www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 PARAGRAF BİLGİSİ (Bol Örnekli)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

PARAGRAF BİLGİSİ (Bol Örnekli) Empty
MesajKonu: PARAGRAF BİLGİSİ (Bol Örnekli)   PARAGRAF BİLGİSİ (Bol Örnekli) Icon_minitimePerş. Ara. 17, 2009 1:51 am

ANLATIM ÖZELLİKLERİ

1.DURULUK:Parçada gereksiz sözcük kullanılmamasıdır.

ÖR: Öğrenmeye yoğun bir istek duyduğu için ödevlerini her gün günü gününe yapardı.



2.YALINLIK (SADELİK-süslü,ağdalı): Sanatlı söyleyişlerden, süsten uzak
durmaktır.Gereksiz ayrıntılara, sanatsal söylemlere girilmez.

ÖR:Yüreğini bıçak gibi dilim dilim kesen bir çaresizlik içindeydi artık.

Artık çaresizdi.



3.AÇIKLIK (kapalılık):Bir konunun herkesin anlayabileceği, aynı anlamı
çıkarabileceği biçimde aktarılmasıdır. Farklı yorumlara açık değildir.

ÖR:Ben senden çok zarar gördüm.



4.AKICILIK (pürüzlü ) PARAGRAF BİLGİSİ (Bol Örnekli) 846172öyleyişin pürüzsüz olması, bir yazının kolayca
ve zevkle okunmasıdır.Uzun cümlelerde aynı hece ve eklerin tekrar
edilmesi akıcılığı bozar.



5.DOĞALLIK:Yapmacıklıktan, zorlama ifadelerden, yapay dil ve anlatımdan uzak durmaktır.



6.İÇTENLİK(SAMİMİYET): Düşünceleri bilimsel soğuklukla değil samimi ve sıcak bir dille anlatmaktır.



7.ÖZGÜNLÜK: Hiçkimseye benzememek, farklı olmak; taklit ve kopyadan
uzak durmak,basmakalıp ifadelerden vazgeçerek kendine has bir anlatım
oluşturmaktır.



8.ÖZLÜLÜK(DERİNLİK,YOĞUNLUK):A z sözle kapsamlı anlam ifade edilmesidir. /Atasözleri ve deyimler gibi.

El el ile ,değirmen yel ile.



9.SAĞLAMLIK/DOĞRULUK:Anlatımın dil bilgisi ve söz dizimi kurallarına uygun olarak yapılmasıdır.



10.TUTRLILIK:Paragrafın kendi içinde çelişkiye düşmemesidir



YERELLİK,ULUSALLIK,ETKİLEYİCİL İK&

Vs.

ÖRNEK SORULAR:



1.Görülenleri, duyulanları, düşünceleri süslü , yaldızlı sözler
kullanmadan,yapmacıklığa düşmeden, anlaşılması güç, uzun cümlelere yer
vermeden en kısa yoldan dile getirmek gerekir.Kıvrımlara , karışık
yollara sapmadan derdimizi söyleyeceğimizi belirtmemiz gerekir.

Bu parçada sözü edilen özellik hangisiyle adlandırılabilir?

A ) Yoğunluk B ) Doğruluk C ) Açıklık D ) Yalınlık E ) Duruluk



2. Arkadaşlarına şöyle diyordu: Okula gitmeyen arkadaşıyla kardeşini
aradı. Şimdi bunu nasıl anlamalıyız?Arkadaşıyla bir olup kardeşini mi
aradı?Hem kimin kardeşi?Yoksa hem arkadaşını hem onun kardeşini mi
aradı?Okula gitmeyen kimdi?

Parçada eleştirilen cümlenin anlatımında eksik olan hangi özelliktir?

A ) Duruluk B ) Açıklık C ) Yalınlık D ) Sağlamlık E ) Akıcılık



3.İki nokta arasındaki en kısa yol doğrudur.En mantıklı yolu seçmek,
yapılacak en akıllıca, en doğru iştir demek!Atalarımız da : Sağ elle
sol kulağını gösterme.buyurmuşlar.Gelelim örneğe: Bütün fertlerinin
günü resim yaparak geçirdiği bir Amerikalı aile var.mı demeli,yoksa
Bütün fertleri günü resim yaparak geçiren bir Amerikalı aile var.
biçiminde mi kurmalı bu cümleyi?Böyle bozuk cümleler kuranların
kalemlerini ellerinden kapıp almalı diyorum!

Bu parçada yakınılan anlatım eksikliği hangisidir?



A ) Duruluk B ) Yoğunluk

C ) Özlülük D ) Doğruluk

E ) İnandırıcılık



4. Şiirlerinde gereksiz sözcüklerden olabildiğine kaçınıyor.Sıfatlar,
benzetmeler için de bu böyle.Okuyucuyu birtakım soyut, düğümlü
sözcüklerle yorduğu da söylenemez.Öğretici bir hava taşımamalarına
karşın, yine de bu şiirlerde bir eksiklik var:Başka şiirleri
hatırlatıyor; bunları daha önce okumuş gibi bir duyguya
kapılıyorsunuz.diyen bir eleştirmenin sözünü ettiği şiirlerde bulduğu
eksiklik nedir?

A ) Yalınlık B ) İçtenlik

C ) Yoğunluk D ) Açıklık

D ) Özgünlük

(1982 ÖSS)



5.Yazarlıkta ilk öğretmenim annemdir.Annem İstanbulluydu.Anadoluyu
yakından görüp tanımıştı.Halkın dil ve düşünce gerçeklerini içine iyice
sindirmişti.Okur yazardı;ama gramer bilmezdi.Edebiyat bilgisi kıt bir
kadındı.Sezgisi güçlüydü.Yazdıklarımı anneme okur, nasıl olduğunu
sorardım.Yazdıklarımın kimi yerlerini Burası olmamış.diye
eleştirirdi.Nedenini sorduğumda:Böyle denmez de ondan. derdi.

Parçaya göre yazarın annesinin, onun anlatımında bulunmasını istediği nitelik nedir?

A ) Doğallık B ) Duruluk

C ) Akıcılık D ) Özgünlük

E ) Tutarlılık



6. Klasik sanatçılar, az konuşur;ancak çok şey anlatırlar.İşe yaramayan
ne varsa atarlar yazılarından.Onlarda parlak, şatafatlı tek cümle
bulamazsınız.Yeni bir şey söylemezler;ama söylediklerini sağlam

Söylerler.Tek tutukluk,tek pürüz yoktur onların eserlerinde.

Parçaya göre klasik sanatçılarda aşağıdaki anlatım özelliklerinden hangisi yoktur?

A ) Özlülük B ) Duruluk

C ) Akıcılık D ) Yalınlık

E ) Süslülük



7. Güzel bir kadının makyaja ihtiyacı yoktur,Akıllı bir erkeğin pahalı
ve şık elbiselere ihtiyacı olmadığı gibi.Bir elmanın tadı nasıl parlak
kırmızısından ileri gelmiyorsa bir yapıtın da güzelliği parlak
sözlerden ileri gelmez.



Bu parçada aşağıdaki anlatım özelliklerinden hangisi vurgulanmaktadır?



A ) Yalınlık B ) Duruluk

C ) Özlülük D ) Akıcılık

E ) Özlülük



8. Romanda anlatılanları, yaşayan bir insan yazarsa nasıl sonuca
ulaşır; yaşamadan ilgi duyan yazarsa ne türlü bir sonuca ulaşabilir?Ben
diyorum ki:Eğer babalık sevgisini göstermek istiyorsak bir romanda,
baba olan bir yazarsa , daha başarılı olur.Yoksa aşağı yukarı olur.



Parçaya göre bir romanın anlatımında bulunması gereken nitelik hangisidir?



A ) Akıcılık B ) Doğallık

C ) Özlülük D ) Yalınlık

E ) Özgünlük
DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI



1.Karşılaştırma:İki kavram, varlık veya olayın benzer ya da farklı
yönleriyle ortaya konmasıdır.Genellikleoysa,ise ,daha,en gibi
ifadeler kullanılır.



ÖR: Edebiyat tarihçisi bir eserin değerini saptarken belgelere
dayanarak onun halk arasında yüzyıllarca nasıl tutunduğunu nedenleri ve
sonuçlarıyla anlamaya çalışır.Oysa eleştirmen, doğrudan doğruya
kendisinin o eserden ne aldığı duygulanma payını , kişisel beğeni ve
kanısını eleştiriye katmadan elinden geldiğince nesnel bir biçimde
düşünmek zorundadır.



ÖR 2: Betimlemede anlatıcı gördüklerini sözcüklerin yardımıyla
okuyucuya tanıtır, görünür hale getirmeye çalışır.Öykülemede ise
betimlemedeki cansız varlık ve nesnelere eylem kazandırmak
vardır.Yalnız nesneler görünür hale getirilmekle yetinilmez;
insanlar,eşyalar olayın içinde yer alır.



ÖR 3. Günlük de anı gibi bir kişinin yaşamından beslenen yazı
türüdür..Anılardan ayrılan yanı, günlüklerin yaşarken yazılmış
olmasıdır.Günlüklerin bakış açısı; şimdiki zamana,biraz da gelecek
zamana dökülür.Oysa anıları yazanlar, gözlerini geçmişe çevirirler.

-------------------------------------------------------

2. TANIMLAMA:Bir kavramın veya varlığın ne olduğunu bildiren
cümlelerdir. Bu nedir? sorusuna cevap verir ve genellikle &dir,
& denir gibi ifadeler bulunur.



ÖR: Şiir, kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır.

ÖR: İnsanlar arasında anlaşmayı sağlayan bir araçtır dil.Dil olmadan
insanların birbirleriyle iletişim kurmaları çok zordur.Dil;
sözcüklerden, söz öbeklerinden oluşan canlı bir
varlıktır.Sözcükler,dilin anlamlı en küçük parçasıdır.Bu yüzden dilden
söz edebilmemiz için sözcüğün olması şattır.

______________________________ _____

3. Kişileştirme:İnsan dışı varlıklara insana özgü niteliklerin aktarılmasıdır.

ÖR :Martılar, balıkçılarla koyu bir sohbete dalmıştı.

----------------------------------------------------

4. BENZETME: Kavramları ya da varlıkları benzer, ortak yönleriyle anlatmaktır.

ÖR 1: Çocuk eğitimi zor bir iştir.Çünkü onlar beyaz kağıt gibidir.Ne
yazmışsan o vardır kağıtta.Beyaz kağıda güzel şeyler yazmak da ,kağıdın
hem ön hem arka yüzünü karalamak da mümkün.Bence en güzeli çocuk denen
beyaz kağıdı çok güzel yazılar ve resimlerle süslemek.



ÖR 2: Toroslar Çukurovanın bereketli topraklarını İç Anadolunun
bozkırından ayırır. Çukurovayı at nalı biçiminde kuşatmış bir duvardır
sanki.Ovadan bakılınca çelikten dev bir testere ağzını andıran tepeler
yaz kış ışıl ışıldır.Geçerken tünelin birinden çıkıp ötekine girer.



ÖR 3: Ülkemizin her köşesi bir cennet gibidir.

-----------------------------------------------------



5.ÖRNEKLENDİRME:Bir düşünceyi inandırıcı kılmak için örneklere
başvurmaktır.Soyut haldeki düşüncenin somut hale getirilmesi ve
anlatımı görünür ve anlaşılır kılmak için bu yola başvurulur.O konuyla
ilgili kitap, yazar ismi olan çeşitli örnekler verilir.



ÖR 1: Dünya edebiyatında olduğu gibi edebiyatımızda da ölümle ilgili
çok güzel şiirler vardır.Yahya KEMAL, Sessiz Gemi şiirinde ölümü
limandan ayrılan bir gemiye benzeterek anlatmıştır.Ahmet HAŞİMde
merdivenin son basamağıdır ölüm.Cahit SITKI ise 35yaşa sığdırmıştır
ölümü.Herkesin ilgiyle okuduğu daha ismi aklıma gelmeyen yüzlerce
şiir&

ÖR 2[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]il
bilimciler, çeşitli diller arasındaki benzerlikler üzerinde durarak
kimi sözcüklerin aynı dilden geldiklerini ortaya atmışlardır.Bazı
diller arasındaki benzerlikler gerçekten şaşırtıcıdır.Düşünün İran
nerede, İngiltere nerede!Ama Farsça ile İngilizce nin benzerliği göze
batacak gibidir.Farsçadaki peder İngilizcede father olmuş,
birader ise brother&Aransa belki daha çok sözcük bulunabilir
böyle.



ÖR 3: Sanatçılarımızın çoğu dile gereken önemi vermiyor.Bir yazarın
anadilini doğru dürüst kullanamaması korkunç bir şey!Yazarların
üslupları güzel de olabilir kötü de;ama dili kötü bir yazar olamaz,
olmamalı.Caldwellin üslubu ile E.Allan POEnin üslubu arasında dağlar
kadar fark var;ama ikisi de İngilizceyi yanlışsız kullanıyor.

______________________________ __

6. TANIK GÖSTERME:

Yazarın, düşüncesini kanıtlamak için işlediği konuda söz sahibi olan
kişilerin düşüncelerinden,sözlerinden yararlanmasıdır. Konuyla ilgili
uzman kişilerin düşünceleri genellikle tırnak içinde doğruda aktarma
yöntemiyle verilir.



ÖR 1:Tiyatro,insanları baskıdan kurtarır. Onların düşünüp de yüksek
sesle söyleyemeyeceği şeyleri dile getirir.Açık sözlü bir sanattır
tiyatro;hemen herkese seslenir.Onun için de bazı dönemlerde kendinden
korkulan ,çekinilen bir tür olup çıkmıştır.Nitekim Gogolun Yüzünüz
çarpıksa aynaya kızmayın.O her şeyi olduğu gibi gösterir. sözü
tiyatronun yasaklandığı bir dönemde söylenmiştir.



ÖR2: Dünya edebiyatı,en ölümsüz eserlerini genellikle klasik şekiller
ve kurallar içinde vermiştir.Bu konuda Voltair de :Klasik
eserler,anlatımda da klasiklik yakalandığı zaman meydana gelir. diyor.

ÖR 4: Cevdet KUDRET, edebiyatımıza birçok yönden katkısı olan,
edebiyatımızda önemli boşlukları dolduran bir yazarımızdır.Her bir
eseri edebiyatımızda bir boşluğu doldurmuştur.Üç ciltlik Karagöz,iki
ciltlik Ortaoyunu ,yine iki ciltlik Edebiyat Bilgileri ,ayrıca
Türk Edebiyatında Roman ve Hikaye&Bunların hiçbirinin yeri
doldurulamaz.



ÖR 5: Kitap ve yazı adları her zaman içerdiklerini yansıtıcı bir
nitelik taşımayabilir.Dahası içeriklerinin de ötesinde başka kavramlara
,başka alanlara gönderebilir bizi bu adlar.Çünkü kimi yazarlar
kitaplarını adlandırmada birden çok anlama ve tasarıma
gönderen,çağrışım gücü yüksek adları yeğlerler.Salih Birselin Şiir ve
Cinayet, Kurutulmuş Felsefe Bahçesi &gibi kitapların adları bu
türdendir.Yine Cemal SÜREYYAnın Şapkam Dolu Çiçekle kitabının adı da
böyledir.

______________________________ _____



ÖR 3:Roman,hikaye,tiyatro gibi yazınsal türler başka dillere
çevrilebilir.bu türlerin çevirisi çok kolaydır.Çevirmenin büyük bir
çaba göstermesi gerekmez.Ancak şiirin çevirisi mümkün değildir.Paul
Valery de: Şiir,bir dilden başka bir dile çevrilemeyen
şeydir.demiştir.Eğer şiir başka bir dile çevrilirse ortada şiir denen
bir şey kalmaz.



ÖR.4: Sanat yaratmaktır.Yaratmaksa özgürlükle olur.Gerçek sanatçı
eserini şu ya da bu yasanın baskısı altında bırakmaz.Andre Gide
Kalpazanlar adlı kitabında şöyle der: Niçin bu kitabı yazdım?Yazmam
gerektiği için.Bütün bunları içimde taşısaydım,sanırım rahat ölmezdim
diyor.

______________________________ _____

7.SAYISAL VERİLERDEN YARARLANMA

Düşünceyi daha inandırıcı kılmak için istatiksel veriler ve bilimsel sonuçları parçada kullanmaktır.



ÖR 1: Ekonomideki krizden en çok etkilenen sektörlerin başında kara
yoluyla yolcu taşımacılığı geliyor.Bu sektörde yolcu sayısında büyük
bir düşüş var.Geçen yılın bu aylarında otobüslerdeki doluluk oranı %87
iken bu yıl %34tür.Yine geçen yıl bir gün içinde Ankaraya gelen yolcu
sayısı ortalama 24.000 civarındayken bu yıl 9.000 civarına gerilemiş
durumdadır.

-------------------------------------------------------

8.İLİŞKİ KURMA:

Karşılaşılan, yaşanan bir durum veya olay ile daha önce yaşanmış ya da
zaten toplumun haberdar olduğu bir başka durum arasında bağlantı
kurmaktır.



ÖR 1: Fiyatlara resmen zam yapılmayınca lokantacılar da porsiyondaki
yemek miktarını azaltma yolunu tutmuşlar.Elbette azaltırlar.Çünkü
önlerinde örnek var.Bir zamanlar hükümet de kok kömürünün fiyatını
artırmış görünmemek için bir tonunu 900 kiloya indirmişti.Lokantacılara
ne diye kızıyoruz.Üzüm üzüme baka baka kararır.



ÖR 2:Bir sanat veya edebiyat eserinin esas etkisi, onu izleyenin
bilincinde oluşan etkidir.Bu eti de sanat eserinin yapıcısına bağlı
olduğu kadar onu izleyenlerin gözlerinde kulaklarındadır.İşte insanlara
bakarken ve onları değerlendirirken de aynı mekanizma işler ve bakılan
kişinin nesnel nitelikleri kadar değer yargıları, yani kendine özgü
algılamaları da etkili olur.Bu genel yargı anne babaların çocuklara
bakışları için de doğrudur.



ÖR 2:Topu topu 68 yıllık sinema tarihimizi incelediğimizde ilk 46 yıl
toplam 648 film çevrildiğini,bir başka deyişle her yıla ortalama 14
film düştüğünü görürüz.1960lı yıllar ise sinema tarihimizde bir dönüm
noktasıdır.Üretim olarak bakıldığında yılda ortalama 170 film ve toplam
1730 film çevrildiğini söylemekteyiz.

----------------------------------------------------

ÖR 3:Bir gazete Doğu Karadenizdeki toprak kaymasından zarara
uğrayanlara, yakınlarını kaybedenlere yardı elinin zamanında
uzanmamasının utanç verici olduğunu yazıyor.Yapılan bir araştırmada
daha önce de böyle yetersizliklerin yaşandığı ortaya konuyor.Utanca
alışmışız anlaşılan.yara kendimizin olunca merhem bulunmuyor.

---------------------------------------------------------

9.KARŞITLIKLARDAN YARARLANMA:

Karşıt durumlardan yararlanılmasıdır.



ÖR :

Korku bilmem,hiç yalnız gezemem

İcap etse kendi adımı yazamam

Katiplikte gayet yeteneğim var



Neden böyle düşman görünürsünüz

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar.

--------------------------------------------------------

10.DÜŞSELÖGELERDEN YARARLANMA

Mecaz anlamlı sözlere, söz sanatlarına, benzetme ve kişileştirmelere başvurmaktır. Anlatım özneldir.



11. SOMUTLAMA

Soyut kavramları somut kavramlarla anlatarak anlatılanı görünür kılmaktır.



ÖR 1:Şairin işi, kendinin öncekilerin ördükleri duvara bir tuğla daha
eklemekten başka bir şey değildir.Bu tuğla, kendinden önce gelenlere
yaslanarak sağlamlaşır ve kendinden sonrakilerin üzerine bir tuğla daha
koyabilmesi için uygun bir biçim alır.



ÖR 2:Genç öykücülerimizin yüreklerinde halkımızın ne güzel bir yansıma
yarattığını anlamak kolay.Onların bir tanesini rast gele çekip
alınız;bu öykülerin üzerinde Fransız ve Rus romanlarının etkisi olduğu
kadar hepimizin yüreğinde bir halk türküsünün bir hançeri vardır.

-------------------------------------------------------

ANLATIM BİÇİMLERİ

Her paragrafın bir yazılış amacı vardır.

’Yazar;bir olay,durum veya düşünceyi doğrudan doğruya ulaştırmayı,bilgi vermeyi amaçlayabilir.

’Önceden yerleşmiş düşünceleri değiştirmeyi,çürütüp kendi fikrini kabul ettirmeyi amaçlayabilir.

’Olmuş veya olması muhtemel olayları yer,zaman ve şahıslarla birlikte verebilir.

’İçinde bulunduğu ortamı,gördüğü birini,bir varlığı okurun gözünde
canlandırmak isteyebilir.Yani dört farklı amaç taşıyabilir ve yazarın
amacıyla anlatım biçimi arasında bir uyum vardır.Amacına göre anlatım
biçimini seçer.Bunlar:



1.Açıklayıcı Anlatım:



Öğretmek, bilgi vermek amacıyla yazılan; doğrudan bilgi vermeye yönelik
bir anlatım biçimidir. Neden, niçin, nasıl gibi sorular cevabını
bulur.Genellikle nesnel bir tutum sergiler yazar.Tanımlama,
karşılaştırma,alıntı yapma,örnekleme gibi açıklama yöntemlerine
başvurulur.Bilimsel yazılarda,düşünce yönü ağır basan fıkra, makale,
inceleme, eleştiri, deneme gibi türlerde kullanılır.

----------------------------------------------------’

ÖR 3:İçerim aydınlanıyor,

Umutlanıyorum yeniden.

Umut zaman demektir.

Yaşamak demek.

Umut, bir çocuğun öpen ağzı demek.



-----------------------------------------------------

ÖR 1:Mizah,nesneler arasındaki bağıntıları koparıp dünyaya başka bir
açıdan bakmamızı sağlar.Öze,dolayısıyla alışılmış akılcı düzenin
sezgilerine dayanan bir yergidir.Şaşırtmalar,beklenmed ik yaklaşımlar
yer değiştirmekle alışkanlıklarımızı

altüst eder.Zihni başıboş gelişmeye bırakır.



ÖR2:Edebiyatın konusu insandır, doğadır;edebiyat bütün alanlarıyla insanı tanıtmaya yönelmiştir.Eleştirinin konusu ise

eserdir; amacı eseri tanıtmak ve değerlendirmektir.Edebiyatta dolaysız anlatma söz konusudur.



ÖR 3:Uluslar arası düzeye yükselmenin ilk basamağı kendi yurdunu,
ulusunu iyi tanımak,onlara ilgi ve sevgi duymaktır.çünkü evrensele
giden yol ulusallığın bağrından geçer.Yabancı ülkelerde sevilmek ve
sesini duyurmak isteyen bir sanatçı için en kestirme yol eserlerini
kendi toprağının özsuyu ile beslemektir.

ÖR 4:Bilimsel bir düşünceyi,akademik bir konuyu orijinal bir görüşü
anlatmak ,bir tezi savunmak konferansın en belirgin amacıdır. Bunun
için konferansın dinleyicileri az çok okumuş aydın kimseler olmalıdır
ki istenen fayda sağlanabilsin. Çünkü konferans, dinleyicilerin
duygularından, gönüllerinden çok düşüncelerine hitap eder.



2.Tartışmacı Anlatım:

Yazarın, bir düşüncenin yanlışlığını ortaya koymak amacıyla kullandığı
anlatım biçimidir.Öncelikle yanlış bulduğu, benimsemediği fikri ortaya
koyar.Sonra bu düşüncenin eksik ve kusurlu yönlerini ortaya koyar.En
sonunda da kendi düşüncesinin doğru olduğunu kanıtlar.Önce tez ileri
sürülür. diyelim ki,tut ki&gibi varsayım ifadeleri kullanılarak
Bu fikir kabul edilse bile şu şu eksikleri,yanlışları var.diye o tezi
çürütüp antitezini (kendi düşüncesini) ortaya koyar ve bunu
kanıtlamaya çalışır.



Açıklayıcı anlatım tanımlar, anlamlandırır.

Tartışmacı anlatımsa inandırır.Soru sorma, tanık gösterme örnekleme, sayısal verilerden yararlanma gibi teknikler kullanılır.



ÖR 1:İyi konuşmasını bilen iyi yazmasını da bilirmiş.Konuştuğumuz gibi
yazmak olacak iş midir?Yazıda hani bizim konuşmamızın ateşi?Sesimizi de
kağıt üstünde gösterebilir miyiz?Yazı hiçbir zaman konuşmanın tıpkısı
olamaz.Konuşurken karşımızdakine başımızın, ellerimizin hareketleriyle,
sesimizin türlü yükselmeleri alçalmalarıyla anlatabildiğimiz şeyleri
yazıyla anlatamaz, duyuramayız.



------------------------------------------------------

Öyküleyici Anlatım:

Olay anlatımına dayanan anlatım biçimidir. Olaylar; şahıs,yer ve zaman
bakımından belirtilerek anlatılır.Daha çok geçmiş zaman
kullanılır.Amaç, okuyucunun gözünde canlandırmak ve okuyucuyu olayı
yaşatmaktır.Olaylar oluş sırasına göre bir dizi halinde verilir ve
birbirine bağlanır.Betimlemelere yer veren öyküleyici anlatılmamalara:
betimleyici öyküleme denir.Açıklamaların yapıldığı, bazı özelliklerin
yansıtıldığı öykülemeye de açıklayıcı öyküleme denir.



ÖR 2:Kimi şair ve yazarlar, yazdıklarını anlayabilmek için okurların çaba harcaması

Zorlanmasını isterler.Bence bu, kendini beğenmişliktir.Yazdıklarımı
anlayabilmek için ben zorlanmalıyım.Bence okur, bir kitabı, bir yazıyı
okurken salt anlamak için değil okuyup anladıktan sonra birtakım
sonuçlar çıkarabilmek için çaba harcamalıdır.



ÖR 3:Sanatçını, salt gerçeği işlemesi iddia ediliyor.Bu mümkün
müdür?Sanatçının görevi fotoğraf makinesi olmak mıdır? Gerçeği hiç
değiştirmeden anlatmayı denesin.Fakat bu anlatım sırasında kelim
seçiminde, benzetmelerde, sıfatları kullanırken nasıl davranacak?Salt
gerçeğin ölçüsü nedir, bunu kim belirleyecektir?Sanattaki gerçek salt
gerçek değil, olsa olsa sanatın kendi içindeki tutarlı gerçeği ,yani
sanat gerçeği olur.



ÖR 4:Türk edebiyatı tarihi,akımların değil, bireylerin tarihidir.Bu
yüzden şair olarak bu akımın içinde yer almak ya da dışında kalmak
bence önemli değildir,Çünkü kötü bir şairin bir akıma katılarak
iyileştiğini hiç görmedim.Kuşkusuz bunun tersi de geçerli.Şunu da
ekleyeyim:İyi bir şairin bir akıma katılmaya hiç ihtiyacı yoktur.

-----------------------------------------------------

ÖR1:Nefes nefese istasyona indi.3.5 trenini sorup bir çeyrek daha
bekledi.Üst üste üç sigara içti.Üçüncüsünü yarılamadan attı.
Haydarpaşaya bir bilet istedi.Adamın kaşları çatılıyordu.Bileti aldı
ve arkasına döndü.



ÖR2:Gökten ince dökülen kar tipiye çevirmişti. Ali ellerini mintanının
yakasından sokup koltuk altlarına uzattı. Çıplak dirseklerini göğsüne
bastırdı.Karlı bir rüzgar yüzünü, kollarını, pantolonunun
yırtıklarından fırlayan dizlerini acıtarak iğneliyordu.

“ “ “

Betimleyici Anlatım:

Bir varlığın, yerin, kişinin ayırt edici özelliklerini ayrıntılarıyla
insanın zihninde canlandıracak şekilde anlatmaktır. Sözcüklerle resim
çizme sanatı olup niteleyici sözcükler (sıfatlar,zarflar ) çokça
kullanılır.Yapılan tasvir bir insana aitse buna portre denir.İnsanın
dış görünüşünün anlatılmasına fiziki portre ,iç görünüşünün, ruhsal
yönünün anlatılmasına da ruhsal portre denir.Betimlemede gözlem başta
olmak üzere tüm duyulardan yararlanılır.

İzlenimsel Betimleme:Yazarın betimleme yaparken kendi duygularını,beğenilerini katmasıdır.

Açıklayıcı Betimleme:Yazarın duygularını içermeyen,bilgi verme amaçlı yapılmış betimlemedir.



ÖR1:Kenar mahalleler&Birbirine geçmiş, yaşlanmış tahta
evler&Kiminin kaplamaları biraz daha kabarmış, kiminin balkonu
eğrilmiş,kimi biraz daha öne eğilmiş,kimi biraz daha çömelmiş.Hepsi
hastadır;onları seviyorum;çünkü onlarda kendimi buluyorum.

(izlenimsel betimleme)



ÖR 2:Orta boylu,kalın enseli, şişman, çok şişman&Göğsüne kadar
çıkan yarım küre şeklindeki bir karın&Bu muazzam gövdeyi başa
bağlayan geniş,kısa bir boyun;yuvarlak buğday renginde kansız bir
yüz&Ama Cildi yaşına göre taze.Ela gözlerinin yanları kurumamış
gibi&(fiziki portre)



ÖR 3: O hiç şüphesiz şimdiye kadar tanımış olduğum insanların en
sevimlisi ve cana yakınıdır.Öyle ki bu sevimlilik hoşa gitmek istediği
anlarda başvurduğu bir fantezi olmaktan çok, mizacını temelli bir
özelliğidir. İlk görüşte çevresinde bir sempati havası yaratmasının
nedeni belki de budur.İnsanı saran, teselli eden dostluk ve sevgi dolu
bir havası vardır.Onun için ona hemen bağlanıvermiş. (ruhsa betimleme )

------------------------------------------------’



ÖR 3:Adalarda oturanlar akşam üzeri iskeleye çıkıp gelenleri
karşılar,gidenleri uğurlarlar.Gençler arkadaşlarıyla buluşur, yaşılar
çay bahçesinde ar5alarında söyleşirler.Saat 9a gelince herkes evine
dönmüş,sofraya oturmuş olur.Adalara gezmeye gelen birkaç kişi dışında
kimseyi göremezsiniz ortalıkta.

-----------------------------------------------------



ÖR 4: Minibüsün sürücüsü altın bir tahtta oturuyormuş gibi bir edayla
arabayı sürüyordu.Direksiyonu eliyle mi yoksa parmağıyla mı tuttuğu
belli değildi.Sağ elini vites kolundan hemen hemen hiç kaldırmadı.
Atını şaha kaldıran bir binicinin at ile kurduğu iletişime benzer bir
duygu birliği kurmuştur araçla sanki&

( betimleme + öyküleme)



ÖR 5: Bursayı arkada bırakıp ovalara daldık. Ağaçlar yarı çiçek, yarı
yaprak en güzel çağında.ekin tarlaları göz alabildiğince yeşil.8-10
kilometrede bir çeşme&Her yer sulak.Toprağı azıcık eşseniz su
fışkırıyor. Hoşa gitmeyen tek şey yok.



ÖR 6: Kırk yılda bir olsun gülümsemeyen, ters yüzlü, söyleyişi soğuk
olduğu kadar tutuk, kıt bir adamdı.Pek duygulu değildi.Bezgin
görünmesine karşın yine de sevimli bir görünüşü vardı.Eş dost
toplantılarında gözlerinde iyilik parıldardı. Bu yönü hiçbir zaman
sözlerinden anlaşılmaz yüzünden okunur, davranışlarında daha açık bir
şekilde belirginleşirdi.

Asım KOLUKISA
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
PARAGRAF BİLGİSİ (Bol Örnekli)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ÖĞRENCİ ÖZEL :: Türk Edebiyatı :: Ders Notları - Konu Testleri-
Buraya geçin: