www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Ziya Gökalp'in TÜRKçülük Akımı ve Edebi Kişiligi?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

Ziya Gökalp'in TÜRKçülük Akımı ve Edebi Kişiligi? Empty
MesajKonu: Ziya Gökalp'in TÜRKçülük Akımı ve Edebi Kişiligi?   Ziya Gökalp'in TÜRKçülük Akımı ve Edebi Kişiligi? Icon_minitimePerş. Ara. 17, 2009 12:54 am

Türkçülük akımının öncüsü olan Ziya
Gökalp, bu akımın düşüncelerini bir sisteme bağlamıştır. Türkçülükle
ilgi yazılarını Türk Yurdu ve Yeni Mecmuada yayımlamıştır. Ziya
Gökalp'in şiirleri ve düzyazı türünde fikir yazıları vardır. Edebiyatı
ve şiiri düşüncelerini açıklamanın bir aracı olarak değerlendirmiştir.
Şiirlerinde hece ölçüsünü kullanan Ziya Gökalp lirizmden uzak, didaktik
şiirler yazmıştır. Masal niteliği taşıyan şiirleri de vardır.
Şiirlerindeki dil oldukça sadedir. Dile büyük önem veren Ziya Gökalp,
Batı dillerinden alınan sözcüklerin karşılığı olarak yeni sözcükler
bulmuştur. Türkçe karşılığı olan Arapça, Farsça sözcüklerin atılması,
karşılığı olmayanların ise Türkçeleşmiş Türkçe olarak kabul edilmesi
gerektiğini belirt-miştir. Türkçülüğün Esasları adlı eserinde Türçülük
ve Turancılıkla ilgili düşüncelerini ortaya koymuştur. Kızıl Elma Altın
Işık, Yeni Hayat onun şiir kitaplarıdır. Türkçülüğün Esasları,
Türkleşmek-İslamlaşmak-Muasırlaşmak, Türk Medeniyeti, Malta Mektupları
düzyazı türündeki kitaplarıdır.




Ünlü fikir adamı ve şairlerimizden olan Ziya Gökalp, 1876'da
Diyarbakır'da doğdu. II. Meşrutiyet'ten başlayarak Türkçülük akımının
en büyük temsilcisi sıfatıyla Türk düşünce ve siyaset hayatını kuvvetle
etkilemiş, Milli Edebiyat akımı içinde verdiği eserlerle Türk
edebiyatının biçim ve dil yönünden yenileşmesini sağlamıştır.

Öğrenimine Diyarbakır'da başlayan Ziya Gökalp, aynı şehirde Askeri
Rüştiye'yi (1890) ve Askeri İdadi'yi bitirdi (1894). ZiyaGökalp,
tıbbiyelilerin istibdata son vermek için kurdukları İhtilal Komitesine
girmiş, okuldaki faaliyetleri ve okuduğu Fransızca kitapların zararlı
sayılması yüzünden hapsedilmiştir. Diyarbakır Valisi Halit Bey'in
yolsuzluklarına karşı mücadeleye girişen arkadaşlarıyla birlikte yasak
yayın okudukları gerekçesiyle tutuklandı (1898). İstanbul'a döndükten
sonra da okuldan uzaklaştırıldı.

ZiyaGökalp, hükümlülük süresi dolunca "Zaptiye Nezareti altında
bulundurulmak üzere" Diyarbakır'a gönderildi. Burada Siyaset, felsefe
ve tarih üstüne incelemeler yaparken, istibdat aleyhine gizli
faaliyetlere de katıldı. Bölgede güvenliği sağlamak için kurulmuş
Hamidiye alaylarının başındaki Milli aşiret reisi İbrahim Paşa'nın
adının karıştığı soygun ve baskın olayları karşısında halkı direnmeğe
ve eyleme yöneltti. Halk 3 gün süreyle telgrafhaneyi işgal etti (1905).
İbrahim Paşa ve adamlarının cezalandırılması için saraya telgraflar
çekildi. Üstelik, Avrupa ve Asya ülkeleri arasındaki haberleşmenin
bağlantı noktası olan Diyarbakır telgrafhanesinin bu bağlantıyı kesmesi
olayın daha da büyümesine yol açmış ve yabancı ülkeler saraya baskı
yapmaya başlamıştı. Konuyu incelemek üzere İstanbul'dan Diyarbakır'a
gönderilen soruşturma kurulu Hamidiye alaylarının bir süre sinmesini ve
yolsuzluklara son vermesini sağladı. Ancak halkın yakınmasına yol açan
yeni olaylar patlak verince, ZiyaGökalp ve arkadaşlarının önderliğinde
halk yeniden telgrafhaneyi ele geçirdi. 11 gün süren bu ikinci işgal
halkın kesin zaferiyle sonuçlanmış, hükümet İbrahim Paşa ve alaylarını
bölgeden uzaklaştırmak zorunda kalmıştır (1907). Gökalp, ilk eseri olan
Şaki İbrahim destanında bu olayı anlatır.

II. Meşrutiyetin ilanından sonra, ZiyaGökalp'ın kurduğu gizli cemiyetin
yerini Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti Diyarbakır Şubesi aldı.
Partinin Diyarbakır, Van ve Bitlis örgütlerinin denetimiyle
görevlendirilen ZiyaGökalp, bu dönemde Diyarbakır ve Peyman
gazetelerine yazıyordu. 1909'da partinin Selanik'teki kongresine il
temsilcisi olarak katıldı. Bir yıl İstanbul Darülfünunda psikoloji
okuttuktan ve Diyarbakır maarif müfettişliği yaptıktan sonra, yeniden
Selanik'e gitti. Katıldığı parti kongresinden sonra genel merkez
üyeliğine seçildi. Burada Genç Kalemler, Yeni Felsefe, Rumeli gibi
dergi ve gazetelerdeki yazılarıyla Türkçülük ve dilde sadeleşme
hareketlerinin öncüleri arasında yer alan Gökalp, milli duyguları,
tarih bilincini, bilime ve tekniğe değer veren düşünceyi her şeyin
üstünde tutan şiirleriyle çevresini geniş ölçüde etkiliyordu. İttihat
ve Terakki Genel Merkezi İstanbul'a taşınınca (1912), Gökalp da
İstanbul'a yerleşti. O yıl Ergani madeninden Milletvekili seçildi.

Türk Ocağı çevresindeki çalışmaları, Türk Yurdu ve kendi çıkardığı Yeni
Mecmua (1917) gibi dergilerdeki yazıları, Türkçülük akımının ilkelerini
saptayan ve çağdaş uygarlık karşısında yerli bir senteze varılmasını
şart koşan önerileri (Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak 1918),
Darülfünun'da okuttuğu toplumbilim dersleri, İttihat ve Terakki'nin
yönetici kadrosu üzerindeki etkisiyle ZiyaGökalp, Mütarekeye (1919)
kadar uzanan dönemin düşünce ve siyaset hayatına yön veren etkenlerin
başında yer aldı. İstanbul'un işgali üzerine tutuklanarak iki yıl
Malta'da sürgün kaldı (1919-1921). Döndükten sonra, Uelif ve Tercüme
Heyeti başkanlığına getirileceği tarihe (1923) kadar Diyarbakır'da
kaldı ve küçük Mecmuayı yayımladı.

1923'te Diyarbakır'dan milletvekili seçildi. Hakimiyeti Milliye, Yeni
Gün, Cumhuriyet gazetelerinde makaleleri çıkıyordu. Altın ışık (1923),
Türkçülüğün Esasları (1923), Türk Töresi (1923) gibi kitapları
birbirini izliyordu. Cumhuriyet Halk Partisinin programını inceleyen ve
yorumunu yapan Doğru Yol (1923) adlı incelemesini de yine bu dönemde
kaleme aldı. O sıralar yazdığı Türk Medeniyet Tarihi ise ölümünden
sonra yayımlandı (1926). Yine ölümünden sonra çeşitli gazete ve
dergilerde çıkmış yazılarıyla mektupları çeşitli kitaplarda derlendi.
Çınaraltı (1939), Fırka Nedir? (1947), Ziya Gökalp Diyor ki (1950).
ZiyaGökalp'ın neşredilmemiş yedi eseri ve aile mektupları (1956),
ZiyaGökalp'ın Yazarlık Hayatı (1956), ZiyaGökalp Külliyatı (1. Kitap
şiirler ve halk masalları;1952, 2. kitap Limni ve Malta
Mektupları;1965), Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri (1973).
1924'te İstanbul'da öldü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

Ziya Gökalp'in TÜRKçülük Akımı ve Edebi Kişiligi? Empty
MesajKonu: Geri: Ziya Gökalp'in TÜRKçülük Akımı ve Edebi Kişiligi?   Ziya Gökalp'in TÜRKçülük Akımı ve Edebi Kişiligi? Icon_minitimePerş. Ara. 17, 2009 12:54 am

Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığında
yayım işleriyle uğraşmış,Yeni Türkiye adlı gazetede yazılar yayımlamaya
başlamış;çeşitli konferanslarla gençleri uyandırmıştır.Ama asıl ağırlık
verdiği yan,dünya klasiklerini dilimize çevirip yayımlamaktır.Modern
Kitaplık adını verdiği bu çeviri ve yayım kampanyasında
Sokrat,Eflatun,Aristo,Heredot gibi eski Yunan yazarları ile Orta çağ ve
Rönesans döneminden de çeviriler yapılmıştır. Cumhuriyet kurulduktan
sonra Ankara ‘da toplanan bilimsel kurulda Gökalp de vardır ve ulusal
eğitime verilecek yön üzerinde görüşlerini ortaya koyup
savunmuştur.Gökalp,köy okullarına önem verilmesini ,köy çocuklarının
eğitilmesini de ortaya atmıştır. Gökalp ,bu memurluk görevi sırasında
****** tarafından kabul olunmuş ,karşılıklı bir dostluk
kurulmuştur.Lozan Antlaşmasından sonra yapılan Büyük Millet Meclisi
ikinci dönem seçimlerinde Diyarbakır milletvekili
seçilmiştir.Gökalp,bundan sonraki çalışmalarını Halk Partisi içinde ve
******’ün yanında yapmıştır.Ziya Gökalp bu yıllarda Doğru
Yol-Hakimiyet-i Milliye ve Umdelerin Tasnifi,Tahlil ve Tefsiri adlı
kitabını yazmış ,bu kitap 1923 de basılmış-tır.Partinin yayın organı
Hakimiyet-i Milliye gazetesinde de partiler üzerine çeşitli yazıları
çıkmıştır. Gökalp,TBMM içinde de yararlı olmuş ve çeşitli konulardaki
yapıcı konuşmaları,davranışları olumlu sonuçlar vermiştir.Bir yandan da
durmadan çalışıp kitap veya yazı hazırlamıştır.Ama bu yoğun çalışmaları
sonunda hastalanmış,İstanbul’a gitmek zorunda kalmıştır.Böylece bir çok
kitabı yarım kalmıştır.Günde yirmi saat çalışmasına karşın bütün
tasarladıkları yapamamıştır. Hekimler dinlenmesini
söylemişlerdir,İstanbul’a dinlenmek amacıyla gitmiştir.Özellikle
çocuklu-ğundan beri çektiği mide ağrıları dayanılmaz duruma
gelmiştir.Durumu gitgide kötüleşmekte-dir.Çalışmalarını yine de
sürdürmüş,Cumhuriyet gazetesinde ‘Çınaraltı’ genel başlığı altındaki
yazılarını aksatmamıştır.Hastalığı ağırlaşınca oturduğu Nişantaşı’nda
Büyükada’ya götürülmüş-tür.Burada geçirdiği geçirdiği hasta günlerinde
Türk Medeniyet Tarihi adlı kitabının düzeltile-rini yapmıştır.Gökalp 25
Eylül 1924 günü gözleri yaşama yummuştur.**meden önce ‘Ne yazık ki
kafamdakileri tamamlayamadım bunların hepsini götürüyorum’ demiştir.
Cenazesi 26 Ekim 1924 Pazar günü büyük bir törenle
kaldırılmış,Sultanahmet ‘deki Sultan Mahmut Türbesine gömülmüştür.
DÜŞÜNCE YAŞAMI Ziya Gökalp’ın düşünce yaşamı çok boyutludur.Onun
düşüncesinin temelinde Türk ulusçuluğu ve büyük bir Türk devleti,eski
Türklerin uygarlıkları,batı düşüncesinin olumlu yönlerinin eski
uygarlıklarımızla birlikte uygulanması ve uyarlanması görülür. Ziya
Gökalp’ın,çok küçük yaşlarda doğu ve batı uygarlığı ile yakından teması
olmuş,bu konularda sağlam kaynaklardan yararlanmıştır.Onun yetiştiği
yıllarda skolastik bilim ve felsefe yanında,Tanzimat ile başlayan
batının ve pozitif bilim akımı da görülüyordu.Gökalp,bu ortam
içinde,hem doğuyu hem de batıyı okuyup özümsemiş bulunuyordu.Özellikle
toplumbilim alanında batıdan getirdiği düşünce ve yöntem önemlidir.Türk
toplumunu bilimsel bir açıdan incelemek, bulguları tarihle tarihin
gelişimi içinde ele alıp değerlendirmek,geleceğe dönük sonuçlara varmak
yolundaki çabaları elbette çok önemlidir. Gökalp,Türk düşünce
zincirinin birçok halkasında yer alan bir yazardır.Bir yanıyla bilimsel
çalışmaları,sanatçılığı,tarihç iliği,eğitimciliği ve öte yanıyla da
bütün bunların birleşimi niteliğinde olan Türkçülüğü üzerinde
durulmalıdır. Düşünce yaşamımızda kavramlara ve terimlere gereken önem
verilememiştir.Bu nedenle, tartışmalarda ve incelemelerde yanlış
yollara gidilmesi ve yanlış yorumlara başvurulup yanlış sonuçlara
varılması acı bir gerçek olarak ortaya çıkar.Gökalp,her şeyden önce bu
karmaşayı çözümlemek ve açık seçik düşünerek sağlam sonuçlara varmak
yolunda büyük çaba harcamıştır. Bu nedenle,batıda ortaya çıkan bir çok
kavrama Türkçe terimler bulmaya çalışmıştır.Bu amaçla ortaya attığı
terimler dilimize yerleşmiştir. Gökalp bir değişim ve eğrim çağında
yaşamıştır.Toplumsal gerçekleri bu evrim ve değişme ilkelerine göre
açıklayan batılı düşünürlere yakınlık duymuştur.Bu çağı,bu anlayışı
etkileyen Darvin ve Spencer’in görüşlerinden etkilenmiştir.Özellikle
onların ortaya attığı görüşleri toplumsal olaylara uygulamıştır.
Gökalp’in,döneminde düşünsel açıdan oldukça ileri bir düzeyde olduğu
görülür.Gökalp’e göre ülkü önemli bir yer tutar insan
yaşamında.Ülkü,seçkin zamanlarda yaşanılmış ya da yaşanılabilen bir
yaşam biçimidir,gelecekte ulaşılacak bir amaç değildir. Gökalp töre
bakımından da ulusal değerleri Türkçülük amacına yaöneltmiştir.Osmanlı
İmparatorluğu’nun çöküş döneminde yaşayan Gökalp,bazı azınlıkların
ulusallaşma yolundaki çabalarını da göz önünde tutarak,bilinçli bir
yaklaşımla Türkçülük ülküsünü savunmuştur. 2 Mayıs 1918 günlü Yeni
Mecmua da yayımlanan bir yazısında bilim ve bilgin kavramları üzerinde
durmuştur.Ona göre,bilim nesneleri,nesnel bir açıdan inceler;felsefe ve
öznel açıdan. Gökalp,bilimlere çeşitli açıdan yaklaşımlar üzerinde
durmuştur.Yeni Mecmua’da çıkan yazısında skolastik,monist,pragmatist ve
plüralist açısından yaklaşımları ele alıp görüşlerini belirtir.
Bilindiği gibi,skolastiklere göre bilim;duygusal olarak önceden kabul
edilen gerçekleri, ussal oyunla tanıklandırıp belgelendirerek ortaya
koymaktır.Demek oluyor ki bilim genel bir mantıktır. Monistlere göre
ise göre bilim ,bilim birdir,elle tutulur gözle görülür ya da yaşamla
ilgili şeylerden başka bir konu değildir.Öbür bilimler,bu ana bilimin
özel alanlara uygulanmasından oluşur. Pragmatistlere göre,uygulayımsal
bir yararla sonuçlanan her düşünce bir gerçektir ve bu gerçekte
bilimdir. Plüralistlere göre özdek,yaşam,ruh,toplum olarak dört gerçek
vardır;bilim de bu gerçekleri bulabilmektir.(Gökalp bu bilimi kullanır)
Görüldüğü üzere,bilimi,onun için bir çok konuda temeldir.Halkçılık
anlayışında da bilimi temel olarak görmektedir.Gökalp her şeyden önce
bir toplum bilimcidir.Ona göre ulusal bilinç toplumsal
kurumlardır.Toplumsal kurumları araştırmak,bunları ulusallaştırmak ve
çağdaşlık düzeyine çıkarmak,onlara canlılık kazandırmaktadır.Bu yüzden
de özellikle Selanik’teki yaşamından sonra,Halkçılıkla ilgili görüşleri
su yüzüne çıkmıştır.Genç Kalemler çevresinde yazanları da kendisine
yakın bulmuştur.Dilde sadeleşmeyle birlikte başka ulusal değerlere
dönüşü de bundan sonra başlar.İttihat ve Terakki merkezinin İstanbul’a
taşınmasından sonra Türk Ocağı çevresinde çıkarılan yeni derginin adını
da Halka Doğru koymuş.Başına da Ömer Seyfettin’i getirmiştir.Türk
halkının inanışları,inançları,kültürü,t oplumsal gerçekler temeldir
onun görüşünde.Bunun sonucu olarak ulusallık Ziya Gökalp’in birincil
dayanağıdır.Toplumbilimden soyutlanmış bir tarih olamazdı Gökalp’e
göre.Ekonomi ve hukuk da toplumbilimden ayrılamaz. Bu anlayışına ters
düştükleri için bir yandan Adam Smith’i ve Kral Marks ‘ı eleştirmiştir.
Gökalp;tarihin sanat mı,bilim mi savı üzerinde de durmuştur.Eskiden
sanat olarak nitelendirilen tarihin on dokuzuncu yüzyılda’’gerçekten
bilimsel bir inceleme niteliği’’kazandığını yazmıştır.Toplumbilimle
yakından ilgili gördüğü tarih yöntemleri ile ilgilenmiş ve Küçük Mecmua
‘da çıkan ‘’Tarihte Yöntem’’adlı yazısında bu konuyu derinlemesine
işlemiştir. Bütün yazılarının özünde dört ana düşüncenin yattığını
görürüz;ulusal tarihimizin başlangıcını ortaya çıkarmak;tarihimizin
tarih yöntemlerine göre yazılmasını sağlamak;Türk uygarlık tarihini
yazmak ;tarih ile toplumbilim arasındaki bağı gözden uzak tutmamak.
Gökalp’in çok önemsediği ve ülkemizde önem kazanmasına katkıda
bulunduğu iki konu da budunbilim (etnoloji)ile folklordur.Ayrıca Türk
mitolojisi de Türk kozmogonisi üzerinde ilk duranda Gökalp’dir
diyebiliriz. Gökalp ,batı uygarlığını alırken Türk ulusunun kendi
değerlerini bir yana bırakmasını istememiştir.Uygar bir ulusun ekonomik
bakımdan da gelişmiş olmasına inanmaktadır.Ancak, ülkemiz o yıllarda
tam bir ekonomik çöküntü içerisindedir.Ekonomik kalkınma için
tarıma,küçük zanaatlara önem verilmesi gerektiği inancındadır.Özellikle
Ahi örgütünü ve loncaları disiplinini göz önünde tutarak yeni bir
atılım yapılması görüşündedir.Türklerde zanaatların gelişmişliğine
değinir ve bugün de aynı düzene çıkılması için çalışılmasını
ister.Bunun yanında sanayileşmeye de sırt çevirmiş değildir.Marks’ın
toplumsal görüşlerin olduğu gibi ekonomik görüşlerine de yandaş
değildir.Özgür bir ekonomiden yanadır. Sanatı Gökalp,yaşamı boyunca
düzyazılar,şiirler yazmıştır.Şiirleri,belirli bir düşüncenin
yayılmasına dönüktür ve bu nedenle de bunlara şiir olarak
bakamayız.Şiir yazmasının nedeni, düşüncelerinin,’’kamu bilincinde
yayılması’’dır.Gökalp,şiirleri nde Türklük bilincinin,ulusal bilincin,
vatan ve ulus sevgisinin,toplumsal bilincin doğmasına dönük özleri
işlemiştir.Düz yazılarında da aynı konuları daha aydınlatıcı,daha açık
olarak ele almış;ölçü ve uyak sınırları içine sokamadığı düşüncelerini
dile getirmiştir. Gökalp’e göre,özgün eser,içinde yaşanılan toplumun
vicdanında yaşayan güzeli bulabilendir Bu ortak vicdandaki güzeli
yakalayabilmek bir yandan da ulusal olanı bulmak demektir. GÖKALP VE
DİL Ziya Gökalp,dil konusunu da Türkçülük programı içinde görmüş ve
Türkçülüğün esasları adlı kitabında konuyu enine boyuna
irdelemiştir.Gökalp’e göre Türk dilinin ilkeleri: 1)Ulusal dilimizi
oluşturmak için,Osmanlı dilini hiç yokmuş gibi bir yana atarak,halk
edebiyatına temel görevini gören Türk dilini olduğu gibi benimsemek ve
bunu İstanbul halkının,özellikle İstanbul hanımlarının konuştukları
gibi yazmak. 2)Halk dilinde Türkçe karşılığı bulunan Arapça ve Farsça
sözcükleri atmak;tam karşılığı olmayıp da küçük bir ayrıcalığı olanları
dilimizde tutmak. 3)Halk diline geçip söz bakımından ya da anlam
yönünden yanlış kullanılan Arapça ve Farsça sözcüklerin değiştirilmiş
biçimlerini Türkçe saymak,yazımlarını da yeni söylenişlerine uydurmak.
4)Yerlerini yeni sözcükler aldığı için,fosilleşmiş eski Türkçe
sözcükleri diriltmeye çalışmak. 5)Yeni terimler aranacağı zaman,önce
halk dilindeki sözcükler arasında bunları aramak, bulunamazsa
Türkçe’nin edat,takı ve tanımlama kurallarına göre yeni sözcükler
yaratmak.Buna da olanak bulunamazsa Arapça ve Farsça takılardan uzak
yeni sözcükler kabul etmek;bazı çağların,mesleklerin özel durumlarını
gösteren sözcüklerle uygulayımlara ilişkin araç ve gereç adlarını
yabancı dillerden olduğu gibi almak. 6)Arap ve Acem dillerinin Türkçe
üzerindeki egemenliğini tümüyle kaldırmak;bu iki dilin edatlarını da
bileşimleri de dilimize almamak. 7)Türk halkının bildiği ve kullandığı
her sözcük Türkçe’dir.Halka cana yakın gelen ve yapmacık olamayan her
sözcük ,ulusaldır.Bir ulusun dili,kendisinin cansız köklerinden
değil,canlı kullanımlarından oluşan bir organizmadır. ŞİİRLERİNDE BİÇİM
Gökalp,ilk şiirlerinde Divan edebiyatımızın biçimlerini
kullanmıştır.1908’den sonraki yıllarda ise halk edebiyatının
kalıplarından yararlanmaya,Dede Korkut öykülerinden kaynaklanmaya
yönelmiştir.Koşma,halk öyküsü,türkü,ilahi gibi Türk biçimlerini
kullanmıştır.Özellikle halk edebiyatının destan biçimini
kullanmıştır.Mesnevi denilen tarzla da birçok şiir yazmıştır.Bunun
yanında Gökalp,batının üçer dizeden oluşan üçlemesini ve sonesini de
kullanmıştır. YAPITLARI SAĞLIĞINDA YAYIMLANANAN KİTAPLARI
Gökalp,şiirlerini dört kitapta toplamıştır:Şaki İbrahim Destanı,Kızıl
Elma,Yeni Hayat,Altun Işık. Düz yazıları da şunlardır:Rusya’da ki
Türkler ne yapmalı?,Türkleşmek-İslamlaşmak-Muasırlaşmak,Türk
Töresi,Doğru Yol,Türkçülüğün Esasları,İlm-i İçtima Dersleri,İlm-i
İçtima-ı Dini,İlm-i İçtima-ı Hukuki,Ameli İçtimaiyat. **ÜMÜNDEN SONRA
YAYIMLANANLAR: Şiirleri,düzyazıları,Türk Medeniyet Tarihi,Fıkra
nedir?,Ziya Gökalp Diyor ki,Yeni Türkiye’nin Hedefleri,Hars ve
Medeniyet,Milli Terbiye ve Maarif Meselesi,Çınaraltı Konuşmaları Limni
ve Malta Mektupları,Gökalp’in ilk yazıları,Gökalp’in Neşredilmemiş Yedi
Eseri ve Aile Mektupları,Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri,Türk
Ahlakı,Nasreddin Hoca Letaifi,Kürt Boylarına Ait Sosyolojik Tetkikler.



Birde bu var.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
Ziya Gökalp'in TÜRKçülük Akımı ve Edebi Kişiligi?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ÖĞRENCİ ÖZEL :: Türk Edebiyatı :: Soru-Cevap-Konu Anlatım-
Buraya geçin: