www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Mor Salkımlı Ev

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

Mor Salkımlı Ev Empty
MesajKonu: Mor Salkımlı Ev   Mor Salkımlı Ev Icon_minitimePerş. Ara. 17, 2009 12:54 am

Bu eser, Halide Edip Adıvar‘ın çocukluk günlerinden baş*layarak 36
yaşına kadarki hayat hikâyesini anlattığı bir anı ki*tabıdır. Halide
Edip, kendi çocukluğunu, yetişme yıllarını, ilk yazılarını, ilk evlilik
ve ayrılığını Mor Salkımlı Ev‘de anlatırken bir yandan da Millî
Mücadele döneminin ve imparatorluğun son dönemlerinin panoramasını
ortaya koymaktadır.

Mor Salkımlı Ev Özeti:

Halide Edip, 1882′de Mehmet Edip Bey’in kızı olarak Beşiktaş’ta Mor
Salkımlı Ev’de dünyaya gelmiştir. Aile, çeşit*li sebeplerle ara ara bu
evden ayrılmakla birlikte her de*fasında mor salkımlı eve geri döner.
Halide’nin annesi Bedri-fem Hanım, o küçük yaşta iken veremden
ölmüştür. Halide, onu çok az ve silik hatırlamaktadır.
Halide’nin hayatında, mor salkımlı evde ‘Haminne’ diye hitap ettiği
anneannesinin büyük yeri olmuştur. Eyüp Sultanlı Nakiye Hanım
{Haminnesi), Mevlevi, aşırı derecede merha*metli, cömert, elindeki her
şeyi yoksullara dağıtmaya çabala*yan bir insandır. Haminne’siyle
birlikte Çingene olduğu söylenen sütninesi Hatice ile de çok iyi
anlaşmaktadır. Bun*ların dışında Halide’nin annesinin ilk evliliğinden
olan Mahmure ablası onun çocukluk yıllarındaki en büyük arkadaşıdır.
Halide Edip’in zihninde, babası Mehmed Edip Bey’in de büyük bir yeri
vardır. Mehmed Edip Bey, işi gereği bazı gece*ler sarayda kalmaktadır.
Halide, annesinin ölümünden sonra çok hassaslaştığı için babasının
sarayda kaldığı bir gece evde ‘Babamı isterim!’ diye sinir krizi
geçirmiş, ev halkı mecburen küçük kızı saraya babasının yanına
götürmüştür.
Bir süre sonra, Mehmed Edip Bey, bir başkasıyla evle*nerek Yıldız’da
bir ev tutar. Halide yeni üvey annesi ile tanış*mak zorunda kalır. Önce
üvey annesine ısınsa da eve ve mu*hite alışamaz. Mor salkımlı evi ve
oradaki yakınlarını özler. Babası Mehmed Edip Bey, katı bir İngiliz
terbiye usulü be*nimsemiştir. Halide, buna dayanamaz. Kış günlerinde,
kol*larını, bacaklarını açıkta bırakan lacivert ve kısa elbiseleri,
yazın beyaz kıyafetleri giymekten hiç hoşlanmaz. O, sokakta*ki küçük
kızlar gibi renkli elbiseler giymek ister. Beslenmesi de katı İngiliz
terbiye metoduna göre düzenlendiğinden şekerle*me yemesine izin
verilmez. Halide, bugünlerde kendini çok yalnız hisseder.
Küçük Halide, Kiria Eleni adlı bir Rum kadının işlettiği bir çocuk
yuvasına verilir. Halide, buradaki tek Türk çocuğudur. Halide, Kiria
Eleni’yi çok sever ve buraca bir sıcaklık hisse*der. Fakat babasının
evinde çektiği sıkıntı ve yalnızlık onun hastalanmasına neden olur ve
babası mecburen onu mor sal*kımlı eve gönderir.
Mor salkımlı evde, kalabalık bir aile içinde Halide, içe ka*panık bir
çocuk olur. Saraylı Hanım teyzesi ona Afrika Seya*hatnamesi adlı bir
kitap verir. Halide, okuma zevkine ilk ola*rak bu kitapta ulaşır. Daha
beş yaşında olmasına rağmen ba*bası, ondaki okuma arzusunu görerek özel
hoca tutar.
Halide’nin bu günlerde arka arkaya iki kız kardeşi dün*yaya gelir:
Nilüfer ve Nigâr. Bir süre sonra Halide’nin dayısı ve büyük babası mor
salkımlı evde vefat edince aile Üskü*dar’daki ibrahim Efendi Konağı’na
taşınır. Halide bu evde pi*yano dersleri de almaya başlar. Fakat
müzikte çok başarılı de*ğildir. Ancak müziği derinden sevmektedir.
Konağa gelen ve Halide’yi etkileyen kişilerden biri de Ahmet Ağa’dır.
Üç yıl boyunca onlarla kalan Ahmet Ağa, Halide’ye okuması için Battal
Gazi, Ebu Müslim gibi eserler verir. Halide’nin hayal gücüne büyük
tesiri olur bu eserlerin. Ahmet Ağa, onu Ka*ragöz’le de tanıştırır.
Halide’nin hayatında bir değişiklik meydana gelir. Saray*lı Hanım
teyzesi ile babası evlenir. Eski üvey annesi bu durum*dan çok rahatsız
olur. Bu karmaşayı ve hüznü yakından gören Halide ömrü boyunca çok
evlilikten nefret eder. Babası hu*zursuzluğa son vermek için iki eşini
ayrı yerlere yerleştirir ve Halide tekrar mor salkımlı evde yaşamaya
başlar.
Halide yaşı büyütülerek Üsküdar Amerikan Kız Kolej’ine gönderilir. Bu
okulda çok şey öğrenen Halide evinde Rıza Tevfik’ten de ders
almaktadır. Rıza Tevfik, ona mistisizmi ve folkloru tanıtmıştır.
1899′da tekrar Amerikan Kız Kolej’ine devam eder. Burada din üzerine
düşünmeye başlar ve kole*jin kütüphanesinde Hristiyanlığı araştırır.
Sonuçta Hristiyan-lığın çok tahrip olduğu kanısına varır.
1900′de matematik dersinde yetersiz olduğunu fark e-den Halide,
babasından özel hoca tutmasını ister. Dönemin ünlü matemetikçi ve
pozitivisti Salih Zeki Aktay hocası olur. Salih Zeki, Halide’nin fikir
dünyasına çok tesir eder. 1901′de ilk Türk kızı olarak koleji bitiren
Halide kendisinden yaşça büyük Salih Zeki ile evlenir. Mutlu bir
evlilikleri olur. Birlikte çalışmalar yapmaktadırlar. 1903′de ilk oğlu,
on altı ay sonra da ikinci oğlu dünyaya gelir. Halide Edip, çocukları
ile ilgile*nirken çalışmalarına devam etmektedir.
1908′de Meşrutiyetin ilanı onu derinden etkiler. İstan*bul’a iner ve
Tevfik Fikret’in başyazarlığını yaptığı Tanin gazetesinde yazmaya
başlar. Meşrutiyet’in rahat dönemi bitme*ye başlayınca Halide Edip,
serbest kadın fikirleri yüzünden tehdit edilir. Ama o, farklı
dergilerde kadın haklan ile ilgili fi*kirlerini yazmaya devam eder. Bu
arada ingiliz gazeteci İsa-bel Fry ile tanışır.
1909′un 31 Mart’ında siyasi karışıklık son haddine varır. Tanin
matbaası basılarak tahrip edilmiştir. Halide Edip de ka*ra listededir.
Bu yüzden bir süre Amerikan Kız Kolejî’nde sak*lanmak zorunda kalır.
Tehlike artınca iki oğlu ile birlikte zorlu bir vapur yolculuğu ile
Mısır’a gider. Isabel Fry’in daveti üze*rine İngiltere’ye gider. Orada
entelektüel bir çevre tarafından takip edildiğini ve tanındığını
görünce çok sevinir.
1909′da İstanbul’a döndükten sonra roman çalışmaları*na devam eder ve
Heyula, Raik’in Annesi’ni, yayınlar. Peda*gojik mevzularla
ilgilenmektedir. Darülmuallimat’da ve İda-di’de beş yıl öğretmenlik
yapar.
1910′da onu üzen bir olay olur. Kocası Salih Zeki bir kadınla daha
evlenmek istemektedir. Halide buna müsaade etmez. Dokuz senelik
evlilikleri bu yüzden sona erer. Baba*sının Fazlıpaşa Yokuşu’nda
tuttuğu eve gider. Orada uzun bir hastalık geçirir. Bu hastalık
süresince manevi hisleri artar.
1910-1912 yılları arasında Türk Ocağı’na girer. Milliyetçi*lik
fikirlerinden etkilenir. Bazı farklılıklar dolayısıyla bir süre sonra
Ziya Gökalp ile yollan ayrılır. 1912′de Balkan Muhare*besi patlak
verince Halide, Teali-i Nisvan Cemiyeti’nin faaliyet*lerine katılır.
Bir hastanede gönüllü olarak çalışır. Memleketi yakından tanıma fırsatı
bulur. 1913′de Balkan Savaşı son bu*lur.
Halide Edip, öğretmenlikten istifa eder. Kız Mektepleri U-mumi
Müfettişliğine getirilir. Bu görevi dolayısıyla İstanbul’un arka
mahallerindeki fakir insanların hayatını yakından görme fırsatı elde
eder. 1914′de I. Dünya Savaşı çıktığında aynı görevi sürdürmektedir.
1916′da Cemal Paşa’nın daveti üzerine maarifçi olarak Lübnan’a gider.
Buralarda mektep açma fa*aliyetlerini üstlenmesi için
görevlendirilmiştir. Günde 16 saat çalışmaktadır.
1917′de Adnan Adıvar’la evlenir. Tatil için Türkiye’ye gelirler.
Lübnan’a tekrar döndüklerinde orada Kenan Çobanları’nı yayınlar. Bu
eser bestelenerek opera şeklinde defalar*ca temsil edilir. Mart ayında
okullar kapanınca Halide Edip tekrar İstanbul’a döner.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
DEN(ge)[s]İZ
AdministratorAdministrator
DEN(ge)[s]İZ


Kadın
Mesaj Sayısı : 3681
Yaş : 115
Nerden : ı cennet olsun =)
Kayıt tarihi : 14/06/08

Mor Salkımlı Ev Empty
MesajKonu: Geri: Mor Salkımlı Ev   Mor Salkımlı Ev Icon_minitimePerş. Ara. 17, 2009 12:54 am

MOR SALKIMLI EV ÖZETİ:
Halide Edip, 1882′de Mehmet Edip Bey’in kızı olarak Beşiktaş’ta Mor
Salkımlı Ev’de dünyaya gelmiştir. Aile, çeşit­li sebeplerle ara ara bu
evden ayrılmakla birlikte her de­fasında mor salkımlı eve geri döner.
Halide’nin annesi Bedri-fem Hanım, o küçük yaşta iken veremden
ölmüştür. Halide, onu çok az ve silik hatırlamaktadır.
Halide’nin hayatında, mor salkımlı evde ‘Haminne’ diye hitap ettiği
anneannesinin büyük yeri olmuştur. Eyüp Sultanlı Nakiye Hanım
{Haminnesi), Mevlevi, aşırı derecede merha­metli, cömert, elindeki her
şeyi yoksullara dağıtmaya çabala­yan bir insandır. Haminne’siyle
birlikte Çingene olduğu söylenen sütninesi Hatice ile de çok iyi
anlaşmaktadır. Bun­ların dışında Halide’nin annesinin ilk evliliğinden
olan Mahmure ablası onun çocukluk yıllarındaki en büyük arkadaşıdır.
Halide Edip’in zihninde, babası Mehmed Edip Bey’in de büyük bir yeri
vardır. Mehmed Edip Bey, işi gereği bazı gece­ler sarayda kalmaktadır.
Halide, annesinin ölümünden sonra çok hassaslaştığı için babasının
sarayda kaldığı bir gece evde ‘Babamı isterim!’ diye sinir krizi
geçirmiş, ev halkı mecburen küçük kızı saraya babasının yanına
götürmüştür.
Bir süre sonra, Mehmed Edip Bey, bir başkasıyla evle­nerek Yıldız’da
bir ev tutar. Halide yeni üvey annesi ile tanış­mak zorunda kalır. Önce
üvey annesine ısınsa da eve ve mu­hite alışamaz. Mor salkımlı evi ve
oradaki yakınlarını özler. Babası Mehmed Edip Bey, katı bir İngiliz
terbiye usulü be­nimsemiştir. Halide, buna dayanamaz. Kış günlerinde,
kol­larını, bacaklarını açıkta bırakan lacivert ve kısa elbiseleri,
yazın beyaz kıyafetleri giymekten hiç hoşlanmaz. O, sokakta­ki küçük
kızlar gibi renkli elbiseler giymek ister. Beslenmesi de katı İngiliz
terbiye metoduna göre düzenlendiğinden şekerle­me yemesine izin
verilmez. Halide, bugünlerde kendini çok yalnız hisseder.
Küçük Halide, Kiria Eleni adlı bir Rum kadının işlettiği bir çocuk
yuvasına verilir. Halide, buradaki tek Türk çocuğudur. Halide, Kiria
Eleni’yi çok sever ve buraca bir sıcaklık hisse­der. Fakat babasının
evinde çektiği sıkıntı ve yalnızlık onun hastalanmasına neden olur ve
babası mecburen onu mor sal­kımlı eve gönderir.
Mor salkımlı evde, kalabalık bir aile içinde Halide, içe ka­panık bir
çocuk olur. Saraylı Hanım teyzesi ona Afrika Seya­hatnamesi adlı bir
kitap verir. Halide, okuma zevkine ilk ola­rak bu kitapta ulaşır. Daha
beş yaşında olmasına rağmen ba­bası, ondaki okuma arzusunu görerek özel
hoca tutar.
Halide’nin bu günlerde arka arkaya iki kız kardeşi dün­yaya gelir:
Nilüfer ve Nigâr. Bir süre sonra Halide’nin dayısı ve büyük babası mor
salkımlı evde vefat edince aile Üskü­dar’daki ibrahim Efendi Konağı’na
taşınır. Halide bu evde pi­yano dersleri de almaya başlar. Fakat
müzikte çok başarılı de­ğildir. Ancak müziği derinden sevmektedir.
Konağa gelen ve Halide’yi etkileyen kişilerden biri de Ahmet Ağa’dır.
Üç yıl boyunca onlarla kalan Ahmet Ağa, Halide’ye okuması için Battal
Gazi, Ebu Müslim gibi eserler verir. Halide’nin hayal gücüne büyük
tesiri olur bu eserlerin. Ahmet Ağa, onu Ka­ragöz’le de tanıştırır.
Halide’nin hayatında bir değişiklik meydana gelir. Saray­lı Hanım
teyzesi ile babası evlenir. Eski üvey annesi bu durum­dan çok rahatsız
olur. Bu karmaşayı ve hüznü yakından gören Halide ömrü boyunca çok
evlilikten nefret eder. Babası hu­zursuzluğa son vermek için iki eşini
ayrı yerlere yerleştirir ve Halide tekrar mor salkımlı evde yaşamaya
başlar.
Halide yaşı büyütülerek Üsküdar Amerikan Kız Kolej’ine gönderilir. Bu
okulda çok şey öğrenen Halide evinde Rıza Tevfik’ten de ders
almaktadır. Rıza Tevfik, ona mistisizmi ve folkloru tanıtmıştır.
1899′da tekrar Amerikan Kız Kolej’ine devam eder. Burada din üzerine
düşünmeye başlar ve kole­jin kütüphanesinde Hristiyanlığı araştırır.
Sonuçta Hristiyan-lığın çok tahrip olduğu kanısına varır.
1900′de matematik dersinde yetersiz olduğunu fark e-den Halide,
babasından özel hoca tutmasını ister. Dönemin ünlü matemetikçi ve
pozitivisti Salih Zeki Aktay hocası olur. Salih Zeki, Halide’nin fikir
dünyasına çok tesir eder. 1901′de ilk Türk kızı olarak koleji bitiren
Halide kendisinden yaşça büyük Salih Zeki ile evlenir. Mutlu bir
evlilikleri olur. Birlikte çalışmalar yapmaktadırlar. 1903′de ilk oğlu,
on altı ay sonra da ikinci oğlu dünyaya gelir. Halide Edip, çocukları
ile ilgile­nirken çalışmalarına devam etmektedir.
1908′de Meşrutiyetin ilanı onu derinden etkiler. İstan­bul’a iner ve
Tevfik Fikret’in başyazarlığını yaptığı Tanin gazetesinde yazmaya
başlar. Meşrutiyet’in rahat dönemi bitme­ye başlayınca Halide Edip,
serbest kadın fikirleri yüzünden tehdit edilir. Ama o, farklı
dergilerde kadın haklan ile ilgili fi­kirlerini yazmaya devam eder. Bu
arada ingiliz gazeteci İsa-bel Fry ile tanışır.
1909′un 31 Mart’ında siyasi karışıklık son haddine varır. Tanin
matbaası basılarak tahrip edilmiştir. Halide Edip de ka­ra listededir.
Bu yüzden bir süre Amerikan Kız Kolejî’nde sak­lanmak zorunda kalır.
Tehlike artınca iki oğlu ile birlikte zorlu bir vapur yolculuğu ile
Mısır’a gider. Isabel Fry’in daveti üze­rine İngiltere’ye gider. Orada
entelektüel bir çevre tarafından takip edildiğini ve tanındığını
görünce çok sevinir.
1909′da İstanbul’a döndükten sonra roman çalışmaları­na devam eder ve
Heyula, Raik’in Annesi’ni, yayınlar. Peda­gojik mevzularla
ilgilenmektedir. Darülmuallimat’da ve İda-di’de beş yıl öğretmenlik
yapar.
1910′da onu üzen bir olay olur. Kocası Salih Zeki bir kadınla daha
evlenmek istemektedir. Halide buna müsaade etmez. Dokuz senelik
evlilikleri bu yüzden sona erer. Baba­sının Fazlıpaşa Yokuşu’nda
tuttuğu eve gider. Orada uzun bir hastalık geçirir. Bu hastalık
süresince manevi hisleri artar.
1910-1912 yılları arasında Türk Ocağı’na girer. Milliyetçi­lik
fikirlerinden etkilenir. Bazı farklılıklar dolayısıyla bir süre sonra
Ziya Gökalp ile yollan ayrılır. 1912′de Balkan Muhare­besi patlak
verince Halide, Teali-i Nisvan Cemiyeti’nin faaliyet­lerine katılır.
Bir hastanede gönüllü olarak çalışır. Memleketi yakından tanıma fırsatı
bulur. 1913′de Balkan Savaşı son bu­lur.
Halide Edip, öğretmenlikten istifa eder. Kız Mektepleri U-mumi
Müfettişliğine getirilir. Bu görevi dolayısıyla İstanbul’un arka
mahallerindeki fakir insanların hayatını yakından görme fırsatı elde
eder. 1914′de I. Dünya Savaşı çıktığında aynı görevi sürdürmektedir.
1916′da Cemal Paşa’nın daveti üzerine maarifçi olarak Lübnan’a gider.
Buralarda mektep açma fa­aliyetlerini üstlenmesi için
görevlendirilmiştir. Günde 16 saat çalışmaktadır.
1917′de Adnan Adıvar’la evlenir. Tatil için Türkiye’ye gelirler.
Lübnan’a tekrar döndüklerinde orada Kenan Çobanları’nı yayınlar. Bu
eser bestelenerek opera şeklinde defalar­ca temsil edilir. Mart ayında
okullar kapanınca Halide Edip tekrar İstanbul’a döner.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumyok.yetkin-forum.com
 
Mor Salkımlı Ev
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ÖĞRENCİ ÖZEL :: Türk Edebiyatı :: Soru-Cevap-Konu Anlatım-
Buraya geçin: