www.forumyok.forumm.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Paragrafın Anlatımı - ÖSS Soruları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
GeCe YaRıSı
Çaylak
Çaylak
GeCe YaRıSı


Kadın
Mesaj Sayısı : 1200
Yaş : 105
Kayıt tarihi : 29/07/09

Paragrafın Anlatımı - ÖSS Soruları Empty
MesajKonu: Paragrafın Anlatımı - ÖSS Soruları   Paragrafın Anlatımı - ÖSS Soruları Icon_minitimePaz Ara. 13, 2009 11:47 pm

PARAGRAFIN ANLATIMI

1. “İnsanlığın adım adım ilerlemesini sağlayan şey, kuşkusuz, kişisel
kazançların, ürün ve buluşların kuşaktan kuşağa aktarılmasıdır.
Hayvanlar dün*yasında buna benzer bir olay yoktur; eğitim gör*müş bir
köpek, başka bir köpeği eğitemez."
Bu paragrafın anlatımında aşağıdakilerden hangisi daha ağır basmaktadır?
A) benzetme B) ilişki kurma C) örneklendirme D) kanıtlama E) karşılaştırma
(1981 - ÖSS)

2. “Korku bir ruh halidir, ikide bir gelip giden, bizi yoklayan,
dengeleyen... Yüreklilik ise büyük kor*kular önünde kendimizi yitirerek
yaptığımız atı*lımdır. Her şeyi göze almak değildir; ölüme, teh-ikeye
meydan okumak değildir, yapacak başka bir şey olmaması halidir."
Bu parçada düşünceyi geliştirmek için daha çok aşağıdakilerden hangisine başvurulmuş*tur?
A) betimlemeye B) karşılaştırmaya C) Tanımlamaya D) tartışmaya E) örneklendirmeye
(1981 - ÖYS)
3. Şiirlerinde gereksiz sözcüklerden olabildiğince Kaçınıyor. Sıfatlar,
benzetmeler için de böyle bu. Okuyucuyu birtakım soyut, düğümlü
sözcüklerle yorduğu da söylenemez. Öğretici bir hava taşı*mamalarına
karşın, yine de bu şiirlerde bir eksik*lik var: Başka şiirleri
anımsatıyor; bunları daha önce okumuş gibi bir duyguya kapılıyorsunuz."
diyen bir eleştirmenin sözünü ettiği şiirlerde bulduğu eksiklik nedir?
A) Yalınlık B) İçtenlik C) Yoğunluk D) Özgünlük E) Açıklık
(1982-ÖSS)

4. "Turna katarları geçiyordu gölün üstünden, göl*geleri maviye
dönüşerek. Van Gölü, günün her anında bir renk cümbüşünde yunup
arınıyordu. Bir bakmışsın, göl bir anda som turuncuya kesmiş. Bir
bakmışsın, gölün ucundan bir mor şimşeği girmiş, bütün gölü som mora
boyayarak öteki ucundan çıkmış, ak köpüklü dalgalarla bütün gö*lü
süsleyerek."
Bu betimlemede (tasvirde) bulunmayan özellik aşağıdakilerden hangisidir?
A) İşitsel öğelere yer verme
B) Ayrıntılar üzerinde yoğunlaşma
C) Görsel öğelere ağırlık verme
D) Doğayı devinim içinde yansıtma
E) Doğa olaylarını kişileştirme
(1982 - ÖSS)

5. "Ankara, tarihin şaşırtıcı terkipleriyle doludur. Bu*rada ker*** bir
duvardan İyonya tarzında bir sü*tun başlığı fırlar; bir türbe
merdiveninin basama*ğında bir Roma konsülünün şehre gelişini kutla*yan
bir taş görünür. Ahi Şerafettin'in türbesini, asırlardır Greko Romen
aslanları bekler. Bu yüz*den Aslanhane adını alan c*****n mihrabında
Etilerin toprak ve bereket ilahesinden başka bir şey olmayan bir yılan,
meyveler arasında dola*nır."
Yazar, parçanın ilk cümlesindeki savını inandı*rıcı kılmak için aşağıdakilerden hangisine özellikle başvurmuştur?
A) Örneklemelere ağırlık verme
B) Öyküleyici anlatım yolunu seçme
C) Konuyu tartışma içinde sunma
D) Okurun hayal gücüne dayanma
E) Kanılarını öne çıkarma
(1982 - ÖYS)
6. "Güzelliğin görece olduğu doğru değildir. Toplu*mu oluşturan
bireyler birçok 'güzel' tanımında birleşiyor. Bir bakıma moda konusuna
benziyor bu. Moda, başlangıçta bir tür kişisel ve yaratılan
güzelliktir; yeni olduğu için de görecedir. Ancak bu yaratılan güzellik
gerçekte ortak bir çabanın ürünüdür. Eliot'un dediği gibi Bugün
geçmişle yönetilir; geçmiş de bugünle değişime uğrar.' Ni*tekim bunun
böyle olduğunu, güzelliğin ortak bir çabadan kaynaklandığını, geçmiş
yıllarda yapı*lan on araştırmadan sekizi doğruluyor."
Bu parçada öne sürülen düşünceyi açıklamak için şu yollardan hangisine başvurulmamış*tır?
A) Tanımlamaya yer verme
B) Örneklendirmeye gitme
C) Karşılaştırmaya başvurma
D) Tanık gösterme
E) Sayısal verilerden yararlanma
(1983 -ÖYS)

7. "Yazarlıkta ilk öğretmenim annemdir. Annem, İstanbulluydu.
Anadolu'yu yakından görüp tanı*mıştı. Halkın dil ve düşünce
gerçeklerini içine iyi*ce sindirmişti. Okur yazardı, ama gramer
bilmez*di. Edebiyat bilgisi kıt bir kadındı. Sezgisi güçlüy*dü.
Yazdıklarımı anneme okur, nasıl olduğunu sorardım. Yazdıklarımın kimi
yerlerini, 'Burası ol*mamış.' diye eleştirirdi. Nedenini sorduğumda,
'Böyle denmez de ondan.' derdi."
Parçaya göre, yazarın annesinin, onun anlatı*mında bulunmasını istediği nitelik nedir?
A) doğallık B) duruluk C) akıcılık D) özlülük E) tutarlılık
(1984-ÖSS)

8. Herkes nezle olur ama, herkes saman nezlesi ol*maz. Acaba niye? işe
polenden başlayalım. Adı, çiçektozu ama, ille de çiçeklerden gelmesi
şart değil, iğde, kayın, gürgen, çınar, kavak gibi ağaç*lardan,
yapraklardan, otlardan hatta mantarlar*dan da geliyor. Baharla birlikte
çiçeklenme baş*layınca soluduğumuz havaya polen dolmaya başlıyor;
ağzımıza, burnumuza giriyor.
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden han*gisi söylenebilir?
A) Gereksiz ayrıntılara yer verilmiştir.
B) Konuşma havası içinde yazılmıştır.
C) Söz oyunları yapmaya özenilmiştir.
D) Değişik örnekler verilerek konu dağıtılmıştır.
E) Terim kullanmaktan kaçınılmıştır.
(1986 -ÖSS)

9. Kenar mahalleler. Birbirine geçmiş, yaslanmış tahta evler Kiminin
kaplamaları biraz daha karar*mış, kiminin balkonu biraz daha eğrilmiş,
kimi bi*raz daha öne eğilmiş, kimi biraz daha çömelmiştir. Hepsi
hastadır; onları seviyorum; çünkü onlar*da kendimi buluyorum.
Bu parçanın anlatım biçimi, aşağıdakilerden hangisine bir örnektir?
A) Betimleme (tasvir)
B) Tartışma
C) Açıklama
D) Öyküleme (hikâye etme)
E) Örnekleme
(1987 -ÖYS)

10. Edebiyatın konusu insandır, doğadır; edebiyat bütün olanaklarıyla
insanı tanıtmaya yönelmiştir. Eleştirinin konusu ise eserdir; amacı
eseri tanıt*mak ve değerlendirmektir. Edebiyatta dolaysız bir yaratma
söz konusudur. Eleştirmen ise dolay*lı yaratan kişidir. Yargılanacak
bir eser olmadıkça eleştiri de olmaz.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han*gisi ağır basmaktadır?
A) Örneklendirme B) Karşılaştırma C) Tanıtma D) Tartışma E) Öyküleme
(1988 –ÖYS)

11. Önce karanlıkta yüzün ışıdı. Sis açıldıkça kendini ele verdin
İstanbul. Güverteden bakınca gözleri*ne inen aydınlığı gördüm. Demir
aldım. Uzakla*şan gemi değil, İstanbul’du. Kurşun kuleler, mi*nareler,
uğultulu taş yapılar, ışıyan yüzünle eriyip gittiler boşlukta.
Ayrıldık. Ama başka kentlere, yeni limanlara doğru dümen kırdığım bu
uzun, hâlâ sonu gelmeyen yolculukta beni yalnız bırak*madın. Gittiğim
ülkelerde hep seni yaşadım. Sen ey ay yüzlüm benim!
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangi*si yoktur?
A) Sözcüklerin duygusal anlamından yararlan*ma
B) Kişileştirme sanatına başvurma
C) Betimleyici öğeler kullanma
D) Hitaplardan yararlanma
E) Tanımlamalarla söyleyişte yoğunluk sağlama
(1991 - ÖYS)

12. Köyden kasabaya taşınmıştık. Cadde üstünde, sol tarafta bahçesi
olan, beyaz boyalı bir ev satın almıştık. Bahçemizden, komşu bahçeden
gelen küçük bir su yolu geçiyordu. Bu su, yan duvarın altından
aşağıdaki bahçelere akıyordu. Bizim bah*çenin bir köşesinde ufak bir
tel kümes vardı. Dip tarafa domates, biber, yeşil salata ekilmişti.
Cad*de tarafında sardunyalar, pembe karanfiller, hanımelleri bulunurdu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangi*lerine başvurulmuştur?
A) Açıklama - öyküleme 3) Tartışma - betimleme
C) Öyküleme - betimleme
D) Açıklama - tartışma
E) Örneklendirme - öyküleme
(1991 - ÖYS)

13. Akçakavakların, dişbudakların arasından geçerek yeşil çam ormanına
giriyorum. Yoğun bir reçine kokusu duyuyorum. Çevrem yeşilin değişik
ton*larıyla donanmış. Az ileride kalın göv****, yaşlı bir çam ağacı
görüyorum. Altına oturuyorum. Kekik kokulan geliyor burnuma.
Bu parçada ayrıntıların seçiminde hangi duyu*lardan yararlanılmıştır?
A) Görme - koklama
B) Koklama - işitme
C) işitme - dokunma
D) Koklama - dokunma
E) Görme - işitme
(1991 - ÖYS)

14. Çevrede binlerce ağacın milyarlarca dalı ve yap*rağı arasında
kaybolmuş kuşların cıvıltısı... Gün ışığının rengarenk tonları... Şırıl
şırıl akan küçü*cük dereler... Ayaklarınızın altında çıtırdayan yeşil,
kızıl, kahverengi yapraklardan oluşan bir halı... Kısacası burası
doğanın güzelliğine doyamadığınız, hayran kaldığınız, kalabalıktan uzak
bir din*lenme yeri.
Bu parçanın anlatımında aşağıdaki yolların hangisine başvurulmamıştır?
A) Sıfatlardan yararlanma
B) Kişisel duyguları belirtme
C) Bitirilmemiş cümleler kullanma
D) Gözlemlere yer verme
E) Kişileştirme sanatına yer verme
(1992 - ÖYS)

15. Derken davul zurna çalmaya başladı. Önde da*vulcu, bir öne bir
arkaya eğilip belindeki püskül*leri savurarak yürüyor, davulunu
gümbürdetiyordu. Ardında zurnacı, zurnasının ağzını bir o yana bir bu
yana çevirerek çalıyordu. Davulcuyla zur*nacının ardına takılmış birkaç
çocukla onları izle*yen bir kedi vardı. En önde ise dili dışarıda bir
kö*pek, havlayarak koşuyordu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han*gisi ağır basmaktadır?
A) Tanımlamalara yer verme
B) Varlıkları ayırıcı özellikleriyle anlatma
C) Örneklendirmelerden yararlanma
D) Karşılaştırmalara başvurma
E) Anlatılanları nedenleriyle belirtme
(1992-ÖYS)

16. Nurullah Ataç hep eleştirmen olarak düşünül*müştür. Oysa Ataç'ın
asıl önemi eleştirmenliğin*den değil, Türkçenin düzyazı dili olarak
kurulma*sı yolunda harcadığı çabadan gelir. O da farkın*dadır bunun:
"Eleştirmen bir öldü mü bir daha kimse anmaz onu." der. Ama öte yandan:
"Bir şey kalmayacak mı benden?" sorusuna şu alçakgö*nüllü cevabı
verirken gerçek öneminin nereden geldiğini de belirtir: "Bugün bu
ülkede bir dil ku*ruluyor; o yapıda benim de bir taşım vardır. An*cak,
görünmeyen, kimsenin gözüne çarpmayan, ta gerilerde bir taş."
Bu parçada yazar söylediklerini inandırıcı kıl*mak için aşağıdakilerden özellikle hangisine başvurmuştur?
A) Alıntı yapma B) Örnek verme
C) Tanımlama D) Karşılaştırma
E) Betimleme
(1992-ÖYS)

17. Küf yeşili yaprağın üzerinde koyu benekler vardı. Yapraktan acı,
kekiğimsi bir koku geliyordu. Adam, yaprağa bakıyor, beneklerini
sayıyordu. Birden yaprağın üstündeki beneklerden biri kımıldadı.
İrkildi adam. Önce gözlerine inanamadı. £ Koyu kestane kabuk
çıtırdayarak yarıldı, altından | tül gibi yarı saydam kanatlar çıktı.
Uçuverdi böcek. Nemli, ılık bir esintinin içinde yitip gitti.
Bu parçada ayrıntıların seçiminde aşağıdaki duyuların hangisinden yararlanılmamıştır?
A) Görme B) Tatma
C) Dokunma D) işitme
E) Koklama
(1993-ÖYS)

18. Adalarda oturanlar, akşam üzeri iskeleye çıkıp, gelenleri karşılar,
gidenleri uğurlarlar; gençler ar*kadaşlarıyla buluşur; yaşlılar çay
bahçelerinde, aralarında söyleşirler. Saat dokuza gelince, her*kes
evine dönmüş, sofraya oturmuş olur. Adala*ra gezmeye gelen birkaç kişi
dışında kimseleri göremezsiniz ortalıkta.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han*gisine başvurulmuştur?
A) Öyküleme B) Tanımlama
C) Tartışma D) Açıklama
E) Karşılaştırma
(1993-ÖYS)

19. Küre dağlarını döne döne tırmanıyorduk. Güneş, sabah sisinin
grileştirdiği yeşil tepelerin arasın*dan portakal renkli yüzünü
gösteriyordu; ama güneşin daha ulaşmadığı derin koyaklar vardı. Yeşilin
en güzel tonlarıyla bezeli, mendil kadar tarlalar, gerçek değilmiş gibi
duruyordu. Derin derin uçurumlar, dipten doruğa çamlarla, akka*vaklarla
donanmıştı.
Bu parça ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine varılamaz?
A) İkilemeler kullanılmıştır.
B) Söz sanatlarına başvurulmuştur.
C) Betimlemeye beğeni duygusu katılmıştır.
D) Günün belli bir zamanı anlatılmıştır.
E) Tartışmacı anlatım biçimiyle yazılmıştır.
(1994- ÖYS)

20. Bir öyküyü okuyanla, onun oyunlaştırılmış biçimi*ni sahnede izleyen
kişi arasındaki fark nedir? iz*leyen, gördüklerini dolaysız olarak
yaşamaktadır. Başka deyişle sahnede, ortaya konulan hazır bir dünya
vardır; izleyici tüm duygularını harekete geçirerek bu dünyayı algılar.
Okuyan ise, oku*duklarını kendi düşünce ve düş süzgecinden ge*çirerek
kafasında canlandırır.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han*gisi ağır basmaktadır?
A) Karşılaştırma B) Tanımlama
C) Açıklama D) Örneklendirme
E) Öyküleme
(1994-ÖYS)

21. (I) Göz alabildiğine uzayıp giden tarlalar su için*deydi. (II) Ova,
sanki zümrütten bir denizi andırı*yordu. (III) Boyu bir karışı bulmayan
ekinler, bü*tün ovayı kaplamıştı. (IV) Bugün nasılsa, bulutla*rın
arasından şöyle bir yüzünü gösteren güneş, ortalığa yaydığı sıcaklıkla,
tarlaların ıslaklığını, az da olsa almaya çalışıyordu. (V) Az ileride
Büyük Menderes bulanık sularıyla şırıl şırıl akıyordu.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangi*lerinde ayrıntılar, birden çok duyu organı ara*cılığıyla seçilebilir?
A) I. ve II. B) I. ve IV. C) Il. ve III. D) III. ve IV. E) IV. ve V.
(1995 -ÖYS)

22. Yirmi yaşından fazla göstermeyen bir genç, çadı*rın önünde yan
yatırılmış el arabasının üstüne oturmuş saz çalıyordu. Fenerin
aydınlattığı alnı, ter damlalarıyla kaplıydı. Sazının sapı, şaşırtıcı
bir süratle aşağı yukarı kayan parmaklarının altında bir canlı gibi
titriyordu. Tellere vuran sağ eli, kü*çük fakat kendinden emin
hareketler yapıyordu. Gencin eli, sazın gövdesine yaklaştıkça insan,
saz ile el arasında gizli fakat çok anlamlı bir ko*nuşma olduğunu
sanıyordu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han*gisi ağır basmaktadır?
A) Betimleme B) Tartışma
C) Açıklama D) Öyküleme
E) Karşılaştırma
(1995 - ÖYS)

23. İki tür şiir vardır: Sesleriyle, sese dayalı üslupla*rıyla öne
çıkanlar; sesi belirgin olmakla birlikte imge dünyaları ve çizdikleri
dünyalarla belirginle*şenler. Birinci tür şiir, kişiyi sesiyle sarar ve
onu kendine tutsak eder; ikinci tür ise insanı kendi öz*gür sesiyle baş
başa bırakarak ona yeni şiirler yazdırır. Birinci tür kolay taklit
edilir; ikinci türü taklit etmek zordur.
Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdaki*lerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Öyküleme B) Karşılaştırma C) Tanımlama D) Örnekleme E) Betimleme
(1996-ÖYS)

24. Sofraya hep birlikte otururduk. Tahtadan, yuvar*lak bir yer
sofrasına, ayaklarımızı altımıza alıp yan oturarak yaklaşırdık. Sofra
örtüsünü dizlerimizin üzerine çekerdik. Babam bağdaş kurarak baş köşede
otururdu. Beni sağına, kız kardeşimi de soluna alırdı. Karşısında annem
otururdu. Ba*bam, yemeğe başlamadan içimizden biri yanılıp da yemeğe
uzanacak olursa, hiç acımadan kaşı*ğının tersini, uzanan elin sırtına
indirirdi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangi*sinde verilenlerden yararlanılmıştır?
A) Betimleme - öyküleme
B) Öyküleme - örnek verme
C) Betimleme - açıklama
D) Açıklama - öyküleme
E) Açıklama - örnek verme
(1997-ÖSS)

25. Bir vapur yanaşıyor. Eminönü'ndeki vapur iskele*sine. Martılar ona
çığlıklarıyla eşlik ediyor. Günün ilk ışıklarıyla birlikte insanlar
birer ikişer dolduru*yorlar kaldırımları. Yol kenarındaki taksiler,
gece*nin yorgunluğunu atıyor. C*****n avlusunda gü*vercinler... Galata
Köprüsü'ndeki
emektar kahve*de sabah çayları içiliyor; buharlar yükseliyor
bar*daklardan, pencereden içeriye dolan güneşle birlikte. Ah, bir de bu
deniz kokusu...
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han*gisi yoktur?
A) Nesnelere, insanlara özgü nitelikler yükleme
B) Betimleyici bir yol izleme
C) Çeşitli duyulara seslenme
D) Gözlem gücüyle ayrıntılar seçme
E) Örneklerden ve karşılaştırmalardan yararlan*ma
(1997 - ÖSS)

26. Röportajla öykü arasında kimi benzerlikler vardır, ikisi de yaşamın
gerçekleriyle beslenir. Röporta*jın gerçekliği belgelere, kanıtlara,
somut olay ya da olgulara dayanmasından ileri gelir. Öyküde ise bunlar
hayal gücüyle yeni bir renk, yeni bir görünüm kazanır. Öte yandan bütün
anlatı türleri için geçerli olan dilin güzel ve etkili kullanımı
röportaj ve öykü için de söz konusudur.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Betimleme B) Karşılaştırma C) Öyküleme D) Tanımlama E) Örneklendirme
(1997- ÖYS)

27. Ankara'nın, mimarisiyle ünlü ilçesi Ayaş'ta bir so*kak... Sokaktaki
tarihi evlerden biri... Badanası solmuş, sıvaları yer yer dökülmüş.
Pencere per*vazları da doğaya direniyor; bir bakıma evin sa*hibi yaşlı
kadını andırıyor. Ev de yorgun, sahibi de. Ne var ki yaşam sürüyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangi*sine başvurulmamıştır?
A) İzlenimleri belirtmeye
B) Benzetme yapmaya
C) Eksiltili cümleler kullanmaya
D) Kişileştirmeden yararlanmaya
E) Örnekler vermeye
(1998-ÖSS)

28. On altıncı katta asansörden indik. Bana odayı gösterecek çocuğun
peşinden yürüyordum. Ço*cuk kısa bir koridoru geçti, bir odanın önünde
durdu. Ben de durdum. Kapıyı açtı, içeri girdik. Perdeler sıkı sıkıya
kapalı. Çocuk perdeleri açıp dışarıyı göstermek istedi. Engel oldum.
Lambala*rı yaktı. Banyonun kapısını açtı. Bir şey isteyip is*temediğimi
sordu, istemediğimi söyledim. Bahşi*şini verdim, gitti.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han*gisi yoktur?
A) Duyguları yansıtma
B) Eylemleri oluş sırasına göre verme
C) Gözlem gücünden yararlanma
D) Değişik yapılı cümleler kullanma
E) Birinci kişinin ağzından anlatma
(1998-ÖSS)

29. (I) Minibüsle, sabahleyin yola çıktık. (II) Yeşilin, açığından
koyusuna değin bütün tonlarıyla be*zenmiş ağaçların süslediği
yamaçlardan, tepelerden geçtik. (III) Şırıl şırıl akan derecikleri aşa
aşa sonunda yeryüzü cennetine vardık. (IV) Çevresini irili ufaklı
ağaçların kuşattığı mavi, duru, büyük göle bakan bir yamaçta durduk.
(V) Kameramızı çıkarıp bu manzarayı görüntüledik.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde betimlemeye yer verilmemiştir?
A) I. ve II. B)I.veV. C) II. ve III. D) II. ve IV. E) III. ve IV.
(1999-ÖSS)

30. Aşağıdakilerin hangisinde verilen dizelerde düşsel öğeler yoktur?
A) Bir tren gelir her gün bu saatte
Aralıksız öter düdüğü
B) Yağmur ana, yeşil yünden
Örmüş tarlanın hırkasını
C) Bir rüzgâr esiyor dağlardan ovaya doğru
Okşayarak ağaçları, otları
D) Tanı beni, her mektupta yumak yumak
Rüzgârla pullayıp gönderdiğim bulut
E) Sesin gömlek yerine asılı balkonumda
Her zaman yıkanmış, her zaman ıslak
(2000 - ÖSS)


31. Eylül'de Kaçkarlar'ın çevresinde "kestane karası fırtınası" gelip
çatar. Kestanelerin dökülme zamanı*dır artık. Yöre insanı için
kestanelerin hem meyve*si, hem de kerestesi çok değerlidir. Çünkü
evlerin özellikle dış cephesi bu ağaçtan yapılır. Rüzgârlar vadilerde
uğuldamaya, yapraklar dökülmeye baş*lamıştır bugünlerde. Karın
habercisi olan "karakuş" birazdan pencerenin pervazına tüner. Derinden
kurt sesleri gelir. Orman tüm yaşamıyla hazırdır uzun ve beyaz kışa.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangi*sinde verilenlerden yararlanılmıştır?
A) Karşılaştırma, tanımlama, öyküleme
B) Açıklama, öyküleme, betimleme
C) Tartışma, karşılaştırma, öyküleme
D) Tanımlama, örnek gösterme, betimleme
E) Açıklama, tartışma, örnek gösterme
(2000 - ÖSS)

32. Japongülleri, her sabah yüzlerce çiçekle ala bo*yanırdı. Dil
büyüklüğünde beş yapraktan oluşar çiçeklerin tomurcukları sabahları
hızla açılır, ak*şamları aynı hızla kapanırdı. Solan çiçekler, bir
sonraki gün ağacın altındaki toprağa kızılımsı bir ölüm damgası
vururdu. Bu hızlı değişim, beni hüzünlendirir, içimi karartırdı.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Söz sanatlarına başvurma
B) Gözlem gücünden yararlanma
C) Olayları oluş sırasına göre anlatma
D) Deyimlere başvurarak anlatımı güçlendirme
E) Söylenenleri, örneklerle zenginleştirme
(2000 – ÖSS)

33. (I) Sonbahar, kendisinden sonra gelecek k: mevsiminin gizli
telaşını yaşatıyor doğaya. | Amasra'da bir Roma yapıtı olan Kuşkayası
Yol Anıtı sarı bir örtüyle kaplanıyor. (III) Hasankeyfte’ki
Artukoğulları zamanından kalma cami, minaresindeki son leyleği yolcu
ediyor. (IV) Kaçkarlarda; yağmur fazla mesai yapmaya başlıyor. (V) Bolu
Dağları'nda, Istrancalarda gezinirken yerler ağaç gövdelerinin hüzünlü
yüzlerini, acılı bakışlarını görüyoruz.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin han:-sinde insana özgü bir nitelik doğaya aktar -mamıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
(2001 – ÖSS)

34. Geçmişi Hititlere uzanan Ürgüp'ün taştan yapıl*mış boz evleri,
insanı masallar dünyasının deği*şik evrenine götürür. Bomboş bozkır,
uçsuz bu*caksız, yapayalnız uzar gider bu saman sarısı di*yarda. Modern
heykeller gibi özenle yontulmuş*tur peribacaları ve damlarında duman
tüten taş evler. Adı, "kaya" anl***** gelen "ur" ile "çok" anl*****
gelen "köp" sözcüklerinin birleşmesin*den oluşan Ürgüp, önce
peribacaları demekse, sonra taşın güneşle arkadaşlığı, rüzgârla dansı
demek. Taş, Ürgüp'te öncelikle mesken demek; yalnızca mağara, kovuk
değil, enikonu bir mes*ken.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han*gisine başvurulmamıştır?
A) Ayrıntılara yer vermeye
B) insana özgü nitelikleri doğaya aktarmaya
C) Düş gücünden yararlanmaya
D) Öznelliğe
E) Tarihsel değerleri örneklerle açıklamaya
(2002 - ÖSS)

35. Soğuk bir İstanbul sabahı... Gökyüzünde bulut kaynıyor; yağmur
yağdı yağacak... Biz yola ko*yuluyoruz. Yarım saat sürecek
yolculuğumuzu, Maltepe'nin bildik sokaklarından geçerek bir an önce
bitirme telaşındayız. Sokaklar, işe yetişmek için koşuşanlarla dolu.
İnsanlar, rayların üzerin*den, sağa sola bakarak, hızlı adımlarla
geçiyor. 3ir banliyö treni Gebze yönüne doğru gürültüyle yol alıyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han*gisine başvurulmuştur?
A) Öyküleme - betimleme
B) Açıklama - betimleme
C) Karşılaştırma - öyküleme
D) Tanımlama - açıklama
E) Karşılaştırma - tanımlama
(2002 - ÖSS)

36. Çalışmalarımız sonuç verdi. Neler mi oldu? Ot bit*meyen bozkırlar,
ipek gibi yumuşak topraklı ova*lara dönüştü. Tarlalar, arı kovanları
gibi uğuldama*ya başladı. Toprağın derinliklerinde uyuyan sular
yeryüzüne çıkarıldı. Kova kova süt veren inekler, kovan kovan bal veren
arılar yetiştirildi. Sofraları, el ele verilerek üretilen yiyecekler
süsledi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han*gisi yoktur?
A) Benzetme sanatından yararlanma
B) Öykülemeye başvurma
C) Yinelemelere yer verme
D) Betimleme yapma
E) Tanık gösterme
(2003 - ÖSS)

37. Yaklaşık otuz beş yıl öncesine kadar kimsenin ondan haberi yoktu.
Kayıp bir kent değildi. Unu*tulmuştu yalnızca. Sırtını yasladığı dağın
dik ya*maçlarında, toprak altında bulunan bu kentten, Avrupalı
gezginler bir iki satır da olsa söz etmiş*lerdi. 19. yüzyılda yapılan
bilimsel bir yüzey araş*tırmasında da kimliği belirlenmişti. Ama bu
silik izlerin peşine pek kimse düşmedi. Uzun aralıklar*la
gerçekleştirilen bir iki ziyaret, gözlem... Sonra*sı derin bir
sessizlik... Ta ki 1970 yılında yeniden keşfedilene dek.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han*gisine başvurulmamıştır?
A) Öykülemeye
B) Kişileştirmeye
C) Eksiltili cümlelere
D) Nesnel verilere E) Abartmaya
(2004 - ÖSS)

38. Yüzümü usulca göğe yasladım. Gözlerimde ka*nat çırpıyor martılar.
Bulut bulut parçalanmış gök*yüzünü seyrediyorum. Bulutlar mı üstümüze
ko*şuyor, yoksa ben mi bulutların altındayım, bir tür*lü
kestiremiyorum. Saklambaç oynarcasına bir görünüp bir kaybolan güneş de
alıp götürüyor beni düş dünyamın derinliklerine.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han*gisi yoktur?
A) Sözcükleri gerçek anlamlarının dışında kul*lanma
B) Karşılaştırmalar yapma
C) Benzetmeye başvurma
D) Betimleyici öğelerden yararlanma
E) Anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıtma
(2004 - ÖSS)

39. Dil, insanların düşündüklerini, duyduklarını bildir*mek için
kullandıkları, sözcükler ve işaretlerden oluşan bir anlaşma aracıdır.
Ancak, herhangi bir araç değildir. Bir ulusun kimliğini belirleyen,
duy*gu ve düşünce dünyasını besleyen en önemli et*kendir. Aynı zamanda
ulusal kimliği yansıtan bir ayna gibidir. Bu ayna kirlenirse toplumsal
varlığımız da kirlenir, işte bu gerçeklerden yola çıkarak bütün ülkede
anadili bilincini ve duyarlığını bes*leyip geliştirme çabası içinde
olmalıyız. Çünkü bir dili yozlaşmaktan, bozulmaktan kurtaracak güç,
yasalar ve yasaklamalar değil; o dili konu*şan toplumun dil bilinci ve
duyarlığıdır.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Örneklerden yararlanılmıştır.
B) Dilin önemi ve işlevi vurgulanmıştır.
C) Okuyanı yönlendiren bir hava taşımaktadır.
D) Tanımlamaya yer verilmiştir.
E) Yargılardan biri benzetmeyle somutlaştırıl*mıştır.
(2004 - ÖSS)

40. Doğuda dağlar kar altında yatarken bahar geldi dağlarına Ege'nin.
Yeşille kucaklaştı toprak; dağ taş yemyeşil. Sanki papatya denizi
Datça, göz alabildiğine uzanan. Bahar kokuyor her yer. Kır*lar
rengârenk çiçek...
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Doğanın kişileştirildiği
B) Karşıt anlamlı sözcüklerin bir arada kullanıldı*ğı
C) Karşılaştırmaya başvurulduğu
D) Bahara özgü görüntülerin betimlendiği
E) Devrik cümlelerle anlatımın doğallaştırıldığı
(2005 - ÖSS)

41. Andersen'i özgün kılan bir özellik, çevremizdeki sıradan nesneleri
kişileştirip birer masal kişisine dönüştürmesidir. Öykülerinde küçücük
nesneler, nesne niteliklerini hiç yitirmeden insanlarınkine benzer
serüvenler yaşar: Kurşun asker, yıkımdan yıkıma sürüklenirken
gözüpekliğinden ve iyimser*liğinden bir şey yitirmez; tencere vurulur,
çömlek ve masa konuşur. Bunun yanında Andersen bize, kişileri hiç de
masalsı sayılamayacak, oldukça gerçekçi masallar da anlatır: Eski Ev,
Kapıcının Oğlu.
Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Tanık gösterme
B) Tanımlama
C) Örneklere yer verme
D) Betimleme
E) Tartışma
(2007 - ÖSS)

42. Güzeldere'de kışın bembeyaz bir sessizlik kaplar her yanı.
İlkbaharda taze yeşilin, eflatun orman gülleriyle uyumu göze çarpar.
Yazın koyu bir ye*şil hâkim olur dağlara. Ya sonbaharda? Kayınla*rın,
gürgenlerin kırmızısı, ıhlamur yapraklarının saman gibi sarısıyla güze
direnen çalıların yeşili birbirine karışır. Güzeldere'nin en görkemli
zama*nıdır sonbahar.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Benzetme yapılmıştır.
B) Betimleyici öğelere yer verilmiştir.
C) Öznellik ağır basmaktadır.
D) Bir varlığa insana özgü bir nitelik aktarılmıştır.
E) Yinelemelere başvurulmuştur.
(2007 – ÖSS)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
GeCe YaRıSı
Çaylak
Çaylak
GeCe YaRıSı


Kadın
Mesaj Sayısı : 1200
Yaş : 105
Kayıt tarihi : 29/07/09

Paragrafın Anlatımı - ÖSS Soruları Empty
MesajKonu: Geri: Paragrafın Anlatımı - ÖSS Soruları   Paragrafın Anlatımı - ÖSS Soruları Icon_minitimePaz Ara. 13, 2009 11:47 pm

CEVAP ANAHTARI

1)E 2)B 3)D 4)A 5)A 6)B 7)A 8)B 9)A 10)B 11)E 12)C 13)A 14)E 15)B 16)A
17)B 18)A 19)E 20)A 21)E 22)A 23)B 24)A 25)E 26)B 27)E 28)A 29)B 30)A
31)B 32)E 33)B 34)E 35)A 36)E 37)E 38)B 39)A 40)B 41)C 42)E
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Paragrafın Anlatımı - ÖSS Soruları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.forumyok.forumm.biz :: ÖĞRENCİ ÖZEL :: Dil ve Anlatım :: Ders Notları - Konu Testleri-
Buraya geçin: