www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 11.Sınıf T.Edebiyatı ders notları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

11.Sınıf T.Edebiyatı ders notları Empty
MesajKonu: 11.Sınıf T.Edebiyatı ders notları   11.Sınıf T.Edebiyatı ders notları Icon_minitimePerş. Ara. 17, 2009 1:54 am

Tanzimat Edebiyatı)

Tanzimat Edebiyatının Genel Özellikleri

Tanzimat Edebiyatı, bir kültür ve siyasi hareketin sonucu olarak ortaya
çıkmış bir edebi akımdır. 3 Kasım 1839′da Reşit Paşa tarafından ilan
edilen ve Gülhane Hattı Hümayunu da denilen yenileşme beratının
yürürlüğe konmuş olmasından doğmuştur. Bu olay daha sonraları Tanzimat
Fermanı olarak adlandırılacak,gerek siyasi alanda gerek edebi ve
gerekse toplumsal hayatta batıya yönelmenin resmi bir belgesi
sayılacaktır. Edebiyat Tarihçilerimizde 1839 yılını Tanzimat
edebiyatının başlangıcı olarak kabul edeceklerdir.

19. yy. Osmanlı İmparatorluğu’nda artık gerileme ve çöküş devrinin
başladığı dönemdir. Ardı ardına alınan yenilgiler, geniş Osmanlı
topraklarında birbiri ardına gelen isyanlar, yönetimi bir arayış içine
çekmiş, III. Selim devrinde ilk kez orduda yapılan ıslahat hareketleri
ile Avrupa’nın teknik ve kültürel üstünlüğü karşısında imparatorluk
yönünü batıya çevirmek zorunda kalmıştır. Gülhane Hattı Hümayunu’nun
yürürlüğe konmuş olmasıyla her alanda bir yenileşme hareketi
başlamıştır.


Okullarda öğretimin Türkçe‘ye dönmesi, gazeteciliğin başlaması ve
gelişen milliyetçilik sonucunda edebi yenileşme de beraberinde gelmiş,
bu değişmelere,uyanan yeni fikir akımlarına paralel olarak ortaya
çıkmış, yeni bir medeniyet değişiminin sonucu olarak gelişmiştir.
Tanzimat dönemiyle birlikte edebiyatımızda sosyal ve siyasal konuların
yanında günlük olaylar tartışma alanına çekilmiştir.

1860ta tercüman-ı ahval gazetesinin yayımlanmasıyla başlar, 1896′ya
kadar sürer. Sarsıntılar geçiren Osmanlı İmparatorluğu durumunu
kurtarmak için, ordudan başlayarak ıslahat ve devrim hareketlerine
girişiyordu . 3. Selim , 2. Mahmut , Abdülmecit dönemleri böyle
geçmiştir.

Bu ortamda Batıcı ve yenilikçi olan şair ve yazarlar, sanatlarını
toplum için kullandılar. Fransız kültürüyle yetişmiş ,romantik ve
ülkücüydüler. Divan şiirini yıkmaya çalıştılar. Çok yönlüydüler:
şair,romancı,tiyatro yazarı…vb. Sanattan çok,fikir ve ülkü
peşindedirler; zulme,haksızlığa karşı savaş açarlar. Vatan
,millet,hürriyet,adalet,meşrut iyet kavramlarını heyecanla savunurlar.
Daha geniş kitlelere seslenebilmek için ,dilde sa****k yanlısıdırlar.
Hemen hepsi politikacı ve mücadele adamıdırlar. Tanzimat ikinci
döneminde realizimin etkisi görülür. Şiirde konu birliğini sağladılar.
Aruzla yazdılar. Düzyazı dilini şiire uyguladılar. Roman,hikaye, makale
gibi türler,edebiyatımıza bu dönemde girdi. İlk Tanzimatçılar ,Divan
şiirinin nazım biçimlerini kullandılar.

Genel özellikler:

a. Bu dönem sanatçıları, Divan edebiyatında hiç bulunmayan makale,
tiyatro, roman, hikaye, anı, eleştiri gibi yeni edebiyat türleri
getirmişler, Divan edebiyatında bulunan şiir, tarih, mektup gibi
edebiyat türlerini Batı anlayışına göre yenileştirmişlerdir.



b. Tanzimat edebiyatının özellikle ilk devirlerinde yetişen
sanatçıların çoğu (Ziya Paşa, Namık Kemal) Montesquieu, Rousseau,
Voltaire gibi Fransız devrimci yazarlarının etkisi altında kalarak,
makale ve şiirlerinde zulme, haksızlığa, geriliğe karşı şiddetli bir
dille mücadeleye girişmişler; vatan, millet, hürriyet, hak, adalet,
kanun, meşrutiyet gibi kavramları yaymaya çalışmışlar, “toplum için
sanat” anlayışını benimsemişlerdir.



c. Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen sanatçılar ise
(Recai-zâde Mahmut Ekrem, Abdülhak Hâmit, Sami Paşa-zâde Sezai) toplum
işlerine daha az karışmışlar, “sanat için sanat” anlayışını benimser
görünmüşlerdir.



Klasisizm, bir akım olarak bizim edebiyatımızı etkilememiştir.
Kimilerinin etki saydığı, Ahmet Vefik Paşa’nın Molieré’den çevirileri
ve uyarlamalarıdır. Çeviri yapmak, o akımdan etkilenmek değildir.
Şinasi ise Romantizme (Coşumculuğa) kapılmadığı için Klasisizmin
etkisinde gibi düşünülürse de bu yaklaşımlar doğru değildir. Özetle:
Klasisizm, bir akım olarak bizim edebiyatımızı etkilememmiştir.



d. Çoğu Fransız edebiyatını örnek olarak alan bu sanatçıların bir kısmı
Ahmet Vefik Paşa, Realizm (Recai-zâde Mahmut Ekrem, Sami Paşa*zâde
Sezai Nabi-zâde Nâzmi.) akımının etkisi altında eserler vermişlerdir.



e. Tanzimat edebiyatı, Divan Edebiyatı’nın tersine olarak, seçkin
kişiler için değil, halk için meydana getirilen bir edebiyat
düşüncesiyle ortaya çıkmıştır. Bu görüşü benimseyen Şinasi, Ziya Paşa,
Namık Kemal, Ahmet Mithat, Ali Bey özellikle makale, tiyatro, anı,
kısmen de olsa roman türlerinde eserler vermişlerdir. Tanzimat
edebiyatının ikinci devrinde yetişen Recai-zâde Mahmut Ekrem, Abdülhak
Hamit, başta olmak üzere bazı edebiyatçılar ise bu amaçtan uzaklaşmış
görünmektedirler.



f. Dilin sadeleşmesi, konuşma dilinin yazı dili haline gelmesi
düşüncesi savunulmuştur. Tanzimat edebiyatının başlıca sanatçıları dil
konusunda bu düşünceyle birlikte, eski alışkanlıklarından kurtulup da
öz Türkçe yazmış değildir. Türkçe, daha çok, tiyatro; anı, mektup, bir
dereceye kadar da makale ve romanlarda kullanılmıştır. Tanzimat
edebiyatının ikinci devrinde yetişen sanatçılar ise konuşma dilinden
uzaklaşarak Divan Edebiyatı geleneklerini sürdürmüşlerdir.



Birinci Dönem Tanzimat Edebiyatı

1860-1876 yillari arasında Tanzimat edebiyatinin birinci dönem
temsilcileri Şinasi, Ziya Paşa, Namik Kemal, Ahmet Mithat Efendi,
Şemsettin Sami ve Ahmet Vefik Paşa’dir.



Bu dönemde sanat toplum içindir görüşü benimsenmiştir. Bu sebeple
şiirde söyleyişe değil fikire önem verilmiştir. Dilde sadeleşme fikri
savunulmuş ama uygulanamamıştır. Hece vezni ve halk edebiyatı da
savunulmuş ama sözde kalmiştir. Divan edebiyatına tümden karşı çıkılmış
ve ağır bir dille eleştirilmiştir. Fransız edebiyatı örnek alınarak
romantizmden etkilenilmiştir.



Roman, tiyatro, makale gibi batıdan alınan türler ilk defa bu dönemde
kullanılmıştır. Noktalama işaretleri de ilk defa bu dönemde
kullanilmiştir. Kölelik ve cariyelik, romanlarda sıkça işlenmiştir.
Romanlar teknik bakımdan oldukça zayıftır. Yer yer olayların akişi
kesilerek okuyucuya bilgiler verilmiştir, uzun uzun tasvirler yapılmış,
tesadüflere sıkça yer verilmiştir.



Edebiyatçılar edebiyatın yanında devlet işleriyle, siyasetle de bilfiil ilgilenmişlerdir.

Dönemin Edebiyatçıları


Şinasi (1826-1871): Türk edebiyatında yeniliklerin öncüsüdür. 1860’ta
Tercüman-ı Ahval’i (ilk özel gazete), 1862’de Tasvir-i Efkâr’ı çıkardı.
İlk makaleyi (Tercüman-ı Ahval mukaddimesi), ilk piyesi (Şair
Evlenmesi) o yazdı. Noktalama işaretlerini de ilk defa o kullandı. La
Fontaine’den fabllar tercüme etti. Lamartin’den de manzum çevirileri
vardır. İlk şiir çevirilerini de o yaptı. Nesirlerinde dili sade;
şiirlerine ise ağırdır. Tanzimat Fermanı’nı ilân eden Mustafa Reşit
Paşa için yazdığı iki kasidesi ünlüdür. Bu kasidelerdeki övgüleri divan
şiirindekinden daha abartılıdır. O, başarılı bir şair ve yazar
olmamasına rağmen batı edebiyatından alınan yeni türlerle
edebiyatımızın batılılaşmasında en çok onun emeği vardır.



Eserleri: Şair Evlenmesi (Piyes; edebiyatımızdaki ilk tiyatro eseri),
Müntehabat-ı Eşar (Şiir), Divan-ı Şinasi (Şiir), Durub-ı Emsal-i
Osmaniye (ilk ata sözleri kitabı), Tercüme-i Manzume (çeviri şiirler)



Ziya Paşa (1829-1880): Doğu kültürüyle yetişmiş, sonradan batı
edebiyatına yönelmiştir. Fikren yenilikçi olmasına rağmen eserlerinde
eskiyi, divan şiiri geleneğini devam ettirmiş, gazel ve kasideler
yazmıştır. En meşhur terkib-i bent ve terci-i bent şairimizdir.



Harabat adlı bir divan şiiri antolojisi vardır. Daha önce “Şiir ve
Inşa”da divan şiirinin bizim şiirimiz olmadigini, asil şiirimizin halk
şiiri oldugunu söyleyen şair, eski şiir gelenegini sürdürmüş,
Harabat’ta âşik şiirini eleştirmiştir. Bunun yaninda sade dilden
yanadir, ama kendisi agir bir dil kullanir. Bu onun içinde bulundugu
bir ikilemdir. Hem eskiyi eleştirmekte hem de gelenegi devam
ettirmektedir.

Eserleri: Harabat: Divan Şiiri antolojisi, Külliyat-i Ziya Paşa/Eş’ar-ı
Ziya: Divan şiiri tarzındaki şiirleri (gazel, kaside ve şarkılar),
Terkib-i Bent, Terci-i Bent: Bugün dahi dillerden düşmeyen beyitleri
vardır. Zafername: Hiciv türünde bir kasidedir. Âlî Paşa’yı yermek için
yazmıştır. Rüya: Mensur, Defter-i Âmal: Hatıraları.

Namık Kemal (1840-1888): Tanzimat edebiyatının en hareketli ve
heyecanlı ismidir. Vatan şairi olarak tanınır. Şiirlerinden çok
nesirleri ile tanınır. Edebiyatta hürriyet kavramını ilk kullanan
şairdir. Şiirlerinde “hürriyet, vatan, kanun, hak, adalet” kavramlarını
işlemiştir. Hürriyet Kasidesi, Vatan Şarkısı ve Vatan Mersiyesi bu
konuları içerir.

Namık Kemal de eski kültürle yetişmiş, divan şiiri eğitimi almış,
gazeller, kasideler yazmıştır. Fakat o da sonradan divan edebiyatını
eleştirmiştir. Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı Tahrib-i Harabat’ı
yazarak eskiye olan tepkisini ortaya koymuştur. Şinasi’nin kurduğu
Tasvir-i Efkâr’ı, Şinasi Paris’e kaçınca Namık Kemal çıkarmaya başladı.
Daha sonra kendisi de Ziya Paşa ile Paris’e kaçarak orada Hürriyet
gazetesini çıkardı. İstanbul’a döndükten sonra İbret gazetesini
çıkardı. Eserlerinde romantizmin etkisi görülür. Tiyatroyu faydalı bir
eğlence olarak görmüştür.

Eserleri: İntibah: İlk edebî roman. Cezmi: İlk tarihî roman. Tahrib-i
Harabat, Takip: İlk edebî eleştiri. Ziya Paşa’nın Harabat’ını
eleştirmek için yazmıştır. Renan Müdafaanamesi: İlk eleştiri. Vatan
Yahut Silistre: oyun Celâlettin Harzemşah: oyun. Gülnihal: oyun. Onun
en başarılı tiyatro eseridir. Âkif Bey: oyun Zavallı Çocuk: oyun Kara
Belâ: oyun, Osmanlı Tarihi, Kanije Muhasarası, İslâm Tarihi: tarih

Ahmet Mithat Efendi (1844-1912): Edebiyat, tarih, coğrafya, ziraat,
iktisat alanlarında eserler vermiştir. Edebiyat yapmak için değil,
okuma zevki aşılamak ve halkı eğitmek gayesiyle yazmıştır.

En velût yazarımız odur. Yazı makinesi olarak bilinir. Asıl ilgi
alanları, gazetecilik, romancılık ve hikâyeciliktir. Otuz altısı roman
olmak üzere iki yüze yakın eseri vardır. Romanları tür bakımından
çeşitlilik gösterir: macera, aşk, polisiye, tarih… Dili sadedir, çünkü
eser vermekteki amacı halkı eğitmektir. Hatta romanlarında olayın
akışını keserek okuyucuya bilgiler de vermiştir.

Eserleri: Romanları: Hasan Mellâh, Hüseyin Fellâh, Felâtun Bey’le Rakım Efendi, Paris’te Bir Türk, Yeniçeriler…
Çıkardığı gazeteler: Bedir, Devir, Tercüman-ı Hakikat
Hikâyeleri: Letaif-i Rivayet

Şemsettin Sami (1850-1904): Dil alanındaki eserleri ile tanınır.
Kamus-ı Türkî adlı sözlüğü edebiyat ve dil alanında en önemli
eserlerdendir. Kamus-ı Arabî ve Kamus-ı Fransevî: Diğer sözcükleri
Kamusul-a’lâm: Ansiklopedik sözlük
Sefiller: Hugo’dan çeviri.
Robenson Cruose: çeviri roman

Ahmet Vefik Paşa (1823-1891): Milliyetçilik ve Türkçülük akiminin en
önemli isimlerindendir. Tiyatro uyarlamalari ve çevirileri vardir.
Bursa’da bir tiyatro yaptırmış, burada tercüme ettiği eserleri
sahnelettirmiş, halkı tiyatroya gitme konusunda yönlendirmiştir.

Moliere’in hemen hemen bütün eserlerini çevirmiştir. Tarih ve dil
alaninda da eserleri vardir. Ebulgazi Bahadir Han’ın Şecere-i Türk’ünü
Çağataycadan çevirmiştir.
Lehçe-i Osmanî: sözlük
Atalar Sözü: ata sözleri mecmuası
Hikmet-i Tarih ve Fezleke-i Tarih-i Osmanî adlı, tarihle ilgili eserleri de vardır.


İkinci Dönem Tanzimat Edebiyatı

1876-1896 yılları arasında ikinci dönemin tanınmış temsilcileri
Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Sami Paşazade Sezai ve
Nabizade Nazım’dır. İkinci dönem edebiyatçıların sanat anlayışları
birincilerden farklıdır. İkinci dönemde sanat sanat içindir anlayışıyla
eserler verilmiştir. Bunun sebebi bu devirde idarenin daha baskıcı
davranmasıdır.



Bu dönemde batı edebiyatı örnekleri daha başarılı bir şekilde ortaya
konmuştur. Dönemin sanatçıları devlet işleriyle, siyasetle, toplum
meseleleriyle değil sadece sanatla ilgilenmişlerdir. Birinci dönem
sanatçılarının toplumsal sorunlarla ilgilenmelerine karşın bu dönem
sanatçıları kişisel konu ve temaları işlemişlerdir. Bu yüzden dilleri
daha ağırdır. Dönemin romanlarında realizmin, şiirinde ise romantizmin
etkisi vardır.

Dönemin Edebiyatçıları


Recaizade Mahmut Ekrem (1847-1914): Şiir, roman, hikâye, tiyatro,
eleştiri, edebî bilgiler türlerinde eserler vermiştir. Şiirlerinde
hüznü ve elemi işlemiştir. **ümü hatırlatan tabiat manzaraları, hüzünlü
duygular, romantik güzellikler, solgun güller, kitap yaprakları
arasında kurutulmuş çiçekler, küçük kuşlar onun şiirlerinin konuları
arasındadır. Oğlu Nejad’ın ölümü; işli, üzüntülü şiirler yazmasında
etkili olmuştur. Edebiyatta yenileşmeden yanadır. Muallim Naci ile
aralarında bu konularda tartışmalar olmuştur.



Eserleri

Nağme-i Seher: Şiir
Yadigâr-ı Şebab: Şiir
Pejmürde: Şiir
Zemzeme: Şiir. Önsüzünde edebiyat hakkındaki düşünceleri ve edebî
eleştirileri vardır. (Bu esere Muallim Naci “Demdeme” ile karşılık
vermiştir.)

Muhsin Bey: Hikâye
Şemsa: Hikâye
Araba Sevdasi: Roman. Realizmin etkisiyle yazilmiştir ve bati hayranligi yolunda düşülen garip durumları eleştirir.
Çok Bilen Çok Yanılır: Komedi
Afife Anjelik: Tiyatro
Vuslat: Tiyatro
Atala: Tiyatro
Talim-i Edebiyat: Edebî bilgiler içerir.

Samipaşazade Sezai (1860-1936):Batili tarzda hikâyeleri ve bir romani
vardir. Sergüzeşt adli romani realizme dogru atilmiş bir adimdir. Küçük
Şeyler adli hikâye kitabi Fransiz realistlerinin sanat anlayişlarina
uygundur. Rumuzul-edeb, bazi makale, hikâye ve sohbetlerini içerir.
Romantik özellikler taşiyan şiirler de yazmiştir. Şiir isimli bir de
piyesi vardir. “İclâl”de, yeğeni İclâl’in ölümü üzerine yazdığı
mersiye, bazı nesirleri ve hatıraları vardır.



Abdülhak Hâmit Tarhan (1852-1937): Edebiyatta batılılaşmanın asıl
ihtilâlcisidir. Şair-i Azam olarak bilinir. Kurallara uymayan, batı
şiirinde gördüğü her yeniliği Türk şiirine uygulayan, divan şiirini
bitiren o olmuştur. Doğu ve batı şiirini işlendikleri yerlere giderek
öğrenmiştir. Sanatında romantik etkiler vardır. Zengin bir lirizm
bulunan şiirlerinde vezne, kafiyeye, söze, dile pek önem vermemiştir.
Taşkınlık ve yücelik, söyleyişteki tezat onun şiirinin önemli
özellikleridir. Şiirlerinde ve tiyatrolarında tarihî konular önemli bir
yer tutar. Soyut kavramlar, hayat, tabiat, ölüm, insan, onun işlediği
konulardır.



Şiirleri: Sahra, Belde, Makber, **ü, Bunlar O’dur, Hacle, Bâlâdan Bir Ses, Garam…



Yirmiye yakın tiyatrosu vardır. Sahnelenmesi imkânsız tiyatro eserleri
yazmıştır. Bu eserlerde insanların yanında ölüler, ruhlar, hayaletler,
periler de rol alır. Tiyatroda egzotik, tarihî, millî ve dinî konuları
işlemiştir. Bazı oyunlarında Shakespeare’in tesiri görülür. Hepsi de
dramdır ve bazıları mensur bazıları da manzumdur. İlk tiyatro eseri
Macera-yı Aşk’tır. Tarık, Finten, Eşber, Nesteren, Sardanapal, İlhan,
Hakan, Liberte önemli tiyatro eserleridir.



Nabizade Nazım (1862-1893): Romanlarıyla ve hikâyeleriyle realizmin ve
natüralizmin temsilcisidir. Karabibik, edebiyatımızda Anadolu konulu
ilk hikâyedir. Köy romanı olarak bilinir. Köy hayatı tam bir realizmle
yansıtılmıştır. Zehra, ilk psikolojik roman örneğidir. Eserde tasvir ve
tahliller geniş yer tutar.

Diğer hikâyeleri: Yadigârlarım, Bir Hatıra, Sevda, Haspa



Muallim Naci (1850-1893): Eski şiirin savunucusu ve temsilcisidir.
Eski-yeni konusunda Recaizade ile aralarında tartışmalar olmuştur. Naci
göze hitap eden kafiyeyi savunurken, Recaizade kulağa hitap eden
kafiyeyi savunmuştur. Tartışma konusu, “abes” ve “muktebes”
kelimelerinin -eski yazıda- kafiyeli olup olmadıklarıdır. Batılı şiiri
benimsememesine rağmen bu alanda başarılı şiirler yazmıştır.

Şiir kitapları: Ateşpare, Şerare, Füruzan, Sünbüle
Edebî eseri: Istılahat-ı Edebiye
Sözlüğü: Lûgat-ı Naci


Ara Nesil (1880-1896)



Tanzimat edebiyatının ikinci kısmı ile Servet-i Fünun arasında kalan
dönem. Bu nesil Servet-i Fünun’un hazırlayıcısıdır. En çok Recaizade
Mahmut Ekrem’in ve Muallim Naci’nin etkisinde kalmışlardır. Bu dönemde
eski-yeni tartışmaları yaşandı (Ekrem-Naci). Natüralizm bu dönemde
edebiyatımıza girdi ve tartışıldı (Natüralizmi Beşir Fuat savundu).
Serbest müstezat ve sone kullanıldı. Cümlelerin bir tek dizede bitmesi
anlayışı terk edildi. Yeni terkipler ve kelimeler bulundu. Kafiyesiz
şiirler de yazıldı. Kulak için kafiye denendi.



Dönemin sanatçıları:


Abdülhalim Memduh, Ali Ferruh, Ali Kemal, Ali Nusret, An****b Mehmet
Faik Esad, Beşir Fuad, Fatma Aliye, Fazlı Necib, İsmail Safa, İsmet
Bey, Mehmed Celâl, Menemenlizade Mehmed Tahir, Nabizade Nazım.


Bu dönemde elliye yakın çıkan mecmuadan birkaçı:


Bahçe, Şark, Hazine-i Evrak, Mecmua-i Âşâr-ı Edebiye, Mecmua-i
Ebuzziya, Hafta, Âfak, Güneş, Berk, Gayret, Risale-i Hafi, Nokta,
Servet-i Fünun (1928’den sonra Uyanış adıyla), Mekteb, Hazine-i Fünun
Malûmat, Resimli Gazete…


Tanzimat Edebiyatında Edebi Gelişmeler

Tanzimat edebiyatında en önemli yenilik, nesirde, anlatım kuruluşunda
görülür. Bu akımda söz hüneri göstermek değil, bazı düşünceleri halka
yaymak amaçlandığından, “seci” ler atılmış, asıl düşünce ile ilgisi
bulunmayan doldurma sözlere yer verilmemiş, düşünceler sayfalarca süren
uzun cümleler yerine kısa cümlelerle anlatılmaya çalışılmıştır.

İlk zamanlarda Ziya Paşa, Namık Kemal başta olmak üzere bu akımın
öncülüğünü yapan edebiyatçılar Divan Edebiyatı nazım biçimlerinin
dışına pek çıkılmamış, yeni düşünceler eski biçimler içinde söylenmiş
olsalar da sonraları eski biçimler tamamen bırakılarak yeni biçimler
kullanılmaya başlanmıştır. Recai-zâde Mahmut Ekrem, özellikle Abdülhak
Hamit in eserlerinde bu açıkça görülmektedir. Türk Edebiyatı’na yeni
giren yazı türleri önceleri Fransızca’dan yapılan manzum çevirilerde
görülmüş, telif şiirlerde çok sonra kullanılmıştır. Beyitlerin başlı
başına birer bütün olmasıyla yetinilmeyip, bütün mısralar aralarında
bir anlam bağı bulunmasına, Divan şiiri’ndeki “parça güzelliği”
anlayışı yerine şiirin baştan sona kadar belli bir düşünce etrafında
gelişmesine; yani konu birliğine ve bütün güzelliğine önem verilmiştir.



Şiirin konusu genişletilmiş, günlük hayatla ilgili her türlü olay,
duygu ve düşünce şiirlerde yer almıştır. Genel olarak aruz vezni
kullanılmakla birlikte, Türk‘lerin öz vezninin hece vezni olduğu kabul
edilmiş, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Cevdet Paşa başta olmak üzere bu
vezinle yazmaya özen gösterilmiş fakat bu istek geniş bir akım halini
alamamış, girişilen birkaç şiir denemesi ile yetinilmiştir.


Şiir

Tanzimat edebiyatı sanatçıları her şeyden önce şiirin konusunu ve
anlatımını değiştirdiler.Namık Kemal Lisan-i Osmani’nin Edebiyatı
Hakkında Bazı Mülahazalar” isimli eserinde uzun makalesinde
şiirin,fikrin gelişmesine ve halkın eğitilmesine olan büyük hizmetinden
söz eder.Divan edebiyatının gerçekle ilgisizliğine,yapmacıklığına,b
oşluğuna şiddetle hücum eden Namık Kemal,edebiyatın yeniden
düzenlenmesini ister.Bunun içinde her şeyden önce yeni bir anlatım
yolu,yeni bir dil bulunmasını gerekli görür.Dilin bir an önce konuşma
diline yaklaştırılması gerekliliğini savunur.Buna rağmen Tanzimat
şiirinin dilinin sade olduğunu söylemek zordur.



Tanzimat şirinin Divan şiirine bağlı kaldığı unsurlar daha çok biçim
alanındadır.Bu dönemde hece veznine olan ilgi biraz artmışsa da aruz
eski hakimiyetini sürdürmüştür.Divan şiirinin nazım şekilleri aynen
kullanılmıştır.



Şiirin konusu değişmiş,aşk,hasret,ayrılık gibi kişisel konular bir yana
bırakılmış,eşitlik,özgürlük,ad alet,hukuk gibi toplumsal konulara önem
verilmişitir.Ancak bu daha çok I.Tanzimatçılar denen Şinasi,Ziya
Paşa,Namık Kemal gibi sanatçılarda görülür.II.Tanzimatçılar denen
Recaizade Mahmut Ekrem,Abdulhak Hamit,Sezai’de ise kişisel konular
yeniden ele alınmıştır.

Tiyatro

Tanzimat dönemine gelinceye kadar edebiyatımızda Batılı anlamda sahne
tiyatrosu görülmez.Ancak halk arasında Karagöz ile
Hacivat,ortaoyunu,meddah gibi seyirlik oyunlar vardır.



* Karagöz bir kukla oyunudur.Değişik söz oyunlarıyla yanlış anlaşılan
sözlerle güldürü unsuru sağlanır.Eğlendirme amacı taşır.Karagöz adlı
cahil biriyle Hacivat adlı bilgili geçinen biri arasındaki atışmalarla
sürer gider.



* Ortaoyunu ise şehir meydanlarında ya da kendileri için hazırlanan
yerlerde Pişekar,Kavuklu,Zenne gibi sabit tiplerle oynanan güldürü
amaçlı seyirlik oyundur.



* Meddah tek kişilik bir oyundur.Yüksekçe bir yere çıkan meddah,değişik
şivelerle konuşarak anlattığı bir olayla güldürü oluşturur.



Bu oyunlar belli bir metne dayanmayan,oyuncuların oyun esnasında
konuşmalarıyla oluşan oyunlardır.Eğitici bir amaç taşımaz.Tanzimat
tiyatrosu ile bir okul sayılmış,halkın eğitilmesinde bir araç
sayılmıştır.Bunlarda sosyal eğitim önplandadır.Toplumda görülen
aksaklıklara doğrudan doğruya dokunmak veya tarihin ibret verici
olaylarını ele alıp onlardan ahlaki sonuçlar çıkarmak
amaçlanmıştır.Tanzimat tiyatrosundadil ve üslup konuşma diline ve
üslubuna çok yaklaşmıştır.Fakat ikinci dönem Tanzimatçılarda bilhassa
Hamit’in eserlerinde doğallığını gittikçe kaybetmiş,süslü,yapmacıklı
bir hale gelmiştir.



Tanzimat döneminin yayınlanan ilk tiyatro eseri Şinasi’nin Şair
Evlenmesi adlı tek per****k komedisidir.Tiyatro alanında eğitici
eserler ise Namık Kemal tarafından verilmiştir.



Roman ve Hikaye

Tanzimat dönemi öncesi Türk Edebiyatı’nda hikaye ve roman türleri
yoktu.Nesir alanında daha çok tarih,siyasetname gibi türler
verilmiş,olay kaynaklı tür mesneviler kullanılmıştır. Tanzimat nesir
alanında bir çığır açmış,onu şiirden daha etkili bir hale
getirmiştir.Süsten,özentiden uzak,halkın okuması,bilgilenmesi amacıyla
eserler ortaya koyulmuştur. Türk Edebiyatı’nda roman çevirilerle
başlamıştır.Bu alanda ilk eser Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon adlı
Fransız yazardan çevirdiği Telemak adlı romandır.Bir çok teknik
kusurlarla dolu olan bu eserin kahramanlarının yabancı olmasına rağmen
büyük ilgi gördü.Konusuyla,kahramanlarıyl a ilk Türk romanı ise
Şemseddin Sami’nin yazdığı Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı bir aşk
romanıdır.Bu da bir çok kusurlarla dolu basit bir romanndır.Edebi
sayılabilecek ilk roman Namık Kemal’in İntibah adlı romanıdır.



Hikaye alanında ise yine ilk eserler Tanzimat döneminde
verilmiştir.Özellikle Ahmet Mithat halk hikayeleri ile batı tekniğini
birleştirdi.Letaf-i Rivayat adlı hikaye serisi ile halk hikayelerini
modernleştirmeye çalıştı ve ve bu alandaki ilk batılı
eserlerdendir.Ancak modern anlamda ilk hikayecilik Sami paşazade
Sezai’nin Küçük Şeyler adlı eseriyle başlar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

11.Sınıf T.Edebiyatı ders notları Empty
MesajKonu: Geri: 11.Sınıf T.Edebiyatı ders notları   11.Sınıf T.Edebiyatı ders notları Icon_minitimePerş. Ara. 17, 2009 1:55 am

EDEBİYAT SOSYAL SİYASİ HAYAT İLİŞKİLERİ

Edebiyatin sosyal ve siyasi hayatla iliskilerini anlamak icin söyle birkac örnek de verebiliriz.
Örnegin Nazim Hikmet kendi ideolojisi ve dönemin siyasi görüsleri
nedeniyle hatirladigim kadariyla belli bir müddet hapishanede kalmistir.
Mehmet Akif Ersoydan Istiklal marsini yazmasi istenmistir ve sosyal
hayatimiza Istiklal marsi girmistir. Yahya Kemal Beyatli hitabeti
kuvvetli oldugundan ve yazilarinda cok güzel bir sekilde dönemin siyasi
ve sosyal hayatini yansittigindan dolayi tek partiden cok partili
sisteme gecildigi bir dönemde milletvekilligi yapmistir. Zaten
kitaplarinda da o döneme dair bircok bilgiyi anlayabiliyoruz.
Bunun haricinde mesela Mehmet Akif Ersoya Misir`a gittigi esnada
Diyanet Isleri Bakanligindan Elmalili Hamdi Yazarla Kuran tercümesi
görevi veriliyor.O bunun cok agir oldugunu söyleyip kabul etmek
istemiyor.Ama daha sonra Elmalili nin yumusatmasiyla kabul ediyor.
Fakat daha sonra o dönemde Mehmet Akif namaz dualarinin Türkce
yapilacagini duyuyor bunun üzerine meallerini vermek istemiyor. Bir
arkadasina emanet edip O na "dönersem alirim", "dönmezsem yak"
diyor.Tercüme umdugundan daha güzel oldugundan ve dualar namazda Türkce
okunacak eger böyle olursa Allah in ve Rasulu nun karsisina nasil
cikarim diyor. Bu sadece o dönemin sosyal ve siyasi hayatinda yapilmaya
calisilan yeni islerle alakali olarak verilmis bir örnekti.
Bunlara baktigimiz zaman her dönemin sairlerinin de yazarlarinin da ve
onlarin kaleme aldiklari yazilarin da siirlerinde bulunduklari sosyal
ve siyasi hayatla bir alakalari olmustur.
Selam ve dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
11.Sınıf T.Edebiyatı ders notları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ÖĞRENCİ ÖZEL :: Türk Edebiyatı :: Ders Notları - Konu Testleri-
Buraya geçin: