaşarken objektif tenkitler yapmak ve edebiyat tarihindeki
yerlerinin belirlenmesi mümkün olamamaktadır. Özellikle 1960'lı
yıllardan sonra gelişen kadın yazar ve şairlerin sayılarının artmış
olması feminist akımın da diğer pek çok akım gibi Türk Edebiyatı içinde
yer almasını sağlamıştır. 1850-1986 yılları arasında isimleri en çok
duyulan ve okunan roman ve hikayeciler şöyle sıralanabilir : Halide
Nusret Zorlutuna, Nihal Atsız, Safiye Erol, Tarık Dursun K., Attila
İlhan, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Tarık Buğra, Mustafa
Necati Sepetçioğlu, Firuzan, Adalet Ağaoğlu, Sevgi Soysal, Tomris Uyar,
Emine Işınsu, Sevinç Çokum, Selim İleri, Cevat Şakir (Halikarnas
Balıkçısı), Bekir Büyükarkın, Necati Cumalı, Haldun taner, Mustafa
Kutlu, Muhtar Tevfikoğlu, Bahaettin Özkişi, Durali Yılmaz, Rasim
Özdenören, Şevket Bulut.
Bu dönemin şairleri: Behçet Kemal Çağlar, Necati Cumalı, Ümit yaşar
Oğuzcan, Bekir Sıtkı Erdoğan, Atilla İlhan, Yavuz Bülent Bakiler,
Mehmet Çınarlı, Mustafa Necati Karaer, Munis Faik Ozansoy, Niyazi
Yıldırım Gençosmanoğlu, İlhan Geçer, İlhan Geçer, Bedri Rahmi Eyüpoğlu,
Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Bahaettin Karakoç'tur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
II.Meşrutiyet Sonrası TÜRK Edebiyatı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ÖĞRENCİ ÖZEL :: Türk Edebiyatı :: Ders Notları - Konu Testleri-
Buraya geçin: